İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
HİCRETİN
ON ÜÇÜNCÜ YILI (7 Mart 634 - 24 Şubat 635)
ŞAM
BÖLGESİNDEKİ FETİHLER
Denildiğine
göre, Hz. Ebu Bekir (R.A.) hacdan döndükten sonra Hicretin 13. yılında Şam'a asker
gönderdi. Bu amaçla Halid bin Said bin As'ı göndermişti. Yine denildiğine göre,
Halid bin Said'i, Halid bin Velid'i Irak'a gönderdiği zaman yola çıkarmıştı.
Böylelikle O'nun Şam'a verdiği ilk sancak Halid bin Said'in sancağı olmuştur.
Fakat yola çıkmadan önce onu görevden almıştır.
O'nu
görevden azletmesinin sebebi, Hz. Ebu Bekir (R.A.)'e iki ay bey'at etmeden
beklemesi ve Ali bin Ebi Talib ile Osman bin Affan'ı gördüğünde: "Ya Ebi'l
Hasan, ey Abdu Menafoğulları! Halifelik konusunda yenilgiye mi uğradınız?"
diye sorması olmuştur. Hz. Ali O'na: "Sen, bu işi bir yarış mı, yoksa bir
halifelik olarak mı görüyorsun?" diye cevap vermişti.
Hz.
Ebu Bekir (R.A.) Halid bin Said'in böyle söylemesine içerlememişti. Fakat Hz.
Ömer (R.A.) bu konuda o derece ısrar etti ki, sonunda O'nu komutanlıktan aldı
ve Teyma'da Müslümanlara yardımcı kuvvet olarak göndererek emri olmadan oradan
ayrılmamasını, irtidat edenlerin dışında kalan çevresindeki Arapları İslam'a
davet etmesini ve ancak kendisiyle savaşanlarla savaşmasını emretti. Böylelikle
O'nun etrafında pek çok kimse toplandı. Bizanslılar O'nun haberini aldılar ve
Behra', Selih, Gassan, Kelb, Lahm ve Cüzam kabileIerine Şam'da bulunan Araplara
asker göndermek mükellefiyetini koydular. Halid bin Said, Hz. Ebu Bekir (r.a.)'e
durumu haber verince, Hz. Ebu Bekir (R.A.) O'na: "İlel'le, fakat hücum
eden sen olma" diye bir talimat gönderdi. Halid de onların üzerine yürüdü.
Onlara yaklaşınca, Araplar dağıldılar, O da onların bulundukları yerlere girdi
ve durumu Hz. Ebu Bekir'e yazılı olarak bildirdi. Hz. Ebu Bekir (r.a.)
kendisine arkadan hücum edilemeyecek şekilde ilerlemesini emretti. Halid bu
şekilde biraz ilerledikten sonra konakladı. Adı Baban olan Bizans
komutanlarından birisi onun üzerine yürüdü. Halid O'nu bozguna uğrattı ve
askerlerinden bazılarını öldürdü. Daha sonra Halid, Ebu Bekir'e mektup yazarak
yardım istedi. Bu sırada savaşa katılmak üzere istenen kimselerin ilk kafilesi
gelmişti ve bunlar arasında Zu'l-Kela' da bulunuyordu. Ebu Cehil'in oğlu
İkrime, beraberindekiler ile birlikte Tihame, Umman, Bahreyn ve Serv'den gelmiş
bulunuyordu. Hz. Ebu Bekir (R.A.) onlara, zekat toplayan memurlara yazarak,
kendisinin yerine başkasını göndermek isteyenlerin bu yoldaki bedel
tekliflerini kabul etmelerini bildirmişti. Hepsi bedel gönderdiler. Bu bakımdan
bu orduya Bidal (bedeller) Ordusu adı verildi. Bütün bu askerler Halid bin
Said'in yanına vardılar.
Hz.
Ebu Bekir (r.a.) Şam ile ilgilenip bu işe önem vermeye başlayınca, Amr bin
el-As'ı Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in tayin etmiş olduğu göreve
iade etmişti. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem), Amr'ı Sa'ad Huzeym,
Uzle ve başkalarının zekatlarını toplamakla görevlendirmişti. Bu görevlendirme
Amr'ın Uman'a gitmesinden önce olmuş ve Uman'dan döndükten sonra kendisini
tekrar işine vereceğine söz vermişti. Böylelikle Ebu Bekir (r.a.) Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in vermiş olduğu sözü yerine getirdi.
Hz.
Ebu Bekir (r.a.) Şam'ı fethetmeyi kararlaştırınca, Amr'a şunları yazdı:
"Ben, seni daha önce Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
görevlendirip söz vermiş olduğu işe, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'in sözünü yerine getirmek üzere iade etmiştim. Sen de bu görevin başına
getirilmiş bulunuyorsun. Ben şimdi senin için hem dünyada, hem ahirette hayırlı
olacak bir şeyle görevlendirmek istiyorum, ancak, şu andaki görevin senin için
daha sevimli olması müstesna ... "
Bunun
üzerine Amr O'na şunları yazdı: "Ben, İslam'ın oklarından birisiyim.
Allah'tan sonra sen, bu okları atan ve onları bir arada toplayansın. Bu okların
en yamanını, en korkutucusunu ve en faziletlisini araştır, bul ve onları
kullan." Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (r.a.) O'na ve Kuza'alıların bazı
kesimlerinin zekatını toplamakla görevli bulunan Velld bin Ukbe'ye emir vererek
Araplardan asker toplayıp bir araya getirmelerini emretti. Onlar da bu emri
uyguladılar. Ebu Bekir (R.A.) Amr'ın yanında bulunan bazı kimseleri de
göndererek belirlediği bir yoldan Filistin üzerine yürümesini emretti. Velid'i
de Ürdün üzerine görevlendirdi. Yine bazı kimseleri de O'na yardımcı olarak
gönderdi. Ebu Süfyan'ın oğlu Yezid'i de büyük bir ordunun başına geçirdi. Bu
askerler yanında bulunanların çoğunluğunu teşkil ediyordu. Aralarında
Mekkelilerden Süheyl bin Amr ve benzerleri de vardı. Hz. Ebu Bekir (r.a.) O'nu
yaya olarak uğurladı ve kendisine ve diğer komutanlara tavsiyelerde bulundu.
Yezid'e yaptığı tavsiyeler arasında, şunlar da vardır:
"Ben,
seni denemek için, zorluklarla karşı karşıya bırakmak için ve bu konuda yeterli
duruma gelmen için komutan olarak tayin ettim. Bu işi güzel yaparsan seni
işinde bırakır, sana daha da büyük işler veririm. Yapamazsan seni azlederim. O
halde Allah'tan korkmaya bak! Çünkü muhakkak O, senin dışını gördüğü gibi içini
de aynı şekilde görür. Allah'a en yakın olmaya layık olan kişi, insanlar
arasında O'nu herkesten çok dost edinendir. Allah'a en yakın kişi, ameliyle
O'na en çok yaklaşan kişidir. Ben, sana Halid'in görevini veriyorum. Sakın ha,
Cahiliyet Devri'nin taassubuna kapılmayasın; çünkü şüphesiz ki Allah Cahiliyye'ye
de Cahilliyye halkına da buğzeder. Askerlerinin yanına gittiğin zaman onlarla
iyi sohbetin olsun. Onlarla hayır ile başla ve onlara hayır vaat et. Onlara
öğüt verdiğin zaman sözünü kısa kes, çünkü fazla sözün bir kısmı diğer kısmını
unutturur. Kendini ıslah et ki, başkaları da senin için iyi olsun. Namazları
rüku, sücudlarını tamamlayarak ve huşu ile vakitlerinde kıl. Düşmanın elçileri
yanına gelecek olursa, onlara ikramda bulun ve onları karargahında kısa süre
tut; ta ki hiçbir şey bilmeden senin askerlerinin yanından ayrılıp gitsinler.
Onlara hiçbir şey göstermemeye çalış; aksi takdirde senin zayıf taraflarını
görür ve senin bildiklerini bilirler. Onları askerlerinin zenginlikleri
arasında misafir et, yanında bulunanlardan kimsenin onlarla konuşmasına meydan
verme. Onlarla konuşmayı sen üzerine aL. Gizli olması gereken şeyleri dışarı
vurma ki senin işlerin karışmasın. Fikir sorduğun zaman doğru konuş ki sana
samimi olarak fikirlerini söylesinler. Geceleyin arkadaşlarınla sohbet et. Sana
çeşitli haberler gelecek, önündeki perdeler kalkacaktır. Gece, nöbetçilerin çok
olsun ve onları askerlerinin arasına dağıt. Onlar, geldiğinden haberdar
olmaksızın nöbet yerlerinde ansızın çokça kontrol et. Nöbet tuttuğu yerde
gaflete düşmüş bulduğun kimseyi aşırıya kaçmamak şartıyla cezalandır Geceleyin
nöbetleri değiştir. İlk nöbetler sonraki nöbetlerden daha uzun olsun, çünkü
gündüze yakın oldukları için ilk saatlerin nöbetleri daha kolaydır. Hak eden
kimseyi cezalandırmaktan çekinme ve tereddüt de etme. Ceza vermek için aceleci
de olma, gevşek de davranma. Askerlerinin ailesinden gafil olma, o zaman
askerin bozulur. Onların gizliliklerini de araştırma, o zaman onları rezil
edersin. İnsanların sırlarını açığa çıkarmaya çalışma ve açığa vurduklarıyla
yetin. Boş işlerle uğraşanlarla oturup kalkma. Doğru ve vefakar kimselerle
oturup kalk, karşılaştığın zaman samimi ol. Korkma! Çünkü sen korkarsan,
başkaları da korkar. Ganimetten çalmaktan uzak dur. Çünkü bu fakirliğe
yaklaştırır, zaferi uzaklaştırır. Kendilerini manastırlara hapsetmiş kimseler
bulacaksınız. Onları, hayatlarını adadıkları şeyle başbaşa bırakınız."
Bu
tavsiye askerlere yapılan tavsiyelerin en iyisi ve emir sahiplerine en çok
faydalı olanıdır.
Daha
sonra Hz. Ebu Bekir (R.A.), Ubeyde bin el-Cerrah'ı toplanan askerlerin başına
komutan olarak tayin edip O'nu da Hıms üzerine görevlendirdi. Ebu Ubeyde, Belka
kapılarından birisinin üzerine gitti, orada Belka halkı onunla çarpıştı. Daha
sonra da barış yaptılar. Bu, Şam bölgesinde yapılan ilk barış oluyordu.
Bizanslılardan
bir grup Filistin topraklarındaki ''Arabe'' denilen yerde toplandılar. Yezid
bin Ebi Süfyan, onların üzerine Ebu Umame el-Bahili'yi gönderdi. Onları bozguna
uğrattı. Bu Üsame bin Zeyd'in Seriyyesi'nden sonra Şam bölgesindeki ilk
çarpışma oluyordu. Daha sonra ''ed-Das im'' denilen yere giden Bizanslıları,
Ebu Ümame bir daha bozguna uğrattı. Oradan Merc es-Süffar'a gitti ve Halid bin
Said'in bir oğlu orada şehit edildi. Halid'in de aynı yerde şehit olduğu
söylenmiştir. Ancak, "Halid şehit olmayıp yenilgiye uğramıştır,"
diyenler de vardır. İlerde bunu da anlatacağız. Şöyle olmuştu: Halid,
askerlerle birlikte komutanların gönderildikleri haberini işitince,
Bizanslılarla savaşmaya başladı. Bahan kendisini yenilgiye uğramış gibi
gösterince, Halid beraberinde Zu'l-Kela', İkrime ve Velid olduğu halde onun
peşinden gitti ve Mercu's-Suffar'da konakladı. Bahan'ın silahlı askerleri
etrafında toplanıp yolunu kestiler. Bahan, Halid bin Said'in oğlunu gördü ve
beraberindekilerle birlikte öldürdü. Halid bunu işitince geri çekildi ve Medine
yakınlarındaki Zu'lMerve'ye kadar vardı. Hz. Ebu Bekir (R.A.) kendisine orada
kalmayı emretti. İkrime de Müslümanların yanında yardımcı kuvvet olarak kaldı
ve onları takip etmek isteyenleri alıkoydu.
Şurahbil
bin Hasene, Halid bin Velid'in yanından Hz. Ebu Bekir'in yanına bir heyet ile
birlikte gelmişti. Hz. Ebu Bekir (r.a.) Şam'a gitmesini emretti ve onunla
birlikte gitmeye başkalarını da teşvik etti. O'nu Velid bin Ukbe'nin görevine
getirdi. Şurahbil, Halid bin Said'in yanına giderek, yanında bulunan bir kısım
arkadaşlarını da aldı. Ebu Bekir (r.a.)'in etrafına savaşmak isteyenler
toplanınca, onları Ebu Süfyan'ın oğlu Muaviye beraberliğinde gönderdi ve
Muaviye'ye kardeşi Yezid'e katılmak emrini verdi. Muaviye de Halid bin Said'in
yanına varınca, geriye kalan diğer askerleri de onun yanından aldı. Bunun
üzerine Hz. Ebu Bekir (R.A.) Medine'ye girmek üzere Halid'e müsaade etti.
Komutanlar Şam bölgesine varınca, Ebu Ubeyde, Cabiye'de Yezid Belka'da,
Şurahbil Ürdün'de -bir görüşe göre Busra'da- Amr bin As da Arabe'de
konakladılar. Rumlar bunu haber alınca, Kudüs'te bulunan Heraklieos'a durumu
bildirdiler. O: "Müslümanlarla barış yapmanız görüşündeyim. Allah'a yemin
ederim sizin onlarla Şam bölgesinden alınan mahsulün yarısını vermek üzere
barış yapıp geri kalan yarısı ile birlikte Rum diyarının size kalması, sizin
için Şam bölgesinde de sizleri yenip Rum diyarının yarısını elinizden
almalarından daha iyidir," dediyse de O'nun bu görüşüne karşı çıktılar ve
çeşitli görüşler etrafında toplandılar. Bunun üzerine Heraklieos, onları tekrar
bir araya getirip Hıms'a doğru yürüdü. Hıms'ta konakladı, askerlerini savaşa
hazırladı. Her bir Müslüman grubu, askerlerinden bir grup ile uğraştırmayı
amaçlamıştı, çünkü askerleri çoktu ve her bir Müslüman grubu
karşılarındakileriyle uğraştırmak suretiyle zayıf düşürmek istiyordu.
Heraklieos, anne baba bir kardeşi Tezarik'i doksan bin kişi ile birlikte Amr'ın
üzerine gönderdi. Teozer'in oğlu Cerece (Georges)yi, Yezid bin Ebi Süfyan'ın
üzerine, Nastus'un oğlu Kaykar'ı altmış bin askerle birlikte Ebu Ubeyde bin
Cerrah'ın üzerine, Dragos'u da Şurahbil tarafına gönderdi. Müslümanlar bundan
korkuya kapılır gibi oldular ve görüşünün ne olduğunu sormak üzere Amr'a
yazdılar. Onlara şunu söyledi: "Bizim gibi kimseler için kabul edilecek
görüş birleşmektir. Biz birleşecek olursak asla yenilgiye uğramayız. Fakat tek,
başına bizim her bir grubumuz düşmanlarımızın çokluğu dolayısıyla karşısına
çıkan grubun önünde duramaz" diye cevap verdi.
Hz.
Ebu Bekir (r.a.)'e de aynı şeyi yazdılar. O da onlara Amr gibi cevap vererek:
"Sizin gibi kimseler azlıktan dolayı yenilgiye uğramaz. Fakat on binlerle
kişi günahlardan dolayı yenilgiye uğrar. Bu sebeple kendinizi günahlardan iyi
koruyunuz. Yermuk'te birbirinizle dayanışmalı olarak bir araya geliniz ve her
biriniz kendi askerleriyle bağlantılı olsun" diye emir verdi. Müslümanlar
ve Bizanslılar Yermllk'te bir araya geldiler. Bizanslıların başında Teodorik
vardı. Öncülerin başında Bahan bulunuyordu. Fakat Bahan henüz varmamıştı. Öbür
yan kuvvetlerin başında Dragos vardı ve savaşı idare etmek de Kaykar'ın görevi
idi. Bizanslılar, vadide yerleşti ve orayı karargah edindiler. Bununla
Bizanslıların Müslümanlara alışarak moral kazanmalarını sağlamayı
amaçlamışlardı. Müslümanlar ise, onlara giden yolun başında konakladılar .
Bizanslıların, gidebilecek başka yolları yoktu. Bunun üzerine, Amr:
"Müjdeler olsun! Artık Rumlar mahsurdur. Muhasara altına alınanların
hayırlı bir durumu olması ihtimali ise çok azdır" diye söyledi.
Müslümanlar bu şekilde Bizanslıları Safer ve Rabiülevvel ile Rabiulahir (6
Nisan- 2 Temmuz 634) aylarında muhasara ettiler. Vadi ile hendek dolayısıyla
onlara bir şey yapamıyorlardı. Fakat Bizanslıların herhangi bir şekilde çıkış
yapmaları halinde de Müslümanlar onlara baskın yapıyorlardı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HALİD BİN
VELİD'İN IRAK'TAN ŞAM BÖLGESİNE GİTMESİ
BU MEYDANA
GELEN DİĞER OLAYLAR
HALİD BİN
VELİD'İN IRAK'TAN ŞAM BÖLGESİNE GİTMESİ
MÜSENNA BİN
HARİSE'NİN IRAK'TAKİ DURUMU
HZ. EBU BEKİR'İN
KADILARI, AMİLLERİ (Vali ve Zekat Toplayıcıları) ve KATİPLERİ
O'NUNLA İLGİLİ
BAZI HABERLER ve MENKIBELERİ
ÖMER BİN
HATTAB'I HALİFELİĞE ADAY GÖSTERMESİ (EBU BEKR'İN)
DİMAŞK'IN SAHİL
BÖLGELERİNİN FETHEDİLMESİ
BEYSAN ve
TABERİYYE'NİN FETİHLERİ
MÜSENNA BİN
HARİSE İLE EBU UBEYD BİN MES'UD'UN HABERLERİ
KESKER'DEKİ
es-SAKATİYE VAKASI
CİSR (KÖPRÜ) ve MERVAHA
DİYE BİLİNEN KUSS en-NATİF VAKASI ve EBU UBEYD BİN MES'UD'UN ÖLDÜRÜLMESİ
HANAFİS ve SUK
BAĞDAD'IN HABERİ
KADİSİYE'Yİ
HAZIRLAYAN OLAYLAR ve YEZDECİRD'İN KRAL OLMASI