İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
ÖMER BİN
HATTAB'I HALİFELİĞE ADAY GÖSTERMESİ (EBU BEKR'İN)
Ebu
Bekir (r.a.), vefatı yaklaştığı sırada, Abdurrahman bin Avf'ı yanına çağırarak:
"Bana Ömer bin Hattab hakkındaki görüşünü söyle" dedi. Abdurrahman:
"O, senin de gördüğünden daha değerlidir, ancak bir parça sertliği
vardır." dedi. Bunun üzerine Ebu Bekir (r.a.) şu açıklamayı yaptı:
"Bunun nedeni O'nun beni yumuşak görmesidir, eğer iş O'na düşerse şu anda
yaptıklarının pek çoğunu yapmayacaktır. Ben, kendisini uzun uzun gözetledim.
Birisine kızdığım zaman beni ondan hoşnut etmeye çalışırdI. Birisine yumuşak
davrandığımda ona karşı daha sert davranmak yolunu gösterirdi." Daha sonra
Osman bin Affan'ı yanına çağırarak: "Bana, Ömer hakkındaki görüşünü
söyle" demişti. Hz. Osman: "Onun gizledikleri açığa vurduklarından
daha hayırlıdır, ara-mızda onun gibisi yoktur" diye cevap verince, Hz. Ebu
Bekir her ikisine: "Size söylediklerimden kimseye söz etmeyiniz; O'nu
yapmayacak olsaydım Osman'dan başkasına bu işi bırakmazdım. Fakat bununla
birlikte O'nun için hayırlı olan sizin görevlerinizden herhangi bir şeyi
üstlenmemesidir. Keşke sizin bu işlerinize hiçbir şekilde bulaşmamış olsaydım
ve daha önce geçip gitmişlerden birisi olsaydım. "
Talha
bin Ubeydullah, Hz. Ebu Bekir'in yanına girerek: "Sen, insanlara Ömer'i
halife mi tayin ettin? Halbuki sen O'nunla birlikte olduğun halde insanların
O'ndan neler çektiğini görüyorsun. Peki, onları Ömer'le başbaşa bırakıp
Rabbinle kavuşmaya giderken, Rabbin sana raiyyetinden sorarsa ne
diyeceksin?" deyince, Hz, Ebu Bekir: "Oturmama yardımcı olunuz,"
dedi. Yardım edip oturttular. Hz. Ebu Bekir O'na şu cevabı verdi: "Sen
beni Allah ile mi korkutmak istiyorsun? Rabbime kavuşup bana soracak olursa,
ben de: ''Senin halkın üzerine halkının en hayırlısını halife bıraktım'' diye
cevap vereceğim."
Daha
sonra Hz. Ebu Bekir (r.a.) yalnız başına olduğu sırada Hz. Ömer'e ahitnameyi
yazması için Osman bin Affan'ı yanına çağırıp şöyle söyledi:
"Yaz:
Bismillahirrahmanirrahim. Bu, Ebu Kuhafe'nin oğlu Ebu Bekir'in Müslümanlara
yazdığı ahitnamedir. imdi ... " dedi ve bundan sonra bayıldI. Hz. Osman
(r.a.) kendiliğinden şöylece devam etti: "imdi, ben sizlere Ömer bin Hattab'ı
halife gösteriyorum. Bununla size yapabileceğim her türlü iyiliği yaptım."
Daha sonra Hz. Ebu Bekir kendine gelince: "Bana yazdıklarını oku"
dedi. Hz. Osman O'na yazdıklarını okudu. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir:
"Allahü Ekber" diyerek, şunları ekledi: "Baygınlığımda ölüp de
benden sonra Müslümanların ihtilafa düşmelerinden korktuğunu görüyorum."
deyince, Hz. Osman: "Evet" cevabını verdi. Hz. Ebu Bekir (R.A.) O'na:
"Allah sana islam'a ve Müslümanlara olan hizmetlerinin karşılığını
versin." diye dua etti.
Bu
ahitnameyi yazdıktan sonra Müslümanlara okunmasını emretti.
Onları
toplayıp mektubu bir kölesi ve Hz. Ömer eşliğinde gönderdi. Hz. Ömer insanlara:
"Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in halifesini dinleyiniz, ona
kulak veriniz. ÇünkÜ O, size nasihat etmekten ve sizin iyiliğinizi istemekten
geri kalmaz." deyince, etrafta sükUnet oldu. Ahitname okununca hepsi de
dinleyip itaat ettiler. Ebu Bekir halkı gözetlediği yerden: "Benim size
halife olarak seçtiğim kimseyi gönül hoşluğuyla kabul ediyor musunuz? Gerçek şu
ki ben, size akrabam olan birisini halife göstermedim. Ben, sizlere Ömer'i
halife olarak gösteriyorum. Onu dinleyin ve itaat ediniz. Allah'a yemin ederim,
görüşÜmün doğru olması için elimden gelen her şeyi yaptım" deyince, hazır
bulunanlar "Dinledik ve itaat ettik" diye cevap verdiler. Daha sonra
Hz. Ebu Bekir (r.a.), Hz. Ömer (r.a.)'i yanına çağırarak şunları söyledi:
"Gerçek şu ki ben seni ResuluIlah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
sahabileri üzerine halife olarak seçmiş bulunuyorum." Daha sonra ona
Allah'ın takvasının dışına çıkmamayı tavsiye ederek şöyle devam etti: "Ey
Ömer! Allah'ın geceleyin yerine getirilmesi gereken bir takım hakları vardır,
onları gündüzün kabul etmez. GündüzÜn yerine getirilmesi gereken bir takım
hakları vardır, onları da geceleyin kabul etmez. O, farz yerine getirilmediği
sürece, hiçbir nafileyi kabul etmez. Dikkatini çekmemiş mi ya Ömer, Kıyamet
Günü'nde terazileri ağır gelenler hakka tabi olanlar ve onun kendilerine
yüklediği ağırlıkları taşıyanlardır. Yarın haktan başka hiçbir şeyin
konulmadığı bir terazinin ağır gelmesi elbette ki bir haktır. Dikkat etmedin mi
ya Ömer, Kıyamet Günü'nde tartıları hafif gelenlerin terazileri batıla uymaları
ve onun kendilerine hafif (ve kolay) olması dolayısıyladır. Yarın ancak batıl
şeylerin konulup tartıldığı bir terazinin hafif gelmesi de hakkın ta
kendisidir. Dikkatini çekmedi mi ya Ömer, rahat ve huzur ayeti sıkıntı ayeti
ile birlikte, sıkıntı ayeti de rahat ve huzur ayeti ile birlikte inmiştir.
Böylelikle mü'minin Allah'ın cennetinden ümitvar, cehenneminden de korku içinde
olması amaçlanmıştır. Ta ki Allah'tan hakkı olmayan bir şeyi isteyip
arzulamasın ve kendi eliyle kendisini attığı bir şeyden korkmasın. Hiç dikkat
etmiyor musun ya Ömer, Allah cehennemlikleri işlediklerinin en kötüleriyle
birlikte zikretmiştir, öyle ki ben onları hatırladığım zaman onlardan olmamayı
ümit ediyorum. Diğer taraftan cennet ehlini de yaptıklarının en güzeli ile
birlikte zikretmiştir. Çünkü onların ufak tefek kötülüklerini bağışlar. Onları
hatırladığım zaman benim amelim nerde, onların ameli nerde? derim. Benim
tavsiyelerime iyice kulak asmışsan gaip hiçbir şey, hazır olan ölümden senin
için daha sevimli olmamalıdır. Zaten sen ona karşı hiçbir şey de yapamazsın.
"
Ebu
Bekir (r.a.) vefat edip defnedildikten sonra Ömer bin Hattab minbere çıkıp
Müslümanlara bir konuşma yaptı ve şunları söyledi:
"Araplar
kendiliğinden yürüyüp kendisini sürenin peşinden giden yumuşak huylu develere
benzer. O bakımdan bu deve kendisini sürenin kendisini nereye götürdüğüne iyice
baksın. Bana gelince, Kabe'nin Rabbine yemin ederim, sizleri yolun doğrusuna
ileteceğim."
İlk
yazdığı mektup Ebu Ubeyde bin el-Cerrah'a olup O'nu Halid'in ordusuna komutan
yaptığını ve Halid'i de görevden aldığını belirten mektubu olmuştu. Çünkü Hz.
Ömer (R.A.), Hz. Ebu Bekir (R.A.)'in halifeliği döneminde baştan sona kadar İbn
Nuveyre'ye savaşlarında yaptığı işler dolayısıyla kızmıştı. Yine O'nun halife
olarak ilk sözünü ettiği şey Halid'in azledilmesi olmuş ve: "Ebediyyen
benim elim altında çalışmayacaktır" diye söylemişti. Ebu Ubeyde'ye:
"Halid kendi kendisini yalanlayacak olursa, daha önce olduğu gibi komutan
O'dur, yok kendi kendisini yalanlamayacak olursa o zaman sen O'nun yerine
komutan olacaksın. Sarığını başından al ve malını paylaştır" diye
yazmıştı. Halid'e bu durumdan söz edilince, Haris bin Hişam'ın yanında bulunan
kız kardeşi Fatıma ile danışmış, kızkardeşi O'na: "Allah'a yemin olsun,
Ömer ebediyen seni sevmez ve senin kendi kendini yalanlamandan, daha sonra da
seni görevden almaktan başka bir şey istemez." demesi üzerine kız
kardeşinin başını öpüp: "Doğru söylüyorsun" diyerek kendi kendisini
yalanlamayı kabul etmemişti. Bunun üzerine Ebu Ubeyde emir ve-rerek, Halid'in
başındaki sarığı aldırdı ve malını ikiye böldü. Daha sonra Halid, Hz. Ömer'in
yanına Medine'ye gitti. O'nun Şam'da Müs-Iümanlarla birlikte kaldığı da
söylenmiştir ve doğru olan da budur.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA