İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 13. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HALİD BİN VELİD'İN IRAK'TAN ŞAM BÖLGESİNE GİTMESİ

 

Müslümanlar Bizanslıların uzun süre dayandıklarını görünce, Hz. Ebu Bekir'den yardım istediler. O da Halid bin Velid'e yazarak, onların yanına gitmeyi ve askerlerin yarısını alarak geri kalan yarısının üzerine de Müsenna bin Harise eş-Şeybani'yi komutan bırakmasını, tecrübeli ve muktedir kimselerden aldığı kadarını da Müsenna'nın yanına bırakmasını, Şam'da Allah'ın onlara zafer ihsan etmesinden sonra Halid'in arkadaşları ile birlikte Irak'a dönmesini, emretti.

 

Halid, Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabını yanına alırken Müsenna'ya onların sayısınca sahabiliği olmayan fakat kanaat ehlinden olan bazı kimseler bıraktı. Daha sonra askerleri ikiye ayırınca, Müsenna kendisine: "Allah'a yemin ederim, Ebu Bekir'in emri yerine getirilmedikçe kabul etmeyeceğim. Allah'a yemin olsun, ben zaferi ancak Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sahabeleri yüzü suyu hürmetine umuyorum." dedi. Halid O'nu razı etmek zorunda kaldı. Irak'tan sekiz yüz, altı yüz, beş yüz, dokuz bin, altı bin askerle gittiği söylenmiştir. Yine denildiğine göre, Ebu Bekir kendisine kuvvet ve destek olabilecek kimseleri almasını da emretmiştir.

 

Halid Haduda'ya varınca, Hadudalılar O'nunla savaştılar. Onları yendi. Oradan el-Mlisayyah'a vardı. Tağliblilerden bir kalabalık vardı. Onlarla savaştı ve onları yenik düşürerek pek çok esir ve ganimet aldı.

 

Bu esirler arasında Habib bin Büceyr'in kızı es-Sahba da vardı, es-Sahba, Ali bin Ebi Talib'in oğlu Ömer'in annesidir. Sahba ile ilgili olarak, daha önce sözünü ettiğimiz hususlar da söylenmiştir.

 

Denildiğine göre, Halid yoluna devam etti. Kurakir denilen ve Kelblilere ait olan suyun yakınına varınca, bura halkı üzerine hücum etti. Onlardan kendilerini Behrahlara ait bir su olan Suva denilen yere götürecek kılavuz istedi. Kurakir ile Suva'nın arasında beş günlük yol vardı. Onlardan kılavuz isteyince, Tayylılardan Rafi' bin Amine'yi tavsiye ettiler. Halid bu konuda Rafi' ile konuşunca Rafi': "Sen, atlarla ve yüklerle oraya gidemezsin. Allah'a yemin ederim, yükü olmayan tek başına bir süvari bile oradan geçerken ölümden korkar." dedi. Halid: "Benim Rum topluluklarının arkasından gitmem lazım; onların Müslümanlara yardımcı olmamı önlememeleri için bu durum benim açımdan kaçınılmazdır." diyerek, her bir topluluğun başkanına beş kişilik su almayı ve yaşlı develeri olabileceği kadar susuz bıraktıktan sonra ikinci bir defa su vermeyi, arkasından develerin kulaklarını ve geviş getirmemeleri için dudaklarını bağlamalarını emretti. Daha sonra Kurakir'den bineklerine bindiler. Bir gün ve bir gece yol aldıktan sonra atlar için on devenin karnını deştiler . İşkembelerinde bulunan su ile sütü birbirine karıştırarak atlara içirdiler ve bu işi dört gün süreyle yaptılar. ''el-Alemeyn'' denilen yere vardıklarında, kılavuz askerlere: "Bir avsec ağacı kütüğü görüyor musunuz?" diye sorunca askerler: "Hayır, göremiyoruz" dediler. Kılavuz: "İnna lillelhi ve inna ileyhi raciun, Allah'a yemin ederim, siz de helak oldunuz, sizinle birlikte ben de helak oldum" diye söyledi. Kılavuzları Rafi'in gözleri çapaklı idi. Onlara: "Ne oluyorsunuz, etrafınıza baksanıza!" dedi. Askerler etraftarına bakınca, ağacın kesilmiş olduğunu ve geriye bir parçasının kaldığını farkettiler. Ağacın kütüğünü görünce, hep birlikte tekbir getirdiler ve Rafi' onlara: "Onun kökünü kazıyınız" diye söyledi. Ağacın köküne doğru yeri kazdılar ve oradan bir su gözünü meydana çıkardılar. Herkes kana kana su içti. Rafi': "Allah'a yemin ederim, bu suya yalnızca bir defa, ben çocukken babamla birlikte gelmiştik" dedi. Müslümanlar arasında bir şair şu beyitleri okudu:

 

''Ne gözü varmış Rafi'in, nasıl da

Kurakir'den Suva'ya geçirdi bizi''

 

Halid, Suva'ya varıp halkına baskın yaptı. Onlar sabaha karşı içki içiyor ve şarkıcıları şu anlamdaki beyitlerle şarkı söylüyordu:

 

''Teselli edin beni Ebu Bekir'in ordusu gelmeden,

Belki de ölümümüz yakındır da bilmiyoruz.

Teselli edin beni bardaklarla ve bir daha

Şarap renkli saf akan içkiden verin.

Teselli edin beni bir şarap torkusuyla.

Kaliteli şarabın ruhtan kederi alanıyla.

Sanırım Müslüman atlılarıyla Halid

Sabahtan önce kartallarla basar sizi.

Ne dersiniz, savaştan önce gidiversek?

Ve perdelerin arkasından cariyeler çıkmadan?''

 

Müslümanlar onların şarkıcılarını öldürdü ve kanlarını da oradaki kovaya akıttılar. Mallarını aldılar. Hurlrus bin Nu'man el-Bahrani de öldürüldü. Ondan sonra Erak denilen yere vardı, onunla barış yaptılar. Arkasından Tedmur'a gitti. Tedmür halkı önceleri kalelerine sığındIlarsa da daha sonra O'nunla barış yaptılar. Arkasından Karyeteyn'e vardı, onlarla savaştı. Onları yenik düşürüp ganimetler elde ettikten sonra Huvvareyn'e vardı. Onlarla da savaştı, bozguna uğrattı, pek çok kişiyi öldürüp esir aldı. Kusum'a varınca, Kuza'a'lılardan olan Meşca'oğulları barış yaptılar. Dimaşk (Şam) yakınlarında ''Seniyetu'l-Ukab'' denilen yere varıncaya kadar savaş sancağını açmış olarak yoluna devam etti. Sancağının rengi siyahtı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait olup, adı ''el-Ukab'' idi. Bu yüzden bu tepeye ''Seniyyetu'l-Ukab'' adı verildiği söylenmiştir. Ona sancağının üzerine düşen kartal dolayısıyla bu ismin verildiğini söyleyenler varsa da birincisi daha doğrudur.

 

Daha sonra ''Merc-i Rahit'' denilen yere vardı. Orada Gassan'lılar üzerine Fısıh bayramlarını yaptıkları sırada hücum etti. Onlardan pek çok kimseyi öldürüp esir aldı. Daha sonra Guta denilen yerdeki kiliseye bir seriyye gönderdi. Oradaki erkekleri öldürüp kadınları esir aldılar ve hep birlikte onları Halid'in yanına götürdüler. Daha sonra Halid, Busra'ya varıncaya kadar yoluna devam etti. Oradakilerle savaştı, onlara karşı muzaffer oldu ve barış yaptı. Böylelikle Busra, Şam bölgesinde Halid ve Iraklılar tarafından ilk fethedilen şehir oldu.

 

GanimetIerin beşte birlerini (hums) Hz. Ebü Bekir'e gönderdikten sonra yoluna devam etti ve Rabiulahir (4 Haziran - 2 Temmuz 634) ayında Şam'daki Müslüman askerlerin yanına vardı. Bahan'da yanında papazlar, rahipler ve diğer din adamları ile birlikte Bizanslıların başında bulundukları vadiye vardılar. Din adamları Bizanslıları savaşa teşvik ediyorlardı. Bahan da savaşa çıkmış olmak için çıkıyor gibi idi. Halid O'nunla savaşmak üzere çıktı, diğer komutanlar da karşılarındakilerle çarpıştı. Bahan ve Bizanslılar hendeklerine geri çekildiklerinde Müslümanlar, onlara bir takım zararlar verdirmiş bulunuyorlardı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

YERMUK VAKASI