İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
HALİD
BİN VELİD'İN IRAK'TAN ŞAM BÖLGESİNE GİTMESİ
Müslümanlar
Bizanslıların uzun süre dayandıklarını görünce, Hz. Ebu Bekir'den yardım istediler.
O da Halid bin Velid'e yazarak, onların yanına gitmeyi ve askerlerin yarısını
alarak geri kalan yarısının üzerine de Müsenna bin Harise eş-Şeybani'yi komutan
bırakmasını, tecrübeli ve muktedir kimselerden aldığı kadarını da Müsenna'nın
yanına bırakmasını, Şam'da Allah'ın onlara zafer ihsan etmesinden sonra
Halid'in arkadaşları ile birlikte Irak'a dönmesini, emretti.
Halid,
Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in ashabını yanına alırken Müsenna'ya
onların sayısınca sahabiliği olmayan fakat kanaat ehlinden olan bazı kimseler
bıraktı. Daha sonra askerleri ikiye ayırınca, Müsenna kendisine: "Allah'a
yemin ederim, Ebu Bekir'in emri yerine getirilmedikçe kabul etmeyeceğim.
Allah'a yemin olsun, ben zaferi ancak Peygamber (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
sahabeleri yüzü suyu hürmetine umuyorum." dedi. Halid O'nu razı etmek
zorunda kaldı. Irak'tan sekiz yüz, altı yüz, beş yüz, dokuz bin, altı bin
askerle gittiği söylenmiştir. Yine denildiğine göre, Ebu Bekir kendisine kuvvet
ve destek olabilecek kimseleri almasını da emretmiştir.
Halid
Haduda'ya varınca, Hadudalılar O'nunla savaştılar. Onları yendi. Oradan
el-Mlisayyah'a vardı. Tağliblilerden bir kalabalık vardı. Onlarla savaştı ve
onları yenik düşürerek pek çok esir ve ganimet aldı.
Bu
esirler arasında Habib bin Büceyr'in kızı es-Sahba da vardı, es-Sahba, Ali bin
Ebi Talib'in oğlu Ömer'in annesidir. Sahba ile ilgili olarak, daha önce sözünü
ettiğimiz hususlar da söylenmiştir.
Denildiğine
göre, Halid yoluna devam etti. Kurakir denilen ve Kelblilere ait olan suyun
yakınına varınca, bura halkı üzerine hücum etti. Onlardan kendilerini
Behrahlara ait bir su olan Suva denilen yere götürecek kılavuz istedi. Kurakir
ile Suva'nın arasında beş günlük yol vardı. Onlardan kılavuz isteyince,
Tayylılardan Rafi' bin Amine'yi tavsiye ettiler. Halid bu konuda Rafi' ile
konuşunca Rafi': "Sen, atlarla ve yüklerle oraya gidemezsin. Allah'a yemin
ederim, yükü olmayan tek başına bir süvari bile oradan geçerken ölümden
korkar." dedi. Halid: "Benim Rum topluluklarının arkasından gitmem
lazım; onların Müslümanlara yardımcı olmamı önlememeleri için bu durum benim
açımdan kaçınılmazdır." diyerek, her bir topluluğun başkanına beş kişilik
su almayı ve yaşlı develeri olabileceği kadar susuz bıraktıktan sonra ikinci
bir defa su vermeyi, arkasından develerin kulaklarını ve geviş getirmemeleri
için dudaklarını bağlamalarını emretti. Daha sonra Kurakir'den bineklerine
bindiler. Bir gün ve bir gece yol aldıktan sonra atlar için on devenin karnını
deştiler . İşkembelerinde bulunan su ile sütü birbirine karıştırarak atlara
içirdiler ve bu işi dört gün süreyle yaptılar. ''el-Alemeyn'' denilen yere
vardıklarında, kılavuz askerlere: "Bir avsec ağacı kütüğü görüyor
musunuz?" diye sorunca askerler: "Hayır, göremiyoruz" dediler.
Kılavuz: "İnna lillelhi ve inna ileyhi raciun, Allah'a yemin ederim, siz
de helak oldunuz, sizinle birlikte ben de helak oldum" diye söyledi.
Kılavuzları Rafi'in gözleri çapaklı idi. Onlara: "Ne oluyorsunuz,
etrafınıza baksanıza!" dedi. Askerler etraftarına bakınca, ağacın kesilmiş
olduğunu ve geriye bir parçasının kaldığını farkettiler. Ağacın kütüğünü
görünce, hep birlikte tekbir getirdiler ve Rafi' onlara: "Onun kökünü
kazıyınız" diye söyledi. Ağacın köküne doğru yeri kazdılar ve oradan bir
su gözünü meydana çıkardılar. Herkes kana kana su içti. Rafi': "Allah'a
yemin ederim, bu suya yalnızca bir defa, ben çocukken babamla birlikte
gelmiştik" dedi. Müslümanlar arasında bir şair şu beyitleri okudu:
''Ne
gözü varmış Rafi'in, nasıl da
Kurakir'den
Suva'ya geçirdi bizi''
Halid,
Suva'ya varıp halkına baskın yaptı. Onlar sabaha karşı içki içiyor ve
şarkıcıları şu anlamdaki beyitlerle şarkı söylüyordu:
''Teselli
edin beni Ebu Bekir'in ordusu gelmeden,
Belki
de ölümümüz yakındır da bilmiyoruz.
Teselli
edin beni bardaklarla ve bir daha
Şarap
renkli saf akan içkiden verin.
Teselli
edin beni bir şarap torkusuyla.
Kaliteli
şarabın ruhtan kederi alanıyla.
Sanırım
Müslüman atlılarıyla Halid
Sabahtan
önce kartallarla basar sizi.
Ne
dersiniz, savaştan önce gidiversek?
Ve
perdelerin arkasından cariyeler çıkmadan?''
Müslümanlar
onların şarkıcılarını öldürdü ve kanlarını da oradaki kovaya akıttılar.
Mallarını aldılar. Hurlrus bin Nu'man el-Bahrani de öldürüldü. Ondan sonra Erak
denilen yere vardı, onunla barış yaptılar. Arkasından Tedmur'a gitti. Tedmür
halkı önceleri kalelerine sığındIlarsa da daha sonra O'nunla barış yaptılar.
Arkasından Karyeteyn'e vardı, onlarla savaştı. Onları yenik düşürüp ganimetler
elde ettikten sonra Huvvareyn'e vardı. Onlarla da savaştı, bozguna uğrattı, pek
çok kişiyi öldürüp esir aldı. Kusum'a varınca, Kuza'a'lılardan olan
Meşca'oğulları barış yaptılar. Dimaşk (Şam) yakınlarında ''Seniyetu'l-Ukab''
denilen yere varıncaya kadar savaş sancağını açmış olarak yoluna devam etti.
Sancağının rengi siyahtı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e ait olup,
adı ''el-Ukab'' idi. Bu yüzden bu tepeye ''Seniyyetu'l-Ukab'' adı verildiği
söylenmiştir. Ona sancağının üzerine düşen kartal dolayısıyla bu ismin
verildiğini söyleyenler varsa da birincisi daha doğrudur.
Daha
sonra ''Merc-i Rahit'' denilen yere vardı. Orada Gassan'lılar üzerine Fısıh
bayramlarını yaptıkları sırada hücum etti. Onlardan pek çok kimseyi öldürüp
esir aldı. Daha sonra Guta denilen yerdeki kiliseye bir seriyye gönderdi. Oradaki
erkekleri öldürüp kadınları esir aldılar ve hep birlikte onları Halid'in yanına
götürdüler. Daha sonra Halid, Busra'ya varıncaya kadar yoluna devam etti.
Oradakilerle savaştı, onlara karşı muzaffer oldu ve barış yaptı. Böylelikle
Busra, Şam bölgesinde Halid ve Iraklılar tarafından ilk fethedilen şehir oldu.
GanimetIerin
beşte birlerini (hums) Hz. Ebü Bekir'e gönderdikten sonra yoluna devam etti ve
Rabiulahir (4 Haziran - 2 Temmuz 634) ayında Şam'daki Müslüman askerlerin
yanına vardı. Bahan'da yanında papazlar, rahipler ve diğer din adamları ile
birlikte Bizanslıların başında bulundukları vadiye vardılar. Din adamları
Bizanslıları savaşa teşvik ediyorlardı. Bahan da savaşa çıkmış olmak için
çıkıyor gibi idi. Halid O'nunla savaşmak üzere çıktı, diğer komutanlar da
karşılarındakilerle çarpıştı. Bahan ve Bizanslılar hendeklerine geri
çekildiklerinde Müslümanlar, onlara bir takım zararlar verdirmiş
bulunuyorlardı.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA