İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
KADİSİYE'Yİ
HAZIRLAYAN OLAYLAR ve YEZDECİRD'İN KRAL OLMASI
Farslılar
Müslümanların Sevad bölgesinde yaptıklarını görünce, o zaman başlarında bulunan
Rüstem ile Firuzan'a şöyle dediler: "Sizin aranızdaki ayrılıklar, sonunda
Farsları güçsüz düşürdü ve düşmanları onların her şeylerine göz dikmeye
başladı. Artık bu görüşlerinizde devam etmenize ve Fars halkını helake
götürmenize müsaade etmeyeceğiz. Bağdad, Sabat ve Tekrit'den sonra Medain'in
dışında bir yer kalmıyor. Allah'a yemin ederiz ki, ya bir görüş etrafında
birleşirsiniz, yahut da işe sizden başlarız, sonra da sizden yana rahatlamış
olarak ölür gideriz." Bunun üzerine Firuzan ile Rüstem Kisra'nın kızı
Buran'a: "Bize Kisra'nın ve Kisra soyundan olanların hanımlarının ve
cariyelerinin isimlerini yaz." dediler. Buran onların istediklerini yaptı.
Bu sefer bütün bu kadın ve cariyeleri huzura getirerek, Kisra'nın soyundan bir
erkek evladı kendilerine göstermeleri için onlara işkenceye başladılar. Fakat
hiç birisinin Kisra'dan çocuğu yoktu. Aralarından bir tanesi: "Kisra'nın
oğlu Şehriyar'ın Yezdecird diye bilinen bir çocuğu dışında kimse kalmış
değildir. O'nun annesi ise Baduriya halkındandır" dedi. Bunun üzerine bu
kadına haber gönderip bu çocuğu kendisinden istediler. Annesi Şira 'nın
döneminde bütün kadınları toplayıp erkek çocuklarını öldürdüğü sırada saklamış
ve onu dayılarının yanına göndermişti. Bu kadına bu çocuğunun şimdi nerede
olduğunu sorunca, onlara yerini de söyledi. çocuğu getirip, henüz yirmi bir
yaşında iken krallığa geçirdiler ve etrafında toplandılar. Böylelikle Farslılar
da rahatlamış ve bu konuda kendilerince işi sağlama bağlamış oldular.
Merzubanlar ona itaat edip yardımcı oldular. Yezdicürd de her bir silahlı
birliğe ve sınır bölgesine gerekli tayin ve tespitleri yaptı. Hire, Übülle,
Bnbar ile başka yerlerin askerlerini belirleyip tayin etti.
Onların
bu durumunu Müsenna ve Müslümanlar haber alınca, Hz. Ömer bin Hattab' a Sevad
bölgesi halkından neler beklediklerini umduklarını yazdılar. Fakat bu
mektupları Hz. Ömer'e vardığında, Sevad bölgesinin halkı ahdi olanlar ve
olmayanlar dahil olmak üzere küfre girdiler. Bunun üzerine Müsenna Zu-Kar'a,
diğer kimseler de ''et-Taff'' denilen yerde ve tek bir askeri karargah halinde konakladılar.
Müsenna'nın mektubu Hz. Ömer'e vardığında: "Allah'a yemin ederim, Acem
krallarını Arap krallarıyla vuracağım." diye söyledi. Daha sonra reis,
görüş sahibi, soylu, cömert, hatip, şair bırakmaksızın hepsini bu iş için
göreve çağırdı. Böylece Hz. Ömer (R.A.) onları ileri gelen ve başı çekenlerle
karşı karşıya getirmiş ve onları vurmuş oldu.
Hz.
Ömer Müsenna'ya ve onunla birlikte olanlara mektup yazarak Acemler arasından
çıkıp onlara yakın suların bulunduğu bölgelere dağılmalarını, Rabia, Mudar ve
onlarla antlaşmalı olan kimseler arasında yardımcı olabilecek, atlı hiçbir
kimseyi bırakmaksızın, ister istemez yardıma getirmelerini emretti. Bunun
üzerine, Müsenna ile birlikte bulunanlar Hail, Şirafve Basra'da bir dağ olan
Gudda ve Selman'a kadar olan bütün bölgelere dağıldılar. Her biri diğerine
bakarak biri ötekisine yardımcı olmaya başladı. Bu, olay, Hicretin ı 3. yılının
Zilkade ayında (27 Aralık 634 - 25 Ocak 635) olmuştu.
Hz.
Ömer (r.a.) aynı yılın Zilhicce (26 Ocak - 24 Şubat 635) ayında hacca gideceğini
bütün bölgelerdeki valilerine bildirerek yardımcı kuvveti, atı, silahı, ya da
görüşü olabilen hiçbir kimseyi bırakmaksızın hepsini yanına göndermelerini
emretti. Medine ile Irak yolunun ortasına kadar olan kimseler hacdan döndükten
sonra Medine'de O'nun huzuruna çıktılar. Fakat Irak'a daha yakın olan kimseler
ise Müsenna bin Harise'ye katıldılar. Arapların bütün yardım ve destekleri Hz.
Ömer (r.a.)'e gelmiş oldu.
Hz.
Ömer bin Hattab (r.a.) bu sene ve halifeliğinin bütün senelerinde hep hac etti
ve hac emirliğini bizzat kendisi yaptı.
Bu
sene Hz. Ömer'in Mekke'deki valisi bazılarının söylediklerine göre Attab bin
Esid, Taif'teki valisi Osman bin Ebi'l-As, Yemen'deki valisi Ya'la bin
Münye,Umman ve Yemame Valisi Huzeyfe bin Mihsan, Bahreyn Valisi el-Ala' bin
el-Hadrami, Şam bölgesi Valisi Ebu Ubeyde bin el-Cerrah, Ktife ve çevresinden
fethedilen bölge üzerinde de Müsenna bin Harise idi. Kadılık görevi ise
zikredildiğine göre Ali bin Ebi Talib'in uhdesinde bulunuyordu.
Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Mevlası Ebu Kebşe bu yıl vefat etti. Bundan
sonra vefat ettiği de söylenmiştir. Hz. Ebu Bekir (R.A.)'in halifeliği
döneminde ise Süheyl'in kardeşi Sehl bin Amr vefat etmişti. Sehl Fetih Günü
İslam'a girenler arasında idi. Leys'li Sa'b bin Cessame de Hz. Ebu Bekir'in
halifeliği döneminde vefat etmiştir. Onun halifeliğinin ilk dönemlerinde oğlu
Abdullah da vefat etmiştir. Abdullah Taif muhasarası sırasında yara almış, daha
sonra bu yarası yeniden azmış ve ölümüyle neticelenmişti.
Bu
yıl Erkam bin Ebi'l-Erkam Hz. Ebu Bekir (R.A.)'in vefat ettiği günde vefat
etmiştir. Erkam'ın evi, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Mekke'de
risaletinin ilk günlerinde gizli olarak davasını yaymak için toplandığı yerdir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
HİCRETİN ON
DÖRDÜNCÜ YILI (25 Şubat 635- 13 Şubat 636) / KADİSİYE'NİN BAŞLANGIÇ DÖNEMLERİ