İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
HANAFİS
ve SUK BAĞDAD'IN HABERİ
Daha
sonra Müsenna, Hire'de Beşir bin el-Hasasiyye'yi bırakarak Sevad'ı aşıp geçmeye
başladı. Meysan ve Destmisan'a da silahlılarını gönderip Ulleys'te konakladı.
Ulleys, Enbar'a ait bir kasabadır. Bu gazve aynı zamanda ''Son Enbar'' ile
''Son Ulleys Gazvesi'' adlarıyla da bilinmektedir.
Müsenna'ya
biri Enbar'lı öbürü de Hire'li olmak üzere iki kişi geldi. Enbar'lı ona
Süku'l-Hanafis'i, Hire'li de Bağdad'ı hedef gösterdi. Müsenna onlara:
"Bunların hangisi öbüründen daha önce gelir?" diye sorunca, gelenler:
"Aralarında birkaç günlük yol vardır" diye cevap verdiler. Bu sefer
Müsenna: "Hangisinin işi daha erken bitirilmelidir?" diye sorunca,
ikisi de: "Süku'lHanafıs'in" dediler ve şöyle devam ettiler:
"Orada Medain, Kisra, Sevad, Rabia ve Kuza'alıların tacirleri toplanır.
İranlı olmayanlara da eman vererek gelirler. "
Bunun
üzerine Müsenna atlıları ile birlikte, pazarının kurulduğu gün Hanafis
çarşısına hücum etti. Orada Rabia ve Kuza' alılardan atlılar da vardı.
Kuza'alıların başında Vebere oğlu ROmanus, Rabialıların başında ise Kays oğlu
Selil vardı. Müsenna, pazarı ve içindekileri yerle bir etti. Eman ile pazara
gelmiş olanların da bütün eşyalarını aldı. Daha sonra Enbar'a geçti. Enbar
halkı kendilerini koruyup kalelerine sığındılar. Fakat onu tanıyınca, kapıları
açıp yanına gittiler ve hayvanlarına yem, askerlerine de azık götürdüler. Müsenna
onlardan Suk-Bağdaz'a götürecek kılavuzlar istedi. Enbar Dihkan'ına Medain'e
gitmek istediği hissini verdi. Oradan Bağdaz üzerine geceleyin yürüdü ve
yanlarına vardı. Sabahleyin pazarlarına baskın yaptı. Önüne geleni kılıçtan
geçirdi ve istediği her şeyi aldı. Müsenna, askerlerine: "Sadece altın,
gümüş ve değerli şeyler alınız" diye talimat verdi.
Daha
sonra oradan geri dönerek Enbar'a ait bulunan Nehr es-Salihin'de konakladı.
Arkadaşlarının: "Bunların bizi takip etmeye başlamaları ne de çabuk oldu?"
dediklerini işitince, onlara konuşma yaparak şunları söyledi:
"Allah'a
hamdediniz ve O'ndan esenlik dileyiniz. Gizlice konuştuğunuz zaman iyilik ve
takvadan söz ediniz, günahtan ve düşmanlıktan asla söz etmeyiniz. İşleri iyice
ölçüp biçiniz, değerlendiriniz, ondan sonra konuşunuz. Şunu bilin ki, tehlikeyi
haber verecek olan kişi henüz onların şehirlerine varmış değildir. Bu haber
onlara varmış bile olsa onların kalbIerindeki korku sizi takip etmelerini
önleyecektir. Şunu bilin ki yapılan baskınlar öyle dehşet verir ki kaş ile göz
arasında kalbIeri zayıflatır. Eğer koruyucular sizleri görülebilecek bir
mesafeden izleyecek olsalar bile sizler, bu değerli deve ve atlar üzerinde
olduğunuzdan dolayı karargahınıza varmadan önce sizlere yetişemezler. Yetişecek
bile olsalar, ecir umarak ve zafer kazanmayı ümit ederek onlarla çarpışırım. O
bakımdan Allah'a güveniniz ve ondan iyilik bekleyiniz. Çünkü sizleri pek çok
cephede muzaffer kılmıştır. "
Daha
sonra onları alıp Enbar'a gitti. Arkasında kalan Müslümanlar ise Sevad'ın
altını üstüne getiriyorlar, Kesker'in alt tarafı ile Fırat'ın aşağı bölgeleri
arasındaki yerlerde istedikleri gibi talanlar yapıyorlardı. Miskab'ı
Aynu't-Temr ve Felalic bölgesine casus olarak gönderdiler. O sırada Müsenna
Enbar'da bulunuyordu.
Müsenna,
Bağdad'dan Enbar'a dönünce Mudarib el-İcli'yi bir topluluk ile birlikte Kebas
üzerine gönderdi. O sırada Kebas'ın başında Tağlibli Paris el-Unnab
bulunuyordu. Daha sonra Müsenna'nın kendisi de onlara yetişip onlarla birlikte
yola devam etti. Kebas'a vardıklarında orada bulunanların Faris el-Unnab ile
birlikte gitmiş olduklarını gördüler. Bunun üzerine Müslümanlar O'nun peşine
takıldılar, Kebas'dan ayrıldıktan sonra O'na yetiştiler. O'nunla beraber
olanlardan geride kalanları öldürdüler ve bu konuda oldukça ileriye gittiler.
Enhar'a geri döndüklerinde Müsenna, Tağlibli Furat bin Hayyan ile Uteybe bin
en-Nahhas'ı serbest bırakıp Sıffin'de bulunan Tağlib'in kollarına baskın
yapmalarını emretti. Daha sonra Müsenna da onların arkasından giderek geride kalan
Müslümanların başına Hüceymli Amr bin Ebi Selma'yı bıraktı. Sıffin'e
yaklaştıklarında orada bulunanlar kaçtılar ve Fırafı aşıp Cezire'ye vardılar.
Bu sırada Müsenna ve arkadaşları ile birlikte bulunan azıklar tükendiğinden son
derece lazım olanların dışında kalan develerini yediler. Yiyecek bir şeyleri
kalmadığı bir sırada Deha ile Havranlılardan bir kervana rastladılar. Kervanda
bulunanları öldürdüler ve eman sahibi Tağlibli üç kişiyi esir aldıkları gibi
kervanı da aldılar. Müsenna onlara: "Haydi bana kılavuzluk ediniz"
deyince, onlardan bir tanesi: "Benim aileme ve malıma eman verecek
olursanız sizlere Tağlib'den bir kabileyi gösteririm" dedi. Müsenna ona;
istediği emanı verdi ve gün boyunca bu kişi onlarla beraber yola devam etti. Müsenna
Tağlibliler üzerine akşam üzeri davarlar sudan gelip sahipleri de evlerin
avlularında oturmuş dinlendikleri bir sırada hücum etti. Savaşçıları öldürdü,
çoluk çocuğu esir aldı, malları da önüne katıp götürdü. Tağlibliler
Zu'r-Ruveyhileoğulları'ndan idiler. Müsenna ile birlikte bulunan Rebialılar
paylarına düşen ganimetlerle esirler satın alıp onları hürriyetlerine
kavuşturdular. Araplar Cahiliye Döneminde esir aldıkları zamanlarda, Rebialılar
esir almazdı.
Müsenna'ya
çoğu kimsenin Dicle kıyısını yiyip bitirdiği haberi verilince, sağ ve sol
kanatlarında ikisi de Şeybanlı olan Nu'man bin Avf ile Matar, ileri
kuvvetlerinin başında Gilfan'lı Huzeyfe bin Mihsan olduğu halde yola koyuldu.
Dicle kıyılarını yiyip bitiren kimseleri takip etmeye başladılar ve onları
Tekrifde yakaladılar. Diledikleri gibi davar ganimet aldılar ve ondan sonra
Enbar'a geri döndüler. Uteybe ile Furat beraberindekilerle birlikte Sıffin
üzerine baskın yapıncaya kadar yollarına devam ettiler. Sıffin'de Nemrlilerle
Tağlibliler dayanışma halinde bulunuyorlardı. Onlara yaptıkları baskında bir
kısmını suya attılar. Suya atılanlar "Boğuluyoruz, boğuluyoruz" diye
bağırınca, Utbe ile Furat askerleri teşvik ederek: "Bu boğulmak yakmanın
bir karşılığıdır" diyerek sesleniyorlardı. Bununla Cahiliye Dönemindeki bir
olayı onlara hatırlatmak istiyorlardı. Bu olayda Bekr bin Vail'den bir grup
kimseyi bir korulukta yakmışlardı.
Daha
sonra hepsini suda boğmuş olarak Müsenna'nın yanına vardılar.
Hz.
Ömer (R.A.) bunun haberini alınca, Uteybe ile Furafı yanına çağırarak bu
sözleri ne maksatla söylediklerini sordu. Her ikisi de bunu intikam almak
gayesiyle değil de bir deyim olarak söylediklerini bildirince, Hz. Ömer (R.A.)
bu konuda onlardan yemin istedi ve arkasından her ikisini de Müsenna'nın yanına
gönderdi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
KADİSİYE'Yİ
HAZIRLAYAN OLAYLAR ve YEZDECİRD'İN KRAL OLMASI