İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 13. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HANAFİS ve SUK BAĞDAD'IN HABERİ

 

Daha sonra Müsenna, Hire'de Beşir bin el-Hasasiyye'yi bırakarak Sevad'ı aşıp geçmeye başladı. Meysan ve Destmisan'a da silahlılarını gönderip Ulleys'te konakladı. Ulleys, Enbar'a ait bir kasabadır. Bu gazve aynı zamanda ''Son Enbar'' ile ''Son Ulleys Gazvesi'' adlarıyla da bilinmektedir.

 

Müsenna'ya biri Enbar'lı öbürü de Hire'li olmak üzere iki kişi geldi. Enbar'lı ona Süku'l-Hanafis'i, Hire'li de Bağdad'ı hedef gösterdi. Müsenna onlara: "Bunların hangisi öbüründen daha önce gelir?" diye sorunca, gelenler: "Aralarında birkaç günlük yol vardır" diye cevap verdiler. Bu sefer Müsenna: "Hangisinin işi daha erken bitirilmelidir?" diye sorunca, ikisi de: "Süku'lHanafıs'in" dediler ve şöyle devam ettiler: "Orada Medain, Kisra, Sevad, Rabia ve Kuza'alıların tacirleri toplanır. İranlı olmayanlara da eman vererek gelirler. "

 

Bunun üzerine Müsenna atlıları ile birlikte, pazarının kurulduğu gün Hanafis çarşısına hücum etti. Orada Rabia ve Kuza' alılardan atlılar da vardı. Kuza'alıların başında Vebere oğlu ROmanus, Rabialıların başında ise Kays oğlu Selil vardı. Müsenna, pazarı ve içindekileri yerle bir etti. Eman ile pazara gelmiş olanların da bütün eşyalarını aldı. Daha sonra Enbar'a geçti. Enbar halkı kendilerini koruyup kalelerine sığındılar. Fakat onu tanıyınca, kapıları açıp yanına gittiler ve hayvanlarına yem, askerlerine de azık götürdüler. Müsenna onlardan Suk-Bağdaz'a götürecek kılavuzlar istedi. Enbar Dihkan'ına Medain'e gitmek istediği hissini verdi. Oradan Bağdaz üzerine geceleyin yürüdü ve yanlarına vardı. Sabahleyin pazarlarına baskın yaptı. Önüne geleni kılıçtan geçirdi ve istediği her şeyi aldı. Müsenna, askerlerine: "Sadece altın, gümüş ve değerli şeyler alınız" diye talimat verdi.

 

Daha sonra oradan geri dönerek Enbar'a ait bulunan Nehr es-Salihin'de konakladı. Arkadaşlarının: "Bunların bizi takip etmeye başlamaları ne de çabuk oldu?" dediklerini işitince, onlara konuşma yaparak şunları söyledi:

 

"Allah'a hamdediniz ve O'ndan esenlik dileyiniz. Gizlice konuştuğunuz zaman iyilik ve takvadan söz ediniz, günahtan ve düşmanlıktan asla söz etmeyiniz. İşleri iyice ölçüp biçiniz, değerlendiriniz, ondan sonra konuşunuz. Şunu bilin ki, tehlikeyi haber verecek olan kişi henüz onların şehirlerine varmış değildir. Bu haber onlara varmış bile olsa onların kalbIerindeki korku sizi takip etmelerini önleyecektir. Şunu bilin ki yapılan baskınlar öyle dehşet verir ki kaş ile göz arasında kalbIeri zayıflatır. Eğer koruyucular sizleri görülebilecek bir mesafeden izleyecek olsalar bile sizler, bu değerli deve ve atlar üzerinde olduğunuzdan dolayı karargahınıza varmadan önce sizlere yetişemezler. Yetişecek bile olsalar, ecir umarak ve zafer kazanmayı ümit ederek onlarla çarpışırım. O bakımdan Allah'a güveniniz ve ondan iyilik bekleyiniz. Çünkü sizleri pek çok cephede muzaffer kılmıştır. "

 

Daha sonra onları alıp Enbar'a gitti. Arkasında kalan Müslümanlar ise Sevad'ın altını üstüne getiriyorlar, Kesker'in alt tarafı ile Fırat'ın aşağı bölgeleri arasındaki yerlerde istedikleri gibi talanlar yapıyorlardı. Miskab'ı Aynu't-Temr ve Felalic bölgesine casus olarak gönderdiler. O sırada Müsenna Enbar'da bulunuyordu.

 

Müsenna, Bağdad'dan Enbar'a dönünce Mudarib el-İcli'yi bir topluluk ile birlikte Kebas üzerine gönderdi. O sırada Kebas'ın başında Tağlibli Paris el-Unnab bulunuyordu. Daha sonra Müsenna'nın kendisi de onlara yetişip onlarla birlikte yola devam etti. Kebas'a vardıklarında orada bulunanların Faris el-Unnab ile birlikte gitmiş olduklarını gördüler. Bunun üzerine Müslümanlar O'nun peşine takıldılar, Kebas'dan ayrıldıktan sonra O'na yetiştiler. O'nunla beraber olanlardan geride kalanları öldürdüler ve bu konuda oldukça ileriye gittiler. Enhar'a geri döndüklerinde Müsenna, Tağlibli Furat bin Hayyan ile Uteybe bin en-Nahhas'ı serbest bırakıp Sıffin'de bulunan Tağlib'in kollarına baskın yapmalarını emretti. Daha sonra Müsenna da onların arkasından giderek geride kalan Müslümanların başına Hüceymli Amr bin Ebi Selma'yı bıraktı. Sıffin'e yaklaştıklarında orada bulunanlar kaçtılar ve Fırafı aşıp Cezire'ye vardılar. Bu sırada Müsenna ve arkadaşları ile birlikte bulunan azıklar tükendiğinden son derece lazım olanların dışında kalan develerini yediler. Yiyecek bir şeyleri kalmadığı bir sırada Deha ile Havranlılardan bir kervana rastladılar. Kervanda bulunanları öldürdüler ve eman sahibi Tağlibli üç kişiyi esir aldıkları gibi kervanı da aldılar. Müsenna onlara: "Haydi bana kılavuzluk ediniz" deyince, onlardan bir tanesi: "Benim aileme ve malıma eman verecek olursanız sizlere Tağlib'den bir kabileyi gösteririm" dedi. Müsenna ona; istediği emanı verdi ve gün boyunca bu kişi onlarla beraber yola devam etti. Müsenna Tağlibliler üzerine akşam üzeri davarlar sudan gelip sahipleri de evlerin avlularında oturmuş dinlendikleri bir sırada hücum etti. Savaşçıları öldürdü, çoluk çocuğu esir aldı, malları da önüne katıp götürdü. Tağlibliler Zu'r-Ruveyhileoğulları'ndan idiler. Müsenna ile birlikte bulunan Rebialılar paylarına düşen ganimetlerle esirler satın alıp onları hürriyetlerine kavuşturdular. Araplar Cahiliye Döneminde esir aldıkları zamanlarda, Rebialılar esir almazdı.

 

Müsenna'ya çoğu kimsenin Dicle kıyısını yiyip bitirdiği haberi verilince, sağ ve sol kanatlarında ikisi de Şeybanlı olan Nu'man bin Avf ile Matar, ileri kuvvetlerinin başında Gilfan'lı Huzeyfe bin Mihsan olduğu halde yola koyuldu. Dicle kıyılarını yiyip bitiren kimseleri takip etmeye başladılar ve onları Tekrifde yakaladılar. Diledikleri gibi davar ganimet aldılar ve ondan sonra Enbar'a geri döndüler. Uteybe ile Furat beraberindekilerle birlikte Sıffin üzerine baskın yapıncaya kadar yollarına devam ettiler. Sıffin'de Nemrlilerle Tağlibliler dayanışma halinde bulunuyorlardı. Onlara yaptıkları baskında bir kısmını suya attılar. Suya atılanlar "Boğuluyoruz, boğuluyoruz" diye bağırınca, Utbe ile Furat askerleri teşvik ederek: "Bu boğulmak yakmanın bir karşılığıdır" diyerek sesleniyorlardı. Bununla Cahiliye Dönemindeki bir olayı onlara hatırlatmak istiyorlardı. Bu olayda Bekr bin Vail'den bir grup kimseyi bir korulukta yakmışlardı.

 

Daha sonra hepsini suda boğmuş olarak Müsenna'nın yanına vardılar.

 

Hz. Ömer (R.A.) bunun haberini alınca, Uteybe ile Furafı yanına çağırarak bu sözleri ne maksatla söylediklerini sordu. Her ikisi de bunu intikam almak gayesiyle değil de bir deyim olarak söylediklerini bildirince, Hz. Ömer (R.A.) bu konuda onlardan yemin istedi ve arkasından her ikisini de Müsenna'nın yanına gönderdi.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

KADİSİYE'Yİ HAZIRLAYAN OLAYLAR ve YEZDECİRD'İN KRAL OLMASI