MİN HAC ANA SAYFA

 

BUYU’ : ALIŞVERİŞ/ TİCARET

 

A. ALIŞ -VERİŞİN ŞARTLARI

 

B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)

 

C. İKRAZ (BORÇ)

 

D. REHİN

 

E. İFLAS

 

F HACR (KISITLILIK)

 

G. SULH

 

H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK

 

I. HAVALE

 

J. DAMAN (TEKEFFÜL) AKDİ

 

K. ŞİRKET (ORTAKLIK)

 

L. VEKALET

 

M. İKRAR (İTİRAF)

 

N. ÂRIYE (İĞRETİ)

Muirin (ödünç verenin) teberru yapma ehliyetine ve ödünç malın menfaatine sahib olması şarttır. Kiracı, kiraladığı malı ariye (ödünç) olarak başkasına verebilir. En sahih kavle göre ödünç alan kişi malı Ödünç veremez. Müstair (ödünç alan), bir vekil vasıtasıyla maldan istifade edebilir. Meselâ ödünç aldığı hayvana kendi ağır­lığında olan eşini veya hizmetçisini bindirebilir.

 

Mustaar (ödünç mal), aslı baki kalarak kendisinden yarar­lanılan bir mal olmalıdır. Cariyeyi, bir kadına veya mahremi olan bir erkeğe hizmet için ödünç vermek caizdir. Müslüman köleyi kafire ödünç vermek ise mekruhtur.

 

En sahih kavle göre ariye akdinin muir tarafından: "Şunu sa­na iare olarak verdim." veya müstair tarafından: "Şunu bana iare olarak ver." gibi bir lafızla söylenmesi şarttır. İkisinden birinin telaf­fuz ettiği lafza diğerinin uygun bir davranışla karşılık vermesi lafız için yeterli sayılır.

 

Bir kimse başkasına: "Ona yem vermen veya atını bana ödünç vermen şartı ile atımı sana ödünç veriyorum." derse, bu fâsid bir icare akdi olup ücret-i misli gerektirir.

 

Ariye iade edilirken bir masraf gerektiriyorsa, bu masrafın müstair tarafından ödenmesi lazımdır. Ödünç mal kullanmak sebe­biyle değil de başka bir sebeple -kusur göstermeksizin olsa bile- te­lef olursa, müstair onu tazmin eder. En sahih kavle göre ödünç mal izin verilen işlerde kullanılması nedeniyle telef olur veya bir kısmı eksilirse, müstair zamin olmaz. Üçüncü bir kavle göre ise, ödünç malın tümü telef olursa müstair zamin olur.

 

Bir kimse kiracıdan kiraladığı malı iğreti olarak ister de eli altında iken telef olursa, en sahih kavle göre zamin olmaz.

 

Bir kimsenin hayvanı işine gönderdiği vekilinin elinde veya terbiye etmek üzere verdiği kişinin elinde telef olursa, o kişi zamin olmaz. Müstair, verilen izne göre ödünç maldan istifade edebilir. Me­selâ; bir kimse buğday veya benzeri bir tahıl ekmek için tarlayı ari­ye alır ve muir başka bir şey ekmesini yasaklamamışsa, ekebilir. An­cak arpa ekmek için ariye almışsa, bundan üstün olan buğdayı eke­mez. Fakat mutlak bir tahılı ekmek için ariye almışsa en sahih kav­le göre akid sahih olup dilediği tahılı ekebilir.

 

Bir kimse, bina yapmak veya fidan dikmek üzere bir tarlayı ödünç alırsa sadece ziraat yapabilir. Bunun aksini yapamaz. En sa­hih kavle göre müstair, bina için Ödünç aldığı tarlaya fidan dikemez. Keza fidan dikmek için aldığı tarlaya da bina yapamaz. En sahih kavle göre, bir tarlayı mutlak şekilde ödünç akdi ile almak caiz de­ğildir. Bilakis tarladan faydalanma şeklini belli etmek şarttır.

 

İğreti Akdi Caiz Olan Bir Akiddir

 

Ödünç akdi vekalet akdi gibi caiz olan bir akiddir. Taraflar di­ledikleri zaman emanet malı geri verebilirler. Ancak bir kimsenin mezarlık için ödünç verdiği tarlasını, oraya gömülen cenaze çürüme-dikçe geri istemesi caiz değildir.

 

Üzerine bina yapmak veya ağaç dikmek için tarlasını ödünç ve­ren kişi belli bir zaman tayin etmemişse ve müstair binayı yaptıktan veya fidan diktikten sonra tarlasını geri isterse, muir de ağaç veya binanın meccanen söküp çıkarılmasını şart koşmuşsa, müstairin bu şarta uyması lazımdır. Tarladaki bina ve ağaçların sökülmesini şart koşmamışsa, müstair isterse, ağaç veya binayı söküp çıkarır. Söküm veya yıkım nedeni ile tarlada meydana gelen çukurları tesviye etme­si en sahih kavle göre gerekmez. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, müstairin tarlada meydana gelen çukurları tesviye etmesi ge­rekir. Allah daha iyi bilir.

 

Müstair arzusu ile söküm veya yıkım işini yapmazsa, mecca­nen yapmaya zorlanamaz. Bu durumda tarla sahibi şu hususlardan birini yapmakta muhayyerdir: Bir ücret karşılığında fidanları tarla­da bırakır veya fidanları söküp noksanlık farkını öder. Zayıf kavle göre ise, fidanların değerini ödeyerek mülkiyetine geçirir.

 

Muir yukarıda zikredilen hususlardan birini tercih etmezse, meccanen fidanları sökemez. Müstair tarla için bir ücret ödesin ke­za ödemesin en sahih kavle göre hüküm böyledir. Zayıf kavle göre ise, hakim tarlayı ve tarlada bulunanı satar ve bedeli hisseler nisbe-tinde taksim eder. En sahih kavle göre, taraflar muhayyer oldukları şıklardan birini tercih edinceye kadar hakim onları serbest bırakır.

 

Muir, ihtilâf giderilinceye kadar tarlaya girebilir ve ondan fay­dalanabilir. Müstair ise muirden izin almadan bakıp gezmek için tarlaya giremez. En sahih kavle göre sulama ve bakım işleri için tar­laya girebilir.

 

Taraflardan her biri kendilerine ait malı diğerine veya üçüncü bir şahsa satabilir. Zayıf kavle göre ise, müstair kendisine ait olan malı üçüncü bir şahsa satamaz.

 

Süreli olan iğretinin hükmü, mutlak iğretinin hükmü gibidir. Bir kavle göre süresi dolup muir tarlasını isteyince, noksanlık farkını ödemeden söküm işlerini yapabilir.

 

Bir kimse tarlasını ziraat için ödünç verir de henüz ziraat ol­gunlaşmadan geri isterse, en sahih kavle göre, ürün hasat zamanına kadar tarlada kalır. Bu durumda tarla sahibi istediği andan itibaren hasat vaktine kadar geçen süre için tarlanın ücretini alabilir.

 

Tarla belli bir süre için ödünç verilmişse, tarlayı alan kişi sözgelimi tohumu geç atmak gibi bir kusur işler de bu sebeple ürün belirtilen sürede biçilecek hale gelmezse, muir değer farkım Ödeme­den ürünü söküp çıkarabilir.

 

Sel suyu tohumu başkasının tarlasına taşır da tohum orada ye-şerirse, mahsul tohumun sahibine ait olur. En sahih kavle göre, mahsûlü toplaması için tohum sahibi icbar edilir.

 

Bir kimse bir hayvana biner ve sahibine: "Onu bana ödünç ola­rak verdin." der, mal sahibi ise: "Hayır sana ücretle verdim." derse veya tarla sahibi ile ekin sahibi aynı şekilde anlaşmazlığa düşerlerse; mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre mal sahibinin sözüne itibar edilir. Keza kişi, mal sahibine; "Sen onu bana iğreti verdin." der, mal sahibi de: "Hayır onu gasbettin." derse ve bu durumda mal telef olursa, ikisi tazminat konusunda anlaşırlar. En sahih kavle göre ise, ödünç mal telef olduğu günün değerine göre tazmin edilir. En fazla değerine veya teslim alındığı günün değerine göre tazmin edilmez se

 

Mal sahibi gasp edilen malının daha fazla olduğunu iddia eder-, iddia ettiği ziyadelik için kendisine yemin ettirilir.

 

 

 

 

O. GASP

 

P. ŞÜF'A (ÖNCELİK HAKKI)

 

R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)

 

S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)

 

T. İCARE (KİRAYA VERME)