MİN HAC ANA SAYFA

 

BUYU’ : ALIŞVERİŞ/ TİCARET

 

A. ALIŞ -VERİŞİN ŞARTLARI

 

B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)

 

C. İKRAZ (BORÇ)

 

D. REHİN

 

E. İFLAS

 

F HACR (KISITLILIK)

 

G. SULH

 

H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK

 

I. HAVALE

 

J. DAMAN (TEKEFFÜL) AKDİ

 

K. ŞİRKET (ORTAKLIK)

 

L. VEKALET

Kişinin vekil tayin ettiği işleri, mülkiyet veya velayeti sebebiy­le bizzat kendisinin yapması sahih olması şarttır. Buna göre çocu­ğun, delinin, kadının ve ihramlınm nikah akdi için vekil tayin etme­si sahih değildir. Çocuğun mal, nikah ve vasiyet gibi hakları husu­sunda velisini vekil tayin etmesi sahihtir. Gözleri görmeyen kişi, alım satım akdi konusunda bu hükümden müstesna olup vekil tayin etmesi sahihtir.

 

Kişinin vekalet yoluyla yapacağı işin bizzat kendisi için sahih olması şarttır. Bu bakımdan çocuğun ve delinin vekil olması sahih değildir. Keza kadın ve ihramlmm nikah akdi için vekil olması sahih değildir. En sahih kavle göre, eve girmeye izin vermek ve hediyeyi sahibine ulaştırmada güvenilir çocuğun sözüne itimat edilir. En sa­hih kavle göre köle, nikahı kabul etme hususunda vekillik yapabilir. Ama nikahı teklif etmede vekil olamaz.

 

Vekalet konusu olan şeyin müvekkilin mülkünde olması şart­tır. Şu halde kişinin ileride mülkiyetine alacağı köleyi satmak üzere vekil tayin etmesi ve evlenecek bir kadını boşamak için başkasına vekalet vermesi en sahih kavle göre geçersizdir.

 

Vekalet konusu olan iş vekalete elverişli olmalıdır. Bu itibarla, ibadetleri ifa etmek için başkasını vekil tayin etmek sahih değildir. Ancak hac ibadetini eda etmek, zekâtı hak sahiplerine dağıtmak ve kurbanı kesmek için vekil tayin etmek caizdir. Şahitlik, ilâ, lian gibi yeminlerde vekil tayin etmek caiz olmaz. En sahih kavle göre zihar akdi için vekil tayin etmek sahih değildir.

 

Alışveriş yapmak, hîbe, selem, rahin, nikah, talâk gibi sair akidler ile akdi bozmak, borçları teslim almak ve teslim etmek, mah­kemede dava açmak ve davaya cevap vermek gibi hususlarda vekil tayin etmek sahihtir. Keza Ölü araziyi ihya etmek, av avlamak ve odun toplamak gibi herkese mubah olan şeyleri mülk edinmek için vekil tayin etmek, en zahir kavle göre sahihtir. En sahih kavle göre, ikrar akdinde vekil tayin etmek sahih değildir. Kısas, had ve kazif gi­bi insan haklarına taallûk eden cezaların îfası için vekil tayin etmek sahihtir. Zayıf kavle göre, müvekkil hazır da olsa vekilin ifadesine göre cezaları ifa etmek caizdir.

 

Vekalet konusu olan işin bazı yönleri bilinmelidir. Fakat her yönünün bilinmesi şart değildir. Bir kimse başkasına: "Az veya çok işlerde veya bütün işlerimde seni vekil tayin ettim veya her şeyi sa­na havale ettim." derse, vekalet belirsiz olduğundan sahih değildir. Şayet: "Mallarımı satmak veya kölelerimi azad etmek için seni vekil tayin ettim." derse, böyle bir vekalet sahihtir. Kişi kendisine bir köle satın almak için birisini vekil tayin ederse, kölenin türünü, bir ev satın almak isterse, mahalle ve sokağını belirtmesi vacibtir. En sa­hih kavle göre paranın miktarını belirtmesi vacib değildir.

 

Müvekkilin vekalet vermeye razı olduğunu hissettiren bir lafzı söylemesi şarttır. Müvekküm vekiline: "Şu hususta seni vekil tayin ettim, onu sana havale ettim veya o hususta sen veküimsin." deme­si gibi. Şayet müvekkil sadece: "Sat, azad et" derse bununla da izin gerçekleşmiş olur. Vekilin lafzen: "Kabul ettim." demesi ise şart de­ğildir. Zayıf kavle göre kabulün lafızla olması şarttır. Bir başka zayıf kavle göre ise: "Seni vekil tayin ettim." gibi akid lafızlarına karşılık kabulün lafızla olması şarttır. Ancak: "Sat, azad et." gibi emir lafı­zlarına karşılık kabulün lafızla olması şart değildir. En sahih kavle göre, vekaleti bir şarta bağlamak sahih olmaz.

 

Vekaleti şarta bağlamanın caiz olmasını kabul etmemiz halin­de müvekkilin tasarruf için bir şart ileri sürmesi caizdir. Müvekkil vekiline: "Seni vekil tayin ettim ve seni azlettiğim zaman vekilim-sin." derse, en sahih kavle göre: "Seni vekil tayin ettim." lafzı ile ve­kalet derhal geçerli olur. Şarta bağlanan vekaletten azledildikten sonra vekilin vekaletinin kendiliğinden iade olunup olunmadığı, ko­nusunda iki vecih vardır. Bu iki vecih görevden almayı şarta bağla­ma hakkında da geçerlidir.

 

1. Mutlak ve Mukayyed Satışta Vekilin Uyacağı Hususlar

 

Müvekkil mutlak satış akdi için vekil tayin ederse, vekil malı akdin yapıldığı beldenin parasından başka bir para ile veya vadeli veya aşırı bir aldanma ile satamaz. Aşırı aldanmadan maksat, genel­likle olması ihtimal dahilinde olmayan fazla bir aldanmadır. Vekil bu üç şekilden birine göre malı satar ve müşteriye teslim ederse malı tazmin eder.

 

Müvekkil malı vade ile satmak üzere vekil tayin eder ve vade­yi belirtirse, vekilin bu şarta uyması lazımdır. Vadeyi belirtmeksizin tayin ederse, en sahih kavle göre böyle bir vekalet sahihtir. Misli olan mallarda vade, halk arasındaki örfe göre takdir edilir.

 

Vekil, malı kendi adına satın alamaz ve küçük çocuğuna sata­maz. En sahih kavle göre babasına veya baliğ olan çocuğuna satabi­lir. Satış akdi yapan vekil bedeli teslim alır ve malı teslim eder. Be­deli almadan malı teslim edemez. Bu şekilde davranmazsa malı taz­min eder.

 

Bir malı satın almak için tayin edilen vekil, ayıplı malı satın alamaz. Malı zimmetine bağlı olarak satın alır da malın ayıbını bil­mezse ve bedele denk ise, mal müvekkile ait olur. Ancak malın ayı­plı olduğunu bilirse, en sahih kavle göre mal müvekkilin olmaz. Aypılı mal bedele denk olmayıp, vekil ayıbı biliyorsa mal kendisinin olur. Şayet ayıplı olduğunu bilmiyorsa ve paraya denk değilse, en sa­hih kavle göre müvekkilin olur. Ayıplı olduğunu bilmeden malı satın almış ve müvekkil adına olmuşsa, bu takdirde hem vekil hem de müvekkil malı geri verebilir.

 

Vekil tayin edildiği işi yapabilecek durumda ise, müvekkilden izin almadan tayin edildiği iş için vekil tayin edemez. İşi güzel bir şe­kilde yapabilecek durumda değilse veya ona layık değilse müvekkil­den izin almadan vekil tayin etmesi sahihtir. Şayet iş çok olur ve ve­kil tümünü yapmaktan aciz kalırsa, mezhep alimlerince kabul edi­len rivayete göre yapması mümkün olanın dışında kalan kısım için vekil tayin eder.

 

Müvekkil vekiline izin verip: "Kendine bir vekil tayin et." der­se ve o da bir vekil tayin ederse, bu ikinci vekil birinci vekilin vekili olur. En sahih kavle göre ikinci vekil, birinci vekilin azledilmesi ve­ya ölmesi gibi bir sebeple azlolması ile azlolur.

 

Müvekkil vekiline: "Benim için bir vekil tayin et." derse, bu ikinci vekil müvekkilin vekili olur. Keza hiçbir şart belirtmeksizin: "Bir vekil tayin et." derse, en sahih kavle göre müvekkil adına tayin edilmiş olur. Ben diyorum ki; bu iki durumda bir vekil, diğer vekili azledemez veya birinin azlolması ile diğeri azlolamaz.

 

Vekilin bir başkasını vekil tayin etmesini kabul etmemiz halin­de, güvenilir birisini tayin etmesi şarttır. Müvekkil güvenilir birinin tayin etmezse, vekil başkasını tayin eder. Vekil, güvenilir birisini ta­yin eder de sonradan fasık olduğu anlaşılırsa, en sahih kavle göre onu azledemez. Allah daha iyi bilir.

 

2. Vadeli Mukayyed Satışta Vekilin Uyacağı Hususlar

 

Müvekkil vekiline: "Malımı falan şahsa veya şu günde veya şu pazarda sat." diye bir kayıt koyarsa vekilin müvekkilin emrine uy­ması lazımdır. Pazarı tayin etme konusunda bir vecih vardır: Belirtilen pazarla ilgili özel bir maksat yoksa, vekil malı başka bir pazar­da satabilir.

 

Müvekkil: "Malımı yüz liraya sat." derse, vekil bu bedelden da­ha aşağı bir bedelle satamaz. Müvekkil vekiline: "Şu dinarla şu ev­safta bir koyun satın al." der, vekil aynı evsafta iki koyun alır da bir koyun bir dinar değerinde değilse, müvekkil adına sahih bir akid ol­maz. Her bir koyun mevcut dinara eşit ise, en zahir kavle göre akid sahihtir. Mülkiyet hakkı müvekkilindir.

 

Müvekkil, malının belli bir kısmı ile bir şeyi satın almayı em­reder de vekil zimmetine bağlı olarak satın alırsa, alman mal müvekkilin olmaz. Keza müvekkil malı vadeli almasını emreder de vekil peşin satın alırsa, en sahih kavle göre müvekkil için geçerli sayılmaz. Vekil müvekkilin emrine muhalefet ederek malını satar veya aynı malla satın alırsa, böyle bir tasarruf geçersizdir.

 

Vekil müvekkilin ismini zikretmeden zimmetine bağlı bir malı satın alırsa, bu malı kendi şahsına satın almış sayılır. Müvekkilinin ismini zikreder de satıcı: "Bu malı sana sattım." derse, vekil ise: "Falan için satın aldım." diye cevap verirse, keza en sahih kavle göre mal vekil için olur. Eğer satıcı: "Müvekkilin Zeyd'e sattım." der, ve­kil de: "Onun için aldım." derse, mezhep alimlerince kabul edilen ri­vayete göre akid geçersizdir.

 

Vekil, müvekkilin malı üzerinde güvenilir bir emanetçi hükmündedir. Her ne kadar ücret karşılığı tayin edilmiş ise de hüküm böyledir. Şayet vekil mala karşı kusur gösterirse, malı taz­min eder. Ancak en sahih kavle göre, bununla azledilmiş sayılmaz. Akdin hükümleri müvekkile değil vekile taallûk eder.

 

Malın görülmesi ve akdin geçerli sayılması akid meclisinden ayrılmaya göre dikkate alınır. Müvekkil değil de vekil bedelin mec­liste teslim edilmesini şart koşmuşsa vekilin sözü geçerlidir.

 

Vekil bir malı satın alır da malın bedelini müvekkilden almış ise, satıcı bedeli vekilden ister. Müvekkil bedeli vekile ödememişse ve bedel belli bir mal ise, satıcı vekilden talep edemez. Bedel vadeli olup zimmette zikredilmiş ise, satıcı vekilden talep eder.

 

Müvekkil vekilin vekaletini inkar eder veya onu tanımadığını söylerse, satıcı hakkını vekilden talep eder.Vekilin vekaletini itiraf ederse, müvekkilden isteyebildiği gibi en sahih kavle göre vekilden de talep edebilir.

 

Vekil zamin, müvekkil ise asıl hükmündedir. Vekil malı satıp bedeli alır ve bedel henüz eli altında iken telef olur da satılan malın bir başkasına ait olduğu anlaşılırsa, vekil de vekaletim itiraf ederse en sahih kavle göre, müşteri vekile müracaat eder. Sonra vekil müvekkile başvurur. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, müşteri ilk başta müvekkile başvurur. Doğusunu Allah bilir.

 

3. Vekalet Akdi Caiz Olan Bir Akiddir

 

Vekalet akdi, hem vekil için hem de müvekkil için caiz olan bir akiddir. Müvekkil, vekil hazır iken onu azlederse veya "Vekaletini kaldırdım veya iptal ettim veya seni vekaletten çıkardım." derse ve­kil azledilmiş sayılır. Vekil hazır değilken azledilse hemen azledilmiş olur. Bir kavle göre, vekil azledildiğini Öğrenmedikçe azledilmiş ol­maz. Şayet vekil: "Kendimi azlettim veya vekaleti geri verdim." der­se azledilmiş sayılır.

 

Vekil veya müvekkil ölüm veya delilik gibi keza en sahih kavle göre, devamlı baygınlık gibi bir sebeple tasarruf ehliyetini kaybeder­se, azledilmiş sayılır. Müvekkilin tasarruf hakkının mülkiyetinden çıkması ile de vekil azledilmiş olur. Vekil, vekaletini unutarak veya zalimin zulmünden korkması gibi gizli bir maksatla vekaletini inkar ederse, azledilmiş olmaz. Fakat bir maksat olmaksızın vekaletini in­kar ederse azledilmiş olur.

 

Vekil ve müvekkil vekaletin aslında veya sıfatında anlaş­mazlığa düşerlerse; örneğin vekil: "Malı borca satmak için veya yir­mi liraya satmak için beni vekil tayin etti." der, müvekkil de; "Peşin satmak üzere veya on liraya satm almak üzere vekil tayin ettim." derse, müvekkil yemini ile birlikte tasdik edilir.

 

Vekil, müvekkilin kendisine emrettiğini zannederek bir cariye­yi yirmi liraya satm alırsa, müvekkil de, "On liraya satm alması için izin vermiştim." diyerek ve yemin ederse, bu durumda bakılır: Vekil müvekkilin malının aynısı ile satm almış ve akid esnasında müvek­kilin ismini zikretmişse veya malı falan kişi adına onun malı ile satm aldığını akidden sonra söylerse ve satıcı onu bu sözünde tasdik ederse her iki durumda da akid batıl sayılır. Şayet satıcı onu tekzip eder ve vekil tayin edildiğinden habersiz olduğuna yemin ederse, satın alma akdi vekil adına gerçekleşmiş olur. Keza malı borca satın almış ve müvekkilin ismini zikretmemiş veya zikretmişse ve satıcı onu müvekkilin ismini zikrettiğini tekzip ederse, en sahih kavle göre akid vekil adına gerçekleşmiş olur.

 

Satıcı, müvekkilin adını zikrettiği konusunda vekili tasdik ederse, akid batıl sayılır. Akdin vekil adına gerçekleştiğine karar ve­rirsek müvekkilin: "Şayet yirmi liraya satın almak üzere sana em-retmişsem onu sana yirmi liraya satıyorum." şeklinde vekile teklif­te bulunması için hakimin müvekkile ricada bulunması müste-habtır. Akdin kendisine helal olması için vekilin de: "Satın alıyo­rum." demesi lazımdır. Şayet vekil, "izinli kılındığım konuda tasar­rufta bulundum." der ve müvekkil de bu iddiayı inkar ederse, müvekkil yemini ile birlikte tasdik edilir. Bir kavle göre, vekil tasdik edilir.

 

Malın telef olması konusunda yemini ile birlikte vekilin sözü kabul edilir. Keza malın müvekkile iade edildiği hususunda da veki­lin sözü kabul edilir. Zayıf kavle göre ise, ücret karşılığı tayin edilen vekilin malı iade ettiği hususundaki sözü kabul edilmez. Şayet vekil, müvekkilin elçisine malı teslim ettiğini iddia eder de elçi bunu inkar ederse, elçinin sözü tasdik edilir. En sahih kavle göre müvekkilin, vekilin sözünü tasdik etmesi gerekmez. Eğer vekil: "Parayı aldım ve telef oldu." der, müvekkil de bu iddiayı inkar eder ve ihtilâf malı tes­lim etmeden önce olmuşsa müvekkilin sözü kabul edilir. Aksi halde (ihtilâf, mal teslim edildikten sonra olmuş ise) mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, vekilin sözü geçerli sayılır.

 

Borcun edası için tayin edilen vekil borcu ödediğini söyler de hak sahibi bu iddiayı inkar ederse, yemini ile birlikte hak sahibinin sözü kabul edilir. En zahir kavle göre, delili olmadıkça vekilin sözü, müvekkilin aleyhine tasdik edilemez.

 

Yetimin işlerine bakan kişi, yetim buluğa erdikten sonra malı kendisine teslim ettiğini iddia ederse, en sahih kavle göre delil göstermesi gerekir. Vekil (kendisine emanet bırakılan kişi) mal sahi­bi malını talep ettiğinde en sahih kavle göre: "Şahit getirmedikçe malım veremem." diyemez. Malı gasp eden kişi ile malı geri vermede sözü geçerli olmayan kişi, mal sahibi şahit göstermedikçe malı kendisine vermeyebilir.

 

Bir kimse borçluya gelerek: "Alacaklı sende bulunan borç malını veya malını almam için beni vekil tayin etti." der ve alacaklı onu bu sözünde tasdik ederse, malı ona teslim edebilir. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, vekil tayin edildiğine dair şa­hit göstermedikçe borçlunun malı ona teslim etmesi gerekmez.

 

Bir kimse borçluya, "Hak sahibi beni sana havale etti." der, borç­lu onu bu sözünde tasdik ederse en sahih kavle göre, malı ona teslim etmesi gerekir. Ben diyorum ki şayet: "Ben hak sahibinin varisiyim." der ve borçlu onu tasdik ederse, mezhep alimlerince kabul edilen riva­yete göre, malı ona teslim etmesi vacibtir. Allah daha iyi bilir.

 

 

 

 

M. İKRAR (İTİRAF)

 

N. ÂRIYE (İĞRETİ)

 

O. GASP

 

P. ŞÜF'A (ÖNCELİK HAKKI)

 

R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)

 

S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)

 

T. İCARE (KİRAYA VERME)