MİN HAC ANA SAYFA

 

BUYU’ : ALIŞVERİŞ/ TİCARET

 

A. ALIŞ -VERİŞİN ŞARTLARI

 

B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)

 

C. İKRAZ (BORÇ)

 

D. REHİN

 

E. İFLAS

 

F HACR (KISITLILIK)

 

G. SULH

 

H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK

 

I. HAVALE

 

J. DAMAN (TEKEFFÜL) AKDİ

Tekeffül, başkasının zimmetinde sabit olan bir hakka veya borçlu olan şahsı getirip hak sahibine teslim etmeye veya hak sahi­bine verilecek aynı teslim etmeye kefil olmaktır. Kefil olmanın şart­ları şunlardır:

 

1- Reşid olmak: Sefihlik nedeni ile kısıtlılık altında bulunana kişinin kefil olmasının hükmü, kısıtlının yaptığı satış akdinin hükmü gibidir. En sahih kavle göre, kölenin efendisinin izni ol­maksızın kefil olması geçersizdir. Efendisinin izni ile kefil olması ise sahihtir.

 

Şayet köle bir borca kefil olur da borcun kendi kazancından ve­ya başkası tarafından ödenmesini tayin etmişse, borç tayin edilen maldan Ödenir. Aksi halde (borcun ödenmesi için mal tayin edilme-mişse) en sahih kavle göre, köleye ticaret yapmak için izin verilmiş­se, eli altında bulundurduğu maldan ve kendisine izin verildikten sonra elde edeceği kazancından ödenir. Kendisine izin verümemişse kazancından ödenir.

 

En sahih kavle göre, kefilin hak sahibini Şahsen tanıması şart­tır. Hak sahibinin kefili kabullenmesi ve rıza göstermesi ise şart de­ğildir. Borçlunun kefalete razı olması kesin olarak şart değildir. En sahih kavle göre, kefilin borçluyu tanıması da şart değildir.

 

2- Borç: Akid esnasında sabit olmalıdır. Gelecekte ortaya çıka­cak borca kefil olmak imam'ın ilk kavline göre sahihtir. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, malın karşılığı alındıktan sonra yapılan dereke kefaleti sahihtir. Dereke kefaleti, satılan malın bir başkasının olduğunun anlaşılması veya malının ayıplı çıkması veya tartı aletinin hatalı olmasının sebebi ile malın noksan olduğu­nun anlaşılmasıyla, parayı ödemeye kefil olmaktır. Borç, ödenmesi gerekli bir borç olmalıdır. Kitabet akdinin taksitlerine kefil olmak caiz değildir. En sahih kavle göre satılan malın muhayyerlik süresi içerisinde bulunan malm bedeline kefil olmak sahihtir.

 

Ci'aleye kefil olmanın hükmü, ci'aleye rehine bırakmanın hükmü gibidir, imam'ın son kavline göre borcun miktarı, cinsi ve sıfatı belli olmalıdır. Yine imam'ın son kavline göre meçhul borcu (miktarı, cinsi, sıfatı belli olmayanı) ibra etmek geçersizdir. Ancak diyet develerini ibra etmek caizdir. Niteliklerini açıklamadan diyet develerine kefil olmak en sahih kavle göre sahihtir.

 

Bir kimse başkasına: "Senin, Zeyd üzerindeki bir dirhemden on dirheme kadar olan borcuna zamin oldum." derse, en sahih kav­le göre bu kefalet sahihtir ve on dirheme kefil olmuş sayılır. Ben di­yorum ki; en sahih kavle göre dokuz dirheme zamin olur. Allah da­ha iyi bilir.

 

1. Nefse Kefil Olmak

 

Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, beden kefaleti (borcun ödeme zamanı geldiğinde borçlu olanı hazır bulundurmaya kefil olmak) sahihtir. Üzerinde borç bulunan şahsa kefil olan kişinin borç miktarını bilmesi şart değildir. Ancak kefalete konu olan malm, kefaleti sahih olan mallardan olması şarttır. Mezhep alimlerince ka­bul edilen rivayete göre, kısas ve zina iftirası gibi insan hakkına ta­allûk eden cezalarda şahsa kefil olmak sahihtir. Allah hakkına ta­allûk eden cezalarda ise (zina ve içki gibi) şahsa kefil olmak sahih değildir.

 

Çocuğu, deliyi, tutukluyu, hazırda olmayanı ve suretine baka­rak şahitlik etmek için defnedilmemiş cenazeyi hak sahibinin yanı­na getirmeye kefil olmak sahihtir.

 

Kefil teslim yeri tayin etmişse, teslimin tayin edilen yerde yapılması lazımdır. Teslim yeri tayin edilmemişse, borcun bulundu­ğu mahal teslim yeridir. Kefil, teslim mahallinde teslimatı yapınca kefaletten kurtulmuş olur. Bu takdirde; teslim mahallinde hak sahi­binin hakkını almasına mani olacak zorba gibi bir engel bulunma­malı, kendisine kefil olunan kişi teslim mahallinde hazır olmalı ve hak sahibine: "Kefilim adına teslim oluyorum." demelidir. Bu sözü • söylemeden sadece teslim mahallinde hazır bulunmakla teslim ol­muş sayılmaz.

 

Şayet borçlu ortada yoksa ve kefil onun yerini bilmiyorsa hu­zura getirmesi lazım değildir. Fakat nerede olduğunu biliyorsa getir­mesi lazımdır. Ancak kefile onu getirecek kadar mühlet verilmelidir. Verilen mühlet içerisinde borçluyu getiremezse veya borcu ödeye-mezse hapsedilir. Zayıf kavle göre borçlu namazı kısaltmayı caiz kılan mesafe kadar gidip kaybolmuşsa onu getirmek lazım değildir. En sahih kavle göre, borçlu ölmüş ve defnedilmişse kefilden mal is­tenmez. Kefalet akdinde borçluyu teslim etme imkanı yoksa kefil borçlu olur şeklinde bir şart konulursa akid geçersizdir. En sahih kavle göre mekfulun (borçlunun) rızası olmadan kefalet akdi sahih olmaz.

 

2. Kefalet Lafzı

 

Kefalet ve daman akdinde üstlenmeyi hissettirecek bir kelime­nin olması şarttır. Örneğin: "Falanın üzerinde bulunan borcuna za­min oldum, üstlendim, boynuma geçirdim, falanın bedenini tekeffül ettim, falanın yanındaki malını ödeyeceğimi tekeffül ettim, zamin olanı hazır bulundurmaya kefil oldum, tekeffül ettim veya üstlen­dim." gibi bir lafızla yapılmalıdır.

 

Şayet kefil: "Malı öderim veya falan şahsı getiririm." derse, bu vaat etmeyi ifade eder. En sahih kavle göre kefil olmayı veya zamin olmayı bir şarta veya zamana bağlamak caiz değildir.

 

Şayet kefalet gerçekleşir de borçluyu bir ay sonra getirmeyi şart koşarlarsa, bu caizdir. Peşin olan borcun belli bir müddet son­ra, vadeli olan borcun da peşin ödenmesine kefil olmak sahihtir. En sahih kavle göre kefilin borcu acele üzere ödemesi gerekmez. Hak sahibi zaminden veya asıl borçludan hakkını isteyebilir. En sahih kavle göre, asıl borçlunun zimmetini borçtan ibra etmek şartı ile ke­fil olmak sahih olmaz.

 

Şayet hak sahibi asıl borçluyu borçtan ibra ederse, kefil de ke­faletten kurtulmuş olur. Fakat bunun aksi olmaz. Kefil veya asıl borçludan biri vefat eder ve borç da vadeli ise, hayatta olanın değil de ölenin borcu derhal ödenmelidir.

 

Hak sahibi hakkını kefilden isterse, kefil asıl borçlunun borcu­nu ödeyerek ondan kurtulmasını talep eder. Bu durumda kefilin asıl borçlunun izni ile kefil olması şarttır. En sahih kavle göre, hak sahi­bi borcunu istemedikçe kefil de asıl borçludan borcunu ödemesini is­teyemez.

 

Kefil, asıl borçlunun izni ile kefil olmuş ve borcu ödemişse, kendisine müracaat edebilir. Kendisinden zamin olma ve borcunu ödeme konusunda izin almamış ise, asıl borçluya müracaat etme hakkı olmaz. Şayet sadece kefalet için izin almışsa, en sahih kavle göre asıl borçluya müracaat eder. Aksi halde asıl borçludan izin al­madan kefil olmuşsa ve onun izni ile borcunu ödemişse, en sahih kavle göre bir hak talebinde bulunamaz.

 

Kefil sağlam para yerine kırık para öder veya yüz liralık borç yerine beş yüz lira değerinde bir elbise üzerine sulh yaparsa, en sa­hih kavle göre ancak borçlandığı şeyi asıl borçludan isteyebilir.

 

Bir kimse zamin olmadan ve izin almadan başkasının borcunu öderse, kendisinden bir hak talebinde bulunamaz. Fakat kendisine müracaat etme şartı ile izin almışsa, ödediği malı taleb edebilir. Ke­za mutlak şekilde (bir şart koşmaksızm) izin almışsa, en sahih kavle göre ödediği malı talep edebilir. En sahih kavle göre kefil borcun cinsi dışında başka bir şey üzerine sulh akdi yaparsa, bu onun hakkını istemesine mani değildir.

 

Zamin ve borcu ödeyen kişiler asıl borçlunun izni ile borcu Ödediklerine dair iki erkek veya bir erkekle iki kadını şahit gösterir-lerse, haklarını almak için müracaatta bulunabilirler. Keza zamin ile birlikte bir erkek şahit yemin ederse, en sahih kavle göre hakkını talep edebilir. Zamin borcu ödediğine dair şahit gösteremezse, bir hak taleb edemez. Şayet asıl borçlunun gıyabında borcu ödediğini iddia eder ve asıl borçlu onu yalanlarsa, keza onu doğrularsa en sa­hih kavle göre zamin hak talebinde bulunamaz. Keza hak sahibi za-minin borcu ödediğini tasdik eder veya zamin asıl borçlunun huzu­runda borcu eda eder ve hak sahibi onu yalanlarsa, mezhep alimle-rince kabul edilen rivayete göre zamin hak talebinde bulunabilir.

 

 

 

 

K. ŞİRKET (ORTAKLIK)

 

L. VEKALET

 

M. İKRAR (İTİRAF)

 

N. ÂRIYE (İĞRETİ)

 

O. GASP

 

P. ŞÜF'A (ÖNCELİK HAKKI)

 

R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)

 

S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)

 

T. İCARE (KİRAYA VERME)