MİN HAC ANA SAYFA

 

BUYU’ : ALIŞVERİŞ/ TİCARET

 

A. ALIŞ -VERİŞİN ŞARTLARI

 

B. SELEM (PEŞİN PARA İLE VERESİYE MAL ALMAK)

 

C. İKRAZ (BORÇ)

 

D. REHİN

 

E. İFLAS

 

F HACR (KISITLILIK)

Alacaklının hakkını korumak için müflis, rehineyi kabul eden için rahin, mirasçı için hasta, efendisi için köle ve müslüman için mürted kısıtlılık altına alınır. Kısıtlılığın birkaç bölümü vardır. Bu bölümdeki amacımız delinin, küçüğün ve savurganın kısıtlılığını açıklamaktır.

 

Bir şahıs delirirse, nikah gibi dinî velayet hakkı elinden alınır ve sözlerine itibar edilmez. Deliren ayılmca hakimin kararı olmadan kısıtlılığı kalkar. Çocuk da reşid olup buluğ çağma erince kısıtlılık hali kalkar.

 

1. Buluğa Erme Çağı

 

Buluğ çağına ermek; erkek çocuğun on beş yaşını tamamla­ması veya ihtilâm olması ile olur. İhtilâm olmayı mümkün kılan za­man ise çocuğun dokuz yaşını tamamlamasıdır. Kasıktaki sert kıl­ların çıkması, kafirin çocuğu için buluğ alametidir. En sahih kavle göre kasıktaki sert kıllar, müslüman kişinin çocuğu için buluğ ala­meti sayılmaz.

 

Kız çocuğunun buluğ çağına ermesi yukarıda geçen iki alame­te ek olarak adet görmesi ve hamile kalmasıdır.

 

Reşidlik ise, din ve mâlî idare bakımından salahiyetin ortaya çıkmasıdır. Dînî bakımdan salahiyet; adaleti ortadan kaldıran ha­ramların işlenmemesidir. Mâlî bakımdan salahiyet ise, malı savur-mamaktır. Bu da muamelede malı fahiş bir aldanma ihtimali ile za­yi etmek, denize atmak veya harama harcamakla olur. En sahih kav­le göre kişinin malını sadaka ve hayır işlerine sarf etmesi veya ken­di seviyesine uygun olmayan yiyecek ve elbiselere harcaması savur­ganlık değildir.

 

Çocuğun reşidliği deneme ve farklı mesleklerle bilinir. Tüccarın çocuğu alım-satım ve pazarlıktan anlamasıyla, ziraatçının çocuğu ziraata uygun işler ve tarlayı işleten çiftçilere masraf .yap­ması ile, sanatkarın çocuğu ise sanatına uygun bir işle denenir. Kadının reşidliği ise ip bükmek, pamuğu ıslah etmek, yemeği kedi gibi hayvanlardan korumak gibi sınamalarla bilinir. Denemenin iki veya daha fazla sayıda yapılması şarttır.

 

Deneme, çocuk buluğa girmeden yapılır. Zayıf kavle göre dene­me, çocuk buluğa erdikten sonra yapılır. Birinci kavle göre yani, buluğdan önce denenen kişinin yaptığı akidler en sahih kavle göre sahih olmayıp, pazarlık konusunda denenir. Çocuk adına velisi akid-de bulunur.

 

Bir çocuk reşid olmadan buluğa ererse, kısıtlılığı devam eder. Fakat reşid olup buluğa ererse, buluğla kısıtlılığı kalkar ve malı ken­disine teslim edilir. Zayıf kavle göre kısıtlılığın hakim tarafından kaldırılması şarttır. Malını tekrar savurursa hakim tarafından kısıtlılık altına alınır. Zayıf kavle göre kısıtlılık iade edilmeksizin döner. Reşid olarak buluğa eren fasık sayılırsa, en sahih kavle göre kısıtlılık altına alınmaz.

 

Sefıhlikle kısıtlılık altına girenin velisi, hakimdir. Zayıf kavle göre çocuk küçük iken velisi olan kimse, çocuk büyüdüğünde de ve­lisi o kimse olur. Deliliğe maruz kalan kişinin velisi ise, küçük­lüğünde kendisine velilik eden kimsedir. Zayıf kavle göre ise velisi hakimdir. Sefihlik sebebi ile kısıtlılık altına alman kişinin velisinin izni olmadan ahş-veriş akdinde bulunması, köle azad etmesi, malını hîbe etmesi ve nikah akdinde bulunması sahih değildir.

 

Sefih kişi bir malı satın alır veya borç olarak teslim alır da te­lef olur veya telef ederse, bunları ne derhal ne de kısıtlılıktan sonra zimmetine geçirmiş olmaz. Mal sahibinin onun sefih olduğunu bilip bilmemesi sonucu değiştirmez.

 

Sefih kişi, velisinin izni ile nikah akdinde bulunursa akid sa­hihtir. En sahih kavle göre mali tasarrufta bulunması sahih değildir.

 

Sefih kişi kısıtlılık altına alınmadan veya kısıtlılık altına alındıktan sonra borç aldığını ikrar ederse, kabul edilmez. Keza bir malı telef ettiğini itiraf ederse, en zahir kavle göre kabul edilmez. Ancak had, kısas, talâk, bul, zihar ve lian hakkındaki itirafı ve ne­sebi reddetmesi sahihtir.

 

Sefihin ibadet konusundaki hükmü, reşid kişinin hükmü gibi­dir. Ancak sefih, zekâtını bizzat ayırıp verme yetkisine sahip değil­dir. Sefih, farz hacı eda etmek üzere ihrama girerse; yolda kendisine harcamak üzere velisi güvenilir birisine yetecek miktarda mal verir. Eğer nafile hac için ihrama girerse ve yol masrafı ikamet halindeki nafakasından fazla ise velisi onu alıkoyabilir. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre muhsir kişi hükmünde olup, tıraş olur ve ihramdan çıkar. Ben diyorum ki; ihsar kanı için bedelin geçerli oldu­ğunu kabul etmemiz halinde oruç tutarak ihramdan çıkar. Çünkü o malî tasarruftan alıkonulmuştur. Ancak yolda fazla masrafı kadar kazanç elde ediyorsa, velisinin onu yoldan alıkoyması caiz olmaz. Al­lah daha iyi bilir.

 

2..Veli

 

Çocuğun velisi babasıdır. Sonra her ne kadar yukarıya doğru çıksa da baba cihetinden dedesidir. Daha sonra bunlardan en son ölenin tavsiye ettiği kişi ve hakim gelir. En sahih kavle göre anne ve­li olamaz.

 

Veli, velayetindeki çocuğun malını maslahata binaen harcar. Çocuğa ev yaparsa, çamur ve tuğla kullanır, fakat kerpiç ve kireç kullanmaz. Akarını nafaka ve giyim gibi bir ihtiyaç için veya açık bir fayda olmaksızın satamaz. Ancak malı bir amaca binaen ticaret eş­yası karşılığında veya bir maslahat için vadeli olarak satabilir. Malı vade ile satarsa şahit bulundurur ve müşteriden rehine alır. Veli, maslahata binaen şüf a hakkı ile onun için mal alıveya almaktan vazgeçer. Malının zekâtım öder ve nafakası için örfe göre harcama yapar.

 

Çocuk buluğa erdikten sonra babası ve dedesinin maslahat ol­maksızın satış akdinde bulunduklarım iddia ederse, her ikisi yemin eder ve sözleri kabul edilir. Çocuk, vasi veya eminin (hakimin tayin ettiği kimse) maslahat olmaksızın satış akdinde bulunduklarını id­dia ederse, yemin eder ve sözü kabul edilir.

 

 

 

 

G. SULH

 

H. MÜŞTEREK KULLANILAN YERLERDE İZDİHAM YARATMAK

 

I. HAVALE

 

J. DAMAN (TEKEFFÜL) AKDİ

 

K. ŞİRKET (ORTAKLIK)

 

L. VEKALET

 

M. İKRAR (İTİRAF)

 

N. ÂRIYE (İĞRETİ)

 

O. GASP

 

P. ŞÜF'A (ÖNCELİK HAKKI)

 

R. KIRAD - MUDAREBE (SERMAYE EMEK ORTAKLIĞI)

 

S. MÜSÂKÂT (AĞAÇLARIN BAKIMI VE SULAMA İŞİ)

 

T. İCARE (KİRAYA VERME)