EVLİLİK / NİKAH |
|
...Evliliğe Teşvik (Şuabu’l-İman) |
Ebu Davud Şerhinden
alıntı AÇIKLAMA: Gerçekten hayırlı bir nesil yetiştirmek maksadıyla evlenmek,
ibadet niyetiyle uzlete çekilmekten daha hayırlıdır. Nitekim Fahr-i Kainat
Efendimiz "Şunu iyi biliniz ki, ben sizin Allah'dan en çok korkanınız ve
sakınanınızım. Bununla beraber ben (bazan) oruç tutarım (bazan) tutmam,
(gecenin bir kısmında) namaz kılarım (bir kısmında da) uyurum, kadınlarla da
evlenirim. (İşte benim sünnetim budur) Her kim benim bu yolumdan (gitmez de
ondan) yüz çevirirse benden değildir." buyurmuştur. Buhari, nikah, Müslim, nikah
Çünkü Ebu DAvud 2046
numaralı hadis-i şerifte de ifade edildiği gibi nikah, insanı nesillerin
helakine, cemiyetlerin felaketine sebeb olan zinadan korur ve ümmet-i
Muhammed'in çoğalıp kuvvetlenmesini sağlar. Enes (r.a.)'den rivayet olunduğuna
göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: "Doğurgan ve kocasını seven
kadınlarla evleniniz. Çünkü ben kıyamet gününde sizlerin çokluğuyla diğer
ümmetlere karşı iftihar edeceğim.” [Ebu Davud 2050. hadi]
Nikah kelimesi, lügatte,
birleştirmek, katmak, evlenmek akdi ve cinsi münasebet gibi çeşitli manalara
gelir. Ancak nikah kelimesinin evlenme akdi ve cinsi münasebet kelimelerinden
hangisinde mecazi hangisinde hakiki manada kullanıldığı ulema arasında
ihtilaflıdır. Ekseriyete göre Arap dilinde "nikah" denilince hakiki
manada cinsi münasebet anlaşılır. Fakat cinsi münasebete sebep olduğu için
mecazen "evlilik akdi" anlamına da gelir.
Ebu'l-Kasım
ez-Zeccaci'ye göre ise, nikah hakiki manasıyla hem evlilik akdi, hem de cinsi
münasebet anlamına gelen bir lafz-ı müşterektir.
Hafız İbn Hacer'e göre
"en-nikahu" veya "en-nükhu" kelimesi daha ziyade cinsi
münasebet anlamına gelir, cinsi münasebete sebep olduğu için evlilik bağına da
mecazen bu isim verilir. Dini bir terim olarak da nikah, cinsi münasebet ve
evlilik akdi manalarına gelir. Bu konuda dört görüş ileri sürülmüştür:
1. Nikah kelimesi
evlilik akdi ve cinsi münasebet manalarına gelir ki, müşterek bir lafızdır.
2. Evlilik akdi
anlamında hakikat, cinsi münasebet anlamında ise, mecaz olur. İmam Şafii'nin bu
görüşte olduğu söylenir.
3. Cinsi münasebet
anlamında hakikat "evlilik akdi", anlamında mecazdır. Hanefi uleması
bu görüştedirler.
4. Zamm yani katmak,
ilave etmek anlamında hakikattir. Kelime bu manaların herbirisinde kullanılmıştır.
Fıkıh ulemasının dilinde
nikah "kadından kasda bağlı olarak istifade mülkiyetini ifade eden bir
akiddir."
Nikahın meşruluğu Kitab,
Sünnet ve icma ile sabittir,:
1. Kur'an-ı Kerim'de
evlenmek emredilmiştir.[Nur 32] Allah teala evlenen çiftlerin fakir olmaları
halinde zenginleşeceklerini va'deder. Hz. Peygamber "Kişi evlenmekle
dininin yarısını tamamlamış olur, diğer yarısı için de Allah'dan
korksun"[Mişkat, II, 161.] buyurmuştur. Evlenmek ve çocuk sahibi olmak Hz.
Peygamber'in sünnetidir.[Buhari, nikah, Müslim, nikah]
Nikahın üç büyük
özelliği vardır: Erkekle kadının birbirlerinde sükunet bulmaları, çiftler
arasında sevginin yaratılması ve birbirlerine karşı şefkat duygusunun
gelişmesi,[Rum 21] erkekler ile kadınlar birbirlerinin dengeleyicisi ve
tamamlayıcısıdırlar. Bunun için Kur'an'da; "kadınlar sizin için siz de
kadınlar için birer elbisesiniz"[Bakara 197.] buyurulmuştur. Buna göre
erkeksiz kadın, kadınsız erkek eksiktir.
Cinsi tatminin meşru
yolu evlenmektir. Kur'an'da kadınların erkekler için birer evlat yetiştiren
tarla olduğu belirtilir.[Bakara 223.] Dolayısıyla evliliğin gayesi, cinsi
tatminle birlikte çocuk yetiştirmektir. Nitekim Hz. Peygamber şöyle
buyurmuştur: "Doğuran siyah kadın doğurmayan güzel kadından daha
iyidir."[el-Muttaki, Kenzü l-ummal, XVI 274, (hadis no: 44427).]
"Evlenin ve çoğalın çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizinle iftihar
edeceğim."[Acluni, Keşfü'l-hafa, I,
318.] Hz. Peygamber eş seçerken şu hususların göz önünde tutulmasını
istemiştir:
"Kadın dört özelliği
sebebi ile nikah edilir: Malı, asaleti, güzelliği ve dindarlığı. Sen bunlardan
dindar olanını araştır bul. Mesud olursun"[Buhari, nikah; Ebû Davud, 2047
no'lu hadis.]
Nikahın ilan edilmesi
gerekir. Bunun için yakınlara ve dostlara ziyafet verilmesi, düğün yapılması
teşvik edilmiş böyle bir davete icabet etmemek hoş karşılanmamıştır.[Buhari,
nikah]
Eşler birbirlerinden
sorumludurlar: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüklerinizden
sorumlusunuz. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın kocasının evi ve çocuklarının
çobanıdır ve hepiniz güttüklerinizden sorumlusunuz."[Buhari, nikah]
Onların birbirlerine karşı yerine getirmeleri gereken hakları vardır. Bununla
birlikte erkekler kadınlardan bir derece üstündürler.[Bakara 228.] Erkek bunun
için ailesinin reisidir.
Karı ve koca
birbirlerine karşı iyi niyetli olmalı ve birbirlerine iyi davranmalıdırlar.
Zira Hz. Peygamber "iyileriniz ailesine karşı iyi olandır"[İbn Mace,
nikah] buyurmuştur.
İslam tek evliliği
teşvik etmiş bununla birlikte dörde kadar kadın almaya da izin vermiştir.
İslam, aile içerisinde
karı-koca arasındaki münasebetleri düzenlediği gibi ana-baba ile çocuklar
arasındaki münasebetleri de düzenleyen hükümler getirmiştir.
Dikkat burada geçen
Hadisler başka muteber kaynaklarda da var.!
Nikah Akdinde Velinin
Lüzumu
Sözlükte
"veli" düşmanın zıddı olan "dost" anlamına gelir. Fıkıh
ilminde bir nikah terimi olarak "bir müslümanın nikahında onun yerini
tutan hür, mükellef ve müslüman kimsedir. Binaenaleyh çocuğun, mecnunun,
ma'tuhun, kölenin ve kafirin, bir müslümanın nikahında veli olması caiz
değildir. Velayet ve vilayet kelimeleri fıkıh ilminde "bir kimsenin sözlerinin
başkasının malı ve nefsi üzerinde geçerli olması" demektir. Nikah
konusunda veliden anlaşılan budur. Velilik hakkını doğuran sebepler dörttür:
Akrabalık, Evlenecek
olan cariyeye sahip olmak, Evlenecek olan cariyeyi hürriyetine kavuşturmuş
olmak, Devlet başkanı veya onun yetkili kıldığı bir kimse olmak.
1. Akrabalık:
A. Nikahta hür bir
kadının velisi, öz babasıdır. İmam Şafii ile imam Ahmed bu görüştedirler. imam
Ebu Hanife'nin meşhur olan görüşü de budur.
imam Malik, Ebu Yusuf,
ishak b. Rahuye ve İbnu'l-Münzir'e göre ise, kadının velisi eğer varsa, onun öz
oğludur. Oğul veliliğe babadan daha çok layıktır.
İmam Ebu Hanife'nin de
bu görüşte olduğuna dair bir rivayet vardır. Çünkü miras konusunda oğul babadan
daha önce gelir ve birinci derecede asabe sayılır.
Birinci görüşü temsil
eden imam Şafii ve taraftarlarının delili şudur: Baba, görüşçe daha mükemmel,
şefkat bakımından daha üstündür. Bu bakımdan velayet konusunda babanın dedeye
takdim edildiği gibi oğula da takdim edilmesi icab eder. Ayrıca nasıl ki
küçüklük, sefihlik, mecnunluk gibi hallerde çocuğa veli olma hakkı öncelikle
babaya veriliyorsa, aynı şekilde nikah ve nikahın dışındaki meselelerde de
velilik hakkı öncelikle babaya verilmelidir.
B. Baba yoksa, velilik
hakkı oğuldan önce dedenindir. İmam Şafii, bu görüştedir. İmam Ahmed'in de bu
görüşte olduğuna dair bir rivayet vardır. Diğer bir rivayete göre ise, imam
Ahmed öz babanın bulunmaması halinde velilik hakkının dededen önce öz oğula
geçeceği görüşündedir.
imam Malik'le Ebu Yusuf,
ishak b. Rahuye ve İbnu'l-Münzir de imam Ahmed'in bu ikinci görüşünü
paylaşmaktadırlar. İmam Ahmed'den üçüncü bir görüşe göre ise, öz babanın
bulunması halinde velilik hakkı Öncelikle erkek kardeşe verilir. Çünkü dede
babanın babasıdır. Özkardeş ise, babanın oğludur. Yani birisi gücünü
babalıktan diğeri de oğulluktan almaktadır. Babalık hali ise her zaman oğulluk
haline takdim ve tercih edilir. İmam Malik'in de bu görüşte olduğuna dair bir
rivayet vardır. imam Ahmed'den dede ile kardeşin nikah akdinde velilikte eşit
olduklarına dair de bir rivayet vardır. "Nikah akdinde baba olmadığı zaman
velilik hakkı öncelikle dedenindir" diyen imam Şafii'nin ve
taraftarlarının delili şudur: "Çünkü baba dedenin çocuğudur, asabe olmakta
da öncelik hakkı vardır. Bu bakımdan nikah akdinde baba yoksa onun yerine
oğuldan ve kardeşten önce dede geçer. Ayrıca kardeşin dede, oğul ve oğlun oğlu
ile birlikte bulunduğu zaman mirastan düştüğü malumdur. Öyleyse dedenin velilik
hakkı -ne kadar yukarıda olursa olsun- babanın dışındaki bütün asabelerden önce
gelir. Dedeler içerisinde veliliğe öncelik hakkı mirastaki öncelik hakkı
gibidir.
C. Kadının babası veya
babasının babası yoksa, velilik hakkı öncelikle oğluna, oğlu da yoksa yakınlık
derecesine uymak şartıyla oğlun oğluna.... intikal eder. Hanefi uleması ile
imam Malik ve imam Ahmed bu görüştedirler.
Şafii'ye göre kadının
oğlu ve oğlunun oğlu... velilik hakkına sahip değildir. Ancak hakimlik veya
mevlalık sıfatıyla annesinin evlenmesinde velilik hakkına sahip olabilir.
Babanın bulunmaması halinde çocuğun velilik hakkını elde edeceğini söyleyen
Hanefi ulemasının ve taraftarlarının delilleri şu hadisi şeriftir: "Ümmü
Seleme'nin iddeti bitince Ebu Bekr (r.a.) haber göndererek onunla evlenmek
istedi. Fakat Ümmü Seleme kabul etmedi. Daha sonra Resulullah (s.a.v.) Ömer b.
el-Hattab'ı göndererek evlenme teklifinde bulundu. Ümmü Seleme, Hz. Ömer'e,
"Resulullah (s.a.v.)'e söyle, ben kıskanç bir kadınım. Sonra çocuklarım da
var. Bu hususta kendisine danışacak hiçbir yakınım da yok" dedi. Hz. Ömer
Resulullah (s.a.v.)'e gelerek (Ümmü Seleme'nin) cevabını nakletti. Resulullah
(s.a.v.):
Git, söyle "ben çok
kıskanç bir kadınım" diyorsun. Bunun için Allah'a dua edeceğim ve
kıskançlığın gidecek. "Benim çocuklarım var" diyorsun. (Merak etme)
Allah onlara yardım eder. "Kendisiyle istişare edecek hiçbir yakınım da
yok" sözüne gelince, yakınlarından, gerek burada bulunsun, gerekse
bulunmasın kimse bu evliliği kötü karşılamaz" buyurdu. (Hz. Ömer
Resulullah'ın sözlerini O'na nakledince) Ümmü Seleme, oğluna hitaben; Ya Ömer,
kalk ve beni Resulullah (s.a.)'le evlendir" dedi.
D. Kadının babaları ve oğulları
yoksa, Hanefiler ile imam Şafii ve Malik'e göre, kadını nana-baba bir erkek
kardeşi velilik hakkını elde eder. İmam Ahmed'in sahih olan kavli de budur.
İmam Ahmed'in meşhur
olan görüşüne göre ise, bu konuda; baba bir erkek kardeş, anne-baba bir erkek
kardeş gibidir. Ebu Sevr'in görüşüyle imam Şafii'nin eski görüşü de böyledir.
Çünkü bunlara göre baba bir erkek kardeş ile anne-baba bir erkek kardeş
asabelikte eşittirler. Bu sebeple evlilik hakkını ihraz etmekte de eşit olması
gerektiğine hükmetmişlerdir. Ancak bu görüş başkaları tarafından
reddedilmiştir.
Kadının anne-baba öz
erkek kardeşi de yoksa o zaman velilik hakkı öz erkek kardeşinin oğulları,
oğularının oğullarına bunlar da yoksa kadının amcasına o da yoksa onun
oğullarına, oğullarının... oğullarına sırayla intikal eder.
Bunların yakınlığı aynı
derecede olup birisi ana-baba cihetinden diğeri de yalnız baba cihetinden
akraba olsa hem anne hem de baba cihetinden akrabalığı olanlar sadece baba
cihetinden akrabalığı olanlara tercih edilirler.
İmam Ebu Hanife'den
yapılan meşhur rivayete göre asabesi olmayan bir kadının velisi, anası, kız
kardeşi, teyzesi gibi kadın akrabaları veya ana bir erkek kardeşi, dayısı,
anasının amcası gibi erkek akrabalarıdır. Bu konuda Kasani şunları söylüyor:
"Eğer kadının asabesi bulunmazsa, erkek veya kadın tüm yakınları kadının
velisi durumunda olurlar. Ancak bunlar evlenecek kimsenin mirasçısı durumunda
ise mirasteki tercih sırasına göre velilik hakkını elde ederler.
2. Cariye sahibi olmak:
Cariyeyi evlendirmede
velilik hakkı onun efendisine verilmiştir. Eğer efendisi hayatta değilse bu hak
kuvvet derecesine göre sırayla onun asabelerine intikal eder. Bu hususta ulema
ittifak etmiştir.
3. Cariyeyi hürriyetine
kavuşturmuş olmak:
Hürriyetine
kavuşturulmuş olan bir cariyenin asabe denilen yakınları yoksa, onu
evlendirmede velilik hakkı onu hürriyetine kavuşturan eski efendisine intikal
eder. Eğer eski efendisi hayatta değilse veya veli olma ehliyetini
taşıyamıyorsa o zaman bu hak, eski efendinin asabesine intikal eder. Bu
asabeler arasında da mirastaki sıraya göre Öncelik hakkı tanır.
4. Devlet başkanı veya
onun yetkili kıldığı kimse:
Evlenecek olan kadının
akrabalarından hiçbirisi bulunmazsa ya da haksız olarak onu evlendirmekten
kaçınırlarsa, devlet başkanı veya onun vekili kadının velisi olur. Bunda
ittifak vardır.
ZADU’L-MEAD’DA:
PEYGAMBER'İN (S.A.) NİKAHLA İLGİLİ UYGULAMALARI
EVLENİLMESİ HARAM KILINAN KADINLAR
EŞLERDE ORTAYA ÇIKAN HUSUSLAR, EV HİZMETLERİ,
GEÇİMSİZLİK, HAKEM VE HULU