MİN HAC ANA SAYFA

 

CİNAYETLER

 

A. GENEL BİLGİLER    B. DİYET (KAN BEDELİ)    C. KAN İDDİASINDA BULUNMAK VE KASEME

D. BAGİLER (İSYANCILAR)    E. İMAMETİN ŞARTLARI    F MÜRTEDİN HÜKMÜ

G. ZİNA    H. HIRSIZLIK    I. İÇECEKLER BAHSİ    J. SAYYAL (SALDIRGAN)

 

KAN İDDİASINDA BULUNMAK VE KASAME

 

İddia edilen suçun; kasıtlı veya yanlışlıkla mı tek kişi ta­rafından mı yoksa birkaç kişi tarafından mı işlendiği belirtilmelidir. Davacı davasını mutlak olarak anlatırsa, hakimin ondan açıklayıcı bilgi istemesi menduptur. Zayıf kavle göre kadı ondan açıklayıcı bil­gi istemez.

 

Davacı, davalıyı belirtmelidir. Şayet: "Onlardan biri öldürdü." derse, en sahih kavle göre hakim onlara yemin verdiremez. Zorla al­mak, hırsızlık ve itlaf davalarında da davacı tayin ve açıklama yap­malıdır. Davalı, mükellef ve hüküm giymeye uygun olmalıdır.

 

Üçüncü şart ise davacı mükellef olmalıdır. Mükellef olmayanın davası dinlenmez. Davacı davayı açma esnasında olgun ve davalı kendisi gibi olmalıdır. Yani mükellef, akil ve baliğ olmalıdır. Dördüncü şart ise, davalı mükellef olmalıdır. Çocuk veya deliye karşı açılan dava dinlenmez.

 

Davacı, bir kişinin önce tek başına, sonra da başka birinin ci­nayeti işlediğini iddia ederse, bu ikinci iddiası kabul edilmez. Veya cinayetin kasten işlendiğini iddia eder de sonra hatayla işlendiğini söylerse, en zahir kavle göre asıl dava düşmez.

 

Adam Öldürmede kaseme, levs yerine geçer. Levs, davacının doğru söylediğine dair bir karinedir. Bu karine maktulün düşman­larına ait mahallede veya küçük bir köyde bulunması veya mak­tulün yanından bir grup insanın dağıldıklarının görülmesidir.

 

İki grup karşılaşır ve savaştan sonra aralarında bir ceset bulu­nursa ve her iki grup iç içe girerek savaşmışlarsa, levs karşı tarafın aleyhinde olur. İç içe girmeden savaşmışlarsa, levs maktulün ait ol­duğu grubun aleyhine olur.

 

Adil bir kimsenin şehadeti levstir, kısası gerektiren kasıtlı öldürme ise karinedir. Keza kölelerin ve kadınların şehadetleri de levstir. Zayıf kavle göre ise kölelerin ve kadınların şehadete ayrı ayrı gelmeleri şarttır. Fasıkların, çocukların ve kafirlerin şehadeti en sa­hih kavle göre levstir.

 

Cani aleyhinde bir levs zuhur eder ve katilin oğullarından bi­ri: "Filân adam babamı öldürmüştür." der, diğeri de onu yalanlarsa levs batıl olur. Zayıf kavle göre karine geçerlidir. Bir başka zayıf kav­le göre ise, fasığm yalanlamasıyla levs geçersiz olmaz. Maktulün oğullarından biri: "Babamı Zeyd ve tanımadığım biri öldürdü." der, diğeri ise: "Amr ve tanımadığım biri öldürdü." derse, her biri belirt­tikleri şahıs üzerine yemin eder ve her biri diyetin dörtte birini alır.

 

Davalı, aleyhinde ileri sürülen delili inkar ederek: "Ben mak­tulün yanından ayrılan kimselerden değilim." derse, yemin etmesi şartıyla sözü doğrulanır. Öldürme olayının aslına dair bir karine bu­lunur da kasten veya yanlışlıkla Öldürüldüğüne dair bir emare yok­sa, en sahih kavle göre kaseme uygulanmaz.

 

Organ kesmede ve mal telef etmede kaseme yoktur. En zahir kavle göre, köle veya cariyenin öldürülmesinde hem levs hem de ka­seme şartı aranır.

 

Kaseme, davacının maktulün öldürülmüş olduğuna dair elli defa yemin etmesidir. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, elli yeminin art arda olması şart değildir. Yemin eden kişi ye­min esnasında delirir veya bayılır da araya fasıla girerse, ayıldığın-da eksik kalan yeminleri tamamlar. Yemin eden kişi yemin es­nasında ölürse, en sahih kavle göre eksik kalan yeminleri mirasçısı tamamlayamaz. Vefat edenin yeminleri hükümsüz sayıldığından ye­minleri mirasçılarına mirastaki hisseleri oranında tevzi edilir ve ek­sik kalan yeminler tamamlanır. Zayıf kavle göre ise, her bir mirasçı elli defa yemin eder.

 

Mirasçılardan biri yeminden kaçınır veya gaib ise diğeri elli de­fa yemin eder ve kendi hissesini alır. Aksi halde gaib olan gelinceye

 

kadar sabreder. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre, da­valı levs olmaksızın elli defa yemin eder. Davacıdan davalıya veya davalıdan davacıya reddedilen yemin veya levs ile birlikte davacıdan davalıya dönen yemin elli yemindir. Tek şahit ile birlikte yapılan ye­min elli tanedir.

 

Yanlışlıkla veya kasta benzer öldürmede akilenin diyet verme­si vacibtir. Kasten öldürmede hakkında yemin edilen kişinin diyet vermesi vacibtir. İmam'ın ilk kavline göre kendisine kısas uygula­mak vacibtir.

 

Bir maktul hakkında îevs mevcut olduğunda üç kişi tarafından kasten öldürüldüğü velisi tarafından iddia edilir ve onlardan bir ki­şi hazır ise, veli onun için elli defa yemin eder ve diyetin üçte birini alır. İkincisi de gelip hazır olursa onun için de elli defa yemin eder. Bir kavle göre ise; birinci defa yemin ederken onu zikretmemişse, yirmi beş defa yemin eder. Yemin ederken onu zikretmişse, hazır ol­mayan davalı hakkında yapılan yemin sahihtir görüşünü kabul et­memiz halinde yapılan yeminlerle iktifa edilir. En sahih olan kavil de budur. Üçüncüsü gelip hazır olursa hükmü ikinci şahsın hükmü gibi olur.

 

Bir kimse kan bedelini hak ederse yemin eder. Bu kimse kölesi­nin kan bedelini hak eden mukâteb biri ise, efendisi değil de kendisi yemin eder. Bir kimse, kan bedelini hak ettikten sonra mürted olursa, İslam'a dönünceye kadar yeminin te'hir edilmesi daha iyidir. Mürted-lik döneminde yemin ederse, mezhep alimlerince kabul edilen rivaye­te göre bu sahihtir. Mirasçısı olmayan maktul için kaseme olmaz.

 

Kısas ve Malın Gereğini Sabit Kılan Şey

 

Kısası gerektiren şey, suçlunun ikrarı veya iki adil şahidin şe-hadetiyle sabit olur. Kesme ve yaralama için ödenen malı gerekli kılan şey de ikrar veya iki şahidin şehadetiyle veya bir erkek ve iki kadının şehadetiyle veya yeminle sabit olur. Bir erkek ve iki kadın maktulün mirasçılarından birinin mal karşılığında katili kısastan affettiğini söylerse, en sahih kavle göre şahitlikleri kabul edilmez.

 

Bir erkekle iki kadın, bir kişinin bir kimsede haşimeden önce mudiha yarası açtığına şahitlik ederlerse, mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre haşimenin ersi vacib olmaz. Şahitler iddia edilen şeyi açıkça belirtmelidirler. Şahit aleti belirleme hususunda: "Onu kılıçla vurdu, yaraladı ve öldü." derse, öldürme olayı sabit ol­maz. Ancak: "Yara ile öldü veya onu öldürdü." demelidir. Şahit ifa­desinde: "Kafasma vurdu ve kanadı veya kanı aktı." derse, damiye yarası sabit olur.

 

Mudiha yarasının sabit olması için şahidin ifadesinde: "Onu vurdu ve kafa kemiği göründü." demesi kafidir. Zayıf kavle göre ise: "Kafasında mudiha yarası açtı." demesi şarttır. Mudiha yarasında kısasın mümkün olması için şahit mudihanm yerini ve zamanını belli etmesi vacibtir. Sihir sebebi ile olan öldürme, delil ile değil de caninin ikrarı ile sabit olur.

 

Bir kimse mirasçısı olduğu adamın yaralandığına dair şahitlik ederse, yarası iyileşmeden şahitliği kabul edilmez. Yara iyileştikten sonra yapacağı şahitlik kabul edilir. Keza mirasçısı olduğu kişi ölüm döşeğinde iken malı için şahidin yapacağı şahitlik, en sahih kavle göre kabul edilir. Caninin akilesi yüklendiği diyete şahitlik edenle­rin fasık olduklarını iddia ederlerse, şahitlikleri kabul olunmaz.

 

İki kişi, iki şahsın bir adamı Öldürdüklerine şahitlik ederler de her iki zanlı katil ise davayı iddia edenlerin adamı öldürdüklerine şahitlik ederlerse ve maktulün velisi de ilk iki şahidi tasdik ederse, onların şahitliğine göre hüküm verilir. Son iki şahidi veya her dördünü tasdik ederse veya tümünü yalanlarsa, her üç meselede de şahitlikleri batıl olur.

 

Maktulün mirasçılarından bir kaçı, katillerden bir kaçını affet­miş olduklarına dair ikrarda bulunurlarsa kısas düşer. İki şahit maktulün öldürülme zamanı veya yeri veya öldürme aleti veya öldürme biçimi (boynu vurmak, ikiye bölmek gibi) hususlarında ih­tilâf edelerse, şahitlikleri geçersiz olur. Zayıf kavle göre ise böyle bir şehadette levs vardır.