İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 196.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HİCRETİN YÜZ DOKSAN ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 811-812)

 

EMİN'İN TAHİR ÜZERİNE ASKER GÖNDERMESİ ve BUNLARIN SAVAŞ YAPMADAN GERİ DÖNMELERİ

 

Bu yıl Emin, Esed b. Yezid b. Mezyed ile amcası Ahmed bo Mezyed'i ve Abdullah b. Humeyd b. Kahtabe'yi Tahir ile savaşmak üzere Hulvan'a gönderdi.

 

Esed b. Yezid b. Mezyed'in anlattığına göre, Emin'in Tahir üzerine bunları göndermesinin sebebi şu idi:

 

"Abdurrahman öldürülünce Fadl b. Rebi' birisini göndererek beni çağırdı, ben de hemen yanına geldim. Huzuruna girdiğimde oturmuş bir vaziyetteydi ve elinde daha önce okumuş olduğu bir yazılı kağıt parçası tutuyordu. Öfkesinin şiddetinden gözleri kızarmıştı ve kendi kendine (Emin hakkında) şöyle diyordu: "Kokarca (veya kuş) gibi uyur, kurt gibi uyanık durur. Bütün gayesi midesidir. Çobanları aldatmakla meşgul iken köpekler kendisini tarassut etmektedir. Nimetin elden çıkacağım hiç düşürunemektedir ve herhangi bir görüşün infazından doğacak olan neticeyi hiç göz önüne almamaktadır. Kadehi kendisini meşgul etmekte ve eğlencesine devam etmektedir.

 

Geçen günler O'nun helakini hızlandırmaktadır. Abdullah (Me'mun) ise O'na karşı toparlanıp paçalarını sıvamakta, oklarının en doğrusuyla O'na karşı nişan almakta ve uzakta bulurunasına rağmen kendisine ölüm isabet ettirmeye çalışmaktadır. Ayrıca Abdullah O'nun için atların sırtlarında ölümler hazırlamakta, süngülerin dişlerine ve kılıçların keskin ağızlarına bela ve felaketler bağlamaktadır." Fadl b. Rebi' bundan sonra istirca'da bulundu (''İnna lillahi ve inna ileyhi raciun'' dedi) ve el-Ba'is'in şiirini darb-ı mesel yaparak okudu. Sonra bana dönerek şöyle dedi: "Ey Ebu'l-Haris! Sen ve ben bir gaye uğruna koşmaktayız. Eğer bu gayeye ulaşamazsak yeniliriz, ulaşmak için gayret gösterirsek de varamayız. Biz bir kökten gelen bir milletteniz. Bu kök güçlü olursa biz de güçlü oluruz; şayet bu kök zayıf olursa biz de zayıf oluruz. Bu adam (Emin) kendisini, kadınlar ile müşavere eden ve rüyaya yönelen ahmak cariyenin yerine koydu. Ayrıca varlığım kabadayı ve eğlence düşkünü kimselere sarfetmekte, onlar da kendisine zafer vaat ederek gelecek günlerin kendisi için olacağına dair kuru temenniler vermektedirler. Halbuki üzerine gelmekte olan tehlikenin sürati, düzlükteki balçık üzerinden akan selden daha hızlıdır. Allah'a yemin ederim ki, onunla beraber mahvolmaktan korkuyorum. Sen Arab'ın bahadırlarındansın ve Arap bahadırının oğlusun. Bu mevzuda ve bu adam (Tahir)'la karşılaşmak hususunda senden yardım istenmektedir. O'nun (Emin'in) sana ümit bağlamasının sebebi, sende bulunan iki hususiyettir. Bunlardan birisi itaatindeki samimiyet ve güzel nasihat, diğeri de karakter ve seciyendeki uğur (isabetli görüş) ile cesaretindeki kuvvettir. O (Emin), bana senin üzerindeki hiddeti (?) gidermemi, arzu ettiğin şeylerden istediğin kadar almam emretti. Ancak bilirsin ki, iktisatlı hareket etmek nasihatin başı, bereket ve uğurun anahtarıdır. İhtiyaçlarını hemen tamamla ve acele olarak düşman üzerine hareket et. Ben Allah'ın bu fethi seninle gerçekleştireceğini ve senin vasıtanla bu devlet ve hilafetin karışıklığım düzelteceğini ümit ediyorum." Bunun üzerine ben de şöyle dedim: "Müminlerin Emiri'ne ve sana karşı itaate hazırım. Müminlerin Emiri ile senin düşmanlarını zayıflatacak olan her şeyi yapmaya amadeyim. Fakat şu bir gerçektir ki, savaşçı hıyanet yapmaz ve işini kusur ve noksanla açmaz. Bir savaşçı için asıllazım olacak şeyaskerdir; asker için de mal gereklidir. Benim isteğim askerin bir senelik erzakının verilmesi, bir senelik erzakının da beraberlerinde götürülmesi, ayrıca zayıfların yerine güçlüleri geçirmem ve beraberimdeki bin kişiye atlar temin etmen için felakete dayanıklı ve varlıklı zengin kimseler tahsis edilmesi ve fethettiğim şehir ve bölgelerin hesabının sorulmamasıdır." Bu sözlerime karşılık Fadl b. Rabi': "Haddi aştınız. Bu hususu Müminlerin Emiri ile görüşmek gerekir." dedi. Bundan sonra beraberce Emin'in yanına gittik. Fadl b. Rebi' benden önce Emin'in huzuruna girdi. İzin verildikten sonra ben de girdim. İki kelime söyler söylemez Emin gazaba geldi ve tutuklanmamı emretti."

 

Bir rivayete göre Esed b. Yezid b. Mezyed, Emin'den Me'mun'un iki oğlunu kendisine vermesini istedi ve Emin'in bunu kabul etmemesi halinde onları öldüreceğini söyledi; bunun üzerine Emin O'na şöyle dedi: "Sen deli bir bedevisin. Ben seni Arap ve Acem'in idaresini ele geçirmeğe çağırıyorum ve el-Cibal'den Horasan'a kadar olan bölgelerin haracım veriyorum, bey ve kumandan evladından olan emsaline karşı derece ve itibarım yükseltmek istiyorum; sen ise beni çocuğumu öldürmeğe ve ailemden olan kimselerin kanını dökmeğe davet ediyorsun. Böyle davranmak aptallık ve akılsızlık olur."

Me'mun'un iki oğlu, anneleri el-Had!'nin kızı Ümmü İsa ile beraber Bağdat'ta bulunuyorlardı. Me'mun iki oğlunu araları açılmadan önce kardeşi Emin'den istemiş, ancak Emin, Me'mun'da bulunan bir malım ileri sürerek onları vermemişti.

 

Emin, Esed b. Yezid'i tutukladıktan sonra O'nun yerine ailesine bakacak birinin bulunup bulumnadığını sordu, bu ailenin şerefi ve daha önce göstermiş oldukları itaat ve güzel öğütlerini düşünerek onların yaşayışlarının bozulmamasını istediğini söyledi. Emm'in bu sorusuna muhatap olanlar Esed b. Yezid b. Mezyed'in Ahmed b. Mezyed adında bir amcasının bulunduğunu, bunun harp siyaseti hakkında bilgi sahibi olduğunu, hatta güçlü bir yiğit olup güzel bir yol tuttuğunu söylediler. Bunun üzerine Emin, Ahmed b. Mezyed'in yanına gelmesi için birisini gönderdi, Ahmed b. Mezyed de Fadl'ın yanına geldi. Bu arada Abdullah b. Humeyd b. Kahtabe de Fadl'ın yanında bulunuyordu. Fadl O'nu Tahir'in üzerine göndermek istiyor, Abdullah b. Humeyd ise Fadl"a güçlük çıkarıyordu. Tam bu sırada Fadl beni gördü, merhabalaştı ve meclisin baş köşesine oturttuktan sonra Abdullah b. Humeyd'e dönerek onunla şakalaştı ve şu mealdeki şiiri okudu:

 

''Biz bağınlZ gevşediği için Şeyban ailesinden size ana ve baba bulduk. Onların sayısı çakıl taşlarından daha çoktur ve hem de bize nesep bakımından sizden daha yakındırlar. ''

Bunun üzerine Abdullah b. Humeyd şöyle dedi: "Yemin ederim ki onlar böyledir ve onların içerisinde eksiklikleri kapatıp düşmanları öldürecek ve asilerin kötülüklerini itaat ehlinden uzaklaştıracak kimseler mevcuttur. "

 

Bundan sonra Fadl, Abdullah b. Humeyd'e şunları söyledi: "Müminlerin Emiri devamlı surette senden bahsetti, ben de kendisine seni tavsif ettim. Seni kendisi için beğenip seçmek ve ismini yükseltmek istiyor, ayrıca da seni ailenden hiç birinin ulaşamadığı bir mevkiye yükseltmek arzusunu taşıyor."

 

Bu arada Ahmed b. Mezyed ile Fadl, Emin'in yanına gittiler ve huzuruna çıktılar. Emin, Ahmed b. Mezyed'e yeğeni Esed b. Yezid b. Mezyed'in hapsi hakkında bir şeyler söyledi ve ondan özür diledi. Bundan başka Ahmed b. Mezyed'e Tahir ile savaşmasını emretti, bunun üzerine de Ahmed b. Mezyed bütün gücünü Müminlerin emiri Emin uğrunda harcayacağını, Emin'in kendisinin güç ve kuvvetinden ümit ettiğinin daha fazlasını düşmanlarıyla savaşırken sarfedeceğini söyledi.

 

Ahmed b. Mezyed'in bu sözlerine karşı Emin Fadl'a emir verdi ve Ahmed'in istediği kadar asker almasına imkan sağlamasını istedi, ayrıca O'nun Tahir üzerine gönderilmesi ve askerin teçhizi hususunda ciddi davranmasını talep etti. Ahmed b. Mezyed, Abdullah b. Humeyd b. Kahtabe komutasındaki yirmi bin kişilik askerle birlikte yanına yirmi bin süvari asker aldı ve bunlarla Hulvan'a geldi. Önce kardeşinin oğlu Esed b. Yezid b. Mezyed için şefaatte bulunarak hapisten salıverilmesini sağladı. Bundan sonra Abdullah b. Humeyd'le birlikte ''Hanikin''de, Tahir de bulunduğu yerde beklemeğe başladılar. Bu arada Tahir casus ve gözcüler gönderdi, bunlar Ahmed b. Mezyed ile Abdullah b. Humeyd'in askerleri arasında yalan haberler yayarak Emin'in arkadaşlarına ihsanlarda bulunduğunu ve onlara bol miktarda erzak verdiğini söylediler, askerlerin arasında ihtilaf çıkıncaya kadar da bu hilelerine devam ettiler. Neticede askerler arasında ihtilaf başgösterdi. Durumları bozulan bu askerler birbirleriyle savaşmağa başladılar ve Tahir ile karşılaşmadan Hanikin'den geri döndüler. Tahir ise ileri atılarak Hulvan'a geldi. Ne var ki O'nun Hulvan'a gelmesinden kısa bir müddet sonra Me'mun tarafından gönderilen Herseme büyük bir ordu ile buraya vardı ve Me'mun'dan Tahir'e verilmek üzere bir mektup getirdi! Me'mun mektubunda Tahir'e, ele geçirdiği şehirleri ve bölgeleri Herseme'ye teslim etmesini, kendisinin de Ahvaz'a dönmesini emrediyordu. Tahir, Me'mun'un isteği doğrultusunda hareket etti; Herseme Hulvan'da kaldı ve orasını korunma altına aldı.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

FADL b. SEHL'İN ME'MUN TARAFINDAN YÜKSEK MEVKİYE GETİRİLMESİ

 

 

BU YILIN OLAYLARI

 

FADL b. SEHL'İN ME'MUN TARAFINDAN YÜKSEK MEVKİYE GETİRİLMESİ

 

ABDÜLMELİK b. SALİH b. ALİ ve ÖLÜMÜ

 

EMİN'İN HALİFELİKTEN HAL' EDİLMESİ, ME'MUN'A BEY'AT EDİLMESİ ve EMİN'İN TEKRAR HALİFELİĞE GETİRİLMESİ

 

TAHİR'İN AHVAZ'DA YAPTIKLARI

 

TAHİR'İN VASİT ve DİĞER YERLERİ İSTİLA ETMESİ

 

TAHİR'İN MEDAİN'İ İSTİLA ETMESİ ve SARSAR'A GELMESİ

 

MEKKE ve MEDİNE'DE ME'MÜNA BEY'AT EDİLMESİ

 

EMİN'İN YAPTIĞI BİR HAREKET

 

ASKERLERİN TAHİR ve EMİN'E KARŞI AYAKLANMALARI ve TAHİR'İN BAĞDAT'A GELMESİ

 

TRABLUS HALKıYLA BERABER İFRİKİYYE'DE MEYDANA GELEN KARIŞIKLIK