İBNÜ’L-ESİR |
5. CİLT |
EMİN'İN
HALİFELİKTEN HAL' EDİLMESİ, ME'MUN'A BEY'AT EDİLMESİ ve EMİN'İN TEKRAR
HALİFELİĞE GETİRİLMESİ
Abdülmelik
b. Salih'in ölmesi üzerine, Hüseyin b. Ali b. İsa b. Matan askerlerini topladı ve
O'nun ölümünü duyurdu; bundan sonra Hüseyn b. Ali piyadeleri gemiler ile
süvarileri de hayvan sırtlarında, Recep 196 (Miladi Sl2)'da yola çıkardı.
Hüseyn b. Ali b. İsa Bağdat'a gelince kendisini kumandanlar ve halk karşıladı;
bu arada kendisi için kümbet şeklinde çadırlar kuruldu ve konaklayacağı kısma
gitti. Gece yarısı Emin O'na birisini gönderdi ve yanına gelmesini emretti.
Bunun üzerine Hüseyn b. Ali b. İsa, Emin'in gönderdiği kişiye şöyle dedi:
"Ben muganni (şarkıcı), müsamir (gece sohbeti eden) ve mudhik (soytarı)
değilim; ayrıca Emin adına mall ve diğer hususlarda herhangi bir görev de
üstlenmedim. Beni bu saatte neden çağırıyor? Sen git, sabah, olunca ben
gelirim."
Sabah
olunca Hüseyn b. Ali b. İsa, Babu'l-cisr (köprü kapısı)'e geldi ve etrafına
toplanan kimselere şöyle dedi: "Ey Ebna'ya mensup olanlar! Şımarıklık ve
böbürlenmekle hilafet elde tutulmaz ve Allah'ın nimetine kibir ve zorbalıkla
sahip olunmaz. Muhammed (Emin) sizin dininizi ifsat etmek ve şerefinizi
başkalarına aktarmak istiyor. Zaten o Zevakil'e mensup olanların sahipliğini
yapıyor; Allah'a yemin ederim ki, eğer Emin'e bir müddet daha zaman tanırsanız
doğacak zararın vebali size ait olacaktır. O sizi silip bitinneden siz O'nun
izini silin. O sizİn şerefinizi ayaklar altına almadan siz onun şerefini
alçaltın. Allah'a yemin ederim ki, sizden O'na yardım eden mutlaka yardımsız
kalır. Allah katında hiç bir kimse müsamahaya sahip değildir. Allah'a karşı
yapılan yeminleri yerine getirmemek ve O'na verilen ahitleri hafife alıp
tutmamakla O'ndan korkulmuş olmaz."
Bundan
sonra Hüseyn b. Ali b. İsa, etrafında toplananlara köprüyü geçmelerini emretti.
Onlar da köprüyü geçtiler ve Horasan kapısı sokağına geldiler. Tam bu sırada
Emin'in süvarileri, Hüseyn b. Ali b. İsa'ya yetiştiler ve taraflar şiddetli bir
savaşa tutuştular. Fakat Emin'in askerleri hezimete uğradılar ve dağıldılar.
Bunun üzerine Hüseyn b. Ali b. İsa, 11 Recep 196 pazar günü (29 Mart 812 pazar)
Emin'i halifelikten hal' etti ve pazartesi günü Me'mun'un halife olması için
halktan bey'at aldı.
Salı
günü ise Abbas b. Musa b. İsa, Emin'i kıskıvrak yakaladı, annesi ile birlikte
Huld Sarayı'ndan çıkardı ve Mansur Sarayı'nda tutukladı. Çarşamba günü Hüseyn
b. Ali'nin etrafında toplananlar ondan erzak istediler ve kendi aralarında
çalkalanmağa başladılar. Bu sırada Muhammed b. Halid Şam Kapısı'nda dikildi ve
şöyle dedi: "Ey insanlar! Allah'a yemin ederim ki, biz dururken Hüseyn b.
Ali'nin bu işi üstlenmesinin ve bize emretmesinin sebebini bilmiyorum. O, ne
yaş ve ne de asalet ve şeref bakımından bizim en büyüğümüzdür. Hatta O itibar
ve kuvvet bakımından da bizden daha büyüt değildir. O'na karşı ahdini bozan ve
yaptığı bu harekete karşı koyan ilk kişi ben olacağım. Fikrimi kabul edenler
benimle gelsin. "
Esed
el-Harbi de şöyle dedi: "Ey Harp Kabilesi topluluğu! Bugünün gerisi
vardır. Siz uyudunuz, fakat uykunuz uzun sürdü Siz geç kaldınız, başkaları öne
geçti. Bir grup kimse Emin'i halifelikten hal' etti, siz de hiç olmazsa O'nu
hapisten kurtarmak için harekete geçin."
Bu
sırada at üzerinde gelen güngörmüş birisi şunları söyledi: "Ey insanlar!
Siz Emin erzakınızı kestiği için mi saldırıyorsunuz?" Onlar: "Hayır''
dediler. Bunun üzerine: "Emin reislerinizden herhangi birisine karşı kusur
mu işledi ve kumandanlarınızdan birini mi azletti." dedi. Onlar yine
"Hayır." cevabım verdiler. Bu defa: "Neden Emin'i bırakıp esir
edilmesi için düşmanına yardım ettiniz? Allah'a yemin ederim ki, halifesini
öldüren bir milletin başına mutlaka kılıç musaHat olur. Haydi halifenizin
yanına gidiniz ve O'nu hal' etmek isteyenlerle savaşınız!" dedi. Bu söz
üzerine harekete geçtiler ve kendilerine varoşların halkı da katıldı. Bundan
sonra Hüseyn ile şiddetli bir savaşa tutuştular. Savaş neticesinde Hüseyn b.
Ali esir edildi. Esed el-Harbi ise hemen Emin'in yanına geldi ve bağlı olduğu
zincirleri kırdıktan sonra O'nu yeniden hilafet makamına getirdi.
Bu
arada Emin üzerlerinde asker elbisesi bulunmayan bir grup insan gördü ve onlara
silah almalarını emretti. Tam bu sırada ayak takımı bir grup insan silah ve
diğer eşyaları yağma ettiler. Bu sırada Hüseyn b. Ali esir olarak Emin'in
yanına getirildi. Emin O'nu kötüledi ve kınadı, Hüseyn b. Ali de özür diledi.
Bunun üzerine Emin O'nu serbest bıraktı, asker toplamasını ve Me'mun'un
taraftarlarıyla savaşmasını emretti. Ayrıca hil'at verdi, hilafet sarayının
dışında görevlendirdi ve Hulvan'a hareket etmesini emretti. Hüseyn b. Ali ise
Ba'bu'l-cisr'de durdu. Bu sırada pek çok kimse kendisini tebrike geldi. Tebrike
gelenlerin sayısının azaldığı bir sırada köprüyü yıktı ve kaçtı. Emin kaçtığını
öğrenince askerlerine bir çağrıda bulundu ve O'nu yakalamalarını istedi. Bunun
üzerine askerler bineklerine bindiler ve Hüseyn b. Ali'nin peşine düştüler ve
O'na ancak Bağdat'a bir fersahlık mesafede bulunan Kevser Mescidi'nde yetişebildiler.
Hüseyn b. Ali onlarla çatışmaya girişti, ancak atının sürçmesi üzerine düştü ve
orada öldürüldü. Başım gövdesinden ayırdılar ve yanlarına alıp götürdüler.
Bir
rivayete göre Emin O'nu kendisine vezir edinip mührünü teslim etmişti. Ordu
Hüseyn'in öldürülmesinden bir gün sonra Emin için tekrar bey'atini yeniledi.
Hüseyn
b. Ali 15 Recep 196 (2 Nisan 812)'da öldürüldü. O'nun öldürülmesi üzerine Fadl
b. Rebi' kaçtı ve gizlendi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA