İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
HİCRİ
OTUZ BİRİNCİ YIL OLAYLARI (M. 651-652)
es-SAVARİ
GAZVESİ
es-Savari
Gazvesi'nin tarihi hakkında değişik rivayetler kaydedilmiştir.
Bir
rivayete göre H. 31., diğer bir rivayete göre H. 34. (M. 654-655), başka bir
rivayete göre ise H. 35. yılda meydana gelmiş olan el-Esevira Gazvesi ile
birlikte aynı yılda vaki olduğu kaydedilir. Bu gazvede Müslümanların başında
Muaviye bulunuyordu. Hz. Osman'ın hilafetinin ilk günlerinden itibaren bütün
Suriye Muaviye'nin emrine verilmişti.
Muaviye'nin
Suriye Valiliği'ne zemin hazırlayan sebepler şunlardı: Ebu Ubeyde bin el-Cerrah
vefat etmeden önce yerine İyad bin Ganm'ı tayin etmişti, İyad Ebu Ubeyde bin
el-Cerrah'ın hem dayısı hem de başka bir yolla amcasının oğlu idi. Son derece
cömert bir insan olarak tanınıyordu. Diğer bir kavle göre ise, Ebu Ubeyde bin
el-Cerrah daha önce zikrettiğimiz Muaz bin Cebel'i tayin etmişti. İyad
öldüğünde Hz. Ömer O'nun yerine Said bin Huzeym el-Cumahi'yi tayin etti. O'nun
da ölümü üzerine ise, Umeyr bin Sa'ad el-Ensari'yi getirdi. Hz. Ömer vefat
ettiği zaman Umeyr, Hınıs ve Kınnesrin valisi olarak görev yapıyordu. Diğer
taraftan yine Hz. Ömer zamanında Yezid bin Ebi Süfyan vefat ettiğinde Hz. Ömer
O'nun yerine kardeşi Muaviye'yi görev başına getirmiş, böylece bütün Ürdün ve
Dımaşk bölgesi Muaviye'nin emrine girmişti. Umeyr bin Said el-Ensari'nin bir
ara hastalanıp da Hz. Osman'dan kendisini bu görevden affetmesini istemesi üzerine
Hz. Osman izin vermiş, O da ailesinin yanına geri dönmüştü. Böylece Umeyr'in
elinde bulunan Hıms ve Kınnesrin de Muaviye'ye verildi. Filistin Valisi bulunan
Abdullah bin Alkame'nin vefatı üzerine Hz. Osman O'nun hakim olduğu bu bölgeyi
de Muaviye'ye devredince Muaviye bütün Suriye Genel Valisi durumuna geçmişti.
Bu da Hz. Osman'ın hilafetinin ikinci yılında gerçekleşmiş oldu. İşte
Muaviye'nin bütün Suriye'ye hakim olmasına zemin hazırlayan sebepler bunlardı.
Bu
seferin asıl sebebine gelince: Müslümanların Kuzey Afrika'da Bizans' a verilen
bir çok vergiyi almaları ve onlardan bir çok insanı öldürüp bir kısmını da esir
etmeleri üzerine Herakleios'un oğlu Konstantin İslam'ın yayılmaya başladığı
günden o güne kadar Bizans'ın hazırladığı en büyük ordunun başına geçerek beş
yüz veya altı yüz gemiden meydana gelmiş bir donanma ile birlikte Müslümanlar
üzerine yürümüştü. Buna karşılık da Suriye ordularının başında Muaviye bin Ebi
Süfyan, donanmanın başında da Abdullah bin Sa'ad İbn Ebi Şerh olmak üzere Müslümanlar
Bizans'a karşı sefere çıkmışlardı. Rumlarla ilk karşılaştıkları anda rüzgar
Müslümanların aleyhinde esiyordu. Her iki donanma da olduğu yerde demirlemiş
iken bir ara rüzgar dinmişti. Müslümanlar onlara şöyle bir teklifte
bulunmuşlardı: "Sizinle aramızda bir eman olsun." O geceyi
Müslümanlar Kur'an okuyarak, namaz kılarak ve Allah'a dua ederek geçirirlerken
Rumlar da çanlar çalıyorlardı. Ertesi gün her iki taraf gemilerini birbirlerine
yaklaştırmış, hatta bazı gemileri karşı tarafın gemilerine bağlamış, kılıçlar
ve kamalarla çarpışmışlardı. Bu çarpışmalarda Müslümanlardan birçok kimse şehit
olmuştu, fakat Rumlardan öldürülenlerin haddi hesabı yoktu. Müslümanlar başka
bir gazvede bu kadar mükemmel ve büyük bir sabır örneği göstermemişlerdi. Bunun
üzerine de Cenab-ı Allah Müslümanlara zafer ve yardım ihsan etmiş, Konstantin
de yaralı olarak geri çekilmiş ve Rumlar, çok az bir kimse hariç, tümüyle
ölümden yakalarını kurtaramamışlardı. Abdullah bin Sa'ad zaferden sonra zat
es-Savari'de bir müddet durduktan sonra geri dönmüştü. Muhammed bin Huzeyfe ve
Muhammed bin Ebi Bekir'in Hz. Osman aleyhinde konuştukları ilk günler bu gaza
sırasında olmuştu. Onlar Hz. Osman'ın değişik uygulamalar yaptığını, Ebu Bekir
ve Ömer'e muhalefet ettiğini, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
kanını mühan kılıp Kur'an'ın tekfir ettiği Abdullah bin Sa'ad bin Ebi Serh'i
valilik makamına getirdiğini tenkit ediyorlar ve diğer taraftan yine Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in Medine'den sürgün ettiği kimseleri ashabın muhalefetine
rağmen tekrar Medine'ye getirmesini, Said bin el-As ve İbn Amir gibilerini de
vali yapmasını çekiştiriyorlardı. Bu gazve sırasında onların bu konuşmaları ve
tenkitleri Müslümanların o andaki kumandanı olan Abdullah bin Sa'ad'ın kulağına
gitmiş, O da bunlara: "Bizimle birlikte gemilere binmeyin" demişti.
Bunun üzerine onlar yalnız Kıptilerin binmiş oldukları bir gemiye binmişlerdi.
Düşmanla karşı karşıya gelindiğinde Müslümanlar arasında en az savaşıp düşmana
karşı koyan bu iki şahıs olmuştu. Onlara: "Neden böyle az
çarpıştınız?" diye sorulduğunda şöyle demişlerdi: "Biz Abdullah bin
Sa'ad'ın emrinde nasıl savaşırız? Hz. Osman O'nu bu haliyle vali tayin etmiş ve
ayrıca şöyle şöyle uygulamalar yapmıştır." Abdullah onların bu konuşmalarını
işitince haber gönderip bu tavırlarından vazgeçmelerini istemiş ve onları
tehdit etmişti. Ancak birçok kimse onların bu dedikodularına kulak vererek
onlara uymuş ve daha evvel Müslümanların ağzından hiç çıkmamış olan konuşmalar
ve tenkitler olmuştur.
Diğer
taraftan Konstantin gemileriyle birlikte Sicilya adasına çekilmiş, buranın
halkı savaşın neticesini kendisine sorduğunda olup bitenleri Sicilyalılara
anlatmıştı. Sicilyalılar Konstantin'e: "Hıristiyanlığı rezil ettin,
adamlarımızı da yok ettin. Eğer Araplar bizim üzerimize gelecek olsalar onları
buradan geri çevirmek mümkün değildir," demişler, sonra bir hamama sokup
öldürerek O'nunla birlikte gemide bulunanları serbest bırakıp Konstantiniyye'ye
dönmelerine izin vermişlerdi.
Bir
rivayette bu yıl içinde Armenia bölgesinin Habıb bin Mesleme tarafından daha
önce kaydedildiği şekilde fethedildiği ifade edilir.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ŞEHRİYAR'IN OĞLU
YEZDECİRD'İN ÖLDÜRÜLMESİ
BU YILIN
OLAYLARI:
ŞEHRİYAR'IN OĞLU
YEZDECİRD'İN ÖLDÜRÜLMESİ
ABDULLAH BİN
AMİR'İN HORASAN'I FETHETMESİ