İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 31. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ŞEHRİYAR'IN OĞLU YEZDECİRD'İN ÖLDÜRÜLMESİ

 

Daha önce tartışmasını yaptığımız gibi bazı müverrihlerin ifadelerine göre bu yıl içinde Yezdecird Fars illerinden Horasan'a kaçmış, İbn Amir de Basra valiliğine tayin edildiği günlerde Fars illerine varıp buraları fethetmişti, Yezdecird Gur şehri veya diğer adıyla Erdeşır-Hurre şehrinden Hicri 30. yılda kaçıp gitmiş, İbn Amir de O'nu takip etmek üzere Mücaşi' bin Mes'ud'u göndermişti. Fakat diğer bir rivayete göre, Herim bin Hayyan el-Abdi veya Herim bin Hayyan el-Yeşkeri O'nu takip etmişti. O'nu Kirman'a kadar takip ettiklerinde Yezdecird Horasan'a kaçıp gitmişti. Mücaşi' bin Mes'üd yanındakilerle birlikte Yezdecird'i takip ederken son derece şiddetli bir hava ile karşılaşmış, kar ve tipinin etkisiyle yanındakilerin tümü helak olmuştu. Kar bir mızrak boyunu bulmuş ve Müslümanların mahvına sebep olmuştu. Mücaşi'in adamlarından birisi yanında bulundurduğu bir cariyeyi kestiği bir devenin karnı içine sokup oradan uzaklaşmış, ertesi gün geldiğinde cariyeyi diri olarak bulmuştu. Mücaşi'in ordusunun helak olmasından dolayı buradaki bir köşke ''Mücaşi' Köşkü'' adı verilmişti. Burası Kirman'a bağlı Sircan şehrine beş veya altı fersah uzaklıkta bulunuyordu.

 

Bu anlattıklarımız Yezdecird'in bu yıl içinde kaçtığını belirten tarihçilerin ifadeleridir. Yezdecird'in Fars ve Horasan illerinin fethedilmesinden sonra öldürülmesi olayı tarihçiler arasında görüş ayrılıklarına yol açmıştır. Bazılarına göre Yezdecird, Rüstem'in kardeşi Hurrezad ile birlikte yanlarında bulunanları alarak Kinnan'dan Merv'e kaçmıştı. Daha sonra Hurrezad oradan geri dönüp Yezdecird'i Merv Valisi'ne teslim etmiş bulunuyordu. Yezdecird ondan mallar isteyince vali onu reddetmiş, ancak Merv halkı Yezdecird' den korktukları için Türklere haber gönderip onlardan yardım istemişlerdi. Bunun üzerine Türkler Merv'e gelerek Yezdecird'i ve adamlarını muhasara altına alıp onları kılıçtan geçirmişlerdi. Bu arada Yezdecird Mergab Nehri'nin kenarına kadar yaya olarak kaçıp orada bulunan bir değirmencinin evine sığınmış, ancak gece olup da uyuyunca değirmenci onu öldürmüştü. Başka bir rivayete göre ise, Merv halkı Türklerden yardım falan istemeden kendileri Yezdecird'in adamlarını öldürmüş, O da oradan kaçıp bu değirmen taşı yapan adamın evine gidip sığınmış, onlar da onu izleyerek burada gizlendiğini öğrenmişler, adamı yakalayıp da sorguya çektiklerinde Yezdecird'i öldürdüğünü itiraf etmiş, bunun üzerine Merv halkı da bu değirmenciyi öldürmüştü.

 

Yezdecird burada bir kadınla cinsel ilişkide bulunmuş, O'nun ölümünden sonra kadın hilkati eksik bir oğlan çocuğu doğurmuş ve adını el-Muhdec koymuştu. Muhdec'in Horasan'da nesli çoğalmış ve bir sürü çoluk çocuğu olmuştu. Kuteybe bin Müslim, Suğd Bölgesi'ni fethettiğinde bu Muhdec'in çocuklarından iki tane cariye ele geçirmiş, ikisini -veya bir kavle göre bir tanesini- Haccac'a göndermişti. Haccac da bunu Emevi Halifesi Velid bin AbdÜımelik'e hediye etmişti. Velid'in oğlu Yezid bu cariyeden dünyaya gelmişti. Yezdecird öldürüldükten sonra atıldığı Mergab Nehri'nden çıkarılmış, bir tabuta konularak İstahr'a götürülmüş ve orada bir kabristana gömülmüştü.

 

Diğer bir görüşe göre, Nihavend savaşından sonra İsfahan'a kaçıp yerleşmiş bulunuyordu. Orada Mityar adında bir adam varmış. Bu Mityar Araplardan bazı iyilikler görmüştü. Onun için bir gün Mityar Yezdecird'in yanına varıp içeri girmek için kapıcısından izin istemişti. Sonra yanına girerek O'nu vurup yaralamış ve oradan uzaklaşmıştı. Kapıcısı Yezdecird'in yanına vardığında kan revan içinde idi. Yezdecird hemen o anda İsfahan'dan ayrılıp Rey şehrine gelmişti. Buraya vardığında Tabaristan Meliki gelerek ülkesini onun emrine vermek istediğini ve buraların son derece müstahkem olduğunu anlattığı halde Yezdecird bu teklifi kabul etmemişti.

 

Başka bir görüşe göre, Yezdecird hemen buradan Sicistan'a ve oradan da yanında bulunan bir atlı ile birlikte Merv şehrine gitmişti. Bir başka görüşe göre de Fars illerine varıp orada dört yıl ikamet etmiş, daha sonra Kirman'a giderek orada da iki veya üç yıl kalmıştı. Bu arada adamlarından birisi kendisinden bir talepte bulunmuş, fakat bu talebi reddedilince Yezdecird ayağından tutulup sürüklenmiş ve oradan kovulmuştu. Bumin üzerine Sicistan'a giderek beş yıla yakın bir müddet burada ikamet ettiği, daha sonra Araplara karşı savaşmak üzere ordular toplamak için Horasan'a gittiği kaydedilir. Merv'e giderken adamlarının ileri gelenlerinin çocuklarından aldığı rehineler arasında Ferruhzad da yer almıştı. Yezdecird Merv şehrine geldiğinde Çin hükümdarlarına, Fergana, Kabil ve Hazar Krallıklarına haberler gönderip yardımlar İstemişti. O günlerde Merv şehrinde vali olarak Baraz'ın babası Mahuveyh bulunuyordu. Mahuveyh oğlu Baraz'ı Merv'de vekil bırakmış, Yezdecird'in hilesinden ve tuzağından korktuğundan burasını korumasını istemişti. Bir gün Yezdecird şehrin etrafında dolaşıp kapılarından birinden içeri girmek istemişse de Baraz onu alıkoymuş, babası oğluna dışardan seslenip de kapıyı açmasını söylediği halde Baraz kapıyı açmamıştı. Ancak babası ona kapıyı açmaması için ayrıca işarette bulunmuştu. Bu arada Yezdecird'in adamlarından birisi bu hileyi anlamış, durumu Yezdecird'e anlatmış ve Mahuveyh'i öldürmesi için kendisine izin vermesini istemişti, fakat Yezdecird buna izin vermemişti.

 

Başka bir kavle göre de Yezdecird Mahuveyh'i görevden azledip yerine O'nun yeğeni Sencan'ı getirmek istemiş, bunu öğrenen Mahuveyh Yezdecird'in öldürülmesi için tuzaklar hazırlamıştı. Bunun için Mahuveyh Neyzek Tarhan'a haber gönderip davet etmiş, Yezdecird'in öldürülmesi konusunda anlaşma yaparak Araplarla sulh akdetmek için kendisiyle anlaşmıştı. Mahuveyh, Tarhan'ın Yezdecird'e karşı kendisine yardım etmesi halinde Türk Hakanı'na günde bin dirhem vermeyi taahhüt ediyordu. Bunun üzerine Neyzek Turhan Yezdecird'e mektup yazıp Araplara karşı kendisine yardım etmeyi vaat ediyor ve askerleriyle Ferruhzad'ın uzaklaşmaları halinde kendisinin O'na yakın olacağını söylüyordu. Bu mektubu alan Yezdecird adamlarıyla istişarede bulunmuş, Sencan O'na şöyle demişti: "Benim görüşüme göre askerlerini ve Ferruhzad'ı sakın kendinden uzaklaştırmayasın." Ebu Baraz da: "Ben Neyzek Turhan'ın gönlünü okşamanı ve O'nu istediği şekilde hoşnut etmeyi daha uygun buluyorum" şeklinde konuşmuştu. Yezdecird O'nun bu görüşünü kabul edip askerlerini uzaklaştırmış, bunu duyan Ferruhzad koşup Yezdecird'in huzuruna gelmiş ve yakası nı paçasını yırtıp bağırmaya başlayarak: "Herhalde beni öldürmek istiyorsunuz" demiş ve Yezdecird kendi eliyle emniyette olduğuna dair bir emanname yazıncaya kadar oradan ayrılmamıştı. Ayrıca Yezdecird O'nu, aile efradını ve yanında bulunanları Mahuveyh'e teslim edip kendisini bu konuda şahit kılmıştı. Neyzek yaklaştığı sırada Yezdecird Ebu Baraz'ın teklifi üzerine O'nu eğlenceler ve müziklİ törenlerle karşılamıştı. İki hükümdar karşılaştıkları anda Ebu Baraz biraz geride durmuş ve Neyzek O'nu yaya olarak karşılamıştı. Yezdecird O'na kendi özel atlarından birisinin getirilmesini emretmiş Neyzek de bu ata binmişti. Her ikisi yürüyüp de askerlerinin tam ortasına geldiklerinde yan yana durmuş ve Neyzek şöyle demişti:

 

"Beni kızlarından birisiyle evlendir ki düşmanlarına karşı sana yardımcı olayım." Ancak bu teklifi duyan Yezdecird Neyzek'e küfretmiş, Neyzek de O'nun kafasına bir darbe vurmuştu. Bağırıp çağırmağa başlayan Yezdecird kaçmış, Neyzek'in adamları da Yezdecird'İn askerlerini öldÜrmeye başlamıştı. Yezdecird de oradan uzaklaşıp bir değirmeneinin evine sığınarak Üç gün bir şey yiyip içmeden gizlenmiş, değirmenci O'na: "Ey Şaki herif, çık da bir şeyler yiyiver, mutlaka acıktın artık!" dediğinde Yezdecird şöyle karşılık vermişti:

"Ben şarkı söylenmeden yemek yiyemem." Bu arada değirmencinin yanında şarkı söyleyen bir adam varmış. Değirmenei ona şarkı söylemesini teklif edince o da Yezdecird'in yemek yemesi için şarkı söylemiş ve nihayet Yezdecird yemeğe başlamıştı. Bu şarkıcı oradan ayrılıp gittiğinde Yezdecird'in başına gelenleri duymuş ve onun eşkalini ve evsafını sorunca O'na Yezdecird'in nitelikleri anlatılmış ve eşkali tarif edilmişti. Bunun üzerine Ebu Baraz onunla bir atlı gönderip Yezdecird'i boğmasını ve nehre atmasını emreder. Atlı değirmencinin yanına geldiğinde Yezdecird'in nerede gizlendiğini söylemesi için onu dövmeye başlamış, ancak değirmenci inkar edip durmuştu. Ancak tam oradan ayrılıp gideceği sırada askerlerden birisi ona: "Ben burada bir misk kokusu duyuyorum," demişti. Nehir tarafına bakıp da ipekten bir elbisenin suda olduğunu görmüş ve ona yaklaştığında Yezdecird olduğunu anlamıştı. Yezdecird kendisini öldürmemesini ve nerede olduğunu söylememesini rica edip yüzüğünü, kolyesini ve bileziklerini verir. Ancak adam: "Bana dört dirhem ver, seni serbest bırakayım" der. Ne var ki Yezdecird'in dört dirhemi yoktur. Ona şöyle der: "Benim şu yüzüğümün değeri ve pahası biçilemez, işte al onu." Fakat adam kabul etmez. Bunun üzerine Y ezdecird: "Bana, bir gün dört dirheme muhtaç olacaksın diye söylenip dururdu. İşte bu acı günümü de gördüm," diye söylenir. Sonra küpelerinden birini çıkarıp onu gizlemesi için değirmenciye verir, fakat gelen atlılar O'nu öldürmek isterler. Yezdecird onlara şöyle der: "Yazıklar olsun size! Biz din kitaplarında hükümdarları öldüren kişilerin Allah tarafından dünyada yakılacağını okuyup duruyoruz. Beni öldürmeyin, ya bir Dehkan'a götürün veya Araplara teslim edin, onlar bana ilişmezler." Bunun üzerine onlar Yezdecird'i yakalayıp bir yay kirişi ile boğarlar ve suya atarlar. Merv Piskoposu O'nu sudan çıkararak bir tabuta koyup defneder. Ebu Baraz Yezdecird'in küpelerinden birisinin nerede olduğunu sormuş ve onun akıbetinin ne olduğunu söyleyen adamı yakalayıp itiraf edinceye kadar dövmüştü.

 

Diğer bir rivayette ise şunlar kaydedilir: Yezdecird Arapların Kirman'a varmalarından önce oradan ayrılarak Merv dolaylarına varır ve oradan etTabaseyn ve Kühistan'a dört bin atlı ile girer. Tam Merv'e yaklaşacağı sırada birinin adı Baraz, diğerinin ise Sencan olan iki kumandan ile karşılaşır. Bunlar kendi aralarında sürekli olarak anlaşamayan ve birbirlerine kin besleyen iki kişi idiler. Baraz sürekli olarak Sencan'ın aleyhinde bulunup onun öldürülmesi için tuzaklar hazırlar. Ancak bu haber etrafa yayılıp Sencan'ın hanımlarından birisi bunu işitir. Durumu öğrenen Sencan adamlarını toplayarak Yezdecird'in sarayına gider. Sencan'ın geldiğini duyan Baraz kaçıp giderken Yezdecird de korkarak kaçar ve Merv'e iki fersah kadar uzaklıkta bulunan bir değirmene gider, değirmen taşı yapan adamın evine gizlenir. Değirmenci yedirip içirir ve O'ndan bir şey ister. Yezdecird de ona kemerini verir. Ancak değirmenci Yezdecird'e: "Bana dört dirhem ver yeter" der. Yezdecird'in yanında ise dört dirhem bulunmaz. Sonra Yezdecird orada uyuyunca değirmenci O'nu bir balta ile öldürür; karnını yararak suda batsın diye içine ağır şeyler yerleştirip nehre atar.

 

Merv'de bulunan bir papaz O'nun öldürüldüğünü duyar. Bu papaz şehirde bulunan Hıristiyanları toplayarak onlara şöyle der: "Şehriyar'ın oğlu öldürülmüş. Şehriyar bin Şirin, onun dedesi Anuşirevan zamanında bizim milletimiz olan Hıristiyanların nasıl bir güvenliğe ve şerefe nail olduklarını, bu güvenlik ve şerefin de ne demek olduğunu bilirseniz işte bundan dolayı bizim Yezdecird'e matem tutmamız ve O'na Hıristiyan mezarı yapmamız gerekmektedir. Hıristiyanlar O' nun dediklerine uyup bir mezar inşa edip Y ezdecird' in cesedini sudan çıkarmış, kefenlemiş ve kendi mezarlarına gömmüşlerdi.

 

Yezdecird yirmi yıl hükümdarlık etmişti. O'nun hükümdarlığının dört yılı rahat ve huzur içinde, altı yılı ise Müslümanlarla savaşlarda, şiddet ve ızdırap içinde geçmişti. Yezdecird, Erdeşir bin Babek'in hükümdarlığının en son halkasıydı ve ondan sonra ise buranın hükümranlığı Müslümanların eline geçmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

ABDULLAH BİN AMİR'İN HORASAN'I FETHETMESİ