İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
ŞEHRİYAR'IN
OĞLU YEZDECİRD'İN ÖLDÜRÜLMESİ
Daha
önce tartışmasını yaptığımız gibi bazı müverrihlerin ifadelerine göre bu yıl içinde
Yezdecird Fars illerinden Horasan'a kaçmış, İbn Amir de Basra valiliğine tayin
edildiği günlerde Fars illerine varıp buraları fethetmişti, Yezdecird Gur şehri
veya diğer adıyla Erdeşır-Hurre şehrinden Hicri 30. yılda kaçıp gitmiş, İbn
Amir de O'nu takip etmek üzere Mücaşi' bin Mes'ud'u göndermişti. Fakat diğer
bir rivayete göre, Herim bin Hayyan el-Abdi veya Herim bin Hayyan el-Yeşkeri
O'nu takip etmişti. O'nu Kirman'a kadar takip ettiklerinde Yezdecird Horasan'a
kaçıp gitmişti. Mücaşi' bin Mes'üd yanındakilerle birlikte Yezdecird'i takip
ederken son derece şiddetli bir hava ile karşılaşmış, kar ve tipinin etkisiyle
yanındakilerin tümü helak olmuştu. Kar bir mızrak boyunu bulmuş ve
Müslümanların mahvına sebep olmuştu. Mücaşi'in adamlarından birisi yanında
bulundurduğu bir cariyeyi kestiği bir devenin karnı içine sokup oradan
uzaklaşmış, ertesi gün geldiğinde cariyeyi diri olarak bulmuştu. Mücaşi'in
ordusunun helak olmasından dolayı buradaki bir köşke ''Mücaşi' Köşkü'' adı
verilmişti. Burası Kirman'a bağlı Sircan şehrine beş veya altı fersah uzaklıkta
bulunuyordu.
Bu
anlattıklarımız Yezdecird'in bu yıl içinde kaçtığını belirten tarihçilerin
ifadeleridir. Yezdecird'in Fars ve Horasan illerinin fethedilmesinden sonra
öldürülmesi olayı tarihçiler arasında görüş ayrılıklarına yol açmıştır.
Bazılarına göre Yezdecird, Rüstem'in kardeşi Hurrezad ile birlikte yanlarında
bulunanları alarak Kinnan'dan Merv'e kaçmıştı. Daha sonra Hurrezad oradan geri
dönüp Yezdecird'i Merv Valisi'ne teslim etmiş bulunuyordu. Yezdecird ondan
mallar isteyince vali onu reddetmiş, ancak Merv halkı Yezdecird' den
korktukları için Türklere haber gönderip onlardan yardım istemişlerdi. Bunun
üzerine Türkler Merv'e gelerek Yezdecird'i ve adamlarını muhasara altına alıp
onları kılıçtan geçirmişlerdi. Bu arada Yezdecird Mergab Nehri'nin kenarına
kadar yaya olarak kaçıp orada bulunan bir değirmencinin evine sığınmış, ancak
gece olup da uyuyunca değirmenci onu öldürmüştü. Başka bir rivayete göre ise,
Merv halkı Türklerden yardım falan istemeden kendileri Yezdecird'in adamlarını
öldürmüş, O da oradan kaçıp bu değirmen taşı yapan adamın evine gidip sığınmış,
onlar da onu izleyerek burada gizlendiğini öğrenmişler, adamı yakalayıp da
sorguya çektiklerinde Yezdecird'i öldürdüğünü itiraf etmiş, bunun üzerine Merv
halkı da bu değirmenciyi öldürmüştü.
Yezdecird
burada bir kadınla cinsel ilişkide bulunmuş, O'nun ölümünden sonra kadın
hilkati eksik bir oğlan çocuğu doğurmuş ve adını el-Muhdec koymuştu. Muhdec'in
Horasan'da nesli çoğalmış ve bir sürü çoluk çocuğu olmuştu. Kuteybe bin Müslim,
Suğd Bölgesi'ni fethettiğinde bu Muhdec'in çocuklarından iki tane cariye ele
geçirmiş, ikisini -veya bir kavle göre bir tanesini- Haccac'a göndermişti.
Haccac da bunu Emevi Halifesi Velid bin AbdÜımelik'e hediye etmişti. Velid'in
oğlu Yezid bu cariyeden dünyaya gelmişti. Yezdecird öldürüldükten sonra
atıldığı Mergab Nehri'nden çıkarılmış, bir tabuta konularak İstahr'a götürülmüş
ve orada bir kabristana gömülmüştü.
Diğer
bir görüşe göre, Nihavend savaşından sonra İsfahan'a kaçıp yerleşmiş
bulunuyordu. Orada Mityar adında bir adam varmış. Bu Mityar Araplardan bazı
iyilikler görmüştü. Onun için bir gün Mityar Yezdecird'in yanına varıp içeri
girmek için kapıcısından izin istemişti. Sonra yanına girerek O'nu vurup
yaralamış ve oradan uzaklaşmıştı. Kapıcısı Yezdecird'in yanına vardığında kan
revan içinde idi. Yezdecird hemen o anda İsfahan'dan ayrılıp Rey şehrine
gelmişti. Buraya vardığında Tabaristan Meliki gelerek ülkesini onun emrine
vermek istediğini ve buraların son derece müstahkem olduğunu anlattığı halde
Yezdecird bu teklifi kabul etmemişti.
Başka
bir görüşe göre, Yezdecird hemen buradan Sicistan'a ve oradan da yanında
bulunan bir atlı ile birlikte Merv şehrine gitmişti. Bir başka görüşe göre de
Fars illerine varıp orada dört yıl ikamet etmiş, daha sonra Kirman'a giderek
orada da iki veya üç yıl kalmıştı. Bu arada adamlarından birisi kendisinden bir
talepte bulunmuş, fakat bu talebi reddedilince Yezdecird ayağından tutulup
sürüklenmiş ve oradan kovulmuştu. Bumin üzerine Sicistan'a giderek beş yıla
yakın bir müddet burada ikamet ettiği, daha sonra Araplara karşı savaşmak üzere
ordular toplamak için Horasan'a gittiği kaydedilir. Merv'e giderken adamlarının
ileri gelenlerinin çocuklarından aldığı rehineler arasında Ferruhzad da yer
almıştı. Yezdecird Merv şehrine geldiğinde Çin hükümdarlarına, Fergana, Kabil
ve Hazar Krallıklarına haberler gönderip yardımlar İstemişti. O günlerde Merv
şehrinde vali olarak Baraz'ın babası Mahuveyh bulunuyordu. Mahuveyh oğlu
Baraz'ı Merv'de vekil bırakmış, Yezdecird'in hilesinden ve tuzağından
korktuğundan burasını korumasını istemişti. Bir gün Yezdecird şehrin etrafında
dolaşıp kapılarından birinden içeri girmek istemişse de Baraz onu alıkoymuş,
babası oğluna dışardan seslenip de kapıyı açmasını söylediği halde Baraz kapıyı
açmamıştı. Ancak babası ona kapıyı açmaması için ayrıca işarette bulunmuştu. Bu
arada Yezdecird'in adamlarından birisi bu hileyi anlamış, durumu Yezdecird'e
anlatmış ve Mahuveyh'i öldürmesi için kendisine izin vermesini istemişti, fakat
Yezdecird buna izin vermemişti.
Başka
bir kavle göre de Yezdecird Mahuveyh'i görevden azledip yerine O'nun yeğeni
Sencan'ı getirmek istemiş, bunu öğrenen Mahuveyh Yezdecird'in öldürülmesi için
tuzaklar hazırlamıştı. Bunun için Mahuveyh Neyzek Tarhan'a haber gönderip davet
etmiş, Yezdecird'in öldürülmesi konusunda anlaşma yaparak Araplarla sulh
akdetmek için kendisiyle anlaşmıştı. Mahuveyh, Tarhan'ın Yezdecird'e karşı
kendisine yardım etmesi halinde Türk Hakanı'na günde bin dirhem vermeyi taahhüt
ediyordu. Bunun üzerine Neyzek Turhan Yezdecird'e mektup yazıp Araplara karşı
kendisine yardım etmeyi vaat ediyor ve askerleriyle Ferruhzad'ın uzaklaşmaları
halinde kendisinin O'na yakın olacağını söylüyordu. Bu mektubu alan Yezdecird
adamlarıyla istişarede bulunmuş, Sencan O'na şöyle demişti: "Benim
görüşüme göre askerlerini ve Ferruhzad'ı sakın kendinden
uzaklaştırmayasın." Ebu Baraz da: "Ben Neyzek Turhan'ın gönlünü
okşamanı ve O'nu istediği şekilde hoşnut etmeyi daha uygun buluyorum"
şeklinde konuşmuştu. Yezdecird O'nun bu görüşünü kabul edip askerlerini
uzaklaştırmış, bunu duyan Ferruhzad koşup Yezdecird'in huzuruna gelmiş ve
yakası nı paçasını yırtıp bağırmaya başlayarak: "Herhalde beni öldürmek
istiyorsunuz" demiş ve Yezdecird kendi eliyle emniyette olduğuna dair bir
emanname yazıncaya kadar oradan ayrılmamıştı. Ayrıca Yezdecird O'nu, aile
efradını ve yanında bulunanları Mahuveyh'e teslim edip kendisini bu konuda
şahit kılmıştı. Neyzek yaklaştığı sırada Yezdecird Ebu Baraz'ın teklifi üzerine
O'nu eğlenceler ve müziklİ törenlerle karşılamıştı. İki hükümdar
karşılaştıkları anda Ebu Baraz biraz geride durmuş ve Neyzek O'nu yaya olarak
karşılamıştı. Yezdecird O'na kendi özel atlarından birisinin getirilmesini
emretmiş Neyzek de bu ata binmişti. Her ikisi yürüyüp de askerlerinin tam
ortasına geldiklerinde yan yana durmuş ve Neyzek şöyle demişti:
"Beni
kızlarından birisiyle evlendir ki düşmanlarına karşı sana yardımcı
olayım." Ancak bu teklifi duyan Yezdecird Neyzek'e küfretmiş, Neyzek de
O'nun kafasına bir darbe vurmuştu. Bağırıp çağırmağa başlayan Yezdecird kaçmış,
Neyzek'in adamları da Yezdecird'İn askerlerini öldÜrmeye başlamıştı. Yezdecird
de oradan uzaklaşıp bir değirmeneinin evine sığınarak Üç gün bir şey yiyip
içmeden gizlenmiş, değirmenci O'na: "Ey Şaki herif, çık da bir şeyler
yiyiver, mutlaka acıktın artık!" dediğinde Yezdecird şöyle karşılık
vermişti:
"Ben
şarkı söylenmeden yemek yiyemem." Bu arada değirmencinin yanında şarkı
söyleyen bir adam varmış. Değirmenei ona şarkı söylemesini teklif edince o da
Yezdecird'in yemek yemesi için şarkı söylemiş ve nihayet Yezdecird yemeğe
başlamıştı. Bu şarkıcı oradan ayrılıp gittiğinde Yezdecird'in başına gelenleri
duymuş ve onun eşkalini ve evsafını sorunca O'na Yezdecird'in nitelikleri
anlatılmış ve eşkali tarif edilmişti. Bunun üzerine Ebu Baraz onunla bir atlı
gönderip Yezdecird'i boğmasını ve nehre atmasını emreder. Atlı değirmencinin
yanına geldiğinde Yezdecird'in nerede gizlendiğini söylemesi için onu dövmeye
başlamış, ancak değirmenci inkar edip durmuştu. Ancak tam oradan ayrılıp
gideceği sırada askerlerden birisi ona: "Ben burada bir misk kokusu
duyuyorum," demişti. Nehir tarafına bakıp da ipekten bir elbisenin suda
olduğunu görmüş ve ona yaklaştığında Yezdecird olduğunu anlamıştı. Yezdecird
kendisini öldürmemesini ve nerede olduğunu söylememesini rica edip yüzüğünü,
kolyesini ve bileziklerini verir. Ancak adam: "Bana dört dirhem ver, seni
serbest bırakayım" der. Ne var ki Yezdecird'in dört dirhemi yoktur. Ona
şöyle der: "Benim şu yüzüğümün değeri ve pahası biçilemez, işte al
onu." Fakat adam kabul etmez. Bunun üzerine Y ezdecird: "Bana, bir
gün dört dirheme muhtaç olacaksın diye söylenip dururdu. İşte bu acı günümü de
gördüm," diye söylenir. Sonra küpelerinden birini çıkarıp onu gizlemesi
için değirmenciye verir, fakat gelen atlılar O'nu öldürmek isterler. Yezdecird
onlara şöyle der: "Yazıklar olsun size! Biz din kitaplarında hükümdarları
öldüren kişilerin Allah tarafından dünyada yakılacağını okuyup duruyoruz. Beni
öldürmeyin, ya bir Dehkan'a götürün veya Araplara teslim edin, onlar bana
ilişmezler." Bunun üzerine onlar Yezdecird'i yakalayıp bir yay kirişi ile
boğarlar ve suya atarlar. Merv Piskoposu O'nu sudan çıkararak bir tabuta koyup
defneder. Ebu Baraz Yezdecird'in küpelerinden birisinin nerede olduğunu sormuş
ve onun akıbetinin ne olduğunu söyleyen adamı yakalayıp itiraf edinceye kadar
dövmüştü.
Diğer
bir rivayette ise şunlar kaydedilir: Yezdecird Arapların Kirman'a varmalarından
önce oradan ayrılarak Merv dolaylarına varır ve oradan etTabaseyn ve Kühistan'a
dört bin atlı ile girer. Tam Merv'e yaklaşacağı sırada birinin adı Baraz,
diğerinin ise Sencan olan iki kumandan ile karşılaşır. Bunlar kendi aralarında
sürekli olarak anlaşamayan ve birbirlerine kin besleyen iki kişi idiler. Baraz
sürekli olarak Sencan'ın aleyhinde bulunup onun öldürülmesi için tuzaklar
hazırlar. Ancak bu haber etrafa yayılıp Sencan'ın hanımlarından birisi bunu
işitir. Durumu öğrenen Sencan adamlarını toplayarak Yezdecird'in sarayına
gider. Sencan'ın geldiğini duyan Baraz kaçıp giderken Yezdecird de korkarak
kaçar ve Merv'e iki fersah kadar uzaklıkta bulunan bir değirmene gider,
değirmen taşı yapan adamın evine gizlenir. Değirmenci yedirip içirir ve O'ndan
bir şey ister. Yezdecird de ona kemerini verir. Ancak değirmenci Yezdecird'e:
"Bana dört dirhem ver yeter" der. Yezdecird'in yanında ise dört
dirhem bulunmaz. Sonra Yezdecird orada uyuyunca değirmenci O'nu bir balta ile
öldürür; karnını yararak suda batsın diye içine ağır şeyler yerleştirip nehre
atar.
Merv'de
bulunan bir papaz O'nun öldürüldüğünü duyar. Bu papaz şehirde bulunan
Hıristiyanları toplayarak onlara şöyle der: "Şehriyar'ın oğlu öldürülmüş.
Şehriyar bin Şirin, onun dedesi Anuşirevan zamanında bizim milletimiz olan
Hıristiyanların nasıl bir güvenliğe ve şerefe nail olduklarını, bu güvenlik ve
şerefin de ne demek olduğunu bilirseniz işte bundan dolayı bizim Yezdecird'e
matem tutmamız ve O'na Hıristiyan mezarı yapmamız gerekmektedir. Hıristiyanlar
O' nun dediklerine uyup bir mezar inşa edip Y ezdecird' in cesedini sudan
çıkarmış, kefenlemiş ve kendi mezarlarına gömmüşlerdi.
Yezdecird
yirmi yıl hükümdarlık etmişti. O'nun hükümdarlığının dört yılı rahat ve huzur
içinde, altı yılı ise Müslümanlarla savaşlarda, şiddet ve ızdırap içinde
geçmişti. Yezdecird, Erdeşir bin Babek'in hükümdarlığının en son halkasıydı ve
ondan sonra ise buranın hükümranlığı Müslümanların eline geçmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ABDULLAH BİN
AMİR'İN HORASAN'I FETHETMESİ