İBNÜ’L-ESİR

2. CİLT

HİCRİ 31. YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

ABDULLAH BİN AMİR'İN HORASAN'I FETHETMESİ

 

Hz. Ömer bin el-Hattab şehit edilince Horasan halkı imzalamış oldukları ahdi bozarak isyan etmişlerdi. İbn Amir Fars illerini fethettiği zaman yanında bulunan Habib bin Evs et-Temimi O'na: "Ey Emir! İşte bu bölge senin önünde duruyor ve bu arazilerden çok azı fethedilmiş bulunmaktadır. Haydi, oraya doğru yönel, umulur ki Cenab-ı Hak sana yardım eder" demişti. İbn Amir O'nun bu teklifine: "Biz oraya gitmek konusunda emir aldık mı?" diye karşılık verir ve görüşünü benimsediğini açığa vurmaz. Başka bir rivayete göre ise, İbn Amir, Fars illerini fethettikten sonra Basra'ya dönerek İstahr bölgesinde Şerik bin el-A'ver el-Harisi'yi vekil bırakır. Bu arada Şerik bin el-A'ver, İstahr Mescidi'ni inşa ettirir. İbn Amir Basra'ya vardığmda el-Ahnef bin Kays veya bir başkası O'na gelerek şöyle der: "Düşmanın senden kaçıp durmaktadır ve senden de bir hayli korkmaktadır, önündeki bölgeler ise gayet geniştir. Haydi oraya doğru yürü, umulur ki Cenab-ı Allah sana yardım eder ve dinini aziz kılar." İbn Amir hazırlıklar yapıp Basra'da Ziyad'ı vekil bırakarak Kirman'a doğru yola çıkar ve Kirman'a da ashabdan biri olan Mücaşi' bin Mes'ud'u vali olarak tayin eder. İbn Amir yine ahidIerini bozmuş olan Kirman'a karşı savaşmasını Mücaşi'e emreder. Diğer taraftan aynı şekilde ahidIerini bozup isyan etmiş olan Sicistan halkı üzerine de er-Rabi' bin Ziyad el-Harsi'yi gönderir. İbn .Amir kendisi de öncülerin komutasına Ahnef bin Kays'ı getirerek NisabUr'a ve Horasan'ın kapısı durumunda olan et-Tabeseyn adlı iki kaleye varır. Ancak buranın halkı ile barış anlaşması yapması üzerine Kuhistan'a doğru gider. Kühistan halkı Müslümanlara karşı koymağa girişince aralarında savaş başlar, kalelerine sığınmaya mecbur edinceye kadar savaş devam eder. İbn .Amir'in kaleye yaklaşması üzerine Kühistanlılar altı yüz bin dirhem ödemek şartıyla anlaşmaya varırlar. Diğer bir rivayete göre ise Bekr İbn Vail diyarının bir parçası olan Kuhistan üzerine giden Umeyr bin Ahmer el-Yeşkeri idi.

 

İbn Amir Rüstak-Zam üzerine bir askeri birlik göndermiştir. RüstakZam, NisabUr'a bağlı olup silah zoruyla fethedilmişti. Aynı şekilde İbn .Amir yine NisabUr'a bağlı olan Baharz ve Cuveyn illerini fethetmişti.

 

Aynı şekilde İbn .Amir Nisabur'a bağlı olan Beyhak üzerine el-Esved bin Külsum el-Adevi'yi göndermişti. Esved bin Külsüm son derece zahid adamdı. Beyhak'a vardığında kale surunda açılmış olan bir gedikten içeri dalmış ve O'nunla birlikte de Müslümanlardan bir grup bu yarıktan içeri girivermişlerdi. Şehre girdiklerinde el-Esved şehit oluncaya kadar yanındakilerle birlikte düşmanla çarpışmıştı. O'nun şehit olması üzerine askerin başına kardeşi Edhem bin Külsum getirilmiş ve Beyhak'ı fethetmeyi başarmıştı. el-Esved Cenab-ı Allah'ın kendisini düşmanlardan yırtıcı hayvanlarla kuşların midelerinde muhafaza etmesini dua ederdi. Kardeşi şehre girdiğinde cesedini bulamamış, O'nunla birlikte şehirde şehit olan arkadaşlarını defnetmişti. Diğer taraftan İbn Amir, Nisabur bölgesine bağlı Buşt ilini fethetmişti. Buşt Büst şehrinden ayrıdır. Buşt ayrı bir şehir olup Horasan'ın Nisabur bölgesine bağlıydı. Büst ise Davun bölgesindedir.

 

İbn Amir Havat, Esferayin ve Ergiyan'ı fethettikten sonra Nisabur üzerine yürüyerek etrafındaki yerleri ele geçirmiş ve orayı da aylarca kuşattıktan sonra fethetmişti. Kalenin dörtte birini bir merzuban (komutan) savunuyor, kendi bulunduğu kısmı korumaya çalışıyordu. Bu dört parçadan birinin merzubanlarından biri Müslümanları şehre sokmak için onlardan eman dilemişti. Merzubanın bu isteği kabul edilmiş, o da geceleyin kapıyı açmış ve Müslümanlar şehre girmişlerdi. Ancak şehrin en büyük merzubanı yanındakilerle birlikte iç kaleye sığınmış ve bütün Nisabur'a eman verilmek üzere sulh talebinde bulunmuştu. Onun bu isteği kabul edilmiş ve bir milyon dirhem ödemek şartıyla anlaşma yapılmış ve buranın valiliğine Kays bin el-Heysem. esSülemi getirilmişti. İbn Amir oradan Nesa ve Abiyurd üzerine askerler göndermiş, barış yoluyla buraları ele geçirilmişti. Diğer taraftan da Serahs üzerine Abdullah bin Hazim es-Sülemi ile birlikte başka bir askeri birlik göndermişti. Serahs'a gelen Müslümanlar buranın halkı ile savaşa girişmiş, fakat şehrin ahalisi eman vermek suretiyle Müslümanlardan barış istemişlerdi. Ancak bu barış şehrin adamlarından yüz kişiye eman verilmesi üzerine akdedilmiş bulunuyordu. Abdullah bin Hazim es-Sülemİ merzubanın bu isteğini kabul etmiş ve şehre girince merzuban kendisini bu yüz adam içinde zikretmediği için onu öldürmüş ve şehri silah zoruyla almış bulunuyordu. Tüs şehrinin merzubanı da İbn Amir'e gelmiş ve Tus şehri için altı yüz dirhem ödemek üzere anlaşma yapmışlardı. Abdullah bin Hazim veya bir başkası komutasında Herat'a ordu gönderince Herat merzubanı İbn Amir'e gelerek Herat, Badgiz ve Buşeync üzerine anlaşmalar yapmak üzere teklifte bulunmuştu. Diğer bir rivayete göre ise İbn Amir bizzat kendisi ordusuyla birlikte Herat üzerine yürümüş, halkı ile savaşa girişmiş ve buranın merzubanı İbn Amir'e bir milyon dirhem ödemek üzere anlaşma akdetmişti. İbn Amir' in buraya kadar uzandığını işiten Merv merzubanı da ona haber gönderip iki milyon iki yüz bin dirhem üzerine anlaşma yapma teklifinde bulunur. Bundan başka rivayetler de zikredilir. İbn Amir Merv merzubamna İbn Nu'man el-Bahili'nin yüzüğünü göndermişti. Merv şehri, Sine köyü hariç olmak Üzere, tümüyle sulhen fethedilmiş, ancak Sine köyü kılıç zoruyla alınmıştı. Bunun arkasından İbn Amir el-Ahnef, İbn Kays'ı Toharistan'a göndermişti. el-Ahnef "Ahnef Rustak'i" diye bilinen Savencerd'e varıp burayı muhasara etmiş ve şehir halkıyla üç yüz bin dirhem üzerine sulh akdetmişti. Ahnef buranın halkına şöyle demişti: Bizden bir adam şehre girip de orada ezan okuyup geri dönünceye kadar ona dokunmamanız üzere sizinle sulh akdederim." Onlar da bunu kabul ettiler. el-Ahnef oradan da Merv er-Ruz tarafında çarpışmalara girişmiş, onları hezimete uğratarak şehirlerinde muhasara altına almıştı. Merver-Ruz'un merzubanı Yemen sahibi Bazan'ın akrabalarından birisi idi. Bu merzuban Ahnefe mektup yazarak: "Beni sulha yöneIten husus Bazan'ın İslam'ı kabul edişidir." demişti. Onunla altı yüz bin dirhem ödemek üzere sulh akdedilmişti. Oradan Rustak-Bag üzerine bir askeri birlik göndererek bölgeyi istila etmiş, koyun sürülerinden bir miktarını alıp getirmişler ve şehir halkıyla sulh akdedilmişti. Diğer taraftan Toharistan, Cuzcan ve Talekan ile Faryab şehirlerinin halkı bir araya gelerek Ahnef e karşı büyük bir ordu hazırlamışlar ve karşı karşıya gelip çarpışmalara girişmişlerdi. Saganyan hükümdan el-Ahnef üzerine atılıp vuruşmağa başlayınca el-Ahnef hükümdarın elinde bulunan mızrağı zorla çekip almış ve şiddetli bir hücuma geçmişti. Nihayet müşrikler hezimete uğramış, Müslümanlar onları kılıçtan geçirmiş ve istedikleri gibi ganimetler ele geçirip Merv er-Ruz'a geri dönmüşlerdi. Düşmanın bir kısmı Cuzcan'a sığınınca el-Ahnef onların üzerine el Akra' bin Habis et- Temimi'yi bir grup süvariyle göndermiş ve O'na şöyle demişti: "Ey Temimoğulları! Birbirinizle sevişiniz; muhabbet ediniz, aranızda adaleti yayınız ki sizin cihadınız başarıya ulaşsın. Mideleriniz ve cinsel isteklerinize karşı cihad ediniz ki dininize bağlı olasınız. Düşmana karşı da zalim olmayınız ki cihadınız başarıya ulaşsın." Bunun üzerine el-Akra' İbn Habis Cüzcan'da düşmanla karşılaşmış, Müslümanlar sanki bir kır gezintisine gider gibi müşrikleri hezimete uğratmış ve Cüzcan'ı silah zoruyla fethetmişlerdi.

 

Diğer taraftan el-Ahnef Talekan'ı ve Faryab'ı sulh yoluyla fethetmişti.

Fakat diğer bir rivayete göre Faryab'ı Umeyr bin Ahmer fethetmiş bulunuyordu. Diğer taraftan Toharistan'a bağlı olan Belh şehrine yürüyen el-Ahnef bir rivayete göre dört yüz bin, diğer bir rivayete göre ise yedi yüz bin dirhem ödemek şartıyla sulh akdetmişti. el-Ahnef Belh üzerine Esid bin el-Müteşemmis'i vali tayin ettikten sonra Harezm'e doğru gider. Harezm Ceyhun nehri kıyısındadır. Ancak el-Ahnefburanın fethini bir türlü başaramaz. Yakın arkadaşlarıyla istişarede bulunduktan sonra Hudayn bin el-Münzir O'na şöyle der: "Amr bin Ma'dikerib der ki: ''Eğer bir şeye gücün yetmezse onu bırak ve gücün erişinceye kadar da ona ilişme.'' "

 

Useyd Belh'e varıp buranın halkıyla sulh akdetmişti. Belhliler Useyd'e bir sürü dirhem ve dinarın yanı sıra birçok davar ve hediyeler sunmuşlardı. Useyd onlara şöyle demişti: "Biz sizinle bunlar üzerine anlaşma yapmadık!" Onlar da: "Doğru, bunun üzerine anlaşma yapmadınız, ancak biz bu hediyeleri bu günkü idarecilerimize takdim ediyoruz." diye karşılık vermişler, Useyd de bunun üzerine: "Bu verdikleriniz benim hakkım mıdır, değil midir, bilemeyeceğim; ancak bunları şimdilik yanımda tutuyorum" demişti. el-Ahnef oraya vardığında durumu haber vermişlerdi. Onlara bu hediyeler hakkında sorular sorduğunda Useyd'e dediklerini O'na da tekrarlamışlardı. el-Ahnef de bu hediyeleri alıp İbn Amir'e gidip durumu anlatmış, O da şöyle demişti: "Ey Ebu Bahr, al bunları!" el-Ahnef'in: "Benim bunlara ihtiyacım yoktur" demesi üzerine de İbn Amir bunları almıştı.

 

Hasan el-Basri şöyle der: "el-Kureşı onları malına katmıştı. Zaten o bu gibi şeyleri mala katanlardan idi."

 

İbn Amir bütün bu fetihleri gerçekleştirdikten sonra Müslümanlar O'na şöyle demişlerdi: "Senin Fars, Kirman, Sicistan ve Horasan bölgeleri gibi geniş arazileri fethetmen şimdiye kadar kimseye nasip olmamış büyük fetihlerdir. " Amir onlara şöyle karşılık vermişti: "Evet, inşaallah bütün bunlardan elim boş olarak ayrılıp gitmekle Allah'a karşı olan şükrümü mutlaka eda edeceğim. Ben buradan itibaren ihrama girerek gidiyorum." Gerçekten Nisabur'da ihrama girerek Hz. Osman'ın huzuruna gitmiş ve yerine Horasan'da Kays bin Heysem'i vekil olarak bırakmıştı. Kays bin Heysem Toharistan'a girdikten sonra O'nunla sulh akdetmeyen ve boyun eğmeyen bir tek şehir bile kalmamıştı. Simincan'a geldiği zaman buranın halkı itaat etmek istememiş, O da onları muhasara ederek şehri kılıç zoruyla fethetmişti.

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

KİRMAN'IN FETHİ