İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
ABDULLAH
BİN AMİR'İN HORASAN'I FETHETMESİ
Hz.
Ömer bin el-Hattab şehit edilince Horasan halkı imzalamış oldukları ahdi bozarak
isyan etmişlerdi. İbn Amir Fars illerini fethettiği zaman yanında bulunan Habib
bin Evs et-Temimi O'na: "Ey Emir! İşte bu bölge senin önünde duruyor ve bu
arazilerden çok azı fethedilmiş bulunmaktadır. Haydi, oraya doğru yönel, umulur
ki Cenab-ı Hak sana yardım eder" demişti. İbn Amir O'nun bu teklifine:
"Biz oraya gitmek konusunda emir aldık mı?" diye karşılık verir ve
görüşünü benimsediğini açığa vurmaz. Başka bir rivayete göre ise, İbn Amir,
Fars illerini fethettikten sonra Basra'ya dönerek İstahr bölgesinde Şerik bin
el-A'ver el-Harisi'yi vekil bırakır. Bu arada Şerik bin el-A'ver, İstahr
Mescidi'ni inşa ettirir. İbn Amir Basra'ya vardığmda el-Ahnef bin Kays veya bir
başkası O'na gelerek şöyle der: "Düşmanın senden kaçıp durmaktadır ve senden
de bir hayli korkmaktadır, önündeki bölgeler ise gayet geniştir. Haydi oraya
doğru yürü, umulur ki Cenab-ı Allah sana yardım eder ve dinini aziz
kılar." İbn Amir hazırlıklar yapıp Basra'da Ziyad'ı vekil bırakarak
Kirman'a doğru yola çıkar ve Kirman'a da ashabdan biri olan Mücaşi' bin
Mes'ud'u vali olarak tayin eder. İbn Amir yine ahidIerini bozmuş olan Kirman'a
karşı savaşmasını Mücaşi'e emreder. Diğer taraftan aynı şekilde ahidIerini
bozup isyan etmiş olan Sicistan halkı üzerine de er-Rabi' bin Ziyad el-Harsi'yi
gönderir. İbn .Amir kendisi de öncülerin komutasına Ahnef bin Kays'ı getirerek
NisabUr'a ve Horasan'ın kapısı durumunda olan et-Tabeseyn adlı iki kaleye
varır. Ancak buranın halkı ile barış anlaşması yapması üzerine Kuhistan'a doğru
gider. Kühistan halkı Müslümanlara karşı koymağa girişince aralarında savaş
başlar, kalelerine sığınmaya mecbur edinceye kadar savaş devam eder. İbn
.Amir'in kaleye yaklaşması üzerine Kühistanlılar altı yüz bin dirhem ödemek
şartıyla anlaşmaya varırlar. Diğer bir rivayete göre ise Bekr İbn Vail
diyarının bir parçası olan Kuhistan üzerine giden Umeyr bin Ahmer el-Yeşkeri
idi.
İbn
Amir Rüstak-Zam üzerine bir askeri birlik göndermiştir. RüstakZam, NisabUr'a
bağlı olup silah zoruyla fethedilmişti. Aynı şekilde İbn .Amir yine NisabUr'a
bağlı olan Baharz ve Cuveyn illerini fethetmişti.
Aynı
şekilde İbn .Amir Nisabur'a bağlı olan Beyhak üzerine el-Esved bin Külsum
el-Adevi'yi göndermişti. Esved bin Külsüm son derece zahid adamdı. Beyhak'a
vardığında kale surunda açılmış olan bir gedikten içeri dalmış ve O'nunla
birlikte de Müslümanlardan bir grup bu yarıktan içeri girivermişlerdi. Şehre
girdiklerinde el-Esved şehit oluncaya kadar yanındakilerle birlikte düşmanla
çarpışmıştı. O'nun şehit olması üzerine askerin başına kardeşi Edhem bin Külsum
getirilmiş ve Beyhak'ı fethetmeyi başarmıştı. el-Esved Cenab-ı Allah'ın
kendisini düşmanlardan yırtıcı hayvanlarla kuşların midelerinde muhafaza
etmesini dua ederdi. Kardeşi şehre girdiğinde cesedini bulamamış, O'nunla
birlikte şehirde şehit olan arkadaşlarını defnetmişti. Diğer taraftan İbn Amir,
Nisabur bölgesine bağlı Buşt ilini fethetmişti. Buşt Büst şehrinden ayrıdır.
Buşt ayrı bir şehir olup Horasan'ın Nisabur bölgesine bağlıydı. Büst ise Davun
bölgesindedir.
İbn
Amir Havat, Esferayin ve Ergiyan'ı fethettikten sonra Nisabur üzerine yürüyerek
etrafındaki yerleri ele geçirmiş ve orayı da aylarca kuşattıktan sonra
fethetmişti. Kalenin dörtte birini bir merzuban (komutan) savunuyor, kendi
bulunduğu kısmı korumaya çalışıyordu. Bu dört parçadan birinin merzubanlarından
biri Müslümanları şehre sokmak için onlardan eman dilemişti. Merzubanın bu
isteği kabul edilmiş, o da geceleyin kapıyı açmış ve Müslümanlar şehre
girmişlerdi. Ancak şehrin en büyük merzubanı yanındakilerle birlikte iç kaleye
sığınmış ve bütün Nisabur'a eman verilmek üzere sulh talebinde bulunmuştu. Onun
bu isteği kabul edilmiş ve bir milyon dirhem ödemek şartıyla anlaşma yapılmış
ve buranın valiliğine Kays bin el-Heysem. esSülemi getirilmişti. İbn Amir
oradan Nesa ve Abiyurd üzerine askerler göndermiş, barış yoluyla buraları ele
geçirilmişti. Diğer taraftan da Serahs üzerine Abdullah bin Hazim es-Sülemi ile
birlikte başka bir askeri birlik göndermişti. Serahs'a gelen Müslümanlar
buranın halkı ile savaşa girişmiş, fakat şehrin ahalisi eman vermek suretiyle
Müslümanlardan barış istemişlerdi. Ancak bu barış şehrin adamlarından yüz
kişiye eman verilmesi üzerine akdedilmiş bulunuyordu. Abdullah bin Hazim
es-Sülemİ merzubanın bu isteğini kabul etmiş ve şehre girince merzuban
kendisini bu yüz adam içinde zikretmediği için onu öldürmüş ve şehri silah
zoruyla almış bulunuyordu. Tüs şehrinin merzubanı da İbn Amir'e gelmiş ve Tus
şehri için altı yüz dirhem ödemek üzere anlaşma yapmışlardı. Abdullah bin Hazim
veya bir başkası komutasında Herat'a ordu gönderince Herat merzubanı İbn Amir'e
gelerek Herat, Badgiz ve Buşeync üzerine anlaşmalar yapmak üzere teklifte
bulunmuştu. Diğer bir rivayete göre ise İbn Amir bizzat kendisi ordusuyla
birlikte Herat üzerine yürümüş, halkı ile savaşa girişmiş ve buranın merzubanı
İbn Amir'e bir milyon dirhem ödemek üzere anlaşma akdetmişti. İbn Amir' in
buraya kadar uzandığını işiten Merv merzubanı da ona haber gönderip iki milyon
iki yüz bin dirhem üzerine anlaşma yapma teklifinde bulunur. Bundan başka
rivayetler de zikredilir. İbn Amir Merv merzubamna İbn Nu'man el-Bahili'nin
yüzüğünü göndermişti. Merv şehri, Sine köyü hariç olmak Üzere, tümüyle sulhen
fethedilmiş, ancak Sine köyü kılıç zoruyla alınmıştı. Bunun arkasından İbn Amir
el-Ahnef, İbn Kays'ı Toharistan'a göndermişti. el-Ahnef "Ahnef
Rustak'i" diye bilinen Savencerd'e varıp burayı muhasara etmiş ve şehir
halkıyla üç yüz bin dirhem üzerine sulh akdetmişti. Ahnef buranın halkına şöyle
demişti: Bizden bir adam şehre girip de orada ezan okuyup geri dönünceye kadar
ona dokunmamanız üzere sizinle sulh akdederim." Onlar da bunu kabul
ettiler. el-Ahnef oradan da Merv er-Ruz tarafında çarpışmalara girişmiş, onları
hezimete uğratarak şehirlerinde muhasara altına almıştı. Merver-Ruz'un
merzubanı Yemen sahibi Bazan'ın akrabalarından birisi idi. Bu merzuban Ahnefe
mektup yazarak: "Beni sulha yöneIten husus Bazan'ın İslam'ı kabul
edişidir." demişti. Onunla altı yüz bin dirhem ödemek üzere sulh
akdedilmişti. Oradan Rustak-Bag üzerine bir askeri birlik göndererek bölgeyi
istila etmiş, koyun sürülerinden bir miktarını alıp getirmişler ve şehir
halkıyla sulh akdedilmişti. Diğer taraftan Toharistan, Cuzcan ve Talekan ile
Faryab şehirlerinin halkı bir araya gelerek Ahnef e karşı büyük bir ordu
hazırlamışlar ve karşı karşıya gelip çarpışmalara girişmişlerdi. Saganyan
hükümdan el-Ahnef üzerine atılıp vuruşmağa başlayınca el-Ahnef hükümdarın
elinde bulunan mızrağı zorla çekip almış ve şiddetli bir hücuma geçmişti.
Nihayet müşrikler hezimete uğramış, Müslümanlar onları kılıçtan geçirmiş ve
istedikleri gibi ganimetler ele geçirip Merv er-Ruz'a geri dönmüşlerdi.
Düşmanın bir kısmı Cuzcan'a sığınınca el-Ahnef onların üzerine el Akra' bin
Habis et- Temimi'yi bir grup süvariyle göndermiş ve O'na şöyle demişti:
"Ey Temimoğulları! Birbirinizle sevişiniz; muhabbet ediniz, aranızda
adaleti yayınız ki sizin cihadınız başarıya ulaşsın. Mideleriniz ve cinsel
isteklerinize karşı cihad ediniz ki dininize bağlı olasınız. Düşmana karşı da
zalim olmayınız ki cihadınız başarıya ulaşsın." Bunun üzerine el-Akra' İbn
Habis Cüzcan'da düşmanla karşılaşmış, Müslümanlar sanki bir kır gezintisine
gider gibi müşrikleri hezimete uğratmış ve Cüzcan'ı silah zoruyla
fethetmişlerdi.
Diğer
taraftan el-Ahnef Talekan'ı ve Faryab'ı sulh yoluyla fethetmişti.
Fakat
diğer bir rivayete göre Faryab'ı Umeyr bin Ahmer fethetmiş bulunuyordu. Diğer
taraftan Toharistan'a bağlı olan Belh şehrine yürüyen el-Ahnef bir rivayete
göre dört yüz bin, diğer bir rivayete göre ise yedi yüz bin dirhem ödemek
şartıyla sulh akdetmişti. el-Ahnef Belh üzerine Esid bin el-Müteşemmis'i vali
tayin ettikten sonra Harezm'e doğru gider. Harezm Ceyhun nehri kıyısındadır.
Ancak el-Ahnefburanın fethini bir türlü başaramaz. Yakın arkadaşlarıyla
istişarede bulunduktan sonra Hudayn bin el-Münzir O'na şöyle der: "Amr bin
Ma'dikerib der ki: ''Eğer bir şeye gücün yetmezse onu bırak ve gücün erişinceye
kadar da ona ilişme.'' "
Useyd
Belh'e varıp buranın halkıyla sulh akdetmişti. Belhliler Useyd'e bir sürü
dirhem ve dinarın yanı sıra birçok davar ve hediyeler sunmuşlardı. Useyd onlara
şöyle demişti: "Biz sizinle bunlar üzerine anlaşma yapmadık!" Onlar
da: "Doğru, bunun üzerine anlaşma yapmadınız, ancak biz bu hediyeleri bu
günkü idarecilerimize takdim ediyoruz." diye karşılık vermişler, Useyd de
bunun üzerine: "Bu verdikleriniz benim hakkım mıdır, değil midir,
bilemeyeceğim; ancak bunları şimdilik yanımda tutuyorum" demişti. el-Ahnef
oraya vardığında durumu haber vermişlerdi. Onlara bu hediyeler hakkında sorular
sorduğunda Useyd'e dediklerini O'na da tekrarlamışlardı. el-Ahnef de bu
hediyeleri alıp İbn Amir'e gidip durumu anlatmış, O da şöyle demişti: "Ey
Ebu Bahr, al bunları!" el-Ahnef'in: "Benim bunlara ihtiyacım
yoktur" demesi üzerine de İbn Amir bunları almıştı.
Hasan
el-Basri şöyle der: "el-Kureşı onları malına katmıştı. Zaten o bu gibi
şeyleri mala katanlardan idi."
İbn
Amir bütün bu fetihleri gerçekleştirdikten sonra Müslümanlar O'na şöyle
demişlerdi: "Senin Fars, Kirman, Sicistan ve Horasan bölgeleri gibi geniş
arazileri fethetmen şimdiye kadar kimseye nasip olmamış büyük fetihlerdir.
" Amir onlara şöyle karşılık vermişti: "Evet, inşaallah bütün
bunlardan elim boş olarak ayrılıp gitmekle Allah'a karşı olan şükrümü mutlaka
eda edeceğim. Ben buradan itibaren ihrama girerek gidiyorum." Gerçekten
Nisabur'da ihrama girerek Hz. Osman'ın huzuruna gitmiş ve yerine Horasan'da
Kays bin Heysem'i vekil olarak bırakmıştı. Kays bin Heysem Toharistan'a
girdikten sonra O'nunla sulh akdetmeyen ve boyun eğmeyen bir tek şehir bile
kalmamıştı. Simincan'a geldiği zaman buranın halkı itaat etmek istememiş, O da
onları muhasara ederek şehri kılıç zoruyla fethetmişti.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA