İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
SİCİSTAN
ve KABİL'İN FETHİ
Daha
evvel Hz. Ömer el-Hattab zamanını anlatırken Sicistan'ın fethedildiğini kaydetmiştik.
Ancak Hz. Ömer'in vefatından sonra Sicistan halkı yapmış oldukları sulh
anlaşmasını bozmuş ve isyan etmişlerdi. İbn Amir Horasan'a gönderilince,
kendisi de Kirman üzerinden Sicistan üzerine er-Rabi' bin Ziyad el-Harisi'yi
göndermişti. O Zalik Kalesi'ne varıncaya kadar yol almış, sonra Mihrican
Günü'nde buranın halkı üzerine saldırarak Dihkan'ını esir almış, ancak Dihkan
kendi canına karşılık fidye olarak altınla bezeyip gümüşle kaplamış olduğu bir
harbe'yi vermiş ve Müslümanlarla Fars illeriyle yapılan sulh anlaşmasının aynı
şartlarıyla bir anlaşma akdetmişti. Daha sonra Kerküye adı verilen şehre varıp
buranın halkıyla sulh anlaşması akdedip Zerenc yakımndaki Ruşt şehrinde
konakladı. buranın halkıyla çarpışmalara giriştiğinde Müslümanlardan bazıları
şehit düşmüş, fakat müşrikler hezimete uğramış, onlardan pek çok kimse
katledilmişti. Sonra er-Rabi' bin Ziyad Naşiniz'e giderek orayı fethetmiş ve
oradan da Şervaz'a gidip halkım mağlup etmişti. er-Rabi' Şervaz'dan Zerene'e
vararak orada konaklamış, halkıyla giriştiği çarpışmalarda onları hezimete
uğratıp kalelerini muhasara altına almıştı. Zerene merzubanı er-Rabi'e haber
göndererek ondan sulh istemiş, eman dilediğini ve kendisinin bizzat O'na
sığınarak nefsini emniyete almak istediğini bildirmişti. er-Rabi' öldürülen
düşman askerlerinin biri üzerine oturarak diğer bir cesede dayanmış ve
adamlarına aynı şeyi yapmalarını emretmişti. Zerene merzubanı bu hali görünce
hemen bin köle ve her bir köleyle birlikte altından bir kase ödemeleri şartıyla
sulh akdetmeyi teklif etmişti. Müslümanlar bu anlaşmayı imzalayıp şehre
girmişlerdi. Daha sonra Rabi' bir vadi durumunda olan Senanlz'a girmiş ve
Rüstem'in atlarının bulunduğu köye gitmek üzere bu vadiyi geçmişti. Bu köye
vardığında köy halkı ve burada bulunan askerler onunla çarpışmış, neticede
onları mağlup ederek Zerene'e geri dönmüş ve burada yaklaşık bir yıla yakın
ikamet etmişti. Daha sonra Zerene'de bir görevli bırakarak İbn Amir'in yanına
döndüğünde buranın halkı bu görevliyi kovmuş ve tekrar isyan etmişlerdi.
er-Rabi'in
valiliği bir buçuk yıl sürmüştü. Bu müddet içinde kırk bin kişiyi esir etmişti.
Katibi Hasan el-Basri idi. İbn Amir, Abdurrahman bin Semure bin Habib bin
Abdişems'i Sieisran Valiliği'ne tayin etmiş, Abdurrahman da oraya doğru hareket
edip Zerene'i muhasara altına alarak merzubanı ile iki milyon dirhem ve iki bin
hizmetçi çocuk ödemek üzere sulh anlaşması yapmıştı. Abdurrahman Hint
tarafından Zerene ve el-Keşş arasında bulunan iki bölgeyi er-Ruhaç tarafında
bulunan nokta ile Davun arasında bulunan noktayı tamamen kendi hakimiyeti
altına almıştı. ed-Davun illerine vardığında buranın halkını ez-Züz (er-Rüd)
dağı civarında muhasara altına almış ve nihayet onlarla da barış imzalayarak
ez-Zuz'a girmişti. ez-Zuz'da altından bir heykel vardı. Bu heykelin gözleri
yakuttan idi. Heykelin ellerini kesip gözlerinde bulunan yakutları alarak
merzubamna şöyle dedi: "Bu altın ve mücevheratı bir tarafa bırak. Şunu
haber vereyim ki sana bu heykelin ne bir faydası, ne de bir zararı
dokunur." Abdurrahman sonra Kabil ile Gazne diye bildiğimiz Zabulistan
vilayetlerine giderek buraları fethetmişti. Abdurrahman daha sonra Zerene'e
dönerek Hz. Osman'ın şehadeti vaki oluncaya kadar burada kalmıştı. Abdurrahman
Zerene'de Umeyr bin Ahmer el-Yeşkeri'yi yerine vekil bırakarak oradan ayrılıp
gitmişti. O'nun ayrılması üzerine buranın halkı isyan etmiş, Umeyr bin Ahmer'e
itaat etmekten vazgeçmişlerdi. Ziyad bin el-A'cem Umeyr bin Ahmer hakkında şu
beyti söylemiş: ''Eğer Umeyr olmasaydı Yeşker Kabilesi helak olurdu Ama eninde
sonunda Yeşker Kabilesi yok olacaktır.''
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA