İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
HİCRETİN
ON İKİNCİ YILI (18 Mart 633 - 6 Mart 634)
HALİD
BİN VELİD'İN IRAK'A GİTMESİ VE HİRELİLERLE YAPILAN BARIŞ
Bu
senenin Muharrem (18 Mart - 16 Nisan 633) ayında Hz. Ebu Bekir (R.A.) Yemame'de
bulunan Halid bin Velid'e haber gönderip, Irak üzerine yürümesini emretti.
Durum böyle olmayıp Yemame'den Medine'ye geldikten sonra Hz. Ebu Bekir'in onu
Irak'a gönderdiği de söylenmiştir. Halid, Banikya, Barusima ve Ülleys denilen
yerlere kadar vardı ve buraların halkları O'nunla barış antlaşmaları yaptılar.
O'nunla barış yapanlardan biri İbn Saluba diye bilinen bir kişi idi. Bu
antlaşmaya göre, Kisra'nın payı dışında on bin dinar verilecekti. Kisra'nın
payı ise, adam başı dört dirhem idi. Halid, onlardan ayrıca cizye de aldı.
Daha
sonra Hire'ye varıncaya kadar yoluna devam etti. İyas bin Kabisa et-Tai ile
birlikte Hire'nin soyluları çıkıp Halid'in yanına geldiler. İyas, en-Nu'man bin
el-Münzir'den sonra Hire Emıri olmuştu. Halid onları, ya İslam'ı kabul etmeye
ya da cizye vermeye yahut da savaş yapmaya çağırdı. Onlar cizye vermeyi kabul
edince doksan bin dirhem karşılığında barış yaptı. Böylelikle bu ve barış
yaptığı diğer küçük yerleşim alanlarından alınan cizyeler, İslam Tarihi'nde
Farslılardan ilk olarak alınan cizyeler oldu.
Denildiğine
göre, Hz. Ebu Bekir (r.a.) O'na Ubulle'den başlamasını emretmiş, diğer taraftan
İyas bin Ganm'a da yazarak Irak üzerine yürümesini ve el-Musayyah'dan
başlayarak üst taraftan Irak'a girip Halid ile karşılaşıncaya kadar yoluna
devam etmesini emretmiş idi. Daha önce el-Müsenna bin Harise eş-Şeybani Irak'a
savaşmak üzere gitmek amacıyla Hz. Ebu Bekir'den izin istemiş, O da müsaade
etmişti. Bu bakımdan Müsenna, Halid'in gelişinden daha önce de Iraklılara
hücumlar yapıyordu. Hz. Ebu Bekir (r.a.), Halid ile İyas'a mürtedIerle savaşmış
olanların kendilerine katılmasını ve hiçbir mürtedin de kendileriyle birlikte
kesinlikle savaşa katılmamasını emretmiş idi. Onlar da bu emri yerine getirerek
daha sonra Hz. Ebu Bekir'den yardım istemek amacıyla mektup yazınca, Hz. Ebu
Bekir (R.A.), Halid'e, Temimli Ka'ka' bin Amr'ı gönderdi. O'na: "Sen O'na
bir adamı göndererek mi yardım ediyorsun?" diye sorunca, onlara: "Bu
adam gibisinin bulunduğu bir ordu, asla yenilmez" diye cevap verdi, İyad'a
da Himyerli Abd bin Gavs'ı yardımcı olarak gönderdi. Hz. Ebu Bekir (r.a.),
Müsenna, Harmele, Ma'zur ve Selma'ya mektuplar yazarak Ubulle'de Halid'e
katılmalarını emretti. Halid, on bin savaşçı ile birlikte ilerledi. Müsenna ve
arkadaşları ile birlikte sekiz bin kişi vardı.
Halid,
Ubulle'ye yaklaşınca askerlerini üçe bölüp onları aynı yoldan geçirmedi, öncü
kuvvetlerinin başında Müsenna vardı. Ondan sonra Adiyy bin Hatim, arkasından da
Halid'in kendisi gidiyordu. Düşmanlarla çarpışmak üzere ''Hafir'' denilen yerde
buluşacaklarını söylemişti. Burası İranlıların hem en büyük gediği, hem de en
güçlü yeri idi. Buranın komutanının rütbesi ''Usvar'', adı Hürmüz idi. Hürmüz,
karada Araplarla, denizde de Hindlilerle savaşıyordu. Onların haberlerini
alınca kral Erdeşir'e haber saldı ve bizzat kendisi etrafındakilerle birlikte
alelacele Halid'le karşılaşmak üzere yola koyuldu. Onların Hafir denilen yerde
buluşmak üzere sözleştiklerini haber alınca, daha önce oraya varıp konakladı,
öncü olarak ise Kubaz ve Enuşecan'ı geçirdi. Bunlar büyük Erdeşir'in oğulları
idiler. Kaçmamak için birbirleriyle zincirlerle bağlandılar. Halid, onların bu
durumunu haber alınca askerlerle birlikte Kazıma üzerine yürüdü. Fakat Hürmüz
buraya da ondan önce geldi. Hürmüz Araplara çok kötü şekilde komşuluk
yaptığından hepsi O'na karşı kinle dolmuşlardı. Hatta bu konuda,
"Hürmüz'den de kafir" diyerek O'nu bir darb-ı mesel haline
getirmişlerdi.
Halid,
yoluna devam edip bir başka suyun kenarında konakladı. Arkadaşları: "Ne
yapacaksın?" diye sorunca, onlara: "Yemin olsun, bu su, iki gruptan
kim daha sabırlıysa onun olacaktır" diye cevap verince, ağırlıklarını
indirdiler. Halid, Farslılar üzerine gitti ve onlarla karşılaştı. Yüce Allah
bir bulut gönderip Müslüman saflarının arka tarafına yağmur yağdırdı.
Böylelikle Müslümanların manevi güçleri artmış oldu. Hürmüz, ortaya çıkıp teke
tek dövüşmek üzere Halid'i istedi. Arkadaşlarını da Halid'i arkadan vurup
öldürmek üzere hazırladı. Halid önüne çıktı ve yaya olarak O'na doğru gitti.
Hürmüz de atından inince, çarpışmaya başladılar. Halid, O'nu kucağına alınca,
Hürmüz'ün arkadaşları hamle yaptılarsa da bu durum Halid'i Hürmüz'ü öldürmekten
alıkoymadı. Ka'ka' bin Amr da karşı hamle yaparak Hürmüz'ün arkadaşlarını
püskürttü. Böylelikle Farslılar bozguna uğradı, Müslümanlar da atlarına binip
onların peşinden gitti. Aynı zamanda bu olaya ''Zatü's-Selasil'' adı da
verilmiştir. Kubaz ile Enuşecan kurtuldular. Halid, Hürmüz'ün üzerindeki
değerli eşyaları aldı. Başlığının değeri yüz bin idi; çünkü Hürmüz'ün Farslılar
arasındaki şerefi son noktasına varmış bulunuyordu. Onların adetlerine göre bu
mertebeye gelen bir kişinin başlığının değeri yüz bin oluyordu. Halid, zafer
müjdesini ve ganimetlerin beşte birini Hz. Ebu Bekir'e gönderdi. Kendisi de
Basra'da büyük köprünün bulunduğu yerde konaklayıncaya kadar yoluna devam etti.
Müsenna bin Harise'yi Farslıların peşinden, Ma'kil bin Mukarrin'i de Übülle'ye
gönderdi. Ma'kil burayı fethedip malları ve esirleri topladı.
Bu
husus nakilcilerin bildiğinin aksinedir. Çünkü Übülle Hicretin on dördüncü
yılında Ömer bin Hattab döneminde Utbe bin Gazvan tarafından fethedilmiştir.
Müsenna
bin Harise, Hisnü'l-Mer'e diye bilinen kaleyi kuşatmış ve kaleye adını veren
kadın da İslam'a girmiştir. Halid ve arkadaşları, Hz. Ebu Bekir'in emri
dolayısıyla çiftçilere ilişmediler.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
BU YIL MEYDANA
GELEN DİĞER OLAYLAR
FIRAT KIYISINDA
BULUNAN ÜLLEYS OLAYI
FURAT BADEKLİ GÜNÜ
VAK'ASI ve HİRE'NİN FETHİ
HİRE FETHİNDEN
SONRAKİ OLAYLAR
BERŞA
OĞULLARININ MUSAYYAH VAKASI
es-SENİ İLE
ez-ZÜMEYL VAKALARI