İBNÜ’L-ESİR |
2. CİLT |
FIRAT
KIYISINDA BULUNAN ÜLLEYS OLAYI
Velece
Günü Halid, Bekr bin Vail'e mensup ve Farslar'a yardımcı olan Hıristiyanları öldürünce
yine onların kavimlerinden olan Hıristiyanlar bu duruma kızmışlar ve İranlılara
yazarak ''Ülleys'' denilen yerde başlarında Abdülesved el-İcli olduğu halde
toplandılar. Müslümanlar arasında Uteybe bin en-Nahhas, Said bin Murre, Furat
bin Hayyan, Mez'ur bin Adiyy ile Müsenna bin Lahik Hıristiyanlara karşı en katı
olanlardı. Erdeşır de Kaşinasa'da bulunan Behmen Cazeveyh'e yazarak Ülleys'te
bulunan Hıristiyan Arapların yanına gitmeyi emretti. Behmen Cazeveyh onlara
Caban'ı gönderip kendisi gelinceye kadar savaşmamasını emretti. Behmen'in
kendisi de yapacakları konusunda danışmak üzere Erdeşır'in yanına gitti. Hasta
olduğunu görünce yanında bekledi. İcl, Teymu'l-lat, Dubay'a ve Cabir bin Büceyr
Hıristiyanları ile Hire halkından olan çevredeki Araplar Caban'ın etrafında
toplandılar. Halid, Bekr Hıristiyanları ile diğerlerinin toplandıkları haberini
alınca, onların üzerine yürümüş, fakat Caban'ın yaklaşmakta olduğundan haberdar
olamamıştı. Caban, Ülleys'de görülünce Acemler ona: "Elimizi çabuk tutup
hücum mu edelim, yoksa askerler yemeğini yesin ve onlara da toplantı halinde
olduğumuzu farkettirmeyelim, sonra mı savaşalım?" diye sorunca, Caban:
"Size ilişmezlerse siz de gevşek davranın" dedi. Pakat Caban'ın
dediğine kulak asmayarak sofraları kurdular. Halid ise onların yanına varıp
yükleri indirdi. Ağırlıklar indirildikten sonra onlara doğru gidip Abdülesved,
İbn Ebcer ve Malik bin Kays ile teke tek dövüşmeyi istedi. Aralarından ona
karşı Malik çıktı. Halid O'nu öldürdü. Bu sefer Acemler yemeklerini alelacele
bırakınca, Caban onlara: "Ben size dememiş miydim ki, Allah'a yemin olsun,
hiçbir ordunun öncü kuvvetinden bundan korktuğum gibi korkmuş değilim",
deyip şu talimatı verdi: "Yemeğinizi yiyemediyseniz ona zehir katınız.
Zaferi kazanırsanız bu sizin için en basit bir zarar olur. Yok, onlar zafer
kazanırsa bu yemeği yemekle yok olup gidecekler." Fakat onunla beraber
olanlar bunu yapmadılar. Şiddetli bir çarpışmaya tutuştular. Müşrikler Behmen
Cazeveyh'in geleceği ümidi ile daha bir sebat ediyorlar ve Müslümanlara karşı
sabırla direniyorlardı. Bu sırada Halid: "Allah'ım, eğer sen bunları
yenilgiye uğratacak olursan, onların kanları nehir gibi akıncaya kadar elime
geçirdiğim herkesin boynunu uçuracağım" diye söylemişti. Farslılar
yenilmiş ve Halid'in münadisi: "Esirlere dikkat ediniz, savaşa
katılmayanların dışında olanların hepsini öldürünüz" diye seslendi.
Müslümanlar esirlerini getirdiler ve bir gün bir gece onların boyunlarını
vuracak kimseler görevlendirdi. Ka'ka' ve başkaları O'na: "Sen bütün
yeryüzündekileri öldürecek bile olsan onların kanları dediğin şekilde akmaz. Bu
bakımdan bu kanların üzerine su dök, böylece senin yeminin de yerini bulmuş
olur" dediler, o da bunu yaptı ve buna kan nehri anlamına gelen
''Nehru'd-dem'' adı verildi. Halid yemeğin başına geçerek Müslümanlara:
"Ben, onu sizlere veriyorum" diye söyledi. Müslümanlar akşam yemeğini
oradan yediler. Ve o zamana kadar yufkayı görmemiş olanlar "Bu beyaz
parçalar da ne oluyor?" diyorlardı.
Öldürülenler
yetmiş bin kişiyi bulmuş ve bu vak'a da Safer ayında olmuştu.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA