باب: قول الله
تعالى: {وما
كنتم تستترون
أن يشهد عليكم
سمعكم ولا
أبصاركم ولا
جلودكم ولكن ظننتم
أن الله لا
يعلم كثيراً
مما تعملون}
/فصلت: 22/.
41. ALLAH TEALA'NIN "SİZ NE KULAKLARINIZIN, NE
GÖZLERİNİZİN, NE DE DERİLERİNİZİN ALEYHİNE ŞAHİTLİK ETMESİNDEN SAKINMIYORDUNUZ,
YAPTIKLARINIZDAN ÇOĞUNU ALLAH'IN BİLMEYECEĞİNİ SANIYORDUNUZ"(Fussilet 22)
SÖZÜ
حدثنا
الحميدي:
حدثنا سفيان:
حدثنا منصور،
عن مجاهد، عن
أبي معمر، عن
عبد الله رضي
الله عنه قال:
اجتمع
عند البيت
ثقفيَّان
وقرشي، أو
قرشيان
وثقفي، كثيرة
شحم بطونهم،
قليلة فقه
قلوبهم، فقال
أحدهم: أترون
أن الله يسمع
ما نقول؟ قال
الآخر: يسمع
إن جهرنا، ولا
يسمع إن أخفينا،
وقال الآخر:
إن كان يسمع
إذا جهرنا فإنه
يسمع إذا
أخفينا،
فأنزل الله
تعالى: {وما كنتم تستترون
أن يشهد عليكم
سمعكم ولا أبصاركم
ولا جلودكم}.
الآية.
[-7521-] Abdullah b. Mes'ud şöyle demiştir: Beytin
yanında Sakif kabilesine mensup iki kişi ile bir Kureyşli veya iki Kureyşli bir
Sakifli biraraya geldi. Bunlar karınlarının yağı çok, kalplerinin anlayışı az
olan kimselerdi. Bunlardan biri diğerlerine "Allah'ın bizim
söylediklerimizi işittiği kanaatinde misiniz?" diye sordu. Diğer biri
"Eğer açıktan söylersek işitir, gizli söylersek işitmez" dedi. Diğeri
de "Eğer açıktan söylediğimizi işitiyorsa o takdirde gizlediğimiz zaman da
işitir" dedi. Bunun üzerine Allah "Siz ne kulaklarınızın, ne
gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhine şahitIik etmesinden sakınmıyordunuz,
yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz" ayetini
indirdi.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
Yukarıdaki hadisin isnadında yer alan Abdullah, Abdullah b.
Mesud'dur. Bu hadisin açıklaması Fussilet Suresinin Tefsirinde geçmişti. (Pek geniş değil ancak istiyorsanız). buraya tıklayın
İbn Battal şöyle der: İmam Buharl'nin böyle bir başlık
açmasından maksadı, Yüce Allah'ın işittiğini ortaya koymaktır. O bu konudaki
açıklamasını uzatmıştır. Tevhid Bölümünün baş taraflarında "Allah işitici
ve görücüdür" şeklinde bir başlık geçmişti. Onun bu bölümden maksadı,
Allah'ın dilediği zaman konuştuğu şeklindeki kanaatini ispat etmektir.
İbn Battal şöyle demiştir: Bu hadis sahih olan kıyası ispat
ederken fasid olanı çürütmektedir. Çünkü "Allah açıktan söylersek işitir,
gizli söylersek işitmez" diyen, fasid bir kıyas yapmıştır. Çünkü o Allah'ın
işitmesini açıktan söyleneni işiten, gizli söyleneni işitmeyen insanların
işitmesine benzetmiştir. "Eğer açıktan söylediğimizi işitiyorsa, o
takdirde gizlediğimizi de işitir" diyen, kıyasında isabetli davranmıştır.
Çünkü o Allah'ı yaratıklarına benzetmemiş, onlara benzemekten tenzih etmiştir.
Bunların tümü, fıkıh ve anlayış yetenekleri az olarak nitelenmiştir.
Zira isabetli söyleyen bile söylediğinin gerçekliğine
inanmamaktadır. Çünkü o "Eğer işitiyorsa" şeklinde şüpheli bir ifade
kullanmıştır.