باب: النذر في
الطاعة.
28. İTAAT KONUSUNDA NEZİRDE BULUNMAK
{وما
أنفقتم من
نفقة أو نذرتم
من نذر فإن
الله يعلمه
وما للظالمين
من أنصار}
/البقرة: 270/.
Ve Allahu Teala'nın "Yaptığınız her harcamayı ve adadığınız
her adağı muhakkak Allah bilir. Zalimler için hiç yardımcı yoktur"(Bakara
270) sözü
حدثنا أبو
نعيم: حدثنا
مالك، عن طلحة
بن عبد الملك،
عن القاسم، عن
عائشة رضي
الله عنها،
عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (من
نذر أن يطيع
الله فليطعه،
ومن نذر أن
يعصيه فلا
يعصه).
[-6696-] Aişe r.anha'nın nakline göre Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Her kim Allah'a itaat etmeyi adarsa ona itaat etsin. Her kim
de Allah'a karşı masiyet işlemeyi nezrederse sakın Allah'a asi olmasın!"
buyurmuştur.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İtaat Konusunda Nezir {adak)." Yani adağın bu
çeşidinin hükmü. Yukarıdaki başlığın "babun" şeklinde tenvinli olma
ihtimali de vardır. İmam Buhari "en-nezr fi't-taa" ifadesiyle
mübtedayı (özneyi) habere (yüklem) hasıretmektedir ki netice olarak buradan
masiyete yapılan nezirin şer'an nezir olmadığı ifade edilmiş olmaktadır.
"Her kim Allah'a itaat etmeyi adarsa ona itaat etsin."
"İtaat" vacib veya müstehab olmaktan daha geneldir. Vacib olan bir
fiilde onu zamana bağlamak suretiyle nezirde bulunmak tasavvur edilebilir.
Mesela bir kimse vakti girer girmez namaz kılmaya nezirde bulunsa belirlediği o
vakitte bunu yapması gerekir. Mali ve bedeni tüm ibadetlerden müstehab olanlara
gelince bunlar nezir (adak) sebebiyle vacib hale gelirler ve nezreden kimsenin
kayıtladığı şey ile kayıtlanırlar. Bu haber itaat yolunda yapıldığı takdirde
onu yerine getirmenin emredildiği, masiyet yolunda yapıldığı takdirde onu
yerine getirmenin yasaklı ğı konusunda açık ve nettir. Acaba bir masiyetin
işlenmesi adandığında yemin kefareti gerekir mi yoksa gerekmez mi? Bu konuda
alimlerin iki görüşü sözkonusudur. Bunun açıklaması bundan iki başlık sonra
gelecektir.