باب: إذا نذر،
أو حلف: أن لا
يكلم
إنساناً، في الجاهلية،
ثم أسلم.
29. İSLAMA GİRMEDEN ÖNCE BİR KİMSE İLE KONUŞMAYACAĞINI NEZREDEN
VEYA YEMİN EDEN, SONRA DA MÜSLÜMAN OLAN KİMSENİN DURUMU '
حدثنا محمد
بن مقاتل أبو
الحسن: أخبرنا
عبد الله: أخبرنا
عبيد الله بن
عمر، عن نافع،
عن ابن عمر:
أن
عمر قال: يا
رسول الله،
إني نذرت في
الجاهلية أن
أعتكف ليلة في
المسجد
الحرام، قال:
(أوف بنذرك).
[-6697-] İbn Ömer'in nakline göre Hz. Ömer "Ya
Resulallah! Ben cahiliye devrinde Mescid-i Haram'da bir gece itikaf etmeyi
nezretmiştim (ne yapayım)?" dedi. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem
"Nezrini yerine getir!" buyurdu.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"İslama Girmeden Önce Bir Kimse İle Konuşmayacağını
Nezreden Veya Yemin Eden, Sonra da Müslüman Olan Kimsenin Durumu." Yani bu
adağı yerine getirmek gerekli midir yoksa değil midir? Yukarıdaki başlıkta yer
alan "cahiliye" kelimesinden maksat, kişinin İslamdan önceki
durumudur. Cahiliye, esasen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
gönderilmesinden önceki durumun adıdır. Tahavı bu mesele için "Müşrik iken
adakta bulunup, sonra Müslüman olan kimsenin durumu" şeklinde bir başlık
kullanmıştır ve sonra bunun ne demek olduğunu açıklamıştır. Tahavı orada Hz.
Ömer'in cahiliye döneminde itikafta bulunacağına dair yaptığı adak hakkındaki
İbn Ömer hadisine yer vermiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona 'f\dağını
yerine getir" emrini vermiştir. İbn Battal şöyle der:
İmam Buhari yemini, adağı, konuşmamayı itikafa kıyaslamıştır.
Buna göre bir kimse Müslüman olmadan önce herhangi bir şeyi yapacağına dair
yemin etse veya adakta bulunsa Müslüman olduğu takdirde bunu yerine getirmesi
gerekir. Çünkü o kişi Müslüman olduğunda Hz. Ömer olayının zahirine göre
adağını yerine getirmek kendisine vacib olmaktadır. İbn Battal, İmam Şafil ve
Ebu Sevr'in de bu kanaatte olduklarını belirtmiştir. İbn Hazm da İmam ŞafiJ'den
bu şekilde bir görüş nakletmiştir. Şafil mezhebinde meşhur olan görüşe göre bu,
onlardanbazılarının görüşüdür. İmam Şafiı ve arkadaşlarına göre böyle bir yemin
veya nezre uymak gerekmez. Tam tersine bu müstehabtır. Malikilerin ve Hanemerin
görüşü de bu doğrultudadır. Bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel bunun vacib
olduğunu söylemiştir. Taberi, Malikllerden el-Muğiia b. Abdurrahman, İmam
Buhari, Davı}d ve ona uyanlar bunun vacib olduğunu kesin bir dille ifade
etmişlerdir.
Biz de şunu ekleyelim: İmam Buhari' den bundan önce böyle bir
yemin veya nezri yerine getirmenin vacib olduğuna dair açık bir ifade mevcutsa
ne ala! Aksi takdirde onun attığı başlık, yalın olarak kendisinin buna uymanın
vacib olduğunu söylediğini göstermez. Zira bu başlık, onun böyle bir yemin veya
nezri yerine getirmenin mendub olduğunu söylediğine de muhtemeldir. Buna göre
soru, "Böyle bir kimseye nezrine uymak medup olur mu olmaz mı?"
şeklinde takdir edilir.