SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EYMAN VE’N-NUZUR

<< 2159 >>

باب: قول النبي صلى الله عليه وسلم: (وايم الله).

2. NEBİ S.A.V.'İN وايم الله  DİYEREK YEMİN ETMESİ

 

حدثنا قتيبة بن سعيد، عن إسماعيل بن جعفر، عن عبد الله بن دينار، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال:

 بعث رسول الله صلى الله عليه وسلم بعثاً، وأمَّر عليهم أسامة بن زيد، فطعن بعض الناس في إمرته، فقام رسول الله صلى الله عليه وسلم فقال: (إن كنتم تطعنون في إمرته، فقد كنتم تطعنون في إمرة أبيه من قبل، وايم الله إن كان لخليقاً للإمارة، وإن كان لمن أحب الناس إلي، وإن هذا لمن أحب الناس إلي بعده).

 

[-6627-] İbn Ömer r.a.'den rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Usame İbn Zeyd komutanlığında bir seriye gönderdi. Ancak bazı kimseler Usame'nin komutanlığı hakkında ileri geri konuşmaya başladılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun üzerine şöyle buyurdu:

 

''Usame'nin komutanlığı hakkında ileri geri konuşuyorsunuz. Daha önce babasının komutanlığı hakkında da ileri geri konuşmuştunuz. Allah'a yemin ederim ki, (babası Zeyd) komutanlığa layıktı, o benim en çok sevdiğim kişilerden biriydi. Usame de Zeyd'den sonra benim en çok sevdiğim kimselerden biridir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nebi s.a.v.'in ........ diyerek yemin etmesi: İbn Abbas'tan nakledildiğine göre Allah'a yemin etmek Allah'ın isimleriyle yemin etmektir. Bu nedenle Malikiler ve Hanefiler ...... ifadesinin bir yemin olduğu kanaatindedirler. Şafiiler'e göre yemine niyet etme halinde bu lafızia yemin sabit olur. Yemin dışında bir niyetle bu lafız kullanılırsa o zaman yemin sabit olmaz. Bu lafız mutlak olarak söylenirse, anlamı ile ilgili iki değerlendirme bulunmaktadır:

 

Bunların doğru olanı yemin niyetiyle söylenmemişse bu lafızia yemin sabit olmayacağıdır. Ahmed İbn Hanbel'den bu hususta iki görüş nakledilmiştir. Bunların sahih olanı bu lafızia yemin sabit olacağıdır.

 

Gazali .uıl IJ ifadesinin anlamı ile ilgili iki görüş bulunduğunu belirtmiştir.

Bu görüşlerden birine göre bu lafız .uıG anlamındadır. Diğer görüşe göre ise i .uı anlamındadır. Tercih edilmesi gereken görüş de ikincisidir. Bazıları ...... lafzının.uıl  lafzı ile aynı anlama geldiğini söylemişlerdir. Maverdi,.uıı  lafzının, ..... lafzının aksine, Arap örfünde kullanımının oldukça yaygın olduğunu belirtmiştir ........ lafzının kullanımıyla yeminin sabit olacağını söyleyenler bu lafzın .uıl  anlamına gelmesinden hareket etmişlerdir .... Allah'ın sıfatlarından biridir, O'nun sıfatları kadimdir. Nevevi, et-Tehzib'de .uıl IJ lafzının ....... tamlaması gibi olduğunu, bu nedenle mutlak olarak söylendiğinde bu lafızia yeminin sabit olduğunu söylemiştir.

 

Bir sonraki bölüm başlığı altında yer alan bir rivayet bu lafzın yemin anlamına geldiğini desteklemektedir. Süleyman İbn Davud aleyhisseıam kıssası ile ilgili Ebu Hureyre'den nakledilen bu hadise göre Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim ki .........." Süleyman inşallah deseydi (istediği kadar çocuğu olur ve bunların) her biri cihat ederdi» Allah en doğrusunu bilir .

 

.......lafzının mutlak söylenmesi ile yeminin sabit olacağını ileri sürenler bu hadise dayanmışlardır. Oysa bu hadis sadece önce takdir edilenin aynısına delalet etmektedir, .uıl ........' Allah hakkı için anlamındadır.

 

Musannif daha sonra Usame İbn Zeyd'in komutan tayin edilmesi ile ilgili İbn Ömer hadisini nakletmiştir. Bu hadis Megazi ve Menakıb'da yeterince şerh edilmişti.

 

باب: كيف كانت يمين النبي صلى الله عليه وسلم.

3. NEBİ S.A.V. NASIL YEMİN EDERDİ?

 

وقال سعد: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (والذي نفسي بيده).

Sa'd, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in..........Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim, diyerek yemin ettiğini nakletmiştir.

 

وقال أبو قتادة: قال أبو بكر عند النبي صلى الله عليه وسلم: لاها الله إذاً.

Ebu Katade, Ebu Bekir'in, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında ..... dediğini nakletmiştir.

يقال: والله وبالله وتالله.

 

 

 

حدثنا محمد بن مقاتل أبو الحسن: أخبرنا عبد الله: أخبرنا موسى بن عقبة، عن سالم، عن عبد الله قال:

 كثيراً مما كان النبي صلى الله عليه وسلم يحلف: (لا ومقلِّب القلوب).

 

6253 - حدثنا محمد بن يوسف، عن سفيان، عن موسى بن عقبة، عن سالم، عن ابن عمر قال:

 كانت يمين النبي صلى الله عليه وسلم: (لا ومقلِّب القلوب).

 

[-6628-] İbn Ömer, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in لا ومقلِّب القلوب Hayır, kalpleri çevirene yemin ederim, diye yemin ettiğini nakletmiştir.

 

 

حدثنا موسى: حدثنا أبو عوانة، عن عبد الملك، عن جابر بن سمرة،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (إذا هلك قيصر فلا قيصر بعده، وإذا هلك كسرى فلا كسرى بعده، والذي نفسي بيده، لتُنْفَقَنَّ كنوزهما في سبيل الله).

 

[-6629-] Cabir İbn Semure'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:

 

"Kayser helak olduktan sonra başka kayser yoktur, kisra helak olduktan sonra da başka kisra yoktur. Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki, onların hazineleri Allah yolunda infak edilecektir.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري: أخبرني سعيد بن المسيَّب: أن أبا هريرة قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إذا هلك كسرى فلا كسرى بعده، وإذا هلك قيصر فلا قيصر بعده، والذي نفس محمد بيده، لتُنْفَقَنَّ كنوزهما في سبيل الله).

 

[-6630-] Ebu Hureyre r.a.'den nakledildiğinegöre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle demiştir:

 

"Kayser helak olduktan sonra başka kayser yoktur, kisra helak olduktan sonra da başka kisra yoktur. Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki, onların hazineleri Allah yolunda infak edilecektir.

 

 

حدثني محمد: أخبرنا عبدة، عن هشام بن عروة، عن أبيه، عن عائشة رضي الله عنها،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم أنه قال: (يا أمَّة محمد، والله لو تعلمون ما أعلم لبكيتم كثيراً ولضحكتم قليلاً).

 

[-6631-] Aişe r.anha Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini nakletmiştir:

 

"Ey Muhammet ümmeti, Allah'a yemin ederim ki, benim bildiklerimi bilseniz çok ağlar, az gülerdiniz.»

 

 

حدثنا يحيى بن سليمان قال: حدثني ابن وهب قال: أخبرني حيوة قال: حدثني أبو عقيل، زهرة بن معبد: أنه سمع جده عبد الله بن هشام قال:

 كنا مع النبي صلى الله عليه وسلم، وهو آخذ بيد عمر بن الخطاب، فقال له عمر: يا رسول الله، لأنت أحب إلي من كل شيء إلا من نفسي، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (لا، والذي نفسي بيده، حتى أكون أحب إليك من نفسك).

فقال له عمر: فإنه الآن، والله، لأنت أحب إلي من نفسي، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (الآن يا عمر).

 

[-6632-] Abdullah İbn Hişam şöyle rivayet etmiştir: Biz Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanındaydık. O, Ömer İbn el-Hattab'ın elini tutuyordu. Ömer r.a. ona şöyle dedi:

 

"Ey Allah'ın resulü, kendim hariç, seni herkesten daha çok seviyorum» dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Hayır, nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki, beni kendinden de daha çok sevmelisin, buyurdu. Ömer r.a.:

 

"Evet, Allah'a yemin ederim ki, şimdi seni kendimden de daha çok seviyorum» dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Şimdi oldu, ey Ömer'' dedi.

 

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني مالك، عن ابن شهاب، عن عبيد الله بن عبد الله بن عتبة بن مسعود، عن أبي هريرة وزيد بن خالد أنهما أخبراه:

 أن رجلين اختصما إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقال أحدهما: اقض بيننا بكتاب الله، وقال الآخر، وهو أفقههما: أجل يا رسول الله، فاقض بيننا بكتاب الله وأذن لي أن أتكلم، قال: (تكلم). قال: إن ابني كان عسيفاً على هذا - قال مالك: والعسيف الأجير - زنى بامرأته، فأخبروني أن على ابني الرجم، فافتديت منه بمائة شاة وجارية لي، ثم أني سألت أهل العلم، فأخبروني أن ما على ابني جلد مائة وتغريب عام، وإنما الرجم على امرأته، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أما والذي نفسي بيده لأقضينَّ بينكما بكتاب الله، أما غنمك وجاريتك فردُُّ عليك). وجلد ابنه مائة وغربه عاماً، وأمر أنيس الأسلمي أن يأتي امرأة الآخر، فإن اعترفت رجمها، فاعترفت فرجمها.

 

[-6633 - 6634-] Ebu Hureyre ve Zeyd İbn Halid iki adamın birbirinden davacı olarak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna geldiklerini rivayet ettiler. Adamlardan biri:

 

 "Aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet’’ dedi. Diğeri -daha zeki biriydi-: "Evet, ey Allah'ın elçisi, aramızda Allah'ın kitabı ile hükmet, izin ver de konuşayırTI» dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Konuş» dedi. Adam şöyle dedi: "Benim oğlum bu adamın yanında işçi olarak çalışıyordu. Adamın hanımı ile zina etti. Oğluma recm cezası verileceğini söylediler. Ben de recm cezasına karşılık yüz koyun ve bir cariye ile fidye ödedim. Daha sonra ilim adamlarına sordum. Onlar da oğlumun cezasının yüz sopa ve bir yıl sürgün edilmek olduğunu, ancak bu adamın hanımının cezasının recm olduğunu söylediler.» Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki, aranızda Allah'ın kitabı ile hükmedeceğim. Koyunların ve cariyen senindir, sana geri verilecektir" buyurdu. Adamın oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün cezası verdi. Üneys el-Eslemi'ye, bahsi geçen kadına gitmesini, suçunu itiraf ederse, kadını recmetmesini emretti. Kadın suçunu itiraf etti, Uneys de onu recmetti.

 

 

حدثني عبد الله بن محمد: حدثنا وهب: حدثنا شعبة، عن محمد بن أبي يعقوب، عن عبد الرحمن بن أبي بكرة، عن أبيه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (أرأيتم إن كان أسلم وغفار ومزينة وجهينة خيراً من تميم، وعامر بن صعصعة، وغطفان، وأسد، خابوا وخسروا). قالوا: نعم، فقال: (والذي نفسي بيده إنهم خير منهم).

 

[-6635-] Abdurrahman İbn Ebi Bekre, babasından naklen Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle dediğini nakletmiştir:

 

"Ne dersiniz, Eslem, Ğifar, Müzeyne ve Cüheyne kabileleri zarar ve ziyanda olan Temim, Amir İbn Sa'sa'a, Gatafan ve Esed'den daha hayırlı değilmidir? "Ashap Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e

 

"Evet" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Nefsimi elinde tutana yemin ederim ki onlar bunlardan daha hayırlıdır" buyurdu.

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزُهري قال: أخبرني عروة، عن أبي حميد الساعدي أنه أخبره:

 أن رسول الله صلى الله عليه وسلم استعمل عاملاً، فجاءه العامل حين فرغ من عمله، فقال: يا رسول الله، هذا لكم وهذا أهدي لي. فقال له: (أفلا قعدت في بيت أبيك وأمك، فنظرت أيهدى لك أم لا).

ثم قام رسول الله صلى الله عليه وسلم عشية بعد الصلاة، فتشهد وأثنى على الله بما هو أهله، ثم قال: (أما بعد، فما بال العامل نستعمله، فيأتينا فيقول: هذا من عملكم، وهذا أهدي لي، أفلا قعد في بيت أبيه وأمه فنظر: هل يهدى له أم لا، فوالذي نفس محمد بيده، لا يغلُّ أحدكم منها شيئاً إلا جاء به يوم القيامة يحمله على عنقه، إن كان بعيراً جاء به له رغاء، وإن كانت بقرة جاء بها لها خوار، وإن كانت شاة جاء بها تيعر، فقد بَلَّغْتُ).

فقال أبو حميد: ثم رفع رسول الله صلى الله عليه وسلم يده، حتى إنا لننظر إلى عفرة إبطيه. قال: أبو حميد: وقد سمع ذلك معي زيد بن ثابت، من النبي صلى الله عليه وسلم، فسلوه.

 

[-6636-] Ebu Humeyd es-Said! şöyle nakletmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, bir zekat memuru çalıştırmıştı. Memur, görevden dönünce Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemle gelip

 

 "Ey Allah'ın elçisi bunlar sizindir, bunlar da bana hediye olarak verildi" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem adama şöyle dedi:

 

"Ananın babanın evinde oturup bekleseydin bunlar sana yine hediye edilir miydi edilmez miydi?" Daha sonra namazın ardından kalkıp kelime-i şehadet getirdi, Allah'ı layıkıyla övdü ve şöyle dedi:

 

"Şimdi, bizim görevlendirdiğimiz memura ne oluyor da gelip "bu sizin toplamam için beni görevlendirdiğiniz (mal ve paradır) bu da bana hediye olarak verilmiştir" diyebiliyor. Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim ki (Ümmetin malından) bir şeyi haksız yere alan kimse kıyamet gününde bunu boynunda taşıyarak gelir. Bu mal bir deve ise böğürerek gelir. Bir sığır ise böğürerek gelir. Bir koyun ise meleyerek gelir. Ben size tebliğ ettim" EbU, Humeyd şöyle dedi: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem daha sonra ellerini kaldırdı. Biz koltuk altlarının beyazlığını görebiliyorduk.

 

Bu hadisi benimle beraber Zeyd İbn Sabit de Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellemiden dinlemiştir. Ona da sorun."

 

 

حدثني إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام، هو ابن يوسف، عن معمر، عن همَّام، عن أبي هريرة قال:

 قال أبو القاسم صلى الله عليه وسلم: (والذي نفس محمد بيده، لو تعلمون ما أعلم، لبكيتم كثيراً ولضحكتم قليلاً).

 

[-6637-] Ebu Hureyre'den şöyle rivayet edilmiştir:

 

Ebu'I-Kasım dedi ki: "Siz benim bildiklerimi bilseydiniz çok ağlar az gülerdiniz.

 

 

حدثنا عمر بن حفص: حدثنا أبي: حدثنا الأعمش، عن المعرور، عن أبي ذر قال:

 انتهيت إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم وهو يقول في ظل الكعبة: (هم الأخسرون وربِّ الكعبة، هم الأخسرون وربِّ الكعبة). قلت: ما شأني أيُرى فيَّ شيء، ما شأني؟ فجلست إليه وهو يقول، فما استطعت أن أسكت، وتغشَّاني ما شاء الله، فقلت: من هم بأبي أنت وأمي يا رسول الله؟ قال: (الأكثرون أموالاً، إلا من قال: هكذا، وهكذا، وهكذا).

 

[-6638-] Ebu Zer' şöyle demiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Kabe'nin gölgesinde şöyle derken ben onun yanına vardım:

 

"Kabe'nin rabbine yemin ederim ki, onlar en çok ziyan edenlerdir. Kabe'nin rabbine yemin ederim ki, onlar en çok ziyan edenlerdir." Ben kendi kendime dedim ki:

 

"Ben ne yaptım? Ben de bir kusur mu gördü? Ben ne yaptım?" Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanında oturdum, kendimi tutamadım, susamayıp sordum: "Annem babam sana feda olsun ey Allah'm elçisi, onlar kimlerdir?" Şöyle cevap verdi:

 

"Malı çok olanlar, ancak şunu, şunu ve şunu söyleyenler hariç."

 

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب: حدثنا أبو الزناد، عن عبد الرحمن الأعرج، عن أبي هريرة:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (قال سليمان: لأطوفنَّ الليلة على تسعين امرأة، كلهن تأتي بفارس يجاهد في سبيل الله، فقال له صاحبه: إن شاء الله، فلم يقل إن شاء الله، فطاف عليهن جميعا فلم تحمل منهن إلا امرأة واحدة، جاءت بشق رجل، وايم الذي نفس محمد بيده، لو قال: إن شاء الله، لجاهدوا في سبيل الله فرساناً أجمعون).

 

[-6639-] Ebu Hureyre'den nakledildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:

 

"Süleyman aleyhisselam bir gecede doksan kadınla birlikte olmaya ve kadınlardan her birinin birer atlı mücahit dünyaya getirmesine yemin etti. Arkadaşı Süleyman a.s.'a, inşallah / Allah dilerse, demesini öğütledi ancak Süleyman bunu söylemedi. Süleyman bu kadınların hepsini dolaştı. Ancak biri hariç hiçbir kadın gebe kalamadı. Gebe kalan da sakatbir evlat doğurdu. Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim ki, inşallah deseydi, temenni ettiği gibi hepsi atlı birer mücahit doğururdu.

 

 

حدثنا محمد: حدثنا أبو الأحوص، عن أبي إسحق، عن البراء بن عازب قال:

 أهدي إلى النبي صلى الله عليه وسلم سرقة من حرير، فجعل الناس يتداولونها بينهم ويعجبون من حسنها ولينها، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (أتعجبون منها). قالوا: نعم يا رسول الله، قال: (والذي نفسي بيده، لمناديل سعد في الجنة خير منها).

لم يقل شعبة وإسرائيل، عن أبي إسحق: (والذي نفسي بيده).

 

[-6640-] Bera' İbn Azib şöyle edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e ipek bir kumaş parçası hediye edildi. Herkes bu kumaşın güzelliği ve yumuşaklığını o kadar beğendi ki elden ele dolaştırmaya başladı. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Çok mu beğendiniz? diye sordu. "Evet" dediler. Şöyle buyurdu: "Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki Sa'd'ın cennetteki mendilleri bundan daha güzeldir."

 

 

حدثنا يحيى بن بكير: حدثنا الليث، عن يونس، عن ابن شهاب: حدثني عروة بن الزبير: أن عائشة رضي الله عنها قالت: إن هند بنت عتبة بن ربيعة قالت:

 يا رسول الله، ما كان مما على ظهر الأرض أهل أخباء، أو خباء، أحب إلي أن يذلُّوا من أهل أخبائك، أو خبائك - شك يحيى - ثم ما أصبح اليوم أهل أخباء، أو خباء، أحب إلي من أن يعزُّوا من أهل أخبائك، أو خبائك. قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (وأيضا، والذي نفس محمد بيده). قالت: يا رسول الله، إن أبا سفيان رجل مسِّيك، فهل علي من حرج أن أطعم من الذي له؟ قال: (لا، إلا بالمعروف).

 

[-6641-] Aişe r.anha şöyle demiştir: Utbe İbn Rebia'nın kızı Hind Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e şöyle dedi:

 

"Ey Allah'ın elçisi bir zamanlar senin hane halkın kadar yeryüzünde zelil olmasını istediğim hiçbir hane yoktu. Oysa şimdi senin hane halkın kadar aziz olmasını istediğim hiçbir hane yoktur. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle dedi:

 

"Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim ki dediğin doğrudur." Hind:

 

"Ey Allah'ın elçisi, Ebu Süfyan tutumlu bir adamdır. Onun malından alıp ikramda bulunmamda bir mahzur var mıdır?" diye sordu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Makul ölçüde olduğu sürece bir mahzur yoktur" dedi.

 

 

حدثنا أحمد بن عثمان: حدثنا شريح بن مسلمة: حدثنا إبراهيم، عن أبيه، عن أبي إسحق: سمعت عمرو بن ميمون قال: حدثني عبد الله بن مسعود رضي الله عنه قال:

 بينما رسول الله صلى الله عليه وسلم مضيف ظهره إلى قبة من أدم يمان، إذ قال لأصحابه: (أترضون أن تكونوا ربع أهل الجنة). قالوا: بلى. قال: (أفلم ترضوا أن تكونوا ثلث أهل الجنة). قالوا: بلى. قال: (فوالذي نفس محمد بيده، إني لأرجو أن تكونوا نصف أهل الجنة).

 

[-6642-] Abdullah İbn Mesud r.a. şöyle buyurmuştur: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem sırtını deriden yapılmış yemen işi bir direğe yaslamıştı. Ashabına şöyle dedi:

 

"Cennet ehlinin dörtte biri olmayı ister misiniz?" Onlar da: "Evet" dediler. "Peki, üçte biri olmayı ister misiniz?" dedi. Onlar yine "Evet" dediler. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim ki ben sizin cennet ehlinin yarısı olmanızı ümit ediyorum."

 

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك، عن عبد الرحمن بن عبد الله بن عبد الرحمن، عن أبيه، عن أبي سعيد:

 أن رجلاً سمع رجلا يقرأ: {قل هو الله أحد}. يرددها، فلما أصبح جاء إلى رسول الله صلى الله عليه وسلم فذكر ذلك له، وكأن الرجل يتقالُّها، فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (والذي نفسي بيده، إنها لتعدل ثلث القرآن).

 

[-6643-] Ebu Said el-Hudri şöyle rivayet etmiştir. Bir adam birinin İhlas suresini tekrar tekrar okuduğunu duymuştu. Sanki adam bunu az buluyor gibiydi. Sabah olunca durumu Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e anlattı. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki bu süre Kur'an'ın üçte birine denktir."

 

 

حدثني إسحق: أخبرنا حبَّان: حدثنا همَّام: حدثنا قتادة: حدثنا أنس بن مالك رضي الله عنه:

 أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم يقول: (أتمُّوا الركوع والسجود، فوالذي نفسي بيده، إني لأراكم من بعد ظهري إذا ما ركعتم، وإذا ما سجدتم).

 

[-6644-] Enes İbn Malik Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işitmiştir:

 

"Rüku ve secdeyi tam yapınız. Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki ben sırtımın arkasından sizin rüku ve secdenizi görüyorum."

 

 

حدثنا إسحق: حدثنا وهب بن جرير: أخبرنا شعبة، عن هشام بن زيد، عن أنس بن مالك:

 أن امرأة من الأنصار أتت النبي صلى الله عليه وسلم معها أولادها، فقال النبي صلى الله عليه وسلم: (والذي نفسي بيده، إنكم لأحب الناس إلي). قالها ثلاث مرار.

 

[-6645-] Enes İbn Malik şöyle rivayet etmiştir. Ensardan bir kadın çocukları ile beraber Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yanına geldi. Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem üç kez şöyle buyurdu:

 

"Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki siz benim en sevdiğim kimselersiniz."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

Nebi s.a.v. nasıl yemin ederdi?: Devamlı ettiği yemin nasıldı? Ya da en çok nasıl yemin ederdi? Bu bölümde dört yemin lafzından söz edilmiştir. Bunlardan biri "Nefsimi elinde bulundurana yemin ederim" lafzıdır. "Muhammed'in nefsini elinde bulundurana yemin ederim" lafzı da bununla aynıdır. Bu lafzın başında bazen  bazen L..i bazen e r-:i getirilmiştir. İkinci lafız "Hayır, kalpleri değiştirene yemin ederim» lafzıdır. Uçüncüsü "Allah'a yemin ederim» lafzıdır. Dördüncüsü "Kabe'nin Rabbine yemin ederim» lafzıdır. i! .uıl   lafzının yemin anlamı taşıması lafzından değil, yemin edilmesinden kaynaklanır. Bu lafızların ilki hadislerde en çok varit alandır. İkincisi ile ilgili rivayette bu lafzın da çok kullanıldığına değinilmiştir.

 

İbn Hazm Allah'ın, Kur'an ve sahih sünnette yer alan isimleri ve sıfatları ile yemin edilmiş olacağını, buna muhalefetin kefaret gerektireceğini belirtmişlerdir. Malikilerin ve Hanefilerin görüşü de budur. Bu görüş Şafilerden garip olarak nakledilmiştir.

 

 

Şafiilerin meşhur görüşüne ve Hanbelilere göre üç çeşit yemin vardır: Bunlardan biri er-Rahman, alemlerin rabbi, mahlukatın yaratıcısı gibi Allah'a has isim ve sıfatlarla edilen yemindir. Bu lafızlar ister tek başına söylensin ister Allah kastedilerek söylensin bunlarla edilen yemin gerçekleşmiş sayılır, bağlayıcıdır. İkincisi Allah hakkında kullanıldığı gibi başka varlıklar için de sınırlı olarak kullanılan rab, hak gibi isim ve sıfatlarla edilen yeminlerdir. Bunlar Allah kastedilerek söylendiğinde bunlarla yemin gerçekleşmiş olur aksi takdirde gerçekleşmez. Üçüncüsü el-hayy, el-mümin, el-mevcut gibi başka varlıklar için de kullanılan isim ve sıfatlarla edilen yeminlerdir. Allah dışında bir varlık kastedilmişse ya da mutlak olarak kullanılmışlarsa bunlarla edilen yemin gerçekleşmiş sayılmaz. Ancak Allah adına yemin etmek kastedilerek bu lafızlarla yemin edilmişse sahih olan görüşe göre bu 'lafızlarla edilen yemin de bağlayıcıdır.

 

Bu başlık altında toplam yirmi hadis naklediimiştir.

 

Birinci hadis

 

(Sa'd dedi ki) Sa'd İbn Ebi Vakkas'tır. Bu hadis Ömer'in menkıbeleri arasında yer almıştır. Orada yeterince şerh edilmiştir. (3683. hadis)

 

(Hayır! Kalpleri evirip çevirene yemin ederim ........ İbn Mace bu hadisi Zühri'den naklen bir başka tarikle ve şu lafızia rivayet etmiştir: "Nebi s.a.v.'in en çok kullandığı yemin 'Hayır, kalpleri bir halden bir hale evirip çevirene yemin ederim!" ........ lafzıdır.'' Nebi s.a.v.'in bu lafzın başında "Hayıri ... demesi önceki sözü nefyetmek içindir. ........... lafzı yemin lafzıdır. Kalpleri çevirmekten kasıt özelliklerinin ve durumunun değişmesidir. Bizzat kalbin değişmesi değildir.

 

Hadis kalbin isteme, sebep oluşturma ve diğer özellikleriyle amellerinin Allah'ın yaratmasıyla gerçekleşeceğine delalet etmektedir. Hadiste Allah'ın Kur'an ve sünnette sabit olan sıfatları ile ona layık bir şekilde besmele çekmenin caiz olduğu hükmü yer almaktadır. Bu hadiste Allah'ın sıfatlarından biri ile yemin edip daha sonra yemininden dönen kimseye kefaret gerekeceği de belirtilmiştir. Bu meselenin temelinde bir ihtilaf bulunmamaktadır. İhtilaf hangi sıfatlarla yemin gerçekleşeceği ile ilgilidir. Doğru olan kalpleri "bir halden bir hale evirip çeviren" sıfatı gibi Allah'a has olup başkası hakkında kullanılmayan sıfatlarla yemin edileceğidir.

 

Dördüncü ve beşinci hadisler

 

(Cabir İbn Semüre ve Ebu Hureyre rivayetleri)

 

Kisra helak olduktan sonra da başka kisra yoktur: Bu hadis Nebilik alametleri bölümünün sonunda geçmiştj,(3618. hadis) Burada yeniden ele alınma nedeni Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yemin etmesidir.

 

Hayır, nefsimi elinde bulundurana yemin ederim ki, beni kendinden de daha çok sevmelisin: En üstün dereceye ulaşmak için senin söylediğin yeterli değildir. Buna benim söylediğim hususu da eklemelisin. Bazı zahitler bu hadisin "helak olacağını bilsen dahi benim rızamı kendi arzularından öne geçirme dikçe beni sevdiğini iddia edemezsin" anlamına geldiğini söylemişlerdir. Bu yorum İman kitabının başlarında da yer almıştl.(15. hadis)

 

Ömer radıyallahu anh: "Evet, Allah'a yemin ederim ki, şimdi seni kendimden de daha çok seviyorum" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

"Şimdi oldu, ey Ömer" dedi: Ed-Davudi şöyle demiştir: Ömer'in bu mertebeye ulaştığına emin olamadığından Allah adına yalan yere yemin etmemek için önce durup kendini istisna etmiştir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona olması gerekeni söyleyince kendini bir kez daha yoklamış ve Nebii kendi nefsinden de daha çok sevdiğine kesin kanaat getirmiş ve yemin etmiştir.

 

El-Hattabi şöyle demiştir: İnsanın kendisini sevmesi doğaldır. Bir başkasını sevmesi ise sebeplere bağlı ve ihtiyaridir. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem in-' san doğasını değiştirmek ve çevirmek imkansız olduğu halde, ihtiyari bir sevgi istemiştir.

 

Bu değerlendirmeye şöyle bir cevap verilebilir: Ömer'in ilk verdiği cevap tabiata uygundu. Daha sonra düşünmüş, bir takım delillerden hareketle Hz. Nebii kendinden de daha çok sevdiğini anlamıştı. Kendisinin dünyada ve ahirette helakten kurtulmasına vesile olan ve tercih edilmesi gerekeni haber veren Hz. Nebidi. Ömer bunu anlayıp da gerekeni söyleyince  Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona "Şimdioldu, .ey Ömer" demiştir.

Sekizinci ve dokuzuncu hadisler

 

Ebu Hureyre ve Zeyd İbn Halid'den nakledilen işçi kıssasının şerh i Hudud bölümünde genişçe ele alınacaktır. (6842. hadis)

 

Ne dersiniz, Eslem, Gıfar, Müzeyne ve Cüheyne kabileleri: Bu hadiste yer alan i) kelimesi ........ anlamındadır. Eslem ve diğerlerinden kasıt meşhur kabilelerdir. Bu hadis Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in gönderilişi ile ilgili hadislerin baş tarafında yer almıştır. Burada ele alınma amacı hadiste Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in yemin ederek hayırlı olanı açıklamasıdır. Hayırlı olmanın anlamı çoğunluğun (genelin) çoğunlukla kıyas edilmesi ile olur. Diğer tarafta hayırlı olan kabiledeki bir fertten daha hayırlı bir fert bulunabilmesi mümkündür.

 

On birinci hadis

 

Bir memur görevlendirdi: Bu hadis Allah'ın izniyle Ahkam bölümünde genişçe şerh edilecektir. On beşinci hadis

 

Sa'd İbn Muaz'ın mendilleri ile ilgili el-Bera İbn Azib'in rivayetidir. Bu hadis Menakıp ve Libasta şerh edilmiştir.

 

Bu hadislerde Allah adına yemin etmenin caiz olduğu hükmü yer almaktadır. Bazıları ''Allah'ı yeminlerinizle, iyilik etmenize, takva sahibi olmanıza ve insanların arasını bulmaya engel yapmayın."(Bakara, 224) ayetinden hareketle yemin etmeyi mekruh kabul ederler. Zira kişi çoğu kere yeminine bağlı kalmakta aciz olabilir. Burada varit olanlardan hareketle şu netice elde edilir: İtaat konusunda, bir ihtiyaç gereği olarak bir şeyi vurgulamak ya da tazim edilmeyi hak edene tazimde bulunmak için veya bir davada doğru sözlü ise hakim huzurunda yemin etmek caizdir.