UMDETU’L

AHKAM

YEMİNLER VE ADAKLAR

 

İNSANIN KENDİSİNİ ÖLDÜRMESİNİN BÜYÜK BİR HARAM OLDUĞU, HERHANGİ BİR ŞEYLE KENDİSİNİ ÖLDÜREN KİŞİNİN CEHENNEMDE ONUNLA AZAP EDİLECEĞİ VE CENNETE MÜSLÜMAN KİMSEDEN BAŞKASININ GİRMEYECEĞİ

 

298-176/3- Bize Yahya b. Yahya da tahdis etti. .. Sabit b. ed-Dahhak'ın haber verdiğine göre; O Rasulullah (s.a.v.)'e ağacın altında bey'at etti. Rasulullah (s.a.v.)'de şöyle buyurdu: "Her kim yalan yere İslam'dan başka bir din adına bir yemin edecek olursa o dediği gibidir. Her kim kendisini bir şeyle öldürecek olursa kıyamet gününde onunla azap olunur. Bir kimsenin Malik olmadığı bir şey hakkındaki adağının da bir hükmü yoktur. "

 

 

299- .. ./4- Bana Ebu Gass€m el-Mismai tahdis etti... Sabit b. ed-Dahhak, Nebi (s.a.v.)'den şöyle buyurduğunu nakletti: "Kişinin Malik olmadığı bir şey hakkında adağı söz konusu değildir. Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir. Dünyada kendisini bir şey ile öldüren bir kimse kıyamet gününde onunla azap edilir. Malını çok göstermek (ya da çoğaltmak) için yalan bir iddiada bulunan kimsenin Allah azlıktan başka bir şeyini arttırmaz. Bir de yalan yere yemin-i sabr yapanın durumu da (bunun gibidir). "

 

Açıklama:

 

"Kim İslam dini dışında bir din adına yalan yere yemin ederse ... adak olmaz." (300) Bir rivayette de: "Kim kasten yalan yere İslam dışında bir din adına yemin ederse o dediği gibidir." (299) Diğer hadiste de şöyle buyurulmaktadır:

 

"Mülkiyeti altında olmayan bir şey hakkında adak yoktur ... Kim günahkar bir yemin ederse ... " Bu bapta geri kalan diğer hadisler de vardır.

 

(299) "Kim yalan bir iddiada bulunursa" Bu buyruk fasih söyleyiştir. Çünkü "batıl bir dava" denilirken "batıl" lafzının sonuna yuvarlak te getirilebilir de, getirilmeyebilir de. el-Muhkem sahibi bu iki kullanışı nakletmiştir. Ancak yuvarlak te'nin getirilmesi daha fasihtir.

"Onunla malını çok göstermek için" yani, onunla malını fazlalaştırmak için demektir.

 

"Kim de yalan yere yemin ederse" Asıl nüshalarda ibare bu kadarıyla gelmiştir. Bunda hazfedilmiş sözler vardır. Kadı Iyaz (rahimehullah) dedi ki: Burada hadiste bu şekilde yemin edenin durumu ile ilgili haber gelmemiştir. Ancak ondan önce geçen: "Kim yalan bir iddiada bulunursa ... Allah onun sadece azlığını arttırır" ifadesine atfedilmesi hali müstesnadır. Yani yalan yere yemin eden kişinin durumu da onunki gibidir.

 

Bu hadisin anlamı bir başka hadiste tam ve beyan edilmiş olarak şöylece varid olmuştur: "Her kim Müslüman bir kimsenin malını bu yolla kesip almak üzere yalan yere ve kendisi onu facir (günahkar) olarak yapıyorsa Allah ona gazap etmiş olduğu halde Allah'a kavuşur." Hadisteki lafzıyla sabr yemini yemin edenin hakimin huzurunda ve benzeri hallerde yapmakla yükümlü olduğu yemindir. "Sabr"ın asıl anlamı alıkoymak, tutmaktır.

 

Hadislerden Çıkartılacak Hükümler ve Manaları

 

1- İntihar etmek ve başkasının malını haksızca almasına sebep olan yalan yere yemin, eğer böyle bir şey varsa Yahudi olayım, Hıristiyan olayım yahut Lat ve Uzza'ya yemin olsun gibi İslam dini dışında kalan bir şekilde yemin etmenin ağır bir haram olduğu.

 

 

2- Mülkiyeti altında olmayan bir şeyi adamak sahih değildir. Böyle bir adakla herhangi bir şey yapmak gerekmez.

 

3- Müslümana lanet etmek ağır derecede bir haramdır. Bunda görüş ayrılığı yoktur. İmam Ebu Hamid el-Gazzali ve başkaları şöyle diyor: Bir müslümana yahut bir hayvana lanet okumak caiz değildir. Müslümanın fasık olup olmaması arasında bir fark yoktur. İster hayatta olsun, ister ölmüş bulunsun kafirlerden muayyen şahıslara lanet okumak caiz değildir. Nas ile kafir olarak öldüğünü bildiğimiz Ebu Leheb, Ebu Cehil ve benzerleri kimseler müstesnadır. Kafirlerden bir taifeye lanet okumak caizdir. Allah kafirlere lanet etsin, Allah Yahudilere ve hıristiyanlara lanet etsin demek gibi.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in (299): "Kim onunla (malını) çok göstermek için yalan bir iddiada bulunursa ... " buyruğu ile ilgili olarak Kadı lyaz şöyle diyor: Bu buyruk kişiye verilmemiş bir şey ile kişinin sahip olduğunu gösterdiği her bir iddia çeşidi hakkında geneldir. Mesela kişinin sahip olmadığı bir mal ile süsleniyor görünüp, başkalarına karşı böbürlenmesi yahut ilgisi bulunmayan bir nesep ya da sahip olmadığı bir ilim yahut ehil olmadığı bir dindarlık gösterisi nde bulunması bunlara örnektir. İşte Rasulullah (s.a.v.) böyle bir kimsenin bu iddiasının mubarek olmayacağını, bu yolla elde ettiği kazancın artış göstermeyeceğini bildirmektedir. "Valan yemin (belki) malın satılmasını sağlayabilir (ama) kazancı (bereketini) yok eder" anlamındaki diğer hadis de bunun gibidir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

KAFİRİN ADAK ADAMASI VE MÜSLÜMAN OLMASI HALİNDE ONA DAİR NE YAPACAĞI BABI