UMDETU’L

AHKAM

HADLER

 

HIRSIZLIK HADDİ

 

Kadı Iyaz, dedi ki: Yüce Allah hırsızın elinin kesilmesini farz kılmakla malları koruma altına almıştır. İhtilas, talan ve gasb gibi hırsızlık dışındaki hallerde ise böyle bir cezayı öngörmemiştir. Çünkü bunlar hırsızlığa nisbetle az yapılan işlerdir. Ayrıca ululemre dava etmek sureti ile bu tür yollarla alınanları geri alma imkanı vardır. Bunlar hakkında delilortaya koymak da kolaydır. Halbuki hırsızlık böyle değildir. Buna dair delil ortaya koymak nadir görülür. Bundan dolayı hırsızlığın durumu daha büyüktür, cezası da daha ağırdır. Böylelikle ondan vazgeçirmek daha ileri derecede olsun. Müslümanlar bu hususta fer'i bir takım meseleler hakkında ihtilaf etmiş olmakla birlikte genelolarak hırsızın elinin kesileceğini icma ile kabul etmişlerdir.

 

 

4382-6/9- Bize Yahya b. Yahya tahdis edip, dedi ki: Malik'e Nafi'den rivayetini okudum, o İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) bir hırsızın üç dirhem değerindeki bir kalkan dolayısı ile elini kesti.

 

 

4374-111- Bize Yahya b. Yahya, İshak b. İbrahim ve İbn Ebu Ömer -lafız Yahya'ya ait olmak üzere- tahdis etti. İbn Ebu Ömer, bize Süfyan b. Uyeyne, Hadesan'den tahdis etti derken diğer ikisi haber verdi, dedi. O Amre'den, o Aişe'den: Rasulullah (s.a.v.) hırsızın elini çeyrek dinar ve daha yukarısı için keserdi, dedi.

 

 

4376-2/3- ... İbn Şihab'dan haberverdi, o Urve ve Amre'den, onlar Aişe'den, o Rasulullah (s.a.v.)'den: "Hırsızın eli ancak çeyrek dinar ve daha fazlası sebebi ile kesilir" buyurduğunu rivayet etti.

 

Açıklama:

 

(4374) "Aişe (radıyallahu anha), dedi ki: Rasulullah (s.a.v.):

Hırsızın elini... keserdi" bir rivayette (4376) "Rasulullah (s.a.v.) hırsızın eli. .. kesilmez buyurdu." bir diğer rivayette (4377) "Hırsızın eli ancak ... kesilir." başka bir rivayette (4380) "Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) zamanında hırsızın eli. .. kesilmezdi." İbn Ömer (radıyallahu anh) rivayetinde (4382), dedi ki:

 

Nebi (s.a.v.) üç dirhem değerindeki bir kalkan sebebi ile bir hırsızın elini kesti." Ebu Hureyre'nin zikrettiği rivayette (4384) "Rasulullah (s.a.v.) Allah hırsıza lanet etsin ... buyurdu."

 

İlim adamları hırsızın elinin kesileceği üzerinde icma etmiş olmakla birlikte nisabın şart olup olmadığı ve miktarı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Zahiri mezhebi alimleri: Nisab şartı yoktur, aksine az çok ne çalınırsa ondan dolayı el kesilir demişlerdir. Bizim Şafii mezhebimize mensup Şafii'nin kızının oğlu da böyle demiştir. Kadı Iyaz bu kanaati aynı zamanda Hasan-ı Basri'den, haricilerden ve Zahiri alimlerinden rivayet etmişlerdir. Bunlar yüce Allah'ın: "Hırsızlık yapan erkek ile hırsızlık yapan kadının ellerini kesiniz" (Maide, 38) buyruğunun genel ifadesini delil göstermişler ve ayeti herhangi bir şekilde tashih etmemişlerdir.

İlim adamlarının büyük çoğunluğu ise şöyle demiştir: Bu sahih hadisler sebebi ile el ancak bir nisab dolayısı ile kesilebilir. Ama diğer taraftan nisabın miktarı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii, nisab altın çeyrek dinar yahut çeyrek dinarın değeridir. Bunun dirhem olarak değeri üç dirhem daha az ya da daha çok olması arasında fark yoktur. Ama bundan daha aşağısında el kesilmez. Pek çok kimse yahut da çoğunluk böyle demiştir. Bu Aişe, Ömer b. Abdulaziz, Evzai, Leys, Ebu Sevr, İshak ve İbrahim'in de görüşüdür. Aynı zamanda Davud (ez-Zahiri)den de rivayet edilmiştir.

 

Malik, Ahmed ve bir rivayette İshak ise: Çeyrek dinar yahut üç dirhem ya da bunlardan birisi değerinde herhangi bir malın çalınması sebebi ile el kesilir fakat bundan daha aşağısında el kesilmez demişlerdir.

Süleyman b. Yesar, İbn Şubrume, İbn Ebu Leyla ve kendisinden gelen bir rivayete göre de Hasan ancak beş dirhem değerinde bir şeyin çalınması halinde el kesilir demişlerdir. Bu Ömer el-Hattab'dan da rivayet edilmiştir.

 

Ebu Hanife ve onun mezhebine mensup ilim adamları der ki: Ancak on dirhem ve onun değeri sebebi ile el kesilir demişlerdir. Kadı Iyfu bazı ashab-ı kirama göre nisabın dört dirhem olduğunu da nakletmiş bulunuyor. Osman elBetti'den ise nisabın bir dirhem olduğu, Hasan-ı Basri'den de iki dirhem olduğu, Nehai'den kırk dirhem yahut dört dinar olduğu görüşü rivayet edilmiştir.

 

Sahih (doğru) olan ise Şafii ve ona muvafakat edenlerin görüşüdür. Çünkü Nebi (s.a.v.) bu hadis-i şeriflerde kendi sözleri ile nisabın çeyrek dinar olduğunu beyan etmiş bulunmaktadır. Diğer miktarlar ise kabul edilemez, bunların bu hadis-i şeriflerin açık ifadelerine aykırı olmakla birlikte bir asli dayanakları da yoktur.

 

Rasulullah (s.a.v.)'in üç dirhem değerinde bir kalkan çaldığı için bir hırsızın elini kestiğine dair rivayete gelince; bu rivayet de bu miktarın çeyrek dinar ve daha yukarısına eşit olduğu şeklinde yorumlanır. Ayrıca bu muayyen belli bir meseledir. Bunun genelolma vasfı yoktur. Dolayısı ile bu ihtimalli rivayet sebebi ile nisabın sınırlandırılması hususunda Rasulullah (s.a.v.)'in açık sözlerini terk etmek caiz değildir. Aksine bu özel rivayeti onun lafzına uygun bir şekilde yorumlamak gerekir.

Hırsızın elinin kalkan değerinden daha azında kesilmediğini ifade eden diğer rivayet de aynı şekilde değerinin çeyrek dinar olduğu şeklinde yorumlanır. Rasulullah (s.a.v.)'in açık ifadeleri ile tespit ettiği miktara uygun düşmesi için böyle bir tevilde bulunulması da kaçınılmazdır.

Bazı Hanefi alimleri ile başkalarının delil diye gösterdikleri on dirhem değerindeki -bir rivayette de beş dirhemdir- bir kalkandan ötürü el kestiği şeklindeki rivayete gelince bu tek başına olması halinde kendisi ile amel edilmeyecek zayıf bir rivayettir. Nisabı çeyrek dinar olarak belirleyen sahih ve açık hadislerdeki açık ifadelere muhalif iken ve ayrıca o kalkan değerinin on dirhem olmasının bir raslantı olduğu, yoksa hırsızın elinin kesilmesi için şart olmadığı şeklinde de yorumianması diğer taraftan bu rivayetin lafzında nisabın miktarının bu olduğuna dair delil olacak bir açıklama yokken bununla nasıl amel olunabilir?

"Allah hırsıza lanet etsin ki bir yumurta yahut bir ip çalar da eli kesilir" rivayeti ile ilgili olarak da bir topluluk şöyle demiştir: Bundan kasıt demir yumurta (miğfer) ve gemi halatıdır. Bunların her birisi ise çeyrek dinardan daha değerlidir. Ancak muhakkikler bunu kabul etmeyip zayıf bulmuşlar ve şöyle demişlerdir:

 

Demir yumurta (miğfer) ile gemi halatının açıkça bir değerleri vardır. Burada bağlam bunların kullanılmasına elverişli değildir. Hatta belağatli söz söylemek bunu kaldırmaz. Diğer taraftan değerli bir şey sebebi ile elini tehlikeye sokan adeten kınanmaz ama değeri olmayan bir şeyden ötürü elini böyle bir tehlikeye sokan yerilir. İşte burası değeri çok olan bir şeyden değil, az olan bir şeyden söz edilecek bir yerdir. Doğrusu burada böyle bir kişinin kaybettiğinin büyüklüğüne dikkat çekilmesinin istendiğidir. O da değersiz bir malolan çeyrek dinar karşılığında elini tehlikeye sokmaktır. Çünkü çeyrek dinar bir yumurta ve bir ip gibi değersiz olmakta ortak bir nitelik taşır. Yahut da cins olarak yumurtayı ve ipleri kastetmiş ya da yumurta çaldığı taktirde eli kesilmeyecek olursa bu halonu ondan daha fazlasını çalmaya sürükler ve neticede eli kesilir. Sonunda yumurta çalması elinin kesilmesine sebep teşkil eder. Ya da maksat onun yumurtayı ya da ipi çalması neticesinde şer'an caiz olan bir el kesme olarak değil de siyaseten bazı yöneticilerin onun elini kesebileceği hal kastedilmiş olabilir. Nebi (s.a.v.)'in bu sözü ayet-i kerimenin nisab açıklaması söz konusu olmaksızın mücmel olarak nazil olduğu sırada söylediği şeklinde de açıklanmıştır. O bunu lafzın zahirine binaen söylemiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

HADDLER UYGULANIRKEN ARACI KABUL EDİLMEMESİ VE BUNUN YASAKLANMASI