UMDETU’L

AHKAM

KISAS BÖLÜMÜ

 

MEKKE'NİN, MEKKE AVININ, YAŞ OTUNUN, AĞACININ VE -SÜREKLİ OLARAK İLAN ETMEK MAKSADIYLA ALAN KİŞİ MÜSTESNA- LUKATASININ HARAM KILlNDIĞI BABI

 

3292-44 7/4- ... Ebu Hureyre tahdis edip dedi ki: Aziz ve celil Allah, Rasulü'ne Mekke fethini nasip edince insanlar arasında ayağa kalktı, Allah'a hamd ve senada bulunduktan sonra şöyle buyurdu: "Allah fili Mekke'den alıkoymakla birlikte ona Rasulü'nü ve mü'minleri musallat kıldı. Şüphesiz benden önce hiçbir kimseye helal olmamıştı ve elbette bana da gündüzün kısacık bir anında helal kılındı. Ve şüphesiz benden sonra da kimseye helal olmayacaktır. Bu sebeple bunun av hayvanı ürkütülmez, dikeni koparılmaz, buranın kayıp eşyası (nı almak) ancak ilan edecek kimseye helal olur. Her kimin bir yakını öldürülecek olursa o iki işten hayırlı olan birisini yapmakta serbesttir. Ya fidye alır yahut da (katil) öldürülecektir. "

 

Bunun üzerine Abbas: Ey Allah'ın Rasulü! İzhir müstesna (olsun). Çünkü biz onu kabirlerimize ve evlerimize koyuyoruz dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.) de: "İzhir müstesna" buyurdu. Bunun üzerine Yemenlilerden bir adam olan Ebu Şah ayağa kalkarak: Bana (bunu) yazın ey Allah'ın Rasulü dedi. Bu sefer Rasulullah (s.a.v.): "Ebu Şah için (bunu) yazın" buyurdu.

 

el-Velid dedi ki: Ben Evzai'ye: "Ey Allah'ın Rasulü! Bana yazın, sözü ne demektir, dedim. O: Rasulullah (s.a.v.)'den işitmiş olduğu bu hutbedir, dedi.

 

Açıklama:

 

"Her kimin bir yakını öldürülürse o iki hayırlıdan birisini seçmekte serbesttir:

Ya fidye alır yahut da (katil) öldürülür." Anlamı şudur: Maktulün velisi seçmekte serbesttir: Dilerse katilin öldürülmesini ister, dilerse fidye yani diyet alır. Bu ise Şafii'nin ve ona muvafakat edenlerin, veli olan kimse diyet almak ile maktulün öldürülmesinden birisini tercih etmekte serbesttir ve onun caniyi (cinayeti işleyen suçluyu) maktulün velisi iki husustan hangisini seçerse onu kabul etmeye mecbur etmek hakkına sahib olduğu şeklindeki görüşlerinin lehine açıkça bir delil teşkil etmektedir. Said b. el-Müseyyeb, İbn Sirin, Ahmed, İshak ve Ebu Sevr de böyle demiştir.

 

Malik dedi ki: Velinin öldürmek yahut af etmekten başka bir hakkı yoktur.

Cinayeti işleyenin rızası olmaksızın diyet isteme hakkı bulunmamaktadır. Ama bu görüş hadisin nassına aykırıdır.

Hadis aynı zamanda kasten başkasını öldürene kısas yahut diyet şıklarından birisinin uygulanması kap eder diyenlerin görüşlerinin lehine de delil teşkil etmektedir. Bu da Şafii'nin iki görüşünden birisidir. İkinci görüşü ise vacip (farz) olan kısastır, başkası söz konusu değildir. Diyet ihtiyari olarak vacip olur şeklindedir.

 

Bu husustaki görüş ayrılığının faydası çeşitli şekillerde ortaya çıkar. Bunlardan birisi şudur: Eğer biz farz olan iki husustan birisidir görüşünü kabul edecek olup veli de kısası af edecek olursa o taktirde kısas düşer, diyetin verilmesi vacip olur. Şayet vacip olan muayyen olarak kısastır diyecek olursak bu durumda ne kısas ne de diyet vacip olur.

 

Bu hadis de kasten öldürme hakkında yorumlanır. Çünkü kasten öldürme halinde kısas icap etmez.

"Bunun üzerine Ebu Şah kalkarak. .. " İster durak yapılarak okunsun ister durak yapılmadan okunsun kelimenin sonu "he" iledir. Yuvarlak te ile söyle nmez. Burada geçen Ebu Şah'ın adının ne olduğu bilinmemektedir. O ancak künyesi ile bilinmektedir.

 

Resulullah (s.a.v.): "Ebu Şah'a yazınız" buyruğu Kur'an dışındaki ilmin yazılmasının caiz olduğunu açıkça ifade etmektedir. Ali (r.a.)'ın: Kendisinin yanında bu sahifeden başkasının bulunmadığına dair" hadisi, Ebu Hureyre'nin: "Abdullah b. Amr yazardı ben ise yazmazdım" hadisi de bunun gibidir. Bununla birlikte Kur'an dışındakilerin yazılmasını yasaklayan hadisler de gelmiştir. Seleften ilmin yazılmasını yasaklayan kimseler vardır. Ama selefin cumhuru caiz olduğunu söylemiştir. Onlardan sonraki ümmet ise ilmin yazılmasının müstehab olduğunu icma ile kabul etmiş ve ilmin (özellikle hadisin) yazılmasını yasaklayan hadislere iki şekilde cevap vermişlerdir:

 

1. Bu hadisler neshedilmiştir. Yasak herkes için Kur'an-ı Kerim'in gerektiği şöhreti kazanmasından önce idi. Kur'an'ın karışması ya da başka sözlere benzetilmesi korkusu ile yazmak yasaklanmıştı. Kur'an gerektiği gibi yaygınlaşıp bu mefsedetin kalktığından emin olununca yazmaya izin vermiştir.

 

2. Buradaki yasak, ezberleyeceğinden emin olan ve yazmaya bel bağlayacağından korkulan kişi için tenzihi bir yasaktır. Ezberinden emin olmayan kimse için ise izin verilmiştir. Allah en iyi bilendir.

 

 

 

3293-448/5- Bana İshak b. Mansur tahdis etti, bize Ubeydullah b. Musa, Şeyban'dan tahdis etti, o Yahya'dan rivayet etti. Bana Ebu Seleme'nin haber verdiğine göre o Ebu Hureyre'yi şöyle derken dinlemiştir: Mekke'nin fethedildiği sene Huzaalılar kendilerinden öldürdükleri bir adam karşılığında Leys oğullarından bir adamı öldürdüler. Bu husus Rasulullah (s.a.v.)'e haber verilince o da devesine bindi ve hutbe verip şöyle buyurdu: "Şüphesiz aziz ve celil Allah fili Mekke'ye girmekten alıkoydu fakat Rasulüne ve mü'minlere orayı fethetmelerini nasip etti. Şunu bilin ki, bu şehir benden önce hiçkimseye helal olmadığı gibi benden sonra hiçkimseye de helal olmayacaktır. Şunu da bilin ki o esasen bana da ancak gündüzün kısa bir vaktinde helal kılınmıştır. Şunu bilin ki o kısacık vakit işte benim bu saatim idi ve bundan sonra artık haramdır. Mekke'nin dikeni silkelenmez, ağacı kesilmez. O şehirde düşürülüp kaybedilmiş olan bir şeyi ancak onu ilan edecek kimse alabilir. Her kimin bir yakını öldürülecek olursa o iki hayırlı husustan birisini seçmekte serbesttir. Ya ona -yani diyet- verilir yahut da -maktulün yakınları adına- kısas uygulanır. "

 

(Ebu Hureyre) dedi ki: Yemen halkından kendisine Ebu Şah denilen bir adam gelerek: Ey Allah'ın Rasulü! Bana yaz dedi. O: "Ebu Şah için yazın" buyurdu. Kureyşlilerden bir adam da: İzhir müstesna. Çünkü biz onu evlerimizde ve kabirlerimizde kullanırız deyince Rasulullah (s.a.v.): "İzhir müstesna" buyurdu. 

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

CENİN'İN DİYETİ VE HATA YOLU İLE ÖLDÜRME VE KASTA BENZER ÖLDÜRME HALİNDE DİYETİN, CANİNİN AKİLESİ TARAFINDAN ÖDENMESİ GEREKTİĞİ BABI