UMDETU’L AHKAM |
KISAS BÖLÜMÜ |
TAŞ VE BENZERİ KESKİN VE SİVRİ ŞEYLER İLE AĞIR ŞEYLERLE
ÖLDÜRME HALİNDE KISASIN SABİT OLDUĞU VE KADINA KARŞILIK ERKEĞİN ÖLDÜRÜLMESİ
BABI |
4341-17/5- Bize Heddan b. Halid de tahdis etti, bize Hemmam tahdis etti, bize Katade, Enes b. Malik'den tahdis ettiğine göre bir cariyenin başının iki taş arasında
ezilmiş olduğu görülünce ona: Bunu sana kim yaptı, filan mı, filan mı diye
sordular. Sonunda bir yahudinin adını söylediklerinde
o da başı ile işaret etti. Yahudi yakalanınca ikrar etti. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.)'de başının taşlar arasında ezilmesini
emir buyurdu.
Açıklama:
(4337) "Bir
Yahudi gümüş süs eşyaları dolayısı ile bir cariyeyi (kızı) öldürdü ... İki taş
arasında ezerek onu öldürdü." bir rivayette (4339) "Ensar'dan bir cariyeyi süs eşyaları dolayısıyla öldürdükten
sonra onu bir kuyuya attı. .. Ölünceye kadar taşlandı." bir diğer
rivayette (4341) "Bir cariye başı iki taş arasında ezilmiş olduğu halde
bulundu ... taşla başının ezilmesini emir buyurdu."
Dat harfi ile "evdah"
diğer rivayette açıklandığı gibi gümüş parçaları(ndan
süs eşyası) demektir.
(4337) "Henüz can
çekişirken" ramak geride kalan hayat ve ruh kalıntısı demektir. Kalib ise kuyu demektir.
Hadisteki (4338)
"iki taş arasında ezdi" (4341) "taşlarla onu ezdi" ve
(4339) "onu taşa tuttu" bütün bu lafızların anlamı birdir. Çünkü
başını bir taşın üzerine koyup bir diğer taşı da ona atın ca
taşa tutulmuş (recm) olur ve başı ezilmiş (rad ve radh) olur. Bununla
birlikte başını ezmekle birlikte bildiğimiz manada onu taşa tutarak recm etmiş olma ihtimali de vardır. Çünkü: "Sonra onu
kuyuya attı" denilmektedir.
Bu hadisten çeşitli
hükümler anlaşılmaktadır:
1. Kadın karşılığında
erkek öldürülür. Bu muteber kimselerin icmaı ile
kabul edilmiş bir husustur.
2. Kasten cinayet
işleyen bir kimse öldürdüğü şekilde kısas olarak öldürülür.
Eğer kılıçla
öldürmüşse o da kılıçla öldürülür, taş yahut ahşap ya
da benzer bir şeyle öldürmüşse o da onun gibisi ile öldürülür. Çünkü Yahudi
kadının başını ezmiş, buna karşılık onun da başı ezildi.
3. Ağır cisimlerle
öldürmek halinde de kısas sabit olur, kısas yalnız keskin ve sivri şeylerle
öldürme hallerine özel değildir. Şafii, Malik, Ahmed
ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun görüşü budur. Ebu
Hanife ise: Kısas ancak demir, taş ya da ahşap türünden keskinleştirilmiş aletlerle yahut da
mancınık gibi veya ateşe atmak gibi insanları öldürüldüğü bilinen yollardan
birisi ile yapılmışsa söz konusu olur.
Topuz gibi ağır demir
ile öldürülen kimsenin hükmü hakkında ondan farklı rivayetler gelmiştir. Eğer
baston, kamçı, tokat, sopa, yuvarlatılmış ve sertleştirilmiş çamur ve buna
benzer şeyler ile çoğunlukla öldürme kastı ile kullanılmamakla birlikte öldürme
kastı ile öldürmesi halinde söz konusu olan şibuhamd
(kasta benzer) sureti ile cinayet işlenmiş ise Malik ve Leys
kısas gerekir derken Şafii, Ebu Hanife,
Evzai, Sevri, Ahmed, İshak, Ebu
Sevr, ashab ve tabiin ile onlardan sonra gelen ilim
adamlarının büyük çoğunluğu bunda kısasın söz konusu olmayacağını söylemişlerdir.
Allah en iyi bilendir.
4. Müslümanı
öldüren kimseye kısas uygulamak icap eder.
5. Yaralı kimseye seni
kim yaraladı diye sormak caizdir. Böyle bir sorunun faydası takip edilmesi için
ith am edilenin
bilinmesidir. Eğer o da ikrar ederse onun aleyhine öldürme suçu sabit olur.
Şayet inkar ederse yemin etmekle birlikte sözü kabul edilir. Böyle bir
yaralanmışın sözü ile tek başına ona bir şey düşmez. Hem bizim hem de büyük
çoğunluğun görüşü budur. Daha önce kasame bahsinde
ise İmam Malik'in mezhebine göre itham olunanın aleyhine yalnızca yaralının
sözü ile öldürmesinin sabit olacağı görüşü geçmiş bulunmaktadır. Onlar bu
görüşlerini bu hadise dayandırırlar. Ancak böyle bir delillendirme
batıldır. Çünkü Yahudi sözünü ettiğimiz rivayetlerin birisinde Müslim'in de
açıkça ifade ettiği gibi itiraf etmiş ve "ancak bu itirafı sebebi ile
öldürülmüştü". Allah en iyi bilendir.
4337-15/1- ... Hişam b. Zeyd'den tahdis etti, o Enes b. Malik'den rivayet ettiğine göre Yahudi birisi bir cariyeyi
(kızı) gümüş zinetleri dolayısı ile öldürmüştü. Onu
taşla öldürmüşlü. (Enes), dedi ki: O cariye Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e
henüz can çekişmekte iken getirildi. Rasulullah
(s.a.v.) ona: "Seni filan mı öldürdü" diye sordu. O da başı ile,
hayır diye işaret etti. İkinci bir defa daha ona (birisini) sordu, o da başı
ile hayır diye işaret etti. Sonra üçüncü bir defa daha ona sordu, bu sefer evet
manasına başı ile işaret edince Rasulullah (s.a.v.)
de onu iki taş arasında (ezerek) öldürdü.
Açıklama:
(4337) "Bir
Yahudi gümüş süs eşyaları dolayısı ile bir cariyeyi (kızı) öldürdü ... İki taş
arasında ezerek onu öldürdü." bir rivayette (4339) "Ensar'dan bir cariyeyi süs eşyaları dolayısıyla öldürdükten
sonra onu bir kuyuya attı. .. Ölünceye kadar taşlandı." bir diğer rivayette
(4341) "Bir cariye başı iki taş arasında ezilmiş olduğu halde bulundu ...
taşla başının ezilmesini emir buyurdu."
Dat harfi ile "evdah"
diğer rivayette açıklandığı gibi gümüş parçalarıtndan
süs eşyası) demektir.
(4337) "Henüz can
çekişirken" ramak geride kalan hayat ve ruh kalıntısı demektir. Kalib ise kuyu demektir.
Hadisteki (4338)
"İki taş arasında ezdi" (4341) "Taşlarla onu ezdi" ve
(4339) "Onu taşa tuttu" bütün bu lafızların anlamı birdir. Çünkü
başını bir taşın üzerine koyup bir diğer taşı da ona atın ca
taşa tutulmuş (recm) olur ve başı ezilmiş (rad ve radh) olur. Bununla
birlikte başını ezmekle birlikte bildiğimiz manada onu taşa tutarak recm etmiş olma ihtimali de vardır. Çünkü: "Sonra onu
kuyuya attı" denilmektedir.
Bu hadisten çeşitli hükümler
anlaşılmaktadır:
1. Kadın karşılığında
erkek öldürülür. Bu muteber kimselerin icmaı ile
kabul edilmiş bir husustur.
2. Kasten cinayet
işleyen bir kimse öldürdüğü şekilde kısas olarak öldürülür.
Eğer kılıçla
öldürmüşse o da kılıçla öldürülür, taş yahut ahşap ya
da benzer bir şeyle öldürmüşse o da onun gibisi ile öldürülür. Çünkü Yahudi
kadının başını ezmiş, buna karşılık onun da başı ezildi.
3. Ağır cisimlerle
öldürmek halinde de kısas sabit olur, kısas yalnız keskin ve sivri şeylerle
öldürme hallerine özel değildir. Şafii, Malik, Ahmed
ve ilim adamlarının büyük çoğunluğunun görüşü budur. Ebu
Hanife ise: Kısas ancak demir, taş ya da ahşap türünden keskinleştirilmiş aletlerle yahut da
mancınık gibi veya ateşe atmak gibi insanları öldürüldüğü bilinen yollardan
birisi ile yapılmışsa söz konusu olur. Topuz gibi ağır demir ile öldürülen
kimsenin hükmü hakkında ondan farklı rivayetler gelmiştir. Eğer baston, kamçı,
tokat, sopa, yuvarlatılmış ve sertleştirilmiş çamur ve buna benzer şeyler ile
çoğunlukla öldürme kastı ile kullanılmamakla birlikte öldürme kastı ile
öldürmesi halinde söz konusu olan şibuhamd (kasta
benzer) sureti ile cinayet işlenmiş ise Malik ve Leys
kısas gerekir derken Şafii, Ebu Hanife,
Evzai, Sevri, Ahmed, İshak, Ebu
Sevr, ashab ve tabiin ile onlardan sonra gelen ilim
adamlarının büyük çoğunluğu bunda kısasın söz konusu olmayacağını
söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.
4. Müslümanı
öldüren kimseye kısas uygulamak icap eder.
5. Yaralı kimseye seni
kim yaraladı diye sormak caizdir. Böyle bir sorunun faydası takip edilmesi için
ith am edilenin
bilinmesidir. Eğer o da ikrar ederse onun aleyhine öldürme suçu sabit olur.
Şayet inkar ederse yemin etmekle birlikte sözü kabul edilir. Böyle bir
yaralanmışın sözü ile tek başına ona bir şey düşmez. Hem bizim hem de büyük
çoğunluğun görüşü budur. Daha önce kasame bahsinde
ise İmam Malik'in mezhebine göre itham olunanın aleyhine yalnızca yaralının
sözü ile öldürmesinin sabit olacağı görüşü geçmiş bulunmaktadır. Onlar bu
görüşlerini bu hadise dayandırırlar. Ancak böyle bir delillendirme
ba,tıldır. Çünkü Yahudi
sözünü ettiğimiz rivayetlerin birisinde Müslim'in de açıkça ifade ettiği gibi
itiraf etmiş ve "ancak bu itirafı sebebi ile öldürülmüştü". Allah en
iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: