UMDETU’L

AHKAM

ALIŞVERİŞ

 

ZULMÜN, ARAZİYİ VE BAŞKA ŞEYLERİ GASP ETMENİN HARAM KILINDIĞI BABI

 

4108-137/1- Bize Yahya b. Eyyub, Kuteybe b. Said ve Ali b. Hucr tahdis edip, dedi ki: Bize İsmail -ki o İbn Cafer'dir- Ala b. Abdurrahman'dan tahdis etti. O Abbas b. Sehl b. Sad es-Saidi'den, o Said b. Zeyd b. Amr b. Nufeyl'den rivayet ettiğine göre Hasulullah (s.a.v.): "Her kim haksızlıkla bir araziden bir karışlık kadar bir yer kesip alacak olursa, kıyamet gününde Allah yedi kat yerden onun boynuna dolayacaktır" buyurdu. 

 

Açıklama:

 

(4108) "Her kim haksızca yerden bir karış kesip alırsa kıyamet gününde Allah onu yedi kat yerden boynuna dolayacaktır." bir diğer rivayette (4109) "Kim haksız yere bir araziden bir karış alırsa ... " buyurulmaktadır.

 

İlim adamları der ki: İşte bu, yerlerin yedi tabaka halinde olduğunun açık bir ifadesidir. Aynı zamanda bu yüce Allah'ın: ''Allah yedi gökleri ve yerden de onlar gibisini yaratandır" (Talak, 12) buyruğuna da uygundur. Buradaki birbirlerinin benzeri olmasını heyet ve şekilleri hakkında yorumlamak ise zahire aykırıdır. Hadis-i şerifte yedi yerden maksadın yedi iklim olduğunu söyleyenlerin kanaati de böyledir. Çünkü yerler yedi tabaka halindedir. Böyle bir tevil ilim adamlarının çürütlüğü batıl bir açıklamadır. Çünkü eğer yedi iklim şeklinde olsaydı, zalim olanın boynuna bu iklimden bir karış bir diğerinden bir karış dolanması söz konusu olmazdı. Halbuki yerin tabakalar halinde olmasında durum böyle değildir. Çünkü alt tabakalar mülkiyet altındaki bu karışlık miktara tabidir. Bu sebeple bu yerden herhangi bir miktara Malik olan bir kimse, o miktarı ve onun altındaki tabakaları da mülk edinmiş olur.

Kadı Iyaz, dedi ki: Yerlerin kalınlıkları ve tabakaları ile tabakalar arasında bulunanların kalınlıkları hakkında sabit olmayan bir hadis gelmiştir.

 

Hadis-i şerifte söz konusu edilen boyna dolanması ile ilgili olarak da ilim adamları şu açıklamayı yapmışlardır: Bunun onun misli yedi arzdan ona yükletilecek ve bunu taşımakla yükümlü tutulacak anlamında olabilir. Aynı zamanda bunun boynunda bir gerdanlık gibi konulması ihtimali de vardır. Yüce Allah'ın:

 

"Cimrilik ettikleri şey kıyamet günü boyunlarına bir halka olarak geçirilecektir" (Ali İmran, ISO) buyruğuna benzemektedir.

 

Bir diğer görüşe göre bunun anlamı şudur: Bu yaptığı işin günahı boynuna dolanacak ve boynundaki bir halkanın ondan ayrılmaması gibi onun yakasını bırakmayacaktır. Zulmen aldığı yerin boynuna dolanması açıklamasını kabul edecek olursak, yüce Allah ona göre boynunu uzatacak demektir. Nitekim kMirin derisinin kalınlığı ile dişinin büyüklüğü hakkında gelen rivayetler de buna benzemektedir.

 

Bu hadis-i şeriflerde zulüm, gasb haram kılınmakta, bunun cezasının ağırlığına dikkat çekilmektedir. Ayrıca bu hadisten arazinin gasbının mümkün olduğu da anlaşılmaktadır. Bizim mezhebimizin ve cumhurun kabul ettiği görüş de budur. Ebu Hanife ise arazinin gasbı düşünülemez demiştir.

 

(4113) "Kim yerden bir karış kadar bir yeri zulmen alırsa" buyruğundaki "kıde" lafzı kaf harfi kesreli ye harfi sakin (harf-i med)dir. Yerden bir karış kadarlık bir yer demektir. Kide, kade, kıse ve kase aynı anlamda (o miktarda, onun kadar) dır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

MAHSULÜN VE EKİNİN BİR BÖLÜMÜ KARŞILlĞINDA MÜSAKAT VE MUAMELE BABI