UMDETU’L AHKAM |
ALIŞVERİŞ |
ŞUF'A BABI |
4104-134/2- ...
(Abdullah, dedi ki) Bize İbn Cureye, Ebu Zubeyr'den tahdis etti, o Cabir'den
şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) taşınmaz yahut bahçe olsun
paylaştırılmamış her bir ortaklık hakkında şuf'a hükmünü vermiştir. (Şöyle ki)
ortağın diğer ortağına bildirmeden payını satması helal değildir. Diğer ortağı
dilerse (onun payını) satın alır dilerse almaz. Şayet ortağına bildirmeden
payını satacak olursa ortağı onu almaya daha bir hak sahibidir.
Açıklama:
(4103) "Kimin bir
akarda yahut bir hurmalıkta bir ortağı bulunursa ... " bir rivayette
(4104) "Rasulullah (s.a.v.) taşınmaz yahut bahçe olsun henüz
paylaştırılmamış her bir ortaklıkta şuf'a hükmünü vermiştir ... " diğer
rivayette (4105) "Rasulullah (s.a.v.): Arazi, mesken ya da bahçedeki her
bir ortaklıkta şuf'a vardır ... buyurdu."
Dil bilginleri der ki:
Şuf'a kelimesi bir şeyi başkasına katıp, onu iki (ve çift) yapmak demek olan
şefaatül şey'den gelmektedir. Şuf'aya bu ismin veriliş sebebi bir payın
diğerine eklenmesidir.
"Rab'a ve
rab'e" gelince rab, ev ve mesken mutlak olarak arazi anlamındadır. (Bundan
dolayı iki hadiste de akar ve taşınmaz diye tercüme ettik.) Bunun asıl anlamı
ise içinde oturdukları meskenleri demektir. Rab'a, rabb'ın müennesidir. Tekilin
adı olduğu da söylenmiştir. Cins ismi olarak çoğul anlamı ise temra (bir
hurma)ın çoğulunun "temr" gelmesi gibi "rab" olarak gelir.
Müslümanlar
paylaştırılmadığı sürece akarda ortağın şuf'a hakkının sabit olduğu üzerinde
icma etmişlerdir.
İlim adamları der ki:
Şuf'a hakkının sabit oluşundaki hikmet, diğer ortağın zarara uğramasını ortadan
kaldırmaktır. Özelolarak akar hakkında söz konusu olması zararı en fazla olan
tür oluşundan dolayıdır. Hayvan, elbise, eşya ve diğer taşınır mallarda şuf'a
olmadığını da ittifakla kabul etmişlerdir.
Kadı Iyaz, dedi ki:
Bazı kimseler istisna olarak ticaret mallarında da şuf'anın sabit olduğunu
söylemişlerdir. Bu görüş, Ata'dan nakledilen bir rivayettir. Bunlara göre
elbise dahil her şeyde şuf'a sabit olur. İbnu'l-Munzir de bu kanaati ondan
böylece nakletmiştir. Ahmed'den gelen bir rivayete göre şuf'a hayvan ve
bağımsız binada da sabittir.
Paylaştırılmış olan da
şufa'nın komşuluk sebebi ile sabit olup, olmayacağı hususunda ise görüş
ayrılığı vardır. Şafii, Malik, Ahmed ve ilim adamlarının çoğunluğuna göre
komşuluk sebebi ile şuf'a hakkı sabit olmaz. İbnu'l-Munzir bu kanaati Ömer b.
el-Hattab, Osman b. Affan, Said b. el-Müseyyeb, Süleyman b. Yesar, Ömer b.
Abdulaziz, Hadesan, Yahya el-Ensari, Ebu Zinad, Rabia, Malik, Evzai, Muğire b.
Abdurrahman, Ahmed, İshak ve Ebu Sevr'den diye nakletmektedir. Ebu Hanife ve
Sevri'nin kanaatine göre ise komşuluk sebebi ile de şuf'a sabit olur. Allah en
iyi bilendir.
Mezheb alimlerimiz ve
başkaları bu hadisi şuf'anın ancak paylaştırılması mümkün olan akar hakkında
sabit olduğuna delil göstermişlerdir. Fakat küçük bir hamam, değirmen ve
benzerlerinde bu hak sabit değildir. Yine bu hadisi paylaştırılma ihtimali
(imkanı) bulunmayan mallarda da şufa'nın söz konusu olacağını kabul edenler de
delil göstermişlerdir.
(4103) Rasulullah
(s.a.v.)'in: "Ortağına bildirmeden satma hakkı yoktur ... " diğer
rivayette ise (4104) "Ortağına bildirmeden satması ona helal
değildir" ifadesi bizim (Şafii) mezhebi alimlerimize göre ortağına durumu
bildirmenin mendub olduğu şeklinde ve ona bildirmeden satmasının mekruh
oluşunun da tenzihen mekruh olup, haram olmadığı şeklinde yorumlamışlardır.
Hadisi buna göre tevil ederler. Mekruh aynı zamanda helal olmayış anlamında
helal da mübah anlamında olabilir. Mübah ise her iki hali birbirine eşit olana
denilir. Mekruh ise her iki hali birbirine eşit bir mübah demek değildir.
Aksine terk edilmesi gereği daha ağır basan bir iştir.
İlim adamları ortağına
satacağını haber verip izin vermesi üzerine satması, sonra da ortağın şuf'a
hakkını kullanarak satın almak istemesi halinde hükmün ne olduğu hususunda
ihtilaf etmişlerdir. Şafii, Malik, Ebu Hanife ve onların mezheblerine mensup
ilim adamları Osman el-Betti, İbn Ebu Leyla ve başkaları ortağın şuf'a hakkı
ile onu alma hakkı vardır demişlerdir. Hakem, Sevri, Ebu Ubeyd ve hadis
ehlinden bir kesim ise onun alma hakkı yoktur demişlerdir. Ahmed'den de
kaydedilen iki görüş gibi iki rivayet gelmiştir. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: