UMDETU’L AHKAM |
ALIŞVERİŞ |
ALIŞ-VERİŞTE KOŞULAN ŞARTLAR - VELA HAKKI ANCAK
HÜRRİYETİ VEREN KİMSEYE AİTTİR BABI |
3758-8/4- Bize Ebu
Kureyb, Muhammed b. el-A'la el-Hemdanı de tahelli etti, bize Ebu Üsame tahdis etti,
bize Hişam b. Urve tahdis etti, bana babaT:". Aişe'den şöyle dediğini
haber verdi: Berire yanıma geldi ve: Benim sahiplerin benimle dokuz yılda
ödenmek üzere her sene bir ukiyye ödeyecek şekilde doku.: ukiyye bedel ile
benimle yazıştılar. Sen de bana yardımcı ol dedi. Ben de ona Eğer senin
sahiplerin kendilerine bunu bir defada sayıp vermemi, sana hürriyetini verip
buna karşılık vela hakkının da bana ait olmasını kabul ederlerse ben ce bunu
yaparım, dedim.
O da gidip bunu
sahiplerine söyledi. Onlar ise ve la hakkı kendilerine ait olmadıkça kabul
etmeyeceklerini ifade ettiler. Sonra Berire yanıma gelip bunu söyledi. Aişe
(radıyallahu an ha) ben de ona kızdım, dedi. Berire: O halde Allah'a yemin
olsun bu iş olmaz, dedi. Derken Rasulullah (s.a.v.) işitince bana (durumu)
sordu. Ben de kendisine haber verdim. O: "Sen onu satın al, ona
hürriyetini ver, vela hakkının onlara ait olduğu şartını da koş. Fakat hiç
şüphesiz vela hürriyete kavuşturana aittir" buyurdu. Ben de böyle yaptım.
Aişe dedi ki: Sonra Rasulullah
(s.a.v.) akşama doğru hutbe verdi. Allah'a layık olduğu şekilde hamd ve senada
bulunduktan sonra: "Emma ba'du (bundan sonra, imdi). Bir takım kimselere
ne oluyor ki Allah'ın kitabında bulunmayan bazı şartlar koşuyorlar. Aziz ve
celil Allah'ın kitabında bulunmayan herhangi bir şart batıldır. İsterse bu yüz
şart olsun. Allah'ın kitabı daha haktır, Allah'ın şartı daha sağlamdır. Sizden
bir takım kimselere ne oluyor ki birisi kalkıyor (diğerine) sen filanı
hürriyetine kavuştur, veld hakkı da bana ait olsun, diyebiliyor? Vela hakkı,
kim hürriyete kavuşturursa ancak ona aittir" buyurdu.
Açıklama:
Bu babta Aişe'nin
Berire olayı ile ilgili rivayet ettiği hadis yer almaktadır.
Buna göre Berire
sahipleri ile mükatebe akti yapmış, Aişe de onu satın alıp hürriyetine
kavuşturmuş, buna karşılık sahipleri Berire'nin vela hakkının kendilerine ait
olmasını şart koşmuşlardı. Nebi (s.a.v.) ise: "Vela hakkı ancak hürriyete
kavuşturana aittir" buyurmuştur.
Bu hadis pek büyük
hüküm ve kaideleri çok olan bir hadisdir. Yine bu hadiste Mezheb görüşlerinin
dallanıp budaklandığı yerler de vardır.
1. Bunlardan biri
Berire'nin mükatebe yapmış efendileri tarafından satılmış, Aişe (radıyallahu
anha) tarafından satın alınmış, Nebi (s.a.v.) onun bu şekildeki satışını kabul
etmiş olduğudur.
İlim adamlarından bir
kesim ise bunu mükatebe akdi yapmış olan köle ve cariyenin satılmasının caiz
olduğu hususunda delil göstermişlerdir. Bunu caiz kabul edenler arasında Ata,
Nehai, Ahmed, kendisinden nakledilen bir rivayette Malik de vardır. İbn Mes'ud,
Rabia, Ebu Hanife, ŞafiI, bazı Maliki alimleri ile Malik'den gelen bir diğer
rivayete göre ise böyle bir kölenin satışı caiz değildir demişlerdir. Kimi ilim
adamı da: Onu çalıştırmak için değil de ona hürriyetini vermek için satın
alınması caizdir demiştir. Onun satışının batılalduğunu söyleyenler Berire
hadisi ile ilgili olarak o kendi bedelini ödemekten aciz düştüğü için kitabet
akdini fesh etmişlerdi diye cevap vermişlerdir. Allah en iyi bilendir.
İlim adamlarının
dediklerine göre alış-veriş ve benzerlerinde koşulan şartlar bir kaç kısma
ayrılır:
a. Bunlardan bir kısmı
akdin mutlak olarak yapılmasının gereği olan şartlardır. Mesela satılan malın
satın alana şart koşulması, mahsulün toplanacağı zamanlarda mahsulün ağaç
üzerinde kalması ya da kusur sebebi ile malın geri çevrilmesini şart koşmak
gibi.
b. Maslahatı bulunan
ve ihtiyaç gereği olan şartlar. Rehin, kefil, muhayyerlik, semenin vadeli
olması ve buna benzer şartlar.
Bu iki kısım şartlar caizdir,
akdin sıhhatini etkilemeyecekleri hususunda görüş ayrılığı yoktur.
c. Satılan köle ya da
cariye hakkında hürriyetlerine kavuşturulması şartını koşmak. Bu da Aişe
(radıyallahu anha)'nın rivayet ettiği hadis ile köleyi hürriyete kavuşturmaya
-güçlü olması ve faydasının başkalarına da ulaşması sebebi ilecumhura göre caiz
kabul edilmiştir.
d. Bunun dışında kalan
şartlar bir menfaatin istisna edilmesini şart koşmak. kendisine başka bir şeyi
satmayı şart koşmak, yahut evini kiralamasını şart koşmak ve benzeri şartlar
buna örnektir. Böyle bir şartın kendisi de batıldır, akdi de iptal eder. Cumhur
böyle demiştir. Ebu Hanife ise tek bir şart akdi iptal etmez. onu ancak iki
şart iptal eder demiştir. Allah en iyi bilendir.
Bilelim ki Berire'nin
bu hadisinde pek çok faydalı hüküm, pek çok kural yer almaktadır. Bu hususta
İbn Huzeyme ve İbn Cerir iki büyük eser yazmışlardır. Bunların bir kısmını
şöyle ce sıralayabiliriz:
1. Ve la hakkı,
hürriyete kavuşturan kişi lehine sabittir.
2. Başkasının ve la
hakkı yoktur.
3. Müslümanın lehine
kMirin üzerinde ve la hakkı sabit olduğu gibi aksi de mümkündür.
4. Kitabet (köle ile
hürriyetini belli bir mal karşılığında satın alması için yazışmak) caizdir.
5. Mükatebe yapan köle
eğer bedelini ödemekten acze düşecek olursa kitabet akdini fesh etmek caizdir.
Bazı kimseler bunu az önce geçtiği gibi mükatep kölenin satılmasının caiz
oluşuna bunu delil göstermişlerdir.
6. Cariye ile yazışmak
(kitabet) erkek köle ile yazışmak gibi caizdir.
7. Evli bulunan cariye
ile yazışmak caizdir.
8. Mükatep bizzat
kitabet akdi ile hür olmaz. Aksine Ebu Davud'un Süneni'nde ve başka kaynaklarda
yer alan meşhur hadiste açıkça ifade edildiği üzere o "üzerinde ödeyecek
bir dirhem kaldığı sürece köledir." Şafii, Malik ve ilim adamlarının
çoğunluğu da böyle demiştir. Kadı Iyaz selefden bazılarından kitabet akdinin
kendisi ile hürriyetini elde etmiş olacağını söylediklerini nakletmektedir.
Ödemesi gereken mal ise zimmetinde sabit olur ve bir daha ebediyen köle olmaz.
Bazılarından ise: Ödemekle yükümlü olduğu malın yarısını ödeyecek olursa hür
olur, geri kalanı onun üzerine borç olur demişlerdir. Ömer, İbn Mes'ud ve
Şüreyh'den ücretinin üçte birini ödemesi halinde böyle olacağı kanaati rivayet
edildiği gibi Ata'dan dörtte üçünü ödemesi halinde durumun böyle olacağını
söylediği nakledilmektedir.
9. Kitabet taksitli
olarak tespit edilir. Çünkü Müslim'de yer alan bu hadisin bazı rivayetlerinde:
(3758) "Berire dedi ki: Sahipleri kendisi ile her sene bir ukiyye ödemek
üzere dokuz yılda ödenecek dokuz ukiyye ödemesi şartı ile onunla
yazıştılar" denilmektedir. Şafii'nin görüşüne göre tek bir taksitle
yapılması da caizdir ama en az iki ve daha fazla taksit mutlaka gereklidir.
Malik ve cumhur ise birkaç taksitle yapılması da caizdir, tek bir taksitle
yapılması da caizdir demişlerdir.
10. Bir kölenin nikahı
altında bulunan bir cariye hürriyetine kavuşursa seçmek hakkı sabit olur.
11. Şeriatın
esaslarının delil olduğu şartlar sahih, bunların dışındakiler batıldır.
12. Kureyş'in mevalisine
(azadllarına) sadaka vermek caizdir.
13. Fakirin ve
hürriyetini elde etmiş kimsenin hediyesini kabul etmek caizdir.
14. Rasulullah
(s.a.v.)'e sadaka haramdır. Aişe (radıyallahu anha)'nın: "Sen ise sadaka
yemezsin" buyurması bunu göstermektedir.
Bizim mezhebimizin
görüşüne göre ise farz sadaka (zekat)ın ona haram olduğunda görüş ayrılığı
yoktur. Aynı şekilde daha sahih kabul edilen kanaate göre nafile sadaka da ona
haramdı.
15. Sadaka
Haşimoğulları ile Muttalib oğulları dışında kalan Kureyşlilere haram değildir.
Çünkü Aişe Kureyşli idi. Bu eti Berire'den sadaka hükmü taşıdığı hali ile kabul
etmişti. Bu durumdaki bir et ona helaldi ama Nebi (s.a.v.)'e helal değildi.
Nebi (s.a.v.) de onun bu kanaatine karşı çıkıp onu reddetmemişti.
16. Erkeğin evinde
gördüklerine dair soru sorması caiz değildir. Ve bu Ümmü Zer hadisi diye
bilinen hadisteki: "O gördüğüne dair soru sormaz" ibaresine de aykırı
değildir. Çünkü onun manası görüp de sonradan ortada görünmeyen bir şey
hakkında nereye gitti diye soru sormaz şeklindedir. Burada ise çanak içinde et
vardı ve her ikisi de ortada idiler. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) de
kendilerine hükmünü beyan etmek için içinde ne olduğunu onlara sordu. Çünkü o
kendisine karşı cimrilik ederek huzuruna getirip ona takdim etmemezlik
yapmayacaklarını biliyordu. Aksine onların böyle yapmaları bunun ona haram
olduğunu düşünmelerinden dolayı idi. Bu sebeple o da bu hususu beyan etmek
istedi.
17. Eğer zorlanarak
söylenmemişse sed' (nesir konuşmada cümle sonlarında ses benzerlikleri)
caizdir. Yasak olan ancak kahinlerin ve buna benzer zorlanarak yapılan
sed'lerdir.
18. Kitabet antlaşması
yapmış olana bedelini temin etmekte yardım olunur.
19. Kadının kendi
malında satın almak, köleyi hürriyetine kavuşturmak ve buna benzer
tasarruflarda bulunması -reşid olduğu taktirde- caizdir.
20. Evli cariyeyi
satmak bir talak da değildir, bununla nikah da fesh edilmiş olmaz. ilim
adamlarının büyük çoğunluğu böyle demiştir. Said b. el-Müseyyeb ise o bir
talakdır demiştir. ibn Abbas'dan gelen rivayete göre ise bununla nikah fesh
edilmiş olur. Berire'nin bu hadisi ise her iki görüşü de red etmektedir. Çünkü
Berire kocası ile kalıp kalmamakta serbest bırakılmıştı.
21. Kitabet akdi
yapmış olanın dilenerek kazanç elde etmesi caizdir.
22. Daha büyük bir
kötülüğü önlemek için daha hafif olanına katlanmak ve büyük bir menfaat elde
edebilmek için basit bir kötülüğe tahammül katlanılır bir husustur.
23. Hakimden lehine ya
da aleyhine hüküm verilecek olana iltimasta bulunmak, kocası ile beraber
kalması için de kadına iltimasta bulunmak caizdir.
24. Cariye hürriyetini
elde etmekle birlikte nikahını fesh etmek hakkına sahiptir. isterse kocasının
onu fazla sevmesinden ötürü bundan dolayı zarar görecek olsun. Çünkü kocası
Berire için ağlayıp duruyordu.
25. Hürriyetine
kavuşturulmuş kimsenin kendi gönül rızası ile kendisini hürriyete kavuşturana
hizmet etmesi caizdir.
26. Bir bid'atin
ortaya çıkması ya da açıklanması gereken bir hususun meydana gelmesi halinde imamın
insanlara bir hutbe vererek onlara bunun hükmünü beyan edip şeriate aykırı iş
yapanların bu yaptıklarına karşı çıkması müstehaptır.
27. Edebe uygun
hareket etmek, güzel geçim ve güzel şekilde öğüt vermek yolunu seçmek gerekir.
Nebi (s.a.v.)'in: (3758) "Bir takım kimselere ne oluyor ki Allah'ın
kitabında bulunmayan bir takım şartlar koşuyorlar" buyurması ve bu şartı
koşan kimseye muayyen olarak karşı gelip konuşmaması buna örnektir. Çünkü bu
şekilde maksat hem onun için hem başkası için hakkında kişiyi teşhir etmeden ve
onun aleyhine kötü söz söylemeden gerçekleşebilmektedir.
28. Hutbeler yüce
Allah'a layık olduğu şekli ile hamd ve sena ile başlar.
29. Hutbe esnasında
yüce Allah'a hamd ve senada bulunup Rasulullah (s.a.v.)'e salavat getirdikten sonra
amma ba'du: imdi, bundan sonra demek müstehaptır. Bunu söylemek Nebi
(s.a.v.)'in hutbelerinde defalarca tekerrür etmiştir.
30. Münkerin ortadan
kaldırılmasında işi sıkı tutmak ve münkerin çirkinliğini ifade etmek hususunda
da işi ileriye götürmek uygundur. Allah en iyi bilendir.
(3756) Rasulullah
(s.a.v.)'in: ''Allah'ın şartı daha bir haktır" buyurmasından denildiğine
göre kastettiği yüce Allah'ın: "O taktirde onlar dinde kardeşleriniz ve
sizin azadlılarınız (mevaliniz)dir." (Ahzab, 5) buyruğu ile yüce Allah'ın:
"Rasul size neyi verdiyse onu alın" (Haşr, 7) buyruklarıdır. Kadı
Iyaz dedi ki: Bana göre kas ıt Nebi (s.a.v.)'in: "Vela hakkı ancak
hürriyete kavuşturana aittir" buyruğudur.
"Seni Allah için
hürriyetine kavuşturmak isterse yapsın dediler" yani eğer o (Aişe
-r.anha-) bununla Allah'tan sevap kazanmak istiyor ise ve vela hakkının da
kendisine ait olmamasını kabul ediyorsa yapsın demektir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
DEVEYİ SATIP ONA
BİNMEYİ İSTİSNA ETMEK BABI