UMDETU’L AHKAM |
HACC BÖLÜMÜ |
MEKKE'YE VE KABE'YE GİRİŞ - MEKKE'YE İHRAMSfZ GİRMENİN
CAİZ OLDUĞU |
3295-450/1- ... Ben
Malik'e, İbn Şihab sana Enes b. Malik'den Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in
Mekke fethedildiği sene başında miğfer olduğu halde girdiğini, miğferi
çıkartınca bir adam kendisine gelerek: İbn Hatal Kabe'nin örtülerine tutunmuş
demesi üzerine Rasulullah (s.a.v.): "Onu öldürün" buyurduğunu tahdis
etti mi? dedim. Malik: Evet dedi.
Açıklama:
(3295) "Nebi
(s.a.v.) Mekke'nin fethedildiği sene başında miğfer olunduğu halde (Mekke'ye)
girdi." bir diğer rivayette (3296) "İhramsız olduğu halde üzerinde
siyah bir sarık ile" öbür rivayette (3298) "Başında siyah bir sarık
bulunduğu halde insanlara hutbe verdi" denilmektedir. Kadı Iyaz dedi ki:
Bu iki rivayeti cem
etme yolu şudur: Rasulullah (s.a.v.) Mekke'ye ilk girdiğinde başında miğfer
vardı bundan sonra ise miğferi başından çıkardıktan sonra üzerinde siyah bir
sarık vardı. Buna delil ise "Üzerinde siyah bir sarık bulunduğu halde
insanlara hutbe verdi" hadisidir. Çünkü hutbe Mekke fethinin
tamamlanmasından sonra Kabe'nin kapısı yanında verilmişti.
(3296) "Mekke'ye
ihramsız olarak girdi." Bu hadis Mekke'ye nüsük (hacc ya da umre) yapmak
istemeyen bir kimsenin ihramsız olarak girmesinin caiz olduğunu söyleyenlerin
lehine bir delildir. Mekke'ye girişinin ister oduncu, ot toplayıcı, saka, avcı
ve buna benzer zaman zaman tekrarlanan ihtiyaç sebebi ile olsun, ister tüccar,
ziyaretçi ve buna benzer bu şekilde ihtiyacı tekrarlanmayan kimselerden olsun
ister güven altında bulunsun, ister korku hissi ile girsin değişen bir şey
yoktur. Şafii'nin bu husustaki iki görüşünün daha sahih olanı budur. Şafii
mezhebi alimleri buna göre fetva verirler.
İkinci görüşe göre ise
eğer ihtiyacı sık tekrarlanmayan bir türden ise ihramsız Mekke'ye girmesi caiz
değildir. Savaşçı yahut savaşmaktan korkan ya da kendisine galip gelmesi
halinde bir zalimden korkan bir kişi olması hali müstesnadır. Kadı Iyaz buna
yakın bir görüşü ilim adamlarının çoğunluğundan nakletmiş bulunmaktadır.
"Ona bir adam
gelerek: İbn Hatal Kabe'nin örtülerine asılı duruyor deyince onu öldürün
buyurdu." İlim adamlarının dediklerine göre onu öldürmesinin sebebi İbn
Hatal'ın İslam'dan irtidat etmiş olması ve kendisine hizmet eden bir müslümanı
öldürmesi, bununla birlikte Nebi (s.a.v.)'e hicvedip ona ağır sözler söyleyen
bir kişi olmasından dolayı idi. Ayrıca bunun Nebi (s.a.v.) ve müslümanları
hicveden şiirleri, şarkı olarak söyleyen iki cariyesi de vardı.
Şayet, bir diğer
hadiste mescide giren eman altındadır buyurmakla birlikte Kabe'nin örtülerine
asılı olmakla birlikte onu nasıl öldürmüştür? diye sorulursa cevap şudur: O
verilen bu emanın kapsamına girmemiştir. Aksine kendisini İbn Ebu Selh'i sözü
geçen iki cariyeyi istisna etmiş ve isterse Kabe'nin örtülerine asılı bulunsun
öldürülmesini emir buyurmuştu. Nitekim bu husus başka hadislerde açıkça ifade
edilmiştir.
Bir diğer açıklamaya
göre İbn Hatal koşulan şartı yerine getirmemiş kimselerdendi. Aksine o bundan
sonra (müslümanlara karşı) savaşmış bir kimsedir.
Bu hadis Mekke'nin
harem bölgesi içerisinde hadleri ve kısası uygulamanın caiz olduğunu söyleyen
Malik, Şafii ve onlara muvafakat edenlerin görüşlerinin lehine bir delildir.
Ebu Hanife ise bunları uygulamak caiz değildir demiş ve bu hadisi Nebi
(s.a.v.)'in İbn Hatal'ı öldürmenin kendisine mübah kılındığı zaman içerisinde
öldürdüğü şeklinde yorumlamışlardır. Mezheb alimlerimiz ise buna: Nebi
(s.a.v.)'e bu Mekke'ye girip Mekke'yi eline geçirdiği ve Mekkeliler ona itaat
ile boyun eğdiği zaman zarfında ona mübah kılınmıştı. Ama kendisi İbn Hatal'ı
bundan sonra öldürmüştü diye cevap vermişlerdir. Allah en iyi bilendir.
"Malik b. Enes'e
okudum." bir rivayette de: "Malik'e dedim ki: İbn Şihab sana Enes'den
tahdis etti, sonra da hadisin sonunda (Malik): Evet dedi denilmektedir. Yani:
Malik evet diye cevap verdi. Hadisin anlamı da şudur: İbn Şihab sana Enes'den
böyle bir şey tahdis etti mi? diye sorulan soruya Malik: Evet, o bunu tahdis
etti diye cevap verdi şeklindedir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: