UMDETU’L

AHKAM

CENAZE

 

KEFEN

 

2176-45/3- ... Hişam babasından, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) pamuktan Sehuli denilen beyaz üç parça kefen ile kefenlendi. Bunlar arasında ne üst gömlek ne de sarık vardı. Hulle (denilen altlı / üstlü takım örtü) ye gelince; insanlar bu hususta şüphe ve tereddüte düştüler. Aslında bu onlarla kefenlenmesi için satın alınmış, sonra hulle (denilen altlı üstlü örtüler) bırakılıp Sehuli türü beyaz üç elbise ile kefenlendi. Bunun üzerine Abdullah b. Ebu Bekr, bunlarla ben kefenleneyim, diye bunları alıp, and olsun saklayacağım demiş sonra da şunları eklemişti: Şayet aziz ve celil Allah bunları Nebi'si için uygun bulmuş olsaydı bunlarla kefenlenmesini sağlardı, sonra bunları satıp bedelini tasadduk etti.

 

 

2177-46/4- Bana Ali b. Hucr es-Sa'di de tahdis etti, bize Ali b. Mushir haber verdi, bize Hişam b. Urve babasından tahdis etti, o Aişe'den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.), Abdullah b. Ebu Bekir'e ait Yemen işi bir hulle içinde kefenlendi. Sonra bu hulle üzerinden çıkarıldı ve Yemen işi Sehlil türü (pamuktan) üç elbise ile kefenlendi. Bu kefen parçaları arasında sarıkta, gömlekte yoktu. Abdullah bu hulleyi kaldırıp Bununla kefenleneyim demiş sonra da; Resulullah (s.a.v.) bunlarla kefenlenmemişken ben mi bunlarla kefenleneceğim, deyip bunları tasadduk etti. 

 

 

2179-47/6- Bana İbn Ebu Ömer de tahdis etti. .. Ebu Seleme dedi ki: Nebi (s.a.v.)'in zevcesi Aişe'ye; Resulullah (s.a.v.)'ir. kefeni kaç parça idi? diye sordum. O Sehlili üç parça ile kefenlendi, dedi. 

 

Açıklama:

 

(2176) "Rasulullah (s.a.v.) beyaz Sehulf üç elbise (parça) ile kefenlendi. Aralarında kamis (gömlek) de sarık da yoktu." Sehlili nisbeti sin ham ötreli olarak Suhlili de okunmuş ise de fethalı olarak Sehlili söyleyişi hem daha meşhurdur hem çoğunluğun rivayetide bu şekildedir. İbnu'l-A'rabı ve başkalarının dediklerine göre bunlar ancak pamuktan yapılan temiz beyaz elbiseler demektir. İbn Kuteybe ise yalnızca beyaz elbiselerdir demiş ve özel varak pamuktar. dokunduğunu söylememiştir. Başkaları ise bunlar Yemen'deki Sehlil adındak kasabaya nisbet edilen ve orada dokunan elbiselerdir demişlerdir. Ezherı'nin dediğine göre Sehlilı elbiseler Yemen'de bir şehir adı olan Sehul'e nisbet edilir. Bu ismi taşıyan elbiseler bu şehirden getirilir. Suhlilı diye sin harfi ötreli söylenecek olursa beyaz elbiseler anlaşılır. Kasabanın adı sin harfi ötreli olarak "Suhlili" diye de söylenmiştir. Bunu da İbnu'l-Esir, en-Nihaye adlı eserinde bu hadisi açıklarken nakletmektedir.

 

Kefenin ölenin malından karşılanması gerekir. Eğer onun bir malı yoksa nafakasını karşılamakla yükümlü olanların malından karşılanır. Bunlar yoksa beytülmalden, beytülmalde de yoksa müslümanlar tarafından karşılanması icaç eder. İmam bu yükümlülüğü varlıklı ve uygun gördüğü kimselere dağıtarak paylaştırır.

 

Hadisten şu hüküm de anlaşılmaktadır: Kefende sünnet olan erkek için üç parça olmasıdır. Hem bizim hem büyük çoğunluğun kabul ettiği görüş budur. Vacip (farz) olan ise tek bir parçadır. Kadında müstehab olan kefenin beş parça olmasıdır. Erkeğin de beş parça ile kefenlenmesi caiz olmakla birlikte müstehab olan üç parçayı geçmemesidir. Beş parçadan fazla ise erkek ve kadın için de israf sayılır.

 

"Beyaz" lafzı kefenin beyaz olmasının müstehab olduğuna delildir. Bu da icma ile kabul edilmiş bir husustur. Beyaz elbiseler ile ilgili olarak sahih bir hadiste: "Onlarla ölülerinizi kefenleyiniz" buyurulmuştur. Süs için giyilen boyalı ve benzeri elbiselerden olması mekruhtur. Kefenin ipek kumaştan yapılmasına gelince; Mezheb ''alimlerimiz erkeğin ipek kumaşla kefenlenmesi haramdır ama kadının kerahatle birlikte ipekle kefenlenmesi caizdir, demişleridir. Malik ve genel olarak ilim adamları kayıtsız ve şartsız olarak ipek kefen kullanmayı mekruh görmüşlerdir. İbnu'l-Münzir: Buna muhalif herhangi bir kanaat bellemiş değilim demektedir.

 

"Aralarında kamis (gömlek) ve sarık yoktu" ifadesinin anlamı Rasulullah (s.a.v.)'in kamis ve sarık ile kefenlenmediği anlamındadır. Ona ancak bu ikisi dışında üç parça kefen kullanıldı ve bu üç parça ile birlikte başkası da bulunmuyordu. Şafii ve ilim adamlarının çoğunluğu bunu böylece açıklamışlardır. Hadisin zahirinin gerektirdiği doğru açıklama da budur. Derler ki: Kefen parçaları arasında kamis (gömlek) ve sarık bulunmaması müstehabtır. Malik ve Ebu Hanife ise kamis (gömlek) ve sarık müstehabtır demişler, hadisi de kamis ve sarık bu üç parça arasında değildi, bunlar diğer üç parçadan ayrı ve onlara ilavedir diye açıklamışlardır. Halbuki bu zayıf bir açıklamadır. Nebi (s.a.v.)'in kefe ni arasında kamis ve sarığın bulunduğu sabit değildir.

 

Ayrıca bu hadis Nebi (s.a.v.)'in yıkanırken ve kefenlenirken üzerindeki kamisin çıkarılmış olduğunu da ihtiva etmektedir. İşte başka türlü açıklamanın söz konusu olamayacağı doğru açıklama budur. Çünkü eğer yıkanırken üzerindeki kaftanı (kamisi, gömleği) ıslaklığı ile birlikte bırakılmış olsaydı şüphesiz diğer kefenleri bozardı.

 

Ebu Davud'un Sünen'inde yer alan İbn Abbas (radıyallahu anhuma)'ın rivayet ettiği: "Nebi (s.a.v.) üç parça ile kefenlendi, iki parçadan olan hulle ile vefat ederken üzerinde bulunan kamisi (kaftanı)" hadisi delil gösterilmesi doğru olmayan zayıf bir hadistir. Çünkü ravilerinden birisi olan Yezid b. Ebu Ziyad'ın zayıf bir ravi olduğu icma ile kabul edilmiştir. Özelliklede o bu rivayetiyle diğer sika ravilere muhalefet etmiştir.

 

"Kursuf' pamuk demektir. Kefenin pamuktan olmasının müstehab olduğuna delildir.

 

"Hulleye gelince bu hususta insanlar şüpheye düştüler" yani tereddüde düştüler. Din bilginlerinin dediklerine göre hulle ancak biri izar ve diğeri rida olmak üzere iki parça elbiseden ibarettir.

 

''Abdullah b. Ebu Bekir'e ait Yemen işi bir hulle" ibaresindeki "Yemeniyye" lafzı Kadı lyaz'ın naklettiği üzere Müslim'de üç şekilde zaptedilmiştir. Ayn zamanda bu üç şekil nüshalarda da görülen şekildir. Bunlardan birisi Yemen'e nisbet anlamında "Yemeniyye" şeklidir. İkincisi yine Yemen'e nisbetle mim harfinden sonra elif ile "Yemeniyye" şeklindedir. Üçüncüsü ise ye harfi ötreli mim harfi sakin olmak üzere "yumne" şeklidir. Daha meşhur olan da budur. Kadı lyaz ve başkaları dedi ki: Bu lafız buna göre "yumne" işi bir hulle diye muzaf kabul edilir. Halil der ki: Bu da Yemen çizgili kumaşlarından bir çeşittir.

 

(2177) "Yemen işi üç suhul parça ile kefenlendi" bu lafız bütün asıl nüshalarda "suhul" diye zaptedilmiştir. Yemaniyye lafzında fasih ve meşhur söyleyişe göre ye harfi şeddesizdir. Sibeveyh, Cevheri ve başkaları ise şeddeli bir söyleyişini de nakletmektedirler. Birincisinin açıklaması ise elif nisbet ye'sinden bedel olduğundan ötürü bir arada kullanılmazlar. Aksine Bunun yerine "Yemeniyye" yahut ta "Yemaniye" diye ye harfi şeddesiz olarak söylenir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

ÖLÜNÜN YIKANMA ŞEKLİ VE CENAZENİN KALDIRILMASI