UMDETU’L

AHKAM

CENAZE

 

ÖLÜNÜN YIKANMA ŞEKLİ VE CENAZENİN KALDIRILMASI

 

2165-36/1- Bize Yahya b. Yahya tahdis etti ... Ümmü Atiyye dedi ki: Biz Nebi (s.a.v.)'in kızının cenazesini yıkamakta iken yanımıza girdi ve: "Onu su ve sidr yaprağı ile üç yahut beş defa ya da uygun görecek olursanız daha fazla yıkayabilirsiniz. Son yıkamanızda da kafur -yahut bir miktar kofurkoyunuz. İşinizi bitirdiğiniz taktirde de beni haberdar ediniz" buyurdu. Biz işimiz: bitirdiğimiz vakit ona haber verdik bize izarını verdi ve: "Bunu onun şiarı yapınız (doğrudan bununla kefen leyin iz) " buyurdu.

 

 

2168-39/4- Bize Kuteybe b. Said de tahdis etti ... Ümmü Atiyye'den rivayeti buna yakın olarak rivayet etmekle birlikte: "Üç yahut beş ya da yedi defa yıkayınız eğer uygun görecek olursanız daha fazlada yıkayabilirsiniz" buyurduğunu söyledi. Hafsa da Ümmü Atiyye'den rivayetle: Biz onun başını (saçlarını) üç bölük olarak taradık, dedi.

 

 

2172-42/8- Bana Yahya b. Yahya tahdis etti. .. Sirin kızı Hafsa'nın Ümmü Atiyye'den rivayetine göre Resulullah (s.a.v.) Üm mü Atiyye'ye kızını yıkamakta iken emir vererek: "Onu yıkamaya sağ taraflarından ve abdest azalarından başlayınız" buyurdu.

 

Açıklama:

 

Bu rivayetler lafızları itibariyle farklılık arz etse bile mana itibariyle birbiriyle uyumludur, ittifak halindedir. Onu tek sayılı yıkayınız, demektir. Bu da üç defa olsun. Eğer daha iyi temizlemek maksadıyla daha fazla yıkamaya ihtiyaç duyacak olursanız o zaman beş defa yıkayınız. Daha da temizlemek gereğini duyarsanız o taktirde yedi defa yıkayın ız ve bu böylece sürüp gitsin.

 

Bundan anlaşılan, tek sayıda yıkamanın emrolunmuş olduğudur. Üç yıkayış mendup olmak üzere emrolunmuştur. Eğer üç yıkayış ile temizlik gerçekleşecek olursa dördüncü yıkayış meşru değildir. Değilse temizlik gerçekleşinceye kadar daha fazla yıkanır ve tek olması da menduptur.

 

Ölüyü yıkamanın asıl hükmü, farz-ı kifaye olmasıdır; aynı şekilde cenazeyi taşımak, kefenlemek, namazını kılmak, onu defnetmek gibi bütün bu işler de hep farz-ı kifayedir. Yıkayışında farz olan ise vücudun tamamının bir defa yıkanmasıdır. Bu hususta ki açıklamaların özeti budur.

 

Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Bunu uygun görürseniz" demesinden hitap Ümmü Atiyye'ye yöneliktir. Bu da ihtiyaç duyarsanız anlamındadır. Ancak bu işin onların seçimine ve arzularına terk edildiği anlamında değildir.

 

Ümmü Atiyye kadın ölüleri yıkayan birisi idi. Faziletli kadın sahabilerden birisi olup Ensar'dandı. Adı Nuseybe idi, Nesibe olduğu da söylenmiştir.

 

Cenazesi yıkanan, Rasulullah (s.a.v.)'in kızı Zeynep (r.a.)dır. Cumhur böyle demiştir. Kadı Iyaz dedi ki: Bazı siyer bilginleri Bunun Ümmü Gülsüm olduğunu söylemiş iseler de doğrusu Müslim'in bundan sonraki rivayetinde açıkça ifade ettiği üzere Zeynep olduğudur.

"Su ve sidr yaprağı" bu ifade de ölünün yıkanması esnasında sidr yaprağı kullanmanın müstehab olduğuna delil vardır. Müstehab olduğu üzerinde de ittifak bulunmaktadır. Sidr farz olan ilk yıkayışta kullanılır. Her birisinde kullanılabileceği de söylenmiştir.

"Son yıkayışta ise kafur -yahut bir miktar kafur- kullanın" buyruğunda son yıkayışta bir miktar kafur kullanmanın müstehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Bize göre bu hüküm üzerinde ittifak vardır. Malik, Ahmed ve ilim adamlarının cumhuru da böyle demişlerdir. Ebu Hanife ise müstehab değildir demiştir. Cumhurun delili bu hadis-i şeriftir. Ayrıca kafur kullanmak ölünün hoş kokmasına sebep olur, bedenine sağlamlık kazandırır, serinletir, çabuk bozulmasını engeller yahut ona kafur katmak ölüye ikram anlamını da ihtiva eder.

 

(2172) "Sağ taraflarından ve abdest organlarından başlayznız ... "Burada ölü yıkanırken ve diğer taharetlerde (abdest ve gusül gibi) sağ organların öncelenmesinin müstehab olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Faziletli diğer işlerde Bunur. kapsamında kabul edilir. Bu manadaki hadisler sahihte pek çok ve meşhurdur.

 

Buradan anlaşılan diğer hükümlere gelince:

 

1. Ölüye abdest aldırmak müstehabtır. Bizim, Malik'in ve cumhurun görüşe. budur. Ebu Hanife ise müstehab değildir demiştir. Bize göre abdest cünüp kimsenin abdest alışında olduğu gibi guslün başında aldırılır. Ümmü Atiyye'nin rivaye: ettiği bu hadis de bizim mezhebimizdeki iki görüşün daha sahih olanının lehine bir delildir. Bu görüşe göre ölmüş bir kadını, kadınların yıkaması, kocasına göre daha öncelikli bir haktır.

 

2. Zeyneb'in vefatı sırasında kocasının hazır bulunduğu, onu yıkamasınır. önünde bir engelolmadığı ve onu yıkama işini kadınlara havale etmediği kesir. olarak bilinmedikçe (kocasının onu yıkayabileceğine dair) delalet etmesi kabul edilmeyebilir. Ama hem bizim mezhebimizin hem cumhurun kabul ettiği görüşe göre koca kendi zevcesinin cenazesini yıkayabilir. Şa'bı, Sevr! ve Ebu Hanife ise kocanın karısının cenazesini yıkaması caiz değildir demişlerdir ama kadının kocasını yıkamasının caiz olduğu üzerinde ise icma etmişlerdir.

 

3. Bazıları bu hadisi ölü yıkamış kimsenin gusletmesinin vacip olmadığına delil göstermişlerdir. Bunun delil gösterilme yönü ise bu hadisin, bir işin nasıl yapılacağını öğretmek ile ilgili oluşudur. Eğer gusletmek icap etseydi bunu da öğretirdi. Bizim ve cumhurun kabul ettiği görüş de cenaze yıkamış olan kimseye gusletmek icap etmemekle birlikte müstehab olduğu şeklindedir.

 

Hattabı dedi ki: Ben herhangi bir kimsenin cenaze yıkayan kişinin gusletmesinin vacip olduğunu söylediğini bilmiyorum. Bununla birlikte Ahmed ve İshak bundan dolayı abdest almayı vacip kabul etmiş, cumhur ise müstehab olduğu kanaatindedir. Mezhebimizde şaz bir görüş daha vardır ki bu görüşe göre hiç bir şey gerekmez ama Ebu Hureyre'den "Bir cenazeyi yıkayan bir kimse gusletsin, ona dokunan kişi de abdest alsın" diye rivayet edilen hadis ise ittifakla zayıf bir hadistir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

İHRAMLI KİMSE ÖLÜRSE ONA NE YAPILIR BABI