UMDETU’L

AHKAM

CUMA NAMAZI

 

CUMA GÜNÜ HUTBENİN DİNLENMESİNE DAİR BİR BAB

 

1962-11/1- Bize Kuteybe b. Said ve Muhammed b. Rumh b. el-Muhacir tahdis etti ... Ebu Hureyre kendisine şunu haber vermiştir: Rasulullah (s.a.v.): "Cuma gününde imam hutbe verirken, arkadaşına: Dinle, dediğin taktirde sen lağv etmiş (boş söz söylemiş) olursun," buyurdu.

 

Açıklama:

 

"Cuma günü imam hutbe okurken, arkadaşına dinle diyecek olursan, lağy etmiş olursun" diğer rivayette (1965) ise "lağy etmiş olursun (söyleyişi hakkında) Ebu'z-Zinad dedi ki: Bu Ebu Hureyre'nin söyleyişidir. Halbuki bu ancak "lağv etmiş" şeklinde söylenir" denilmektedir.

 

Dil bilginleri dedi ki: Bu mı "ğeza-yeğzu:gazaya çıktı-çıkar" gibi "leğa-yelğu: lağv etti, boş iş yaptı-yapar" diye kullanıldığı gibi "amiye-ye'ma:kör oldu-olur" gibi "leğiye-yelğa" diye de kullanılır. Bunlar iki ayrı söyleyiş olup birincisi daha fasihtir. Kur'an-ı Kerim'in zahiri ise Ebu Hureyre'nin kendi söyleyişi olarak kullandığı bu ikinci söyleyişi gerektirmektedir. Çünkü yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Kafir olanlar bu Kur'an'ı dinlemeyip, o okurken lağyediniz (anlamsız sözler çıkartınız, gürültü patırtı yapınız) dediler" (Fussilet, 26) buyurmaktadır. Bu söyleyiş ise "leğiye-yelğa"dan gelmektedir. Eğer birinci söyleyişten gelmiş olsaydı ayn harfi dammeli olarak: "velğu" denilmesi gerekirdi.

 

İbnu's-Sikkit ve başkaları da şöyle demektedir: Birincisinin mastarı "lağv" ikincisinin mastarı ise "lağy" dir. Buna göre lağv etmiş olursun ifadesi lağv söz söylemiş olursun, demek olur ki, bu da reddolunan batıl, değersiz, geçersiz sö: anlamındadır. Bunun doğru olmayan bir söz veya gereksiz bir şey söylemiş olursun anlamında olduğu da söylenmiştir.

 

Hadis-i şeriften, hutbe esnasında her türlü konuşmanın yasaklandığı hükm"" anlaşılmaktadır. Bununla geri kalan diğer hususlara dikkat çekmiş olmaktadır. Çünkü kişi esas itibari ile iyiliği emretmek olan bir söz söylemiş, dinle, demiştir. Bununla birlikte buna lagiy (boş söz) demiştir. O halde az bir sözün böyle nitelendirilmesi öncelikle söz konusudur. Başkasını konuşmaktan vazgeçirmek istersE. bunun yolu susması için -anlayacak olursa- işarette bulunmasıdır. Şayet işare-= anlama imkanı yoksa oldukça kısa bir sözle ona konuşmamasını söylemeli VE. mümkün olan asgari miktardan fazla bir şey dememelidir.

 

İlim adamları bu durumda konuşmanın haram mı yoksa tenzihen mekruh mu olduğu hususunda farklı görüşlere sahiptir. Aynı zamanda bunlar Şafii'nin iki ayrı görüşüdür.

 

Kadı Iyaz dedi ki: Malik, Ebu Hanife, Şafii ve genelolarak ilim adamları hutbenin dinlenmesi icab eder, demişlerdir. Nehai, Şa'bi ve seleften bazılarındar. ise hutbede Kur'an okunması halinde vacip olmadığını söylemişlerdir. Kadı Iya: dedi ki: Bununla birlikte bir kimse eğer imamın hutbesini işitemeyecek durumda ise, onu işitiyormuşcasına dinleme hususunda yükümlü olup olmadığında ihtila: etmişlerdir. Cumhur, yine susup dinlemesi gerekir, demişlerdir. Nehai, Ahmed ve Şafii'nin iki görüşünden birisi ise, gerekmez şeklindedir.

 

Nebi (s.a.v.)'in: "İmam hutbe okurken" buyruğu ise dinlemenin vacip olup, konuşma yasağının ancak hutbenin verildiği halde söz konusu Oıduğuna delildir. Hem bizim, hem Malik'in ham de cumhurun görüşü budur. Ebu Hanife ise imamın minbere çıkması ile birlikte dinlemek icab eder, demiştir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

CUMA GÜNÜ HOŞ KOKU SÜRÜNMEK VE MİSVAK KULLANMAK BABI