UMDETU’L AHKAM |
NAMAZ |
YATSI NAMAZINDA KIRAAT BABI |
1040-178/4- Bana
Muhammed b. Abbad tahdis etti. Bize Süfyan, Amr'dan tahdis etti. O Cabir'den
şöyle dediğini nakletti: Muaz, Nebi (s.a.v.) ile birlikte namaz kılar sonra
gider kendi kavmine imamlık yapardı. Bir gece Nebi (s.a.v.) ile birlikte yatsı
namazını kıldı sonra da kavmine gidip onlara imam oldu. Bakara suresini okumaya
başladı. Derken bir adam selam vererek ayrıldıktan sonra tek başına namaz kılıp
gitti. Ona sen ey filan münafıklık mı yaptın, dediler. O, Allah'a yemin olsun
ki hayır, andolsun Rasulullah (s.a.v.)'e gidip ona haber vereceğim, dedi.
Rasulullah (s.a.v.)'e
gitti. Ey Allah'ın Rasulü, biz su taşıyan develeri olan kimseleriz, gündüzün çalışırız.
Muaz da seninle birlikte yatsı namazını kıldıktan sonra geldi, Bakara suresini
okumaya başladı, dedi. Bu sefer Rasulullah (s.a.v.) Muaz'a dönerek: "Ey
Muaz sen fitneye düşüren birisi misin? Şunu oku, şunu oku" buyurdu.
Süfyan dedi ki: Ben
Amr'a dedim ki: Ebu'z-Zubeyr'in bize Cabir'den tahdis ettiğine göre o şöyle
buyurmuştur: "Andolsun güneşe ve aydınlığına" (Şems, 1);
"Andolsun örtüp bürüdüğü zaman geceye" (Leyı, 1); "O en yüce
Rabbinin ismini tesbih et." (A'la, 1) (surelerini) oku." Amr dedi ki:
Ve bunlara yakın (sureleri oku, dedi)
1041-179/5- Bize Kuteybe
b. Said de tahdis etti. Bize Leys tahdis etti. dedi ki: Bize İbn Rumh da tahdis
etti, bize Leys, Ebu'z-Zubeyr'den haber verdi. O Cabir'den şöyle dediğini
nakletti: Muaz b. Cebel el-Ensarı arkadaşlarına yatsı namazını kıldırdı. Namaz
onlara uzun geldi. Bizden bir adam ayrılıp (yalnız başına) namaz kıldı. Onun
hali Muaz'a haber verilince, o bir münafıktır dedi. Bu da o adama ulaşınca
Rasulullah (s.a.v.)'in huzuruna girdi ve Muaz'ın neler söylediğini haber verdi.
Nebi (s.a.v.) ona:
"Ey Muaz, sen bir fitneci mi olmak istiyorsun? İnsanlara imamlık yaptığın
taktirde "Andolsun güneşe ve kuşluk vaktine" (Şems, 1);
"Rabbinin o en yüce adını tesbih et." (A'la, 1); "Yaratan
Rabbinin adıyla oku" (Alak, 1); "Örttüğü zaman geceye andolsun"
(Leyı, 1) (surelerin)i oku' buyurdu.
Açıklama:
Farz Namaz Kılan
Nafile Namaz Kıtana Uyabilir mi?
Bu hadisten farz namaz
kılan kimsenin, nafile namaz kılan kimseye uymasının caiz olduğu hükmü
anlaşılmaktadır. Çünkü Muaz Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte farz namazı
kılıyor ve böylelikle üzerindeki farz namaz mükellefiyeti kalkıyordu. Sonra
ikinci bir defa kendi kavmine namaz kıldınyordu. Bu namaz onun için nafile,
onlar için de farz namaz oluyordu. Bu husus Müslim'in dışındaki rivayetlerde de
bu şekilde açıkça ifade edilmiş bulunmaktadır. Böyle bir davranış Şafii
(rahimehullah)'e göre de, başkalarına göre de caizdir ama Rabia, Malik, Ebu
Hanife (radıyallahu anhum) ile KOfeliler bunu caiz görmemişlerdir. Muaz
(radıyallahu anh) ile ilgili bu hadisi, Nebi (s.a.v.) ile birlikte nafile namaz
kılıyordu, diyerek tevil etmişlerdir. Aralarında bunu Muaz bu yaptığını Nebi
(s.a.v.)'e bildirmemişti diye tevil edenler bulunduğu gibi, Muaz ile ilgili bu
hadis işin ilk başında idi sonra nesh oldu diye tevil edenler de vardır.
Bununla birlikte bütün bunlar temeli olmayan, asılsız iddialardır. Bunlara
dayanarak hadisin zahirı terk edilemez.
İmama Uyanın İmam
Namazı Bitirmeden Ayrılması
Bizim Mezheb
alimlerimiz ve başkaları bu hadisi ayrıca imama uyan bir kimsenin imama uymayı
kesip -namazdan çıkmadan dahi olsa- tek başına namazı tamamlamasının caiz
olduğuna delil göstermişlerdir.
Bu mesele ile ilgili
olarak Mezheb alimlerimizin üç görüşü bulunmaktadır. En sahih olanlarına göre
bu mazeretli de, mazeretsiz de caizdir.
İkinci görüşe göre
kesinlikle caiz değildir, üçüncü görüşe göre ise mazeret sebebiyle caizdir,
mazeretsiz caiz değildir. Bu görüşe göre ise mazeret sebebi dolayısıyla ta
baştan cemaat yükümlülüğünün kalktığı ve sebebiyle cemaate gitmemenin mazur
görüldüğü her bir husustur. Muaz (radıyallahu anh) ile ilgili bu olay
dolayısıyla kıraati uzun tutmak daha sahih olan görüşe göre bir mazeretiir.
Böyle bir istidlal
zayıftır. Çünkü hadis-i şerifte ona uymaktan ayrılıp, kılmış olduğu namazını
tamamladığına dair bir ifade yoktur. Aksine ilk rivayet onun selam verip,
namazı tamamen sona erdirdikten sonra yeniden namaza başladığını ifade
etmektedir. Bu durumda sözü geçen mesele ile ilgili bu kanaat sahiplerinin
lehine delil yoktur. Ancak bir mazeret sebebiyle namazı yarıda kesip, iptal
etmenin caiz olduğuna delildir. Allah en iyi bilendir.
"Bakara süresini
okumaya başladı." Bu ifadeden Bakara süresi, Nisa süresi, Maide süresi
gibi isimlerle süreleri adlandırmanın caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bununla
birlikte seleften kimisi bunu kabul etmeyerek ancak kendisinde Bakara'nın
zikredildiği süre ve benzeri ifadeler kullanılır diye iddiada bulunmuşlardır.
Bu ise açık bir hatadır. Doğrusu caiz olduğudur çünkü bu husus sahihte hem
Rasülullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sözü, hem ashabın, tabilnin ve
başkalarının sözü olarak çok sayıda hadis sabit olmuştur.
"Sure" ismi
hemzesiz olarak da söylenir, hemzeli (su're) de söylenir. Bunlar iki ayrı
söyleyiş olup, İbn Kuteybe ve başkaları bunları söylemiştir ama burada hemzesiz
söyleyiş Kur'an-ı Azimuşşan'ın da kullandığı meşhur söyleyiştir.
"Biz su çeken
develere sahip olan kimseleriz." "Navadıh" lafzı
"nadıh"ın çoğulu olup, su ihtiyacını karşılamak için üzerinde su taşınan
deve demektir. Yani biz çalışan, yorgun argın düşen kimseleriz. Dolayısıyla
namazı uzun kılmaya gücümüz yetmez, demek istemişti.
"Sen fitneye
düşüren birisi misin ey Muaz?" Sen dinden uzaklaştırıp, ona gelenleri
engelleyen birisi misin demektir.
1- Bu buyruktan haram
olmayıp, mekruh dahi olsa yasak olan bir işi işleyenin yaptığına tepki
gösterileceği hükmü anlaşılacağı gibi;
2- Sözlü azar ile
yetinmek (bu gibi durumlarda) caizdir. 3- Namazın kısa tutularak kıldırılması
emredilmekte
4- Cemaat istemiyorsa
uzatılması dolayısıyla tazir yapılabileceği anlaşılmaktadır.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
BESMELE'NİN
AÇIKTAN OKUNMAYACAĞINI SÖYLEYENLERİN DELİLİ BABI