UMDETU’L

AHKAM

NAMAZ

 

NAMAZ KILANIN SÜTRE (EDİNME)Sİ BABI

 

1119-249/9- ... Mekke'de el-Abtah'da bulunurken Nebi (s.a.v.)'in yanına gittim. Kırmızı deriden bir çadırının içinde idi. Bilal onun abdest suyunu çıkardı. (Abdest aldıktan sonra) kimi eline bir miktar (abdest suyu) geçirmiş, kimi üzerine biraz serpmek imkanını bulmuştu. Nebi (s.a.v.)'de üzerinde altlı üstlü kırmızı bir takım elbise bulunduğu halde dışarı çıktı. Bacaklarının beyazını görür gibiyim. Abdest aldı, Bilal de ezan okudu. Onun ağzını şu tarafa, bu tarafa (yani sağa ve sola) döndürüşünü takip etmeye koyuldum. Bu arada hayye ale's-salah, hayye ale'l-felah diyordu. Sonra onun için bir aneze yere saplandı. Rasuluilah (s.a.v.) öne geçti ve öğle namazını iki rek'at olarak kıl(dır)dı. Önünden eşek, köpek geçtiği halde alıkonulmuyoriardı sonra ikindi namazını da iki rek'at olarak kıl(dır)dı. Sonra da Medine'ye dönünceye kadar hep iki rek'at kıl(dır)maya devam etti.

 

Açıklama:

 

(1119) "el-Abtah" Mekke kapısı (girişi)nde bilinen bir yer adıdır. Buraya Batha da denilir.

 

"Kimi eline bir miktar su geçirmiş, kimi üzerine serpiyordu." Yani onlardan bazıları sudan bir miktar ele geçirmiş, bazılarının üzerine de eline geçirdiği sudan onun üzerine bir miktar serpiyor, üzerini nemlendiriyordu. İşte bu diğer hadiste geçen "eline bir şey geçiremeyen arkadaşının elinden alıyordu" ibaresinin anlamını ortaya koymaktadır.

 

"Bilal abdest suyunu dışarı çıkardı. Kimi eline bir şey geçirmiş, kimi serpiyordu. Nebi (s.a.v.)'de dışarı çıkıp abdest aldı." Bu ifadede takdim ve tehir vardır. İfadenin takdiri şöyledir: Abdest aldı. Bundan sonra kimi sudan bir miktar eline geçirmiş, kimi de üzerine serpiyordu. Bunu Nebi (s.a.v.)'in bıraktıklarının bereketinden yararlanmak için yapıyorlardı. Diğer hadiste (1120) "insanların onun abdestinin artığı nı aldıklarını gördüm" ifadesiyle açıklanmış olarak gelmiş bulunmaktadır. Buradan salihlerin izleri ile teberrük edilebileceği, onların abdest sularından, yemeklerinden, içeceklerinden, elbiselerinden artanının da kullanılabileceği hükmü çıkmaktadır. 

 

"Üzerinde kırmızı bir hulle olduğu halde ... " Dil bilginleri dedi ki: Hulle iki parça elbisedir, bir tane olmaz. Bunlar da (belden aşağısını örten) izar ile (yukarısını örten) rida ve benzerleridir. Ayrıca kırmızı renkli elbise giymenin caiz olduğu hükmü anlaşılmaktadır.

"Bacaklarının beyazını görür gibiyim." Buradan bacağın avret olmadığı hükmü çıkmaktadır. Bu üzerinde icma bulunan bir husustur.

"Bilal ezan okudu." Yolculuk esnasında ezanın okunacağı hükmü anlaşılmaktadır. Şafii (radıyallahu anh) dedi ki: Ben ezan okunmasını emretmiyorum ama yolculukta ezan okumayan kimsenin bu yaptığını mukim iken terk etmesi halinde mekruh gördüğüm kadar görmüyorum çünkü yolcunun durumu hükümlerinin hafifletilmesi esasına dayanır.

 

"Bilal ezan okudu. Ben de onun ağzını oraya buraya -sağa sola- döndürmesini izlemeye koyuldum. Hayye ale's-salah, hayye ale'l-felah diyordu." Bundan ezan okuyanın hay'ale'lerde başını ve boynunu sağa ve sola döndürmesinin sünnet olduğu hükmü anlaşılmaktadır. Mezheb alimlerimiz der ki: Ancak ayaklarını ve göğsünü kıbleden başka tarafa çevirmez, yalnızca başını ve boynunu çevirir. Ne şekilde döneceği hususunda da farklı görüşleri vardır. Bu hususta Mezheb alimlerimizin üç görüşü olup, en sahih olanları aynı zamanda cumhurun da görüşüdür. Buna göre o sağ tarafına dönerek iki defa hayye ale's-salah der sonra sol tarafına dönerek iki defa hayye ale'l-felah der. İkinci görüşe göre sağ tarafına dönerek bir defa hayye ale's-salah der sonra bir defa da sol tarafına der sonra sağ tarafında yine bir defa hayye ale'l-felah der sonra da bir defa sol tarafına der. Üçüncü görüşe göre sağ tarafına hayye ale's-salah der sonra kıbleye döner sonra tekrar sağ tarafına dönerek bir daha hayye ale's-salah der sonra sol tarafına dönüp, hayye ale'l-felah dedikten sonra yine kıbleye döner sonra sol tarafına dönüp hayye ale'l-felah der.

 

"Sonra onun için bir aneze saplandı." Aneze ucunda demir bulunan bir sopadır. Bunda imamın kendisine anezeyi yere saplayacak ve benzeri işleri yapacak kimselerden yardım almasının caiz oluşuna delil vardır.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

ORUCA BAŞLAMANIN FECRİN ÇIKMASI İLE GERÇEKLEŞTİĞİ VE FECİR ÇiKINCAYA KADAR KİŞİNİN YEMEK YEME VE BAŞKA HUSUSLARI YAPABİLECEĞİ İLE ORUCA BAŞLAMAK SABAH NAMAZININ VAKTİNİN GİRMESİ VE DAHA BAŞKA BİR TAKIM HÜKÜMLERİN KENDİSİNE BAĞLI OLDUĞU FECRİN NİTELİKLERİNİN BEYANI BABI