UMDETU’L

AHKAM

NAMAZ

 

NAMAZ VAKİTLERİ  -  YÜCE ALLAH'A İMAN ETMENİN AMELLERİN EN FAZİLETLİSİ OLDUĞUNU BEYAN BABI

 

250- 139/7 - Bize Ubeydullah b. Muaz el-Anberı de tahdis etti. .. Ebu Amr eş-Şeybanı -Abdullah b. Mes'ud'un evine işaret ederek- bu evin sahibi bana tahdis edip dedi ki: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'e: Allah'ın en sevdiği amel hangisidir, dedim. O: "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Sonra hangisidir dedim. O: "Sonra anne babaya iyiliktir" buyurdu. Sonra hangisidir dedim. O: ''Allah yolunda cihaddır" buyurdu.

 

(Abdullah b. Mes'ud): Bunları bana tahdis etti. Eğer ona daha fazlasını sorsaydım, o da bana daha fazlasını da söyleyecekti, dedi.

 

Açıklama:

 

Bir başka rivayette: En faziletli amel hangisidir, sorusuna: "Vaktinde kılınan namazdır" buyurdu. Sonra hangisidir, dedim. O: ''Anne babaya iyiliktir" buyurdu. Sonra hangisidir dedim. O: "Allah yolunda cihaddır" dedi. Ona daha fazla soru sormayı ona acıdığım için bıraktım. Diğer rivayette: Ona daha fazlasını sorsaydım, o da bana daha fazlasını söyleyecekti, denilmektedir.

 

';4na babaya iyilik" onlara iyilikte bulunmak, onlara güzel davranmak, onları memnun edecek işler yapmak demektir. Sahih hadiste belirtildiği üzere onların arkadaşlarına iyilik yapmak da bunun kapsamı içerisindedir: "Şüphesiz ki bir kimsenin babasının sevdiği kimseleri gözetmesi, iyiliğin en iyilerindendir." Bin (iyilik)in zıttı ise 'ukuk (kötü davranmak) dur. Dilciler der ki: Bin ile davranan iyi kimseye "berr ve barr" denilir. Berr'in çoğulu da ebrar, barr'ın çoğulu ise berere diye gelir.

 

"Ona acıdığım için daha fazla sormayı bıraktım." Onu daha çok yormamak için, ona ağır gelmemesi için, ona şefkatimden böyle yaptım, demektir. Allah en iyi bilendir.

 

Hadislerin Anlamları ve Fıkhi Hükümleri

 

Bu hadislerin bu anlamda gelmiş diğer hadislerle birlikte anlaşılmaları zor gelebilir çünkü Ebu Hureyre'nin rivayet ettiği hadiste en faziletli amelin, Allah'a iman sonra cihad sonra hac; Ebu Zen'in rivayetinde iman ve cihad, İbn Mes'ud'un rivayetinde namaz sonra anne babaya iyilik sonra cihad olduğunu söz konusu etmiştir. Daha önce Abdullah b. Amr'ın rivayet ettiği hadiste de: "İslam'ın hangi ameli hayırlıdır" sorusuna Allah Rasulü: "Yemeği yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir" buyurduğu geçmişti. Ebu Musa ve Abdullah b. Amr'ın rivayet ettikleri hadiste: Müslümanların hangisi hayırlıdır sorusuna da:

 

"Müslümanların dilinden ve elinden esen kaldığı kimsedir" buyurmuştur.

 

Osman (radıyallahu anh)'dan rivayet edilen sahih hadiste de: "En hayırlınız Kur'an'ı öğrenen ve onu öğretendir" ve buna benzer sahihte pek çok hadis daha vardır.

 

ilim adamları bu hadislerin bir arada nasıl anlaşılacağı hususunda ihtilaf etmişlerdir. Pek büyük imam Ebu Abdullah el-Halimi eş-Şafii, hocası imam ve büyük ilim adamı sağlam dirayetli Ebu Bekr el-Kaffal el-Şaşi el-Kebir'den -ki bu bizim mezhebimize mensup Horasanlı müteahhir alimlerimizin kitaplarında adı geçen el-Kaffal es-Sağir el-Mervezi'den başka birisidir- naklederek el-Halimi şunları söylemektedir: el-Kaffal benim çağının alimleri arasında karşılaştığım en alim kişidir. O bu gibi hadisleri iki şekilde anlamıştır:

 

1- Bu durumların ve kişilerin farklılıklarına göre verilen farklı cevaplardan ibarettir. Çünkü eşyanın en hayırlı olanı budur, denilmekle birlikte bütün yönlerden, bütün durumlarda ve şahıslar için her şeyin en hayırlısının o oldu-

 

ğu kastedilmeyebilir. Aksine bu hayırlılık kimi halde ve durumda böyle olsa da başkalarında böyle değildir. Buna da çeşitli rivayetleri tanık olarak göstermiştir. Bunlardan birisi İbn Abbas (radıyallahu anh)'ın rivayet ettiği Rasulullah (s.a.v.)'in şu buyruğudur: "Hacc etmemiş kimse için bir defa hacc etmek kırk gazaya katılmaktan üstündür. Hacc etmiş kimse için de bir gazaya katılmak kırk defa hacc etmekten üstündür."

 

2- Bundan amellerin en faziletlilerinden birisi yahut en hayırlılarından birisi yahut sizin en hayırlılarınızdan birisi şunu yapandır demek olabilir. Burada kastedilmekle birlikte "kişi" lafzı hazfedilmiştir. Nitekim filan kimse insanların en akıllı ve en faziletli olanlarıdır. denilmekle birlikte en akıllılarından ve en faziletlilerinden olan kimse kastedilir. İşte Rasulullah (s.a.v.)'in: "En hayırlınız ailesine en hayırlı olanınızdır" buyruğu da bu türdendir. Böyle bir kimsenin kayıtsız ve şartsız olarak insanların en hayırlısı olamayacağı bilinen bir husustur. Alim bir kimseye insanlar arasında en az rağbet gösterenler onun komşularıdır, sözleri de bu türdendir. Halbuki başkaları arasında kendisine alimden daha da az rağbet gösterenler de olabilir. el-Kaffal (rahimehullah)'ın sözleri burada sona ermektedir.

 

Bu ikinci açıklamaya göre iman kayıtsız ve şartsız olarak amellerin en faziletiisi olur, diğerleri ise amellerin ve hallerin en faziletlileri arasında olmak bakımından birbirlerine eşit olurlar. Bundan sonra ise birinin diğerine üstünlüğü buna delil olan delaletlerle anlaşılır ve durumların ve şahısların farklılığına göre de farklılık gösterir.

 

Soru: Bu rivayetlerin bazılarında en faziletlileri şudur sonra şudur denilerek "sonra" lafzı getirilmiştir. Bu lafız ise sıralamayı bildirmek için kullanılır.

 

Cevap: Burada "sonra" lafzı söz konusu edilişlerindeki bir sıralama içindir.

 

Yüce Allah'ın: "O sa rp yokuşun ne olduğunu sen nereden bileceksin? O kul azad etmektir yahut aç lığın çok olduğu bir günde yemek yedirmektir. Akrabalığı olan bir yetime yahut topraklara düşmüş bir yoksula. Bundan sonra da iman edenlerden ... olmasıdır." (el-Beled, 12-17) Bilindiği gibi burada "sonra" iman fiilinin sırasını anlatmak için değildir. Nitekim yüce Allah bir başka yerde şöyle buyurmaktadır: "Deki: Gelin, Rabbinizin size neleri haram ldığı okuyayım: Ona hiçbir şeyi ortak koşmayın, anaya babaya iyilik edin, yoksulluk endişesinden dolayı çocuklarınızı öldürmeyin ... " (En'am, 151-153) buyurduktan sonra: "Sonra biz Musa'ya kitabı verdik." (En'am, 154) buyurmaktadır. Yüce Rabbimizin: ';4ndolsun ki sizi yarattık, sonra size şekil verdik sonra da meleklere: Adem'e secde edin dedik." (A'raf, 11) buyruğu da böyledir. Bunun benzerleri pek çoktur. Yine bu hususta şu beyiti de örnek gösterirler:

 

"Sen efendi ve baş olana sonra babası baş olana Sonra bundan önce dedesi de baş olana deki:"

 

Kadı Iyaz da bu gibi hadislerin bir arada iki türlü anlaşılabileceğini söz konusu etmiştir:

 

1- Bunların biri az önce naklettiğimiz iki yoldan birincisine yakın bir açıklamadır. Şöyle diyor: Durumların değişmesi dolayısıyla verilen cevap da farklılık göstermiştir, diye açıklanmıştır. Bu sebeple o her bir gruba kendileri için ihtiyaç olan şekilde cevap vermiştir yahut henüz tamamlamadıkları ve ona dair bilginin kendilerine ulaşmadığı hususları söylemiştir.

 

2- Cihadı haccın önüne geçirmesinin sebebi İslam'ın ilk dönemlerinde İslam düşmanları ile savaşıldığı ve İslam'ın üstün gelmesi için gayret gösterilmesi gerektiği bir zamanda bulunulmasından dolayı idi. et-Tahrir sahibi bu ikinci açıklamayı söz konusu etmiş, ayrıca bir başka açıklama daha dile getirerek "sonra" bir sıralamayı gerektirir fakat bu Arap dil bilginleri ve usul alimleri nezdinde şaz bir görüştür, demiştir.

 

Sonra et-Tahrir sahibi şunları söyler: Doğrusu bunun, savaşa mecbur eden bir halolan düşmanın saldırması ve umumi seferberlik zamanındaki cihad hakkında yorumlanmasıdır. İşte böyle bir zamanda cihad herkese farzdır. Durum böyle olduğuna göre elbette hacca göre cihadın öne alınması ve daha çok teşvik edilmesi gerekir çünkü cihadda Müslümanların genel maslahatı vardır. Ayrıca böyle bir durumda cihad hacdan farklı olarak farz-ı ayndır ve yapılması gereken zamanı da sınırlıdır. Allah en iyi bilendir.

 

(244) "Ona, hangi amel daha faziletlidir, diye sorulunca, O: ''Allah'a ve Rasulüne imandır" buyurdu." Bu cevapla amelin iman hakkında kullanılacağını ve amel ile imanın kastedilebileceğini açıkça ifade etmektedir. Allah en iyi bilendir. Burada sözü edilen iman kendisiyle İslam dinine girilen imandır. Bu ise kalbiyle tasdik ve şehadet kelimelerini söylemektir. Tasdik etmek kalbin amelidir, söylemek ise dilin amelidir. Burada diğer organlarla yapılan ameller imanın kapsamına girmez. Oruç, namaz, hac, cihad ve benzeri ameller gibi. Çünkü cihadı ve haccı da ayrıca söz konusu etmiş bulunmaktadır. Ayrıca Rasulullah (s.a.v.)'de: ''Allah'a ve Rasulüne imandır" diye cevap vermiştir. Ameller ile ilgili olarak ise bu söylenemez. Bununla beraber böyle olması sözü geçen amellere iman adının verilmesine de engel değildir.

 

(246) Köleler ile ilgili olarak "sahiplerine göre en değerlileri ve en pahalı olanları" buyruğundan kasıt -Allah en iyi bilendir- şudur: Eğer tek bir köleyi hürriyetine kavuşturmak istiyorsa bu böyledir fakat mesela bin dirhemi bulunup, onunla daha az değerli iki köle de alabilir, değerli tek bir köle de alabilir. Bu durumda iki köle -kurbanlıktakinin aksine- daha faziletlidir çünkü semiz bir koyunu kurban etmek ondan daha az semiz iki koyun kurban etmekten daha faziletlidir. Mezheb alimlerimizden Beğavi (rahimehullah) et-Tehzib'de bu iki meseleyi benim de kaydettiğim şekilde zikrettikten sonra şöyle söylemektedir: Şam (radıyallahu anh) kurbanlık hakkında şöyle demiştir: Sayıca az olmakla birlikte, değerin çokluğunu, değeri az olmakla birlikte, sayının çokluğundan daha çok severim. Köleyi hürriyetine kavuşturmakta ise değerin azlığı ile birlikte sayının çok olmasını, sayının azlığı ile birlikte değerin çokluğundan daha çok severim çünkü kurbanlıkta kasıt ettir, semiz olanın eti daha bol ve daha hoştur, köleyi hürriyetine kavuşturmaktan maksat ise kişinin durumunu, eksikliğini giderip kemale erdirmek ve onu köleliğin zilletinden kurtarmaktır. Bir topluluğu bu şekilde kurtarmak, tek bir kişiyi kurtarmaktan daha faziletlidir. Allah en iyi bilendir.

 

Hadisten Anlaşılan Hükümler

 

1- Namazın vaktinde kılınmasına dikkat ve özen gösterilmesine teşvik vardır.

 

2- Namaz adına ihtiyat ve vaktinde kılınması için eli çabuk tutmak özelliğinden ötürü namazın ilk vaktinde kılınmasının müstehab olduğu buradan çıkartılabilir.

 

3- Soru sorarken güzel bir üslup kullanmak gerekir.

 

4- Müftü ve öğretmen kendisinden fetva soran yahut öğrettiği kimseye karşı sabırlı olmalı, onun çokça soru sormasına ve açıklama istemesine tahammül göstermelidir.

 

5- Öğrenci hocasına yumuşak davranmalı, onun maslahatlarını göz önünde bulundurmalı, ona şefkat göstermelidir çünkü (Abdullah b. Mes'ud): Ona daha fazla sormayışımın sebebi ona şefkat göstermemdi, demiştir.

 

6- "Lev: Eğer" lafzını kullanmak caizdir çünkü "ona daha fazla sorsaydım, o da bana daha fazlasını söyleyecekti" demiştir.

 

7- Bir kimsenin meydana gelmemiş bir olay hakkında eğer olsaydı şöyle olurdu diye haber vermesi caizdir çünkü Abdullah b. Mes'ud: Ona daha fazlasını sorsaydım, o da bana daha fazlasını söyleyecekti, demiştir. Allah en iyi bilendir.

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

SABAH NAMAZINI TAĞLİS DEMEK OLAN İLK VAKTİNDE ERKEN KıLMANIN MÜSTEHAB OLDUĞU VE SABAH NAMAZINDA KUR'AN'DAN OKUNACAK MİKTARIN BEYANI BABI