UMDETU’L AHKAM |
TAHARET |
KADINA MENİSİNİN ÇIKMASI SEBEBİYLE GUSLETMESİNİN VACİP OLDUĞU BABI |
710-32/4- ... Ümmü Suleym, Nebi (s.a.v.)'e
gelip: Ey Allah'ın Rasulü, muhakkak ki Allah haktan
haya etmez. İhtilam olduğu taktirde kadının gusletme yükümlülüğü var mı, dedi. Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Suyu gördüğü taktirde evet" buyurdu. Ümmü Seleme: Ey Allah'ın Rasulü!
Kadın ihtilam olur mu, dedi. Allah Rasulü: "İki
elin toprağa değsin. çocuğu ona ne ile benzer ki?" buyurdu.
Açıklama:
Bu babta
(707) "Ümmü Suleym (radıyallahu anh)'ın Aişe (radıyallahu
anha) yanında iken Rasulullah
(s.a.v.)'e ... " hadisi yer almaktadır. Sözü geçen bu babta
geri kalan rivayetler de yer almıştır. Yüce Allah'ın izniyle yeri geldikçe
bunları göreceğiz.
Şunu bilmek gerekir
ki, kadının menisi dışarı çıkacak olursa erkeğe dışarı çıkması sebebiyle
gusletmek icab ettiği gibi, kadının da gusletmesi icab eder.
Esasen Müslümanlar
meninin çıkması yahut erkeklik organının ferce sokulması ile kadına da, erkeğe
de gusletmenin vacip olduğu üzerinde icma ettikleri
gibi, ay hali ve loğusalık sebebiyle de kadının gusletmesinin icab ettiğinin üzerinde icma
etmişlerdir. Fakat doğum yapmakla birlikte hiçbir şekilde kan görmeyen kadına
guslün icap edip etmediği hususunda farklı görüşlere sahiptirler.
Ancak Mezheb alimlerimize göre daha sahih olan gusletmenin vacip
olduğudur. Şayet kadın bir çiğnem et yahut bir parça kan düşük yapacak olursa
aynı şekilde görüş ayrılığı söz konusudur. Daha sahih olan gusletmesinin vacip
olduğudur. Bununla birlikte bu gibi kimseler hakkında guslün vacip olmadığını
söyleyenler abdest almasının vacip olduğunu
söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Diğer taraftan bizim
mezhebimizde kabul edilen görüş, ister şehvetle ve hızlıca çıksın, ister
bakarak, ister rüyada iken, ister uyanıkken çıksın, ister aklı başında olan
birisinden çıksın, ister deliden çıksın meninin çıkması ile guslün vacip
olduğudur. Ayrıca meninin çıkmasından maksat ise dışarıya çıkmasıdır. Eğer
dışarıya çıkmamışsa gusletmek icap etmez. Şöyle ki, uyuyan bir kimse cima
ettiğini yahut inzal yaptığını görmekle birlikte uyandığında bir şey görmeyecek
olursa Müslümanların icmaı ile gusletmek yükümlülüğü
yoktur.
Aynı şekilde meninin
çıkmasının başlangıç hali sebebiyle vücudu harekete geçmiş olmakla birlikte,
meni dışarı çıkmazsa yine meni erkeklik organının dibine indikten sonra dışarı
çıkmayacak olursa gusül gerekmez. Hatta meni -kendisi namazda iken- erkeklik
organının ortasına gelse ve bir şey üzerinden eliyle erkeklik organını tutsa
namazından selam verinceye kadar meni dışarı çıkmazsa namazı sahih olur ve meni
dışarı çıkıncaya kadar abdestli kalmaya devam eder.
Bu hususta kadın da erkek gibidir. Ancak kadın dul yahut evlenmiş olup, meni
fercine inip, cünüplük ve istinca sırasında yıkaması
gereken yere bulaşacak olursa -bu yer ise ihtiyacını karşılamak için oturması
halinde görünen kısımdır- meninin bu yere ulaşması sebebiyle gusletmesi
gerekir; ünkü bu yer zahir (görünen) kısım
hükmündedir. Şayet bakire ise, fercinden dışarıya çıkmadıkça gusletmesi de
gerekmez; çünkü onun fercinin iç kısmı erkeğin ihlilinin
(sidik deliği) iç kısmı gibidir. Allah en iyi bilendir.
Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Benzerlik nerede?" buyruğu şu
demektir: Çocuk hem erkeğin, hem kadının suyundan doğar. Hangisi daha galip
gelirse ona benzer. Kadının menisi olduğuna göre onun inzali ve ondan dışarıya
çıkması da mümkündür.
"Erkeğin suyu
kalın ve beyazdır ... " Bu meninin niteliğinin açıklanmasında pek büyük
bir esas dayanaktır. Sağlıklı iken ve çoğunlukla niteliği budur. iIim adamları der ki: Sağlıklı iken erkeğin menisi beyaz,
katı ve arka arkaya hızlı ca çıkan, şehvetle çıkıp,
çıkması ile lezzet ve zevk alınan bir sudur. Çıkmasının akabinde ise bir
rahatlama ve gevşeklik ile hurmanın yeni meyvesi gibi bir kokusu olur. Bu koku
ise hamur kokusuna yakındır. Kokusunun taze hurma ağacı fidanına benzediği de
söylenir. Kuruduğu taktirde ise kokusunun sidik kokusuna benzediği
söylenmektedir. Bunlar meninin nitelikleridir. Bazı nitelikleri de farklı
olabilir. Mesela kişi hastalanacak olursa menisi ince ve sarı olabilir, yahut
meninin bulunduğu yerde gevşeklik olduğundan ötürü zevk almadan ve şehvet
olmadan da akabilir, ya da çokça cima yaptığı için etsuyu gibi kırmızı bir renk alır. Hatta bazen pıhtılaşmış
bir kan gibi de çıkabilir. Meni kırmızı renkte çıkacak olursa tahirdir ve tıpkı beyaz olması halinde olduğu gibi
gusletmeyi gerektirir.
Meninin Meni Olarak
Kabul Edilmesi İçin Dayanak Alınan Üç Özelliği Vardır:
1- Akabinde bir
rahatlama ile birlikte şehvetle çıkması
2- Az önce geçtiği gibi kokusunun taze hurma kokusuna benzemesi 3-
Kısım kısım defalarca arka arkaya dışarı çıkması
Bu üç özellikten her
birisi o suyun meni olduğunu ispatlamaya yeterlidir.
Bütün bu üç özelliğin
onda bulunması şartı yoktur. Fakat bunların hiçbirisi bulunmayacak olursa, onun
meni olduğuna hükmedilmez ve zannı galib ile meni
olmadığı kanaatine sahip olunur. Söylediğimiz bütün bu hususlar erkeğin menisi
ile ilgilidir.
Kadının menisine
gelince, o sarımtrak ve incedir. Bazı hallerde
kadının gücünden ötürü beyaz da olabilir. Bunun iki özelliği vardır ki, bu
ikisinden birisiyle meni olduğu anlaşılır. Birincisi kokusu erkeğin menisinin
kokusu gibidir, ikincisi ise çıkması sebebiyle zevk almak ve çıkmasından sonra
şehvetinin dinmesidir. İlim adamları der ki: Meni hangi nitelik ve durumda
çıkarsa çıksın gusletmek kap eder. Allah en iyi bilendir.
(710) "Muhakkak
Allah haktan haya etmez." İlim adamları der ki: Yani Allah hakkı
açıklamaktan imtina etmez. O sivrisinek ve benzerlerini de örnek verir. Nitekim
yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Gerçekten Allah bir sivrisineği yahut
ondan daha üstün herhangi bir şeyi misal vermekten çekinmez." (Bakara, 26)
İşte ben de aynı şekilde ihtiyacım olan bir husus hakkında soru sormaktan
çekinmiyorum.
Anlamının şu olduğu da
söylenmiştir: Allah hak ile ilgili hususlarda utanmayı emretmez ve mübah da görmez.
O, bu sözlerini adeten kadınların hakkında soru sorup, erkeklerin önünde
söz konusu etmekten haya edip, utandıkları ama sorma ihtiyacını duyduğu
sorusundan önce mazeret olmak üzere söylemiştir.
Bundan da:
1- Bir mesele ile
karşı karşıya gelen bir kimsenin ona dair soru sorması gerektiği
2- Haya edip utanması
onu o meselesini söz konusu etmekten alıkoymaması gerektiği anlaşılmaktadır.
3- Böyle bir soru
sormaktan çekinmek gerçek bir haya değildir; çünkü hayanın tamamı hayırdır ve
hayırdan başka bir şey getirmez. Ama böyle bir duruma dair soru sormaktan uzak
durmak hayır değildir, aksine şerdir. Bu nasıl haya olabilir ki?
Aişe (radıyallahu anha)'da Ensar'ın kadınları ne
iyi kadınlardır. Haya etmek onların dinde iyi bir bilgi sahibi olmalarını
engellemedi." Allah en iyi bilendir.
(713) "Elin
toprağa değsin ve harbe sana isabet etsin." Harbe sana isabet etsin "ullet" şeklinde rivayet edilmiştir. Bu da
"el-elle" denilen harbe ona isabet etsin anlamındadır; fakat bazı
imamlar bu lafzı kabul etmeyip, bunun doğru şeklinin "elilti"
olduğunu söylemişlerdir. Ancak bu doğru olmayan bir tepkidir, aksine sahih
olarak rivayet edilen lafız doğrudur ve bunun aslı "elilet"
şeklindedir. Ancak "iki elin" deyip, ellafzını
tesniye kullanmakla birlikte "ellet"i tekil kullanması iki sebepten dolayıdır:
Birincisi cinsi kastetmiş olması, ikincisi iki eli olanı kastetmiş olmasıdır; yani
harbe sana isabet etsin demek olur ki, bu durumda bir arada iki (bed)dua yapmış olur. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan: