UMDETU’L

AHKAM

TAHARET

 

"SU (GUSLETMEK) SUDAN (MENİNİN AKMASINDAN) DOLAYIDIR" HÜKMÜNÜN NESH EDİLMESİ VE İKİ SÜNNET YERİNİN BİRBİRİNE KAVUŞMASI SEBEBİYLE GUSLETMENİN VACİB OLMASI BABI

 

781-87/1- ... Ebu Hureyre'den rivayet ettiğine göre Allah'ın Nebisi: "Erkek kadının dört şu'besi arasına oturduktan sonra onu yorarsa artık ona gusletmek icap eder" buyurmuştur.

Hadisin Matar yoluyla rivayetinde "menisini akıtmasa dahi" ibaresi de vardır.

Aralarından Zuheyr ise (şu'besi anlamındaki şuab kelimesini) "dört eş'ubu (şu'besi) arasında" diye ifade etmiştir.

 

Açıklama:

 

Şunu bilelim ki, şu anda ümmet inzal söz konusu olmasa dahi cimadan dolayı gusletmenin de vacip olduğunu, inzal ile de icap ettiğini ittifak ile kabul etmiş bulunmaktadır. Ashabkiram'dan bir cemaat ancak inzal ile guslün vacip olduğunu kabul ediyordu. Sonra bunların bir kısmı görüşlerinden vazgeçti ve diğerlerinden sonra da bu hususta icma gerçekleşti.

 

İlim adamları derler ki: İşte uygulama (amel) bu hadise göredir. (Yani menisi akmasa dahi gusletmelidir.)

 

"Su ancak sudan gerekir" hadisine gelince, ashabın büyük çoğunluğu ile onlardan sonra gelenler o mensuhtur, demişlerdir. Burada nesh edilmesinden maksatları ise önceleri meni akmaksızın cimadan ötürü gusletme yükümlülüğü yokken sonradan vacip olmuştur.

 

İbn Abbas (radıyallahu anh) ve başkaları bunun mensuh olmadığı, aksine bundan maksadın rüyasında ihtilam olmakla birlikte inzal olmamışsa gusletmesinin vacip olmayacağının kastedildiği kanaatindedirler. Bu hükmün bu şekilde kalıcı olduğunda da şüphe yoktur.

 

"Dört şu 'besi arasına oturduktan sonra ... " Şuab (şube'nin çoğulu) kelimesi diğer rivayette "eş'ub" olarak zikredilmiştir. İlim adamları dört şu'beden ne kastedildiği hususunda farklı görüşlere sahiptirler. Kastın eller ve ayaklar olduğu, ayaklar ve uyluklar olduğu, ayaklar ve kasıklar olduğu söylenmiştir. Kadı Iyaz ise fercin dört Şu'besinin kastedildiğini söylemiştir. "Şuab" kelimesi "şu'be"in çoğulu olup, kenarlar anlamındadır. Bu lafzın "eş'ub" rivayeti ise "şuab"in çoğuludur.

 

"Onu yorma"nın anlamı ise hareketiyle onu yorması demektir. Hattabi de böyle açıklamıştır. Başkaları ise onu çokça yorarsa diye açıklamıştır. Kadı Iyaz -yüce Allah'ın rahmeti ona- der ki: Daha uygun anlam onunla bu işi yaparken bütün çaba ve gayretini harcaması anlamında olduğudur çünkü "cehd" güç ve takat demektir. Bu da harekete ve işi tamamen yapmaya denilir. Bu açıklama da hareketi ile onu yorması diye açıklayanların görüşüne yakındır. Yoksa bu hususta kadının karşı karşıya kaldığı herhangi bir zorluk, bir meşakkat yoktur. Allah en iyi bilendir.

 

Hadisin anlamına gelince, guslün vücubu meninin akmasına bağlı değildir.

 

Aksine haşefe fercin içine girip, kayboldu mu erkeğe de, kadına da gusül icap eder. Bugün bu hususta hiçbir görüş ayrılığı yoktur. Daha önceleri ashab-ı kiramdan ve onlardan sonrakilerin bazılarının görüş ayrılığı vardı fakat sonraları dediğimiz bu husus üzerinde icma gerçekleşmiş bulunmaktadır.

 

Mezheb alimlerimiz (Şafiiler) şöyle demektedir: Kendisi uyurken kadının zekerini sokması halinde de hüküm aynıdır, erkeklik organı ister sertleşsin, ister sertleşmemiş olsun fark etmez. Sünnetli olup, olmaması da durumu değiştirmez. Bütün bu şekillerde yapana da, yapılana da gusletmek icab eder. Yapanın yahut yapılanın çocuk olması hali müstesnadır, onun için gusül icab eder denilemez çünkü o mükellef değildir fakat cünüp olduğu söylenebilir. Eğer kişi mümeyyiz ise velinin ona abdest almasını emrettiği gibi, gusletmesini de emretmesi gerekir. Gusletmeksizin namaz kılacak olursa namazı sahih olmaz. Büluğa erişinceye kadar gusletmezse artık ona gusletmesi vacip (farz) olur. Küçükken gusledip de sonra büluğa ererse yeniden gusletmesi gerekmez.

 

Mezheb alimlerimiz der ki: Cimada muteber olan zekeri sağlıklı olan kimsenin haşefesinin girmesidir. Bu hususta ittifak vardır. Haşefe tamamen girecek olursa o zaman ilgili bütün hükümlerin yerine getirilmesi söz konusudur. Erkeklik organının tamamen sokulması ittifakla şart değildir. Şayet haşefenin bir kısmı girerse ittifakla sözü edilen herhangi bir hüküm taalluk etmez. Bundan sadece bazı Mezheb alimlerimizin söz konusu ettiği şaz bir görüş müstesnadır. Bu görüşe göre bunun da hükmü diğerleri ile tamamen aynıdır fakat bu görüş oldukça büyük bir yanlıştır ve kabul edilmemiştir.

Erkeklik organı kesilmiş ise eğer kalan kısmı haşefeden az ise bu husustaki hiçbir hüküm ona taalluk etmez. Şayet kalan kısım yalnızca haşefe kadar ise onun tamamıyla sokulması halinde ilgili hükümler de ona taalluk eder. Eğer haşefe miktarından fazla ise bu hususta. Mezheb alimlerimizin iki meşhur görüşü vardır. Bunların daha sahih olanına göre hükümlerin haşefe miktarı olan kısmı ile alakalı olduğudur. İkinci görüşe göre ise kalan kısım tamamen sokulmadıkça ona hüküm taalluk etmeyeceğidir. Allah en iyi bilendir.

 

Erkeklik organına bir bez sarıp, bu haliyle onu bir kadının fercine sokacak olursa Mezheb alimlerimizin bu hususta üç görüşü vardır. Bunların sahih ve meşhur olanına göre erkeğe de, kadına da guslün kap ettiğidir. İkinci görüşe göre organı bir bez içinde olup, soktuğundan ötürü gusül gerekmez, üçüncü görüşe göre eğer bez zevkin ve rutubetin ulaşmasını engelleyecek kadar kalın ise gusül kap etmez, değilse gerekir. Allah en iyi bilendir .

 

Sonraki sayfa için aşağıdaki link’i kullan:

 

BAŞA VE VÜCUDUN DİĞER KISIMLARINA SUYU ÜÇ DEFA DÖKMENİN MÜSTEHAB OLDUĞU BABI