UMDETU’L AHKAM |
TAHARET |
ABDEST'İN ŞEKLİ VE KEMALİ BABI |
537-3/1- Osman'ın
azatlısı Humran'ın kendisine haber verdiğine göre Osman b. Affan (radıyallahu
anh) kendisine abdest için su getirilmesini istedi. Sonra abdest aldı. Ellerini
üç defa yıkadıktan sonra mazmaza yapıp, burnuna su verip çıkardı. Sonra yüzünü
üç defa yıkadı. Sonra sağ elini (kolunu) dirseğe kadar üç defa yıkadı. Sonra
sol elini aynı şekilde (dirseğe kadar) yıkadı. Sonra başına mesh etti. Sonra
sağ ayağını üç defa topuklara kadar yıkadı. Sonra sol ayağını da aynı şekilde
yıkadı. Sonra: Rasulullah (s.a.v.)'i benim bu abdestim gibi abdest aldığını
gördüm dedi. Sonra da O (s.a.v.): "Kim benim bu abdestim gibi abdest
aldıktan sonra kalkıp iki rek'at namaz kılar ve içinden namaz dışında bir
şeyler geçirmezse geçmiş günahları ona bağışlanır" buyurdu, dedi.
İbn Şihab dedi ki: Bizim
ilim adamlarımız: Bu abdest, bir kimsenin namaz için alacağı en mükemmel
abdesttir, derlerdi.
Açıklama:
"Ellerini üç defa
yıkadı." Bu da ellerin abdestin başında yıkanmasının sünnet olduğuna
delildir. Nitekim ilim adamlarının ittifakıyla da bu böyledir.
Mazmaza ve İstinşak
(Abdest Alırken Ağıza ve Buruna Su Vermek)
"Sonra mazmaza
yapıp, burnuna su alıp çıkardı." Dil bilginleri, fukaha ve muhaddislerin
çoğunluğuna göre istinsar, suyu burna çektikten (istinşak) sonra çıkarmaktır.
İbnu'l-A'rabı ve İbn Kuteybe de istinsar, istinşakın aynısıdır demiş olmakla
birlikte doğrusu birincisidir. Buna bir diğer rivayetteki "istinşak ve
istinsar yaptı" deyip, her ikisini bir arada zikretmiş olması delildir.
Dil bilginleri der ki:
(İstinsar) "en-nesre"den alınmıştır ki bu da burnun yan tarafı
demektir. Hattabı ve başkaları ise burnun kendisidir demekle birlikte birincisi
meşhur olandır. Ezherı dedi ki: Seleme'nin, Ferra'dan rivayet ettiğine göre
adam nesretti, intisar ve istinsar yaptı, ifadeleri abdest alırken burnunun yan
tarafını hareket ettirmesini anlatmak için kullanılır. Allah en iyi bilendir.
Mazmazanın gerçek
mahiyeti ile ilgili olarak Mezheb alimlerimiz şöyle demiştir: Mazmazanın
mükemmel şekli ağzına su alıp onu çalkaladıktan sonra suyu ağzından dışarıya
atmasıdır. Asgarisi ise ağzına su almasıdır. Cumhurun söylediği meşhur kanaate göre
ise, ağzında suyu çalkalaması şart değildir. Mezheb alimlerimizden bir topluluk
ise şart olduğunu söylemişlerdir.
Bu husustaki görüş
ayrılığı başın mesh edilme keyfiyeti ile ilgili görüş ayrılığı gibidir. Eğer
ıslak elini başına koyup, onu başı üzerinde gezdirmezse mesh gerçekleşmiş olur
mu? Daha sahih olan gerçekleşmiş olacağıdır. Tıpkı başka organlarda suyun
organlara ulaştırılmasının yeterli olması gibi.
İstinşak ise suyun
burna ulaştırılıp, nefes alarak suyu yukarıya doğru çekmektir. Mazmaza ve
istinşakın ileri derecede yapılması müstehaptır. Oruçlu olması halinde ise bu
mekruh olur. Çünkü Lakit'in rivayet ettiği hadise göre Nebi (s.a.v.):
"Oruçlu olman hali dışında ileri derecede istinşak yap" buyurmuştur.
Bu da sahih bir hadis olup, bunu Ebu Davud, Tirmizi ve başkaları sahih
senetlerle rivayet etmiş, Tirmizi de: Hasen, sahih bir hadistir demiştir.
Mezheb alimlerimiz der
ki: Su ağza ve burna hangi şekilde ulaştırılırsa mazmaza ve istinşak da
gerçekleşmiş olur. Hangi şeklin daha faziletli olduğuna gelince, bunun beş
şekli vardır:
1- Üç avuç su ile
mazmaza ve istinşak yapar. Her bir avuçtan ağzına su alıp mazmaza yapar, sonra
yine onun diğer kısmından istinşak yapar.
2- Mazmaza ve
istinşakı bir avuç ile yapar. O sudan önce üç defa mazmaza yapar, sonra yine o
sudan üç defa istinşak yapar.
3- Aynı şekilde her
ikisi için bir avuç su alır. Ama önce ondan mazmaza yapar, sonra istinşak
yapar, sonra yine ondan mazmaza yapar, sonra istinşak yapar, sonra kalanından
bir daha mazmaza yapar, sonra da istinşak yapar.
4- Mazmaza ve
istinşakı iki avuç su alarak birbirinden ayırır. Bunların birisinden üç defa
mazmaza yapar, sonra da diğerinden üç defa istinşak yapar.
5- Ayrı ayrı altı avuç
su alır, üçüyle mazmaza yapar, diğer üçü ile istinşak yapar.
Sahih olan da birinci
şekildir. Buharı, Müslim ve başkalarından sahih hadisler de böyle gelmiştir.
Mazmaza ile istinşakın
arasını ayırmak ile ilgili hadis ise zayıftır. Abdullah b.
Zeyd'in rivayet ettiği
hadiste belirttiğimiz üzere üç avuç su almak suretiyle mazmaza ve istinşakı
yapmak muayyen olarak kabul edilmesi gereken şekil olur.
Ulemanın ittifakı ile
mazmaza bütün görüşlere göre ve bütün şekillerde istinşaktan önce yapılır.
Acaba bu öncelik müstehab mıdır yoksa şart mıdır? Bu hususta da iki görüş
vardır. Kuvvetli olanı iki organın farklılığı sebebiyle (mazmazayı önce
yapmanın) şart olduğudur. İkinci görüşe göre ise sağ elin yıkanmasının, sol
elden önce oluşu gibi bir müstehaplıktır. Allah en iyi bilendir.
Abdest Alırken Yıkama
ve Meshin Sayısı
"Sonra yüzünü üç
defa yıkadı. .. Sonra da aynı şekilde sol ayağını yıkadı. " Bu hadis
abdestin nasıl alınacağı hususunda pek büyük asıl bir dayanaktır. Müslümanlar
abdest organlarının yıkanmasında vacip (farz) olanın birer defa yıkamak
olduğunu, üç defa yıkamanın ise sünnet olduğunu icma ile kabul etmişlerdir.
Sahih hadislerde ise
birer defa yıkamak, üçer defa yıkamak, bazı azaların üçer defa, bazılarının
ikişer, bazılarının da birer defa yıkanmasını ifade edecek şekilde gelmiştir.
İlim adamları der ki:
Hadislerin bu şekildeki farklılığı bütün bunların caiz oluşuna, üç defa
yıkamanın kemali, bir defa yıkamanın da yeterli oluşu ifade ettiğine delildir.
İşte hadislerin bu şekilde gelişi buna göre yorumlanır, demişlerdir.
Aynı olayın aynı
sahabiden rivayeti halinde ravilerin ihtilafına gelince, bu ravilerin bir
kısmının hadisi bellediği, bir kısmının da unuttuğu şeklinde açıklanır ve zaptı
sağlam, sika ravinin fazlalığının kabul edileceği şeklinde tespit edildiği üzere
sikanın fazladan söyledikleri de delilolarak alınır.
İlim adamları başın
mesh edilmesi hususunda ihtilaf etmişlerdir. Şafii bir grup ile birlikte diğer
organlarda olduğu gibi başın da üç defa mesh edilmesinin müstehab olduğu
kanaatindedir.
Ebu Hanife, Malik,
Ahmed ve çoğunluk ise sünnet olanın bir defa mesh etmek olduğu ve bundan
fazlasının da yapılmayacağı kanaatindedirler.
Ama sahih hadislerde
bir defa mesh söz konusu edildiği gibi, bazılarında da sadece "mesh
etti" denilmiştir. Şafii ise Müslim'in sahihinde Osman (radıyallahu
anh)'ın Nebi (s.a.v.): "(Azalarını) üçer defa yıkayarak abdest aldı"
hadisini ve Ebu Davud'un Sünen'inde rivayet etmiş olduğu "Nebi (s.a.v.)
başını üç defa mesh etti" hadisini diğer organlara da başı kıyas etmeyi delil
göstermiş, bir defa mesh etmeye dair hadisler ile ilgili olarak da bu caiz
oluşu beyan etmek içindir ama Nebi (s.a.v.) daha faziletli olana devam
etmiştir, diye cevaplandırmıştır. Allah en iyi bilendir.
Yüzün, Ellerin ve
Ayakların Yıkanması
İlim adamları yüzün,
ellerin ve ayakların organların tamamını kapsayacak şekilde yıkanmasının farz
olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Ancak Rafıziler ilim adamlarından farklı
bir kanaat belirterek ayaklar hakkında farz olan meshtir, demişlerdir. Bu ise
onların bir yanlışıdır. Çünkü naslar ayakların yıkanmasının icap ettiği
hususunda birbirini destekler durumdadır. Aynı şekilde Rasulullah (s.a.v.)'in
abdest alışını nakleden bütün raviler de onun ayaklarını yıkadığını ittifakla
ifade etmişlerdir.
İlim adamları başın
mesh edilmesinin vücubu (farziyeti) üzerinde de icma etmiş olmakla birlikte
vacip olan miktarının ne kadar olduğu hakkında ihtilaf etmişlerdir. Şafii bir
topluluk ile birlikte bir saç telini dahi olsa mesh etmek suretiyle mutlak
olarak mesh adının verileceği miktardır, demiştir.
Malik, Ahmed ve bir
topluluk ise başın tamamının mesh edilmesinin vacip olduğu kanaatindedir. Ebu
Hanife (rahimehullah) ise bir rivayette, vacip olan dörtte birini mesh
etmektir, demiştir.
Mazmaza ve istinşakın
vücubu hakkında da ilim adamlarının dört farklı görüşü vardır:
1- Malik ve Şafii ile
onların mezhebinde olanların kanaatine göre, mazmaza ve istinşak abdest alırken
de, guslederken de sünnettir. Seleften Hasan-ı Basri, Zühri, Hakem, Katade,
Rabia, Yahya b. Said el-Ensari, Evzai ve Leys b. Sa'd da bu kanaattedir. Aynı
zamanda bu Ata ve Ahmed'den de bir rivayet olarak gelmiştir.
2- Abdestte de,
gusülde de vacip(farz)dirler. Bunlar olmadan abdest de, gusül de sahih olmaz.
Ahmed b. Hanbel'den meşhur olan görüş budur. Bu aynı zamanda İbn Ebı Leyla,
Hammad, İshak b. Rahuye'nin de görüşüdür. Ata'dan gelen bir rivayet de
böyledir.
3- Mazmaza ve istinşak
gusülde farz, abdestte değildir. Ebu Hanife, onun mezhebine mensup ilim
adamları ve Süfyan Sevri'nin kanaati budur.
4- İstinşak abdestte
de, gusülde de farzdır. Mazmaza ise her ikisinde de sünnettir. Ebu Sevr, Ebu
Ubeyd, Davud ez-Zahirı ile Ebu Bekr b. Münzir'in görüşü budur. Ahmed'den gelen
bir rivayet de böyledir. Allah en iyi bilendir.
Cumhurun ittifakına
göre, abdestte ve gusülde organların yıkanmasında suyun organların üzerinde
akıtılması yeterlidir. Ayrıca ovalamak şart değildir. Malik ve Müzenı tek
başlarına şart olduğunu söylemişlerdir. Allah en iyi bilendir.
Büyük çoğunluğun
ittifakına göre de ayak topuklarını ve dirsekleri yıkamak farzdır. Bunun farz
olmadığını söyleyen Zufer ve Davud ez-Zahiri bu kanaatlerinde yalnızdırlar.
Allah en iyi bilendir.
İlim adamlarının
ittifakı ile "topuklar" dan maksat bacak ile ayak arasındaki çıkıntı şeklindeki
iki kemiktir. Her bir ayağın iki topuğu vardır. Rafıziler oldukça bir istisna
olarak her bir ayağın bir topuğu vardır. Bu da ayağın üst tarafındaki kemiktir
demişlerdir. Bu görüş Muhammed b. Hasen'den nakledilmiş ise de ondan sahih
olarak gelmiş değildir.
Bu hususta alimlerin
delili ise dil ve iştikak bilginlerinin nakilleri ile üzerinde durmakta
olduğumuz bu sahih hadistir. Bu hadiste de: "Sağ ayağını iki topuğuna
kadar yıkadı, sol ayağını da aynı şekilde yıkadı" denilmektedir.
Böylelikle her bir ayağın iki topuğu olduğunu hadis tespit etmektedir. Bu
meselede deliller ise pek çoktur. Ben bunları tanıklarıyla ve asıl dayanakları
ile "el-Mecmu' fi Şerhi'lMühezzeb" adlı eserimde açıklamış
bulunmaktayım. Aynı şekilde orada bu meselelerin delillerini de, Mezhebler
arasındaki ihtilafları bütün fırkaların delilleri ve bunlara verilecek
cevapları da bu husustaki ihtilaflı nasların birbirleriyle nasıl telif
edileceğini de geniş bir şekilde açıkladım ve bu açıklamaları oldukça etraflı
yaptım. Burada ise maksadım sadece hadis ile ilgili olan hususlara işaret
etmekten ibarettir. Allah en iyi bilendir.
Abdest Organlarından
Fazladan Yaratılmış Organlar Olursa Mezheb alimlerimiz şöyle demiştir: Mesela
insanın iki yüzü yaratılmış olsa ikisinin de yıkanması kap eder. Üç eli yahut
üç ayağı veya daha fazla yaratılmış ve bunlar birbirine eşit ise hepsinin
yıkanması kap eder. Eğer fazladan yaratılmış olan el eksik olup, yıkanması farz
olan elin yerinde bir çıkıntı şeklinde ise asıl el ile birlikte onun da
yıkanması kap eder. Eğer dirseğin üst tarafında bir çıkıntı halinde olup
yıkanması farz olan kısmın hizasında da değilse yıkanması gerekmez. Eğer
yıkanması gereken kısmın hizasına düşüyorsa sahih ve tercih edilen kanaate
göre, yalnızca o hizaya gelen kısmın yıkanması icap eder.
Bazı Mezheb
alimlerimiz ise icap etmez, demişlerdir. Bir kimsenin eli dirseğinin üzerinden
kopacak olursa, onun için bu farz söz konusu değildir. Kalanı kısmen yıkamak
ise herhangi bir abdest azasının taharetsiz kalmaması için müstehaptır, şayet
dirseğin altından kolu kısmen kopmuş ise kalanını yıkaması icap eder. Allah en
iyi bilendir.
Rasulullah
(s.a.v.)'in: "Kim benim bu abdestim gibi abdest alırsa ... günahları
bağışlanır" buyruğuna gelince: Rasulullah (s.a.v.) "gibi
(nahve)" buyurmuş, ancak aynen (misle) dememiştir. Çünkü gerçek manada
aynen onun gibi abdest almaya ondan başkasının gücü yetmez.
Günahların
bağışlanmasından kasıt ise büyük günahlar dışındaki küçük günahlardır.
Hadisten ise her
abdestten sonra iki rek'at ve daha fazla namaz kılmanın müstehab olduğu hükmü
anlaşılmaktadır ve bu, müekked bir sünnettir.
Mezhebimize mensup bir
grup ilim adamı da bu (abdest sonrası) namazları namaz kılmanın yasaklandığı
vakitlerde de, başkalarında da kılar. Çünkü bu namazın bir sebebi vardır demiş
ve Bilal (radıyallahu anh)'ın Buhari'nin Sahihinde tahriç edilmiş bulunan ne
zaman abdest alırsa namaz kıldığına dair hadisini delil göstermişlerdir. Bilal
(radıyallahu anh) da bunun hakkında, benim en ümit bağladığım amelim budur,
demiştir.
Şayet (bunu da)
kastederek bir farz ya da bir nafile namaz kılacak olursa aynı yolla
tahiyyetü'l-mescid namazı da kılınmış sayılacağı gibi bunun da fazileti
kazanılmış olur.
Rasulullah
(s.a.v.)'in: "İçinden namazia ilgisi olmayan şeyler geçirmezse"
buyruğu ise, dünya işi ve namaz ile ilgisi olmayan herhangi bir şey geçirmezse
demektir. Eğer içinden böyle bir şey geçecek olup da ondan yüz çevirip, iltifat
etmeyecek olursa sadece bu yüz çevirmesi ile o hali affedilir ve yüce Allah'ın
izniyle bu fazileti de elde etmiş olur; çünkü bu onun kendi isteğiyle yaptığı
bir işi değildir. Ayrıca bu ümmetin gelip geçen ve yer etmeyen düşünceleri
affedilip bağışlanmıştır.
Bu açıklamaları aynı
anlamıyla İmam Ebu Abdullah el-Mazerı de dile getirmiş, Kadı Iyaz da bu hususta
onu takip ederek şunları söylemiştir: İçinden geçirdikleri (hadisunnefs)nden
maksat, gelmesi istenen ve iktisap yolu ile içinden geçirdikleri şeylerdir.
Çoğunlukla hatırdan kendiliğinden geçenler kastedilmemişlerdir. "İçinden
geçirmek" ifadesinin hadiste kullanılması bu içten geçirilenlerin kişinin
kendisine izafe edilmesi sebebiyle kesb yoluyla elde edildiğine de bir
işarettir.
Kadı Iyaz der ki:
Bazıları da şöyle demiştir: Kasti olmayan bu hatırdan geçenlerle birlikte
namazın kabul edileceği ümit edilir ve böyle bir kişinin namazı içinden hiçbir
şey geçirmeyen kimsenin namazından daha aşağı mertebede olur. Çünkü Nebi
(s.a.v.) ancak buna riayet eden kimseler için günahların bağışlanması
teminatını vermiştir. Çünkü içinden bir şey geçirmeksizin namaz kılarak namazı
selamete eren kimseler oldukça azdır. Kişi ise bu mertebeye ancak şeytanın
vesveselerine karşı nefsi ile mücadele edip, bu vesveseleri kendisinden
uzaklaştırması ve bunu korumaya çalışarak bir göz açıp kırpacak kadar bir süre
dahi bunlarla meşgulolmaması ile kendi mücahede ve gayretiyle kalbini de
vesveselerden uzak tutmasıyla şeytandan kurtulması neticesinde ulaşmıştır. Kadı
lyaz'ın açıklamaları bunlardır, doğrusu benim daha önce kaydettiklerimdir.
Allah en iyi bilendir.
"İbn Şihab dedi
ki: Bizim alimlerimiz ... derlerdi" sözleri, işte en tam ve eksiksiz
abdest budur, demektir. İlim adamları da azaları üç defadan fazla yıkamanın
mekruh olduğunu icma ile kabul etmişlerdir. Üç defa yıkamaktan kasıt ise organı
tamamen kapsayan üç yıkamadır. Şayet organı ancak iki avuç su ile tamamen
yıkayabiliyorsa bu tek bir yıkayış sayılır. Organını üç ya da iki defa yıkadığı
hususunda şüphe edecek olursa iki defa yıkadığını kabul eder ve üçüncü bir defa
daha yıkar. Mezheb alimlerimizin büyük bir çoğunluğunun kabul ettiği doğru
görüş budur.
Mezheb alimlerimizden
Şeyh Ebu Muhammed el-Cuveynı de şöyle demektedir: Bunu üç defa yıkamış olarak
kabul eder ve dördüncü defa yıkamak suretiyle bid'ati işlemek korkusundan ötürü
daha fazla yıkamaz. Ancak birinci görüş konu ile ilgili kaidelere uygun
olandır. Dördüncü defanın bid'at ve mekruh olması ise kasten dördüncü defa
olsun diye yaptığı yıkamadır. Allah en iyi bilendir.
İbn Şihab'ın bu sözünü
dirseklerin ve topukların yukarısını yıkamayı mekruh görenler delil gösterebilir;
ama bu bize göre mekruh değildir. Aksine bu sevilen (müstehap) bir sünnettir.
İbn Şihab'ın bu sözünde topuklarla dirseklerin yukarısını yıkamanın mekruh
olduğuna delil bulunmamaktadır; çünkü maksat sayıyı belirtmektir. Şayet İbn
Şihab ya da bir başkası bunun mekruh olduğunu açıkça ifade etmiş olsa bile Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in sahih sünneti onun bu görüşünün önüne geçer.
Allah en iyi bilendir.
"O, Osman
(r.a.)'ın bir kap getirilmesini istediğini gördü ... Sonra yüzünü üç defa
yıkadı." Bu hadisten mazmaza ve istinşak yaparken sünnetin her ikisi için
suyu sağ eliyle almak olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda bu mazmaza ve
istinşakın tek bir avuç su ile yapılacağına da delil gösterilebilir. Bu da beş
şekilden birisidir. Bunun bu hususa delil olma şekline gelince, ellerin ve
yüzün yıkanmasının tekrarlandığını söz konusu etmekle birlikte mazmaza için su
almayı mutlak olarak söz konusu etmiş olmasıdır. Allah en iyi bilendir.
Ayrıca bu, elinin necis
olup, olmadığı hususunda şüphe ediyorsa uykudan uyanmamış olsa dahi ellerini
kaba sokmadan önce yıkamanın müstehab olduğuna delil gösterilir. Bizim
mezhebimiz de budur. Bu delilin nasıl buradan çıkarıldığı da açıkça ortadadır.
Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
NEBİ (S.A.V.)'İN
ABDEST ALIŞI HAKKINDA BİR BAB