UMDETU’L AHKAM |
TAHARET |
ABDEST ALAN'IN VE BAŞKASININ NECİS OLUP OLMADIĞI ŞÜPHELİ
ELİNİ ÜÇ DEFA YIKAMADAN KAB'A DALDIRMASININ MEKRUH OLDUĞU BABI |
641-87/1- Bize Bişr b.
el-Mufaddal Halid'den, o Abdullah b. Şakik'den, o Ebu Hureyre'den rivayet
ettiğine göre Nebi (s.a.v.): "Sizden biriniz uykudan uyandığı vakit elini
üç defa yıkamadıkça kaba daldırmasın. Çünkü o elinin geceyi nerede geçirdiğini
bilmez" buyurdu.
Açıklama:
Nebi (s.a.v.):
"Sizden biriniz uykudan uyandığı zaman ... buyurdu." şam ve diğer
ilim adamları -yüce Allah'ın rahmeti onlara- Rasulullah (s.a.v.)'in:
"Elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez" buyruğunun şu anlama
geldiğini söylemişlerdir: Hicazlılar taşlarla istinca yapıyorlardı. Onların
ülkeleri de sıcaktı. Onlardan biri uyudu mu terlerdi. Uyuyan bir kimsenin
elinin o necis yerde yahut bir sivilce (yara), bir pire ya da bunun dışında bir
pislik üzerinde gezinmeyeceğinden emin olamaz.
Bu hadiste hem bizim
mezhebimize, hem de cumhurun mezhebine göre çok sayıda meseleye delalet vardır.
1- Az miktardaki suya
bir necaset gelecek olursa bu necaset az da olsa ve onun niteliklerini
değiştirmese dahi o suyu necis eder; çünkü ele bulaşan bir necaset görülmeyecek
kadar oldukça az olur. İki kulle (testi) almayacak hatta ona yakın miktardaki
bir suyu almayacak kadar küçük hacimli kapları kullanmak adetleri idi.
2- Suyun necasetin
üzerine gelmesi ile necasetin suya gelmesi arasında fark vardır. Necaset suya
gelecek olursa suyu necis eder; ama su necaset üzerine gelirse onu izale eder.
3- Yedi defa (necis
kabın) yıkanması bütün necasetler hakkında genel bir hüküm değildir. Şeriat bu
hususta özelolarak köpeğin yaladığı kap hakkında varid olmuştur.
4- İstinca yapılan yer
taşlarla temizlenmiş olmaz. Aksine o namaz için bağışlanır bir necaset olarak
kalmaya devam eder.
5- Necasetin üç defa
yıkanması müstehaptır. Çünkü necis olması muhtemel olan hakkında üç defa
yıkamak emredildiğine göre necis olduğu kesin bilinen için bu emrin söz konusu
olması öncelikledir.
6- Necis olduğundan
şüphe olunan yerin üç defa yıkanması müstehaptır.
7 - Necis olduğu
sanılan bir yerin üç defa yıkanması müstehaptır, su serpmenin onda bir etkisi
yoktur. Çünkü Nebi (s.a.v.): "Yıkamadıkça, yıkamadan" buyurmuş, onu
yıkamadan yahut ona su serpmeden ... buyurmamıştır.
8- İbadetlerde ve
diğer hususlarda ihtiyat sınırından çıkıp, vesvese sınırına girmediği sürece
ihtiyatlı olanı yapmak müstehaptır.
9- Açıkça
söylenmesinden sakınılan hususlarda kinayeli lafızlar kullanmak müstehaptır.
Çünkü Rasulullah (s.a.v.): "Elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez"
buyurmuş, eli dübürüne yahut zekerine değmiş yahut bir necaset ve benzeri
yerlere değmiş olabilir buyurmamaktadır. Rasulullah (s.a.v.)'in bu buyruğunun anlamı
bu olsa bile Kur'an-ı Azimuşşan'da ve sahih hadislerde bunun benzerleri de pek
çoktur. Ancak böyle bir yola dinleyicinin kinayeli lafızlarla maksadı anladığı
bilinecek olursa başvurulur. Eğer böyle değilse karışıklığı gidermek ve
istenene aykırı bir duruma düşmeyi önlemek için açık ifadeler kullanmak
zorunludur. Açık ifadeler kullanılarak gelen rivayetler de buna göre
yorumlanır. Allah en iyi bilendir.
Bunlar bu hadiste
burada kastedilen ve anlaşılan hükmün dışında hadisten çıkartılan hükümlerdir.
Burada maksat olarak gözetilen hüküm ise elin yıkanmadan önce kaba
daldırılmasının yasak oluşudur. Bu hususta da icma vardır ama önceki ve sonraki
ilim adamlarının büyük çoğunluğu buradaki yasağın tahrimi değil, tenzihi
olduğunu kabul etmişlerdir.
Emre muhalefet edip,
elini kaba yıkamadan daldırsa su bozulmaz ve bu şekilde elini daldıran kişi de
günahkar olmaz. Mezheb alimlerimiz Hasan-ı Basri (rahimehullah)'dan eğer gece
uykusundan kalkmış ise böyle bir suyun necis olduğuna hükmettiğini
nakletmektedirler. Onlar bu görüşü aynı zamanda İshak b. Rahuye ve Muhammed b.
Cerir et-Taberi'den de rivayet etmişlerdir ama bu görüş oldukça zayıftır. Çünkü
su ve elde aslolan temiz olmalarıdır, şüphe ile necis olmazlar. Şeriattaki
kaideler de bunun böyle olduğu hususunda birbirini desteklemektedir. El
hakkında güçlü kanaatin necis olduğudur, demek de mümkün değildir. Hadise
gelince yasak, tenzih olarak yorumlanır.
Diğer taraftan bizim
ve muhakkiklerin mezhebindeki kanaate göre bu hüküm uykudan kalkmaya özel
değildir. Aksine bu hususta itibar edilen elin necis olup olmadığı hususundaki
şüphedir. Elin necis olup olmadığı hususunda ne zaman şüphe ederse yıkamadan
onu su kabına daldırması mekruh olur. ister gece, ister gündüz uykusundan
uyanmış olsun, isterse de uyumaksızın necis olup olmadığı hususunda şüphe etsin
fark etmez. ilim adamlarının çoğunluğunun kanaati budur.
Bununla birlikte Ahmed
b. Hanbel (rahimehullah)'dan nakledilen bir rivayete göre eğer kişi gece
uykusundan uyanmış ise (yıkamadan kaba daldırması) tahrimen mekruhtur. Eğer
gündüz uykusundan uyanmışsa tenzihen mekruhtur. Davud ez-Zahirı de hadiste
zikredilen "geceyi geçirmek" lafzına dayanarak ona uygun kanaat
belirtmiştir, bu da oldukça zayıf bir görüştür. Çünkü Nebi (s.a.v.):
"Çünkü o elinin geceyi nerede geçirdiğini bilemez" buyruğu ile illete
dikkat çekmiş bulunmaktadır; yani o elinin necis olmadığından emin olamaz
demektir. Bu da gece ve gündüz uykusu esnasında ve uyanık iken dahi necaset
ihtimalinin varlığı halinde genel bir hükümdür. Öncelikle gecenin söz konusu
edilmesi ise çoğunlukla görülen halin bu oluşundan dolayıdır. Ona ait özel bir
hüküm olduğu zannı ile sadece gece hakkında olduğu söz konusu edilemez, aksine
bundan sonra illeti zikretmiş bulunmaktadır. Allah en iyi bilendir.
Bütün bu hükümler elin
necaseti hususunda şüphe etmesi halindedir. Elinin temiz olduğundan emin olup,
onu yıkamadan önce kaba daldırmak isterse Mezheb alimlerimizden bir topluluk,
bunun da hükmü şüphe hükmü ile aynıdır. Çünkü necaset sebepleri bazı hallerde
çoğu kimse tarafından fark edilemez ve bilinemez, demişlerdir.
Bundan dolayı bilmeyen
kimsenin bu hususta işini gevşek tutmaması için kapıyı kapatmak söz konusu
olmuştur. Bununla birlikte Mezheb alimlerimizin büyük çoğunluğunun benimsediği
daha sahih olan kanaat, bunun mekruh olmadığıdır, aksine burada ilk olarak
elini daldırmak ile yıkamak arasında muhayyerlik söz konusudur; çünkü Nebi
(s.a.v.) uykuyu söz konusu etmiş ve illet olan şüpheye dikkat çekmiştir. illet
ortada yoksa mekruh oluşta ortadan kalkar. Şayet yasak genelolsaydı o taktirde
sizden biriniz su kullanmak isterse elini yıkamadan suya daldırmasın demeli
idi, böyle bir ifade daha genel ve daha güzeldir. Allah en iyi bilendir.
Mezheb alimlerimiz
şöyle der: Şayet su büyük bir kapta yahut bir kayada (havuzda) bulunup da ondan
su dökme imkanı yoksa yanında da onunla suyu alabileceği küçük bir kap
bulunmuyorsa bunun yolu suyu ağzına aldıktan sonra o su ile ellerini
yıkamasıdır yahut elbisesinin temiz tarafı ile suyu alır ya da başkasının
yardımını ister. Allah en iyi bilendir.
Sonraki sayfa için
aşağıdaki link’i kullan:
İSTİNSARI (BURNU
TEMİZLEMEYİ) VE İSTİCMARI (TEMİZLENMEYİ) TEK YAPMA BABI