NEVEVİ MİN HAC / ORUÇ

 

ORUCUN ŞARTLARI

 

Orucun sahih olmasının şartları şunlardır:

 

1- Oruca niyet etmek: Farz olan oruca geceden niyetlenmek şarttır. En sahih kavle göre, gecenin ikinci yarısında niyetlenmek şart değildir. Niyetten sonra yemek yemek veya cinsi münasebette bulunmak niyete bir zarar vermez. Kişi niyetlenip uyuduktan sonra uyanınca niyeti yeniden söylemesi de vacib değildir. Zevalden önce nafile oruca niyetlenmek sahihtir. Keza bir kavle göre, zevalden son­ra da niyetlenmek sahihtir.

 

En sahih kavle göre, orucun gerçekleşmesi için gündüzün başından itibaren orucu bozan şeylerden sakınmak şarttır.

 

Farz olan oruca niyet ederken orucun farzlılığım belirtmek va-cibtir.

 

Ramzan orucu için niyetin tam şekli şöyledir: "Allah rızası için, bu senenin yarınki farz orucunu eda etmeye niyet ettim."

 

Niyet ederken orucun eda veya farz olduğunu beyan etmenin veya Allah'a nisbet etmenin hükmü, namaz bölümünde zikredilen ihtilâfın hükmü gibidir. En sahih kavle göre, sünnet oruçlarda oru­cun sünnet olduğunu belirtmek şart değildir.

 

Bir kimse Şaban'm otuzunda: "Eğer yarın ramazan ise oruç tutmaya niyet ettim." diye niyet ederse, o gün ramazan'dan olsa bi­le böyle bir oruç sahih değildir. Ancak sözüne güvenilir köle veya kadın veya rüşt çağına gelmiş bir çocuğun verdiği habere göre erte­si günün ramazan ayından olduğuna inanarak oruca niyet ederse, tutacağı oruç sahih olur. Bir kimse, ramazan'm otuzuncu günün ge­cesinde: "Eğer ramazan'dan ise yarınki oruca niyet ettim." diye ni­yetlenirse ve o gün ramazan'dan olursa niyeti geçerli olur.

 

Ramazan ayını tespit edemeyen, kendi görüşüne göre bir ay oruç tutar. Şayet tuttuğu oruç ramazan'dan sonraki aylara tesadüf ederse bu onun için geçerlidir. En sahih kavle göre bu oruç kaza sayılır.

 

Kişinin, görüş beyan ederek tuttuğu oruç eksik olur da rama­zan ayının tam ay olduğu anlaşılırsa bir gün kaza etmesi lazımdır. Kendi görüşüne göre tuttuğu oruç, ramazan'dan önceki aylara te­sadüf eder ve ramazan'ı idrak ederse, ramazan ayında tekrar oruç tutması gerekir. Eğer ramazan ayı kendisine beyan olmazsa, İmamın son kavline göre orucunu kaza etmesi vacibtir.

 

Hayız halinde olan kadın henüz kanı kesilmeden: "Yarın oruç tutmaya niyet ettim." diye niyet eder de sonra geceleyin kanı kesilir ve hayız müddetinin çoğu geceleyin tamamlanırsa, orucu sahihtir. Keza en sahih kavle göre adeti kadar olan süre geceleyin tamam­lanırsa tuttuğu oruç sahihtir.

 

2- Orucun sahih olmasının ikinci şartı, orucu bozan şeylerden sakınmaktır. Bu da cinsel ilişkide bulunmamak ve kasten kusmamaktır.

 

En sahih kavle göre oruçlu kişi, kusuntudan bir şeyin midesi­ne geri dönmeyeceğini kesin olarak bilse bile kasıtlı ve hükmünü bi­lerek kusarsa orucu bozulur. Fakat kusuntu galebe çalarak gelirse orucu bozmaz. Keza en sahih kavle göre, ağza inip dışarıya atılan balgam da orucu bozmaz. Balgam dimağdan iner ve boğazın görü­nen kısmı olan noktasız "ha" harfinin çıktığı yere kadar inerse, mümkün ise mecrasından kesip atılmalıdır. Mümkün olduğu halde atılmaz, terk edilir ve balgam mideye ulaşırsa, en sahih kavle göre oruç bozulur.

 

Oruçlunun, bir şeyin cevf (karın) denilen yere ulaşmasından sakınması gerekir. Zayıf kavle göre, bununla birlikte içeriye inen şe­yin kuvvet verecek gıda veya ilâç cinsinden olmalıdır. Bir veçhe göre içeriye giren maddenin dimağa, mideye veya bağırsağa ulaşması lazımdır.

 

Mesane (idrar yolu) ile dimağa veya yemek sureti ile mideye ulaşan madde orucu bozar. Şırınga ile bağırsağa ulaşan madde, ya­raya akıtılarak mideye ulaşan ilaç, yara gibi yerlerden dimağa ula­şan madde, orucu bozar. En sahih kavle göre, kulağa ve idrar yolu­na akıtılan şey de orucu bozar. Mideye veya dimağa ulaşan madde­nin orucu bozması için ağız, burun veya vagina gibi açık bir yoldan girmesi şarttır. Ter gözeneklerinin emdiği yağ oruca bir zarar ver­mez. Tadı ağızda hissedilse bile göze sürülen sürmenin oruca bir za­rarı olmaz.

 

İçeriye ulaşan madde kasıtlı olarak alınmalıdır. Şu halde; oruç­lunun karnına kaçan sinek, sivrisinek, yol tozu ve un işlerinde çalışanın boğazına kaçan un tozu orucu bozmaz.

 

Mideden çıkan tükürüğü yutmak orucu bozmaz. Bir kimse, tükürüğünü dudağına çıkarır ve onu geri çevirip yutarsa, bir ipliği tükürüğü ile ıslatır ve iplik damlayacak şekilde ıslak olduğu halde tekrar ağzına alıp yutarsa veya tükürüğünü temiz veya necis bir şeyle karışık iken yutarsa orucu bozulur. Şayet tükürüğünü ağzında biriktirir ve yutarsa en sahih kavle göre orucu bozulmaz.

 

Bir kimse abdest esnasında ağzına veya burnuna su verirken isteği dışında su karnına inerse; mezhep alimlerince kabul edilen ri­vayete göre, bunu yaparken şayet aşırı davranmış ise orucu bozulur. Aşırı davranmamışsa orucu bozulmaz.

 

Oruçlu olan kimse dişleri arasında kalmış yemek kırıntılarını ayırıp atmakta zorlanırsa ve tükürüğü ile birlikte yutarsa orucu bo­zulmaz. Oruçlunun boğazına zorla su dökülürse orucu bozulmaz. Ancak yiyinceye kadar tehdit edilirse, en zahir kavle göre orucu bo­zulur. Ben diyorum ki; oruçlu kimse tehdit altında bir şey yerse, en zahir kavle göre orucu bozulmaz. Allah daha iyi bilir.

 

Oruçlu olan kimse unutarak bir şey yerse orucu bozulmaz. An­cak en sahih kavle göre, çok yemek orucu bozar. Ben diyorum ki en sahih kavle göre, kişinin unutarak çok yemesi orucu bozmaz. Allah daha iyi bilir. Mezhep alimlerince kabul edilen rivayete göre unut­kanlıkla yapılan cinsi münasebetin hükmü, unutkanlıkla yemek ye­menin hükmü gibidir.

 

Oruçlu kişinin istimna'dan (el ile tatmin olmaktan) sakınması da şarttır. İstimna' orucu bozar. Keza dokunmak, öpmek ve kucaklaşmak neticesinde çıkan meni de orucu bozar. Düşünmek veya şeh­vetle bakmak neticesinde çıkan meni orucu bozmaz. Oruçlunun şeh­vetini harekete geçirecek şekilde öpüşmesi mekruhtur. Şehveti ha­rekete geçirmezse bile oruçlunun öpmeyi terk etmesi evladır. Ben di­yorum ki en sahih kavle göre, şehveti harekete geçirecek öpme tah-rimen mekruhtur. Allah daha iyi bilir.

 

Damardan kan aldırmak veya kupa vurdurmak orucu bozmaz. Ancak terk edilmesi evladır.

 

Oruçlu kimse, gündüzün bittiğine kesin olarak emin olmadan iftar etmemelidir. Bu ihtiyati bir tedbirdir. En sahih kavle göre, ken­di görüşüne göre gündüzün bittiğine karar veren kişinin iftar etme­si ve gecenin devam ettiğini zannederek yiyen kişinin orucu caizdir. Ben diyorum ki, keza fecrin devam ettiğini şüphe ederek yiyen kişi­nin de orucu caizdir. Allah daha iyi bilir.

 

Bir kimse kendi görüşüyle fecrin doğmadığına veya gündüzün bittiğine inanarak yer, sonra görüşünde hata ettiği anlaşılırsa, her iki durumda da orucu geçersizdir. Şayet fecrin doğduğunu zannet­meden sahurda yer ve durum kesinlik kazanmazsa ve o günün evve­linde vaki olmuşsa orucu sahihtir. Günün sonunda vaki olmuşsa orucu geçersiz olur. Oruca niyet edenin ağzında yemek olduğu hal­de imsak vakti girer ve hemen onu çıkarıp atarsa orucu sahihtir. Ke­za cinsel ilişki halinde ise ve derhal çekilirse orucu sahihtir. Çekil­mez de beklerse orucu bozulur.

 

 

 

 

1. Orucu Tutan İle İlgili Şartlar

2. Orucun Vacib Olmasının Şartları

3. Fidye.

4. Oruç Kefareti