ŞAFİİ el-UMM

RİBA / FAİZ

 

MEYVE'NİN SATILMA VAKTİ

 

Bize er- Rebi' haber verip dedi ki: Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Yenilen bütün meyvelerin satış vakti, onun ilk mahsulünden bir şeyler yenilebilmesi ve son mahsulünün ilk mahsul verdiği zamana yakın olmasıdır. Tıpkı hurma ağacının mahsulünün vakit olarak birbirine yakın olması gibi. Eğer böyle olursa, o takdirde onun ortaya çıkan meyvesinin bir defada satılması helal olur.

 

Bir takım bitkilerin kökü, tıpkı hurma ağacı gibi sabit olur. -Biraz sonra sözünü edeceğim satılabilen şeyler müstesna- ilk mahsulleri tatlandığı vakit -armut, ayva, turunç, muz ve daha başka- meyvelerin sadece bir tanesi tatlanıp olgunlaşma sınırına gelirse, o türün bütün meyvesi satılabilir.

 

Dedi ki: Bana ulaşan bilgiye göre, bazı yerlerde incir'in bir kısmı bugün oluşur, sonra birkaç gün kalır. Bundan sonra yine ondan bir takım meyveler daha çıkar. Ve nihayetinde bu defalarca tekrar eder. Acur ve karpuzun bir kısmı olgunlaşmakla birlikte, onun kendi yerindeki bazı acur ve karpuz köklerinin henüz herhangi bir mahsulü bitmemişse, kökleri çıkardıkları mahsulleriyle birlikte etrafa dağılıyorsa, onda çıkmamış meyveyi satmaz. Şayet durumu bilmiyorsa, onun da satışı caiz olmaz. Çünkü satılanı ve satılmayanı birbirine karışmış olur. Böylelikle satılanın miktarı da bilinmemiş olur. Müşteri de tamamını yahut da satın almadıkları arasından dalların yüklendiği meyveleri / mahsulleri satın almış olur. Bu vaziyette iken satılırsa, satış münfesihtir.

 

Şafii başka bir yerde dedi ki: Ancak satıcı önceden sattığından fazla geleni teslim etmek isterse, bu durumda alıcıya hakkını fazlasıyla vermiş olur.

 

Dedi ki: Bu durumda acur ve karpuz için, incir ile ilgili olarak açıkladığımın aynısı dikkate alınır. Eğer ondan yetişen ağacın tamamında çıkıyorsa ve diğer küçük tomurcukları arka arkaya çıksın diye ağacında bırakılacak olursa, ağacından bir şeyler çıkıyorsa, o zaman, incir de açıkladığım gibi olur. Şayet bunun ayırt edilebilme imkanı varsa, ilk ortaya çıkan caiz olur. Ve ondan sonra çıkanlar alışverişe dahilolmaz. Eğer birbirlerinden ayırt edilemiyorlarsa, açıkladığım sebep dolayısıyla satışı caiz olmaz.

 

Dedi ki: Hurma, üzüm, acur, karpuz ya da bunun dışındaki mahsullerden herhangi birisinin satışı helalolduğu takdirde, bundan sonra (farklı zamanlarda) ortaya çıkan meyvesinin satışı hel al olmaz.

 

Birisi: Bu husustaki delil nedir, diyecek olursa şöyle deriz:

- Rasulullah (s.a.v.) birkaç yıllığına mahsulün satılmasını, garar satışını ve olgunlaşacağı ortaya çıkmadan meyvenin satışını yasakladığına göre bütün bunların henüz yaratılmamış meyvelerinin satılmaması öncelikle söz konusu olur.

 

[1532] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Süfyan, Amr'dan haber verdi. 0, Cabir'den şöyle dediğini rivayet etti: Ben İbn ez-Zübeyr'e birkaç yıllığına hurma ağacını (meyvesini) satmasını yasakladım.

 

Dedi ki: Rasulullah (s.a.v.) hurma ağaçlarının meyvesi henüz ileri derecede koruk iken ve sarardığı görülmemişken satışını -sonradan afete maruz kalma ihtimalinden ötürü- yasaklamış olduğuna göre, henüz hiçbir tomurcuğu ortaya çıkmamış olan acur ve karpuz gibi şeylerin satılmasının garar anlamından daha ileri olması ve meyvesi görülmeye başlamış olana göre satılamayacak olması öncelikle söz konusudur. Çünkü Nebi (s.a.v.) bu şekildeki (koruk hurmanın) satışını yasaklamıştır. Hiçbirisi tadını almadan önce fakat görünür hale geldiği bir zamanda acurun ya da karpuzun satılması haram iken henüz hiç yaratılmamış (ortaya çıkmamış) olanın satışı nasıl helal olabilir? Ve böyle bir satışın garar özelliği sözünü edeceğim alışverişe göre daha ileri olduğu herhangi bir kimse tarafından nasılolur da anlaşılamaz. Havada uçan kuş, kaçmış bir köle, ürküp gitmiş bir devede garar ihtimali bundan nasıl daha az olabilir. Çünkü bunlar yaratılmış (var olan) ve bulunabilme ihtimali olan şeylerdir. Diğeri ise, henüz yaratılmamış (ortaya çıkmamış)tır. Aynı zamanda yaratılacağı (belirginleşeceği) vakit, oldukça çok da olabilir pek az da olabilir. Bu iki sınır arasında ise pek çok aşamalar vardır. Yahut da eğer bu (ortaya çıkması muhtemel mahsul)e bir afet isabet edecek olursa, neye göre kıyaslanacaktır? İlk oluşan meyvesine göre mi? Çünkü ikincisi, üçüncüsü ondan daha çok olabilir. Farklılık ortaya çıkabilir. Aralarında çok farklılıklar bulunabilir. İşte bundan dolayı, böylesi bir alışveriş bize göre, sünnetin ashap ve tabiinden gelen rivayetlerin manasına, onlara yapılan kıyasa ve akli ölçeklere göre haramdır. Üstelik böylesinin mümkün olabilecek muhtemel kusurları, naklettiklerimizden daha çoktur. Fakat bizim bu anlattıklarımız, yüce Allahın izniyle yeterlidir.

 

Dedi ki: İşte bu türden ölçülen, tartılan ya da sayı ile satılanların hepsi, taze hurmanın kuru hurmaya mukabil satışı ile ilgili söylediklerim gibidir. Asla bunun kuru hurması, taze hurması karşılığında götürüsü ölçekli karşılığında, tazesi tazesine mukabil-bana göre- hiçbir durumda helalolmadığı gibi, ancak kurusu kurusuna mukabil aynı ölçeklerde ya da tartı ile olursa aynı tartıda helalolur. Fakat bunların karşılıklı, aynı sayılarda satılması caiz olmadığı gibi, bunun bir kısmı taze olup kendi sınıfından taze hurma ile pamuk, pamuk ile incir, kısacası her bir sınıfkendi sınıfına mukabil satışı da asla caiz değildir. Ama sınıflar farklı olursa elden ele olması şartıyla, istediğin gibi satabilirsin. Götürü miktarını ölçekli olanla, tazesini kurusuyla, azını çoğu ile satabilirsin. Bunlar ile açıklamış olduğum hurma ağacının mahsulü ve üzüm de bu manada olup aralarında fark olmaz. Bu da hurma ağacı meyvesi de üzüm arayada farklılık gösterir. Hurma ağacı dışında hiçbirisinde caiz olmaz. Araya üzüm asması ise, araya satışının caiz olduğu hurma ve üzüm ağaçlarında söz konusudur. Fakat bir incir ağacının dalındaki meyvesi yere bırakılmış / toplanmış ve ölçeği belli incir karşılığında satılması caiz olmadığı gibi, başka bir incir ağacındaki meyve, yine ondan yerin üzerinde kurumuş meyve ile de olsun ağacındaki meyve ile de olsun, götürü olarak da ölçekli olarak da veya başka bir surette satılması caiz değildir.

 

Birisi: Neden buna caiz değildir, diyorsun, derse, derim ki:

- Çünkü Rasulullah (s.a.v.) hurma ve üzüm bağlarının mahsullerinin tahmin edilmesini bir sünnet kılmıştır. Her ikisinin ortak özelliği ise, mahsullerinin bir arada bulunmasıdır ve tamamıyla görülmesini engelleyen bir engel bulunmamaktadır. Bunların meyvelerinin ölçekte bir arada bulunmaları, ağaçlarında bir arada bulunmaları söz konusudur, bunların dışında ve başkalarında herhangi birisinde -ölçekte bir arada bulunsa bile- bulunmayan özellikleri vardır. Çünkü onların birçoğu, üzerinde yaprak engel teşkil etmekte ve bunlar etraflı bir şekilde görülememektedir. Armut ve benzeri başka meyveler de böyledir. Tane olarak en irileri olan turunca gelince, bu bir ölçekte bir arada bulunmaz. Karpuz da böyledir, acur da böyledir. Çünkü bunların yaratılışları farklıdır ve bu ikisine (hurma ve üzüme) benzemezler. İşte bundan dolayı bunlar, ölçekte bir arada olmadıkları gibi, gözün üzüm ve hurmayı kuşatıcı bir şekilde görebildiği gibi bunları göremez. Ayrıca bunların ölçek olarak tahmin edilenleri de yoktur. Çünkü tanelerinin iriliği ve yaratılışlarındaki farklılık sebebiyle, dallarında bunların ölçek olarak tahmin edilmeleri de söz konusu değildir. İşte bu sebeple bunların herhangi birisinin götürü usulü bir miktarının satılması, onun dışında bulunan hurma ve üzüm gibi kendisinden farklı şeylerle satılması gibi satılması, uygun değildir. Bunlardan bir şeyler satmak / satın almak isteyen onu diğerleri arasından ayırıp başka bir sınıfla satar. Ondan sonra da onu ayrıca dilediği gibi satar.

 

Sonraki için tıkla:

 

YETİŞEN / YEŞEREN EKiN