YETİŞEN / YEŞEREN EKiN
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Yerden biten bir kısmı yerin içinde görünmeyip bir kısmı görünür olan
her bir bitkiyi, sahibi satmak isterse, onun ancak görünenini satması caiz
olur, bu da bulunduğu yerinden koparılır. Yerin altında görünmeyeni satmak ise
caiz değildir. Havuç, tu rp, soğan ve benzerleri bunun örneğidir. Bunun
görünürdeki yapraklarını olduğu yerde keserek satılması caiz olmakla birlikte,
içinde (yerin altında) olanın satılması caiz değildir. Eğer alışveriş bütün
hakkında yapılacak olursa, alışveriş betat / kesin ve bağlayıcı bir alışveriş
olursa, caiz olmaz. Betat alışverişi (...) ise, "vacip kılınan / bağlayıcı
alışveriş (...)" demektir. Böyle bir alışverişi sen caiz kabul etsen bile
ben onu ancak şu hususlardan birisine göre caiz kabul ederim: Ya görünmeyen bir
malın satışının caiz olanına göre (kıyasla) satılır. Bu da müşteri onu görecek
olursa, alıp almamakta muhayyer bırakılması suretiyle olur. Eğer buna göre
satışı caiz görürsem, havuç yahut turp yahut soğan olarak sökülür ve müşteriye
muhayyerlik / seçme serbesdiği verilirse, bu durumda ben satıcıyı mahsulünü
sattığı tarlasının ve arazisinin mahsulünü sökmesi sebebiyle onu zarara maruz
bırakmış olurum. Sonra da satın alan herhangi bir kusur söz konusu olmaksızın
onu geri çevirebilecek halde bulur. Böylelikle bunun çoğunluğu satıcı aleyhine
batıl olur.
Dedi ki: Bu hazır
olmayan kölenin ve eşyanın satın alınmasından farklıdır.
Çünkü bu ikisi
görülebilir ve güvendiği kimse bunların niteliklerini müşteriye anlatıp o da
bunları satın alabilir. Bundan sonra da ona görme muhayyerliği tanınır. Böyle
bir durumda ise, satıcının ekinini yerden sökmesi dolayısıyla gördüğü zarar
gibi, müşterinin bunları görmesi halinde satıcıya herhangi bir zarar söz konusu
olmaz. Bir kusuru olmasa dahi ben böyle bir satışı caiz kabul edersem, o
takdirde böyle bir alışverişte müşteri küçük ve büyük yaratılışı farklı şeyleri
almakla yükümlü olur. Sanki müşteri görmemiş olduğu bir şeyi satın almış gibi
olur ve ona kesinlikle satın almaya razı olmadığı şeyi almak zorunda bırakmış
olurum. Eğer tartılarak ona bunları satmasını caiz görürsem, bu durumda
garantisi olmayan niteliklerin satışını caiz görmüş olurum. Oysa nitelikler
ancak garanti altında bulunduğu halde satış yapılır.
Dedi ki: Eğer
nitelikleri ve tartısı belli herhangi bir şey için, onunla selem alışverişi
yapsa ve belirtilen niteliklerde olsa, o zaman, bu selefi selem alışverişi caiz
olur. Çünkü o bu niteliklere göre sorumludur. Ekini öyle olup olmayacağı belli
olmayan bir arazinin mahsulü olarak değiL. Dolayısıyla bu kabilden herhangi bir
alışveriş ancak nitelikleri garantili ve tartısı belli olarak yahut da yerden
sökülüp müşteri onu gördüğü vakit caiz olur.
Dedi ki: Bu cevize,
yumurtaya ve benzerlerine benzemez. (Çünkü) bunun olması ancak yerde kalmasıyla
mümkündür. Sonra dışarı çıkar ve ondan kalan şeyler kalır ve baklagiller gibi
kalmayan şeyler satılır. Diğerlerinin ise, elverişli olmaları, kabuklarında
kalmasına bağlıdır. Çünkü kabuğu görülecek olursa, onun içindeki miktarının ne
olduğu da görülmüş olur. Bunun (havuç, soğan vesairenin) içinde bulunana bir
delaleti yoktur. Onun dışa çıkmış olanı görülse dahi yapraklar büyük tanelerin
başları ise, küçük ve büyük olabilir.
Sonraki için tıkla:
YEMİŞİ KABUĞUNUN
İÇİNDE BULUNAN ŞEYLERİN SATIN ALINMASI