ŞAFİİ el-UMM

RİBA / FAİZ

 

MÜZABENE

 

[1523] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Nafi'den haber verdi. O, İbn Ömer'den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) müzabene satışını yasakladı. Müzabene ise yeni mahsulün ölçek ile kuru hurmaya mukabil üzümün de ölçek ile kuru üzüm karşılığında satılmasıdır.

 

[1524] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, Davud b. el-Husayn'den haber verdi. O, İbn Ebu Ahmed'in azatlısı Ebu Süfyan'dan, 0, Ebu Said el - Hudri'den yahut Ebu Hüreyre'den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) müzabene ile muhakaleyi yasakladı. Müzabene yeni mahsulün henüz hurma ağaçlarının başında iken kuru hurma karşılığında satılmasıdır. Muhakale ise yeri buğday karşılığında kiralamaktır.

 

[1525] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Malik, İbn Şihab'dan haber verdi. Onun İbn Müseyyeb'ten rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) müzabeneyi ve muhakaleyi yasakladı. Müzabene ise taze mahsul hurmayı kuru hurma ile satın almaktır. Muhakale ise, ekini buğday karşılığında satın almak yeri de buğday ile kiralamaktır.

 

İbn Şihab dedi ki: Ben arazinin altın ve gümüş karşılığında kiralanmasını sordum, o: Bunda bir sakınca yoktur, dedi.

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Ekinde muhakale, kuru hurma hakkında müzabene gibidir.

 

[1526] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said b. Salim, İbn Cüreyc'den haber verdiğine göre, o, Ata'ya muhakale nedir, diye sormuş o da şöyle demiştir: Ekinde muhakale, hurma ağaçları hakkında müzabene ile aynı şeydir, ekinin buğday mukabilinde satılmasıdır. İbn Cüreyc dedi ki: Ben Ataya: Cabir size muhakaleyi bize haber verdiği gibi mi açıkladı dedim, o: Evet, dedi.

 

Şafii dedi ki: Muhakale ile müzabenenin hadislerdeki tefsirinin Nebi (s.a.v.)'tan açıkça nas ile yapılmış olma ihtimali vardır, -yüce Allah elbette en iyi bilendir-. Aynı zamanda ondan daha sonrakilerin rivayetine göre yapılmış olma ihtimali de vardır. Yüce Allah elbette en iyi bilendir.

 

[1527] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize İbn Uyeyne, İbn Cüreyc'den haber verdi. 0, Atadan o, Cabir'den rivayet ettiğine göre, Rasulullah (s.a.v.) muhabereyi, muhakaleyi ve müzabeneyi yasakladı. Muhakale bir kimsenin ekini bin fark (farak) buğday karşılığında satmasıdır. Müzabene ise hurma ağaçlarının dallarındaki taze hurmayı yüz farka (faraka) mukabil satması, muhabere ise, araziyi (mahsulünün) üçte biri, dört de biri karşılığında kiralamasıdır.

 

[1528] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said, İbn Cüreyc'den haber verdi. O, Ebu Zübeyr'den haber verdiğine göre, kendisine Cabir b. Abdullantan şunları söylerken dinlemiştir: Rasulullah (s.a.v.) ölçeği bilinmeyen bir kuru hurma yığınının, miktarı belli, kuru hurma karşılığında satılmasını yas akladı.

 

[1529] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said'in, İbn Cüreyc'den haber verdiğine göre, o, Ata'ya şöyle sormuş: Bana Ebu Zübeyr'in Cabir'den diye hurma yığını hakkında verdiği haberi sen de Cabir b. Abdullah'tan dinledin mi? O, zannederim, dedi. Ben: Peki, bu hususta senin kanaatin nasıldır, dedim. O bunu yasakladı.

 

[1530] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said, İbn Cüreyc'den haber verdi. O, İbn Tavus'tan kendisine babasından diye haber verdiğine göre, babası ölçeği bilinmeyen bir buğday yığınının, yine ölçeği belirsiz bir buğday yığını karşılığında satılmasını hoş görmemiştir. Yahut da birisinin ölçeği biliniyorsa, ötekinin bilinmiyorsa ya da her ikisinin de ölçekleri bilinmemekle birlikte, bu buna karşılık öteki de ötekine karşılık (satılmasını hoş görmemiştir). Ondan sonra dedi ki: Hayır (bunların hiçbirisi olmaz). Ölçekleri aynı ve elden ele alınıp verilmesi hali müstesnadır.

 

[1531] Bize er-Rebi' haber verip dedi ki: Bize Şafii haber verip dedi ki: Bize Said'in, İbn Cüreyc'den haber verdiğine göre, o, Ata'ya sordu: Müzabene nedir: O hurma ağaçlarındaki hurmanın kuru hurmaya mukabil satılmasıdır. Ben: Kuru hurmanın kaç ölçek olduğunun bilinip ya da bilinmemesi aynı mıdır, dedim o, evet dedi. İbn Cüreyc dedi ki: Birisi Ata'ya sordu, peki ya taze hurma olursa, dedi. O: Kuru hurma ile taze hurma bu hususta aynıdır ve müzabenedir.

 

Şafii dedi ki: Biz de böyle diyoruz, ancak bundan önce sözünü ettiğimiz araya hakkındaki açıklamalarımız müstesnadır.

 

Dedi ki: Müzabene hakkında söyleneceklerin özeti şudur: Bir kısmının diğerine fazla geldiği ve elden ele yapılan bütün satış akitlerine bakacaksın. Bunların hiçbirisinde ölçeği bilinen bir şeyin ölçeği bilinmeyen bir başka şeye karşılık götürü olarak satılması caiz olmadığı gibi yine o türden götürü bir miktarın yine götürü olarak bir başkasına karşı satılması da caiz değildir. Çünkü onun böylesini aynı ölçekte aynı tartıda ve elden ele olması hali müstesna alması, ona haramdır. Çünkü götürüye karşılık götürü olursa, ölçekleri eşit olmaz. Aynı şekilde birisi götürü karşılığındaki ölçeği belli olursa, ikisinden birisinin daha fazla olması kaçınılmazdır. Bunların ikisi de bize göre haramdır, caiz değildir. Çünkü aslolan her ikisinin aynı ölçekte ya da aynı tartıda olmasıdır. İşte buna uygun olmayarak yapılan her bir akit münfesihtir.

 

Dedi ki: Eğer götürü bir miktarı ölçek karşılığında yahut götürü bir miktarı yine kendi cinsinden götürü olarak satarlarsa, sonra her ikisi de bunları ölçerse, eşit oldukları görülürse alışveriş münfesihtir. Çünkü bu aynı ölçekle alınıp verildiği bilinmeden yapılmış bir akittir.

 

Dedi ki: Alışveriş akitlerini bu iki buğdayı muayyen olarak tamamen ölçmek üzere ve eşit ölçeklerde olması şartıyla alışveriş akitlerini yapsalar, karşılıklı ölçtükten sonra eşit olurlarsa alışveriş caizdir. Eğer fazlalıkları varsa bu hususta iki görüş vardır:

Birinci görüş: Yığını eksik gelen kişi alışverişi geri çevirmekte muhayyerdir.

 

Çünkü bu ölçekle bir şeyin satılması olup (kendi yığınından fazla gelen miktar) ona salim bir şekilde ulaşmış olmaz, zira onu alması, ona helal değildir. Yahut da alışverişi geri çevirir.

 

İkinci görüş: Alışveriş münfesihtir, çünkü bir bölümü haram bir bölümü helal bir şey hakkında yapılmıştır. Bundan dolayı münfesihtir. Benim kabul ettiğim görüş de budur.

 

Naklettiğim görüş ise zayıftır, kıyasa uygun değildir. Eksik olanı kabul etmekteki muhayyerliği, birinin diğerine fazla gelmesi dolayısıyla ribanın söz konusu olmadığı şeylerde olur. Riba olan şeylerde ise, satış tamamı hakkında gerçekleşmiş olur. Bunun neticesinde bir kısmının bu akit ile mülk edinilmesinin haram olduğu görülünce, satışın bir kısmını bünyesinde haram bulunduğu halde almakta nasıl muhayyerliği söz konusu olur.

 

Dedi ki: Müzabene ile ilgili yaptığım açıklama, bunların hepsini toparlayıcıdır. Ayrıca bunları ayrıntılandırmaya da ihtiyaç bırakmamaktadır: Senden yüz sa' kuru hurmayı bana ait olan yüz (sa')dan daha fazla ya da daha az sayıdaki hurma ağacının meyvesine mukabil satın alacak olursam, böyle bir akit iki bakımdan münfesih olur. Birincisi bu taze hurmanın kuru hurmaya karşılık satışı, diğeri ise kendi türünden götürü bir miktarın belli bir ölçek karşılığında satılmasıdır. Yine senden kaç ölçek olduğunu bilmediğim kuru hurmayı bir sa kuru hurma yahut da kaç ölçek olduğunu bilemediğim bir kuru hurma yığınını satın almam da bu kabildendir. Çünkü aslolan birinin diğerine göre fazlalığının haram olması ve ancak misli misline ve elden ele alınıp verilmesi halinin mubah kılınmış olmasıdır.

 

Dedi ki: Bu buğdayda da aynen böyle olduğu gibi, birinin diğerine göre fazla olması halinde riba / faizin söz konusu olduğu her bir şeyde de böyledir.

 

Dedi ki: Hurma ağacının mahsulünün kabzedilmiş ve ölçek ile buğday mukabilinde yahut bir kuru hurma yığınının, bir yığın buğday karşılığında yahut bir sınıfın başka bir sınıfa karşılık biri götürü, diğeri ölçek karşılığında ya da ölçekli olanın götürü karşılığında, birinin diğerine fazla olmasında elden ele olması şartıyla bir sakınca olmayan türlerden olmaları halinde alınıp verilmelerinde bir sakınca yoktur.

 

Dedi ki: Yanında kendisine ait bir yığın hurma bulunan bir kimse, bir diğerine: Ben bu yığının 20 sa geldiğinin garantisini sana veriyorum. Eğer 20 sadan fazla gelirse, o benimdir şayet 20 sa olursa o da senindir. 20 sadan eksik gelirse, senin lehine onu 20 saa tamamlamak benim borcum olsun, diyecek olursa, bu alışveriş şu bakımdan dolayı helalolmaz: Bu bundan önce nitelediğim batıl yolla mal yemek türündendir. Ayrıca bu alışverişten çok, kumara ve bahise daha çok benzer. Bunun müzabene ile hiçbir alakası yoktur. Müzabene ise ancak açıkladığım gibidir, ondan başka bir şey değildir.

 

Dedi ki: İşte onun kapsamlı özeti budur. Ayrıca onun teferruatına ihtiyaç bırakmamaktadır. Yapmış olduğum açıklamalarda, onun teferruatı çeşidindendir. Fakat bir adamın diğerine: Şu acur ya da kavun yığınını say! Yüzden aşağı olursa, onun mislini tamamlamam benim üzerime olsun fazla gelirse benim olsun. Yahut da şu kumaşını şu ölçülerde takke yahut şalvar olarak kes! Şu kadar takke yahut şalvardan az olursa, tamamlamak benim üzerime, artarsa da benimdir. Yahut şu buğdayını öğüt! Bir müd undan fazlası olursa benim, eksik gelirse yine benimdir. Bütün bunlar müzabeneden farklıdır ve malın batıl yolla yenilmesi kabilinden olması itibariyle haramdır. Böylesi karşılıklı rıza ile yapılan bir ticaret olmadığı gibi, mal sahibi olan kimsenin bilerek verdiği bir şey de değildir ki, bundan ötürü ona ecir verilsin yahut övülsün. Yine bu almış olduğu bir menfaate karşılık karşıdakine verdiği bir şeyolmadığı gibi iyilik türlerinden birisi olup kendisine izin verilmiş hayır cihetlerinden de değildir.

 

Dedi ki: Hurma ağacının meyvesini, üzüm asmanın meyvesine yahut pamuk mahsulüne karşı satmakta her ikisi de olgunlaşmışsa bir beis yoktur. Bunlar ister yerin üzerine konulmuş olsunl yerde yetişsin, ister ağaçta bulunsun, isterse bir kısmı yere konulmuş olsun, ondan farklı olup birinin diğerine göre fazla olması peşin ve elden ele helal ise mesele yoktur. Eğer buna nesie / vade girerse, fasit olur yahut da karşılıklı kabzdan önce, ama satıştan sonra ayrılırlarsa yine de alışveriş fasittir.

 

Dedi ki: Hurma ağacındaki bir mahsulü, yine dalındaki pamuk mahsulüne karşılık satmakta yahut hurma ağacındaki mahsulü yere bırakılmış pamuğa yahut da yerdeki taze hurmayı yine yere bırakılmış pamuğa mukabil götürü olarak satmakta da aynı şekilde bir sakınca yoktur.

 

Dedi ki: Bunun toparlayıcı ortak ölçüsü şudur: Bir şeyi kendi sınıfından başkası ile elden ele olmak üzere dilediğin gibi satabilirsin.

 

Şafii (Allah ondan razı olsun) dedi ki: Aynı nitelikte olan, ancak misli misline, aynı ölçekte, aynı ağırlıkta ve elden ele verilmesi şartıyla helal olur. Taraflar karşılıklı kabzetmeden birbirlerinden ayrılmamalıdırlar. Tazesi kurumuş olana, kurumuş taze de taze karşılığında özel olarak -araya dışında- satılamaz.

 

Şafii (Allah'ın rahmeti ona) dedi ki: Aynı şekilde, elden ele olsa bile, birisinin diğerine fazlalığı halinde, faizin söz konusu olduğu, herhangi bir şeyi bir alışverişe katması da caiz değildir. Buna örnek olarak mesela, ölçeği belli ya da götürü bir kuru hurma yığınını, ölçeği belli ya da götürü bir buğday yığınına karşılık satması halinde buğdayın yanında az ya da çok kuru hurma bulunması hali böyledir. Çünkü buğday hakkındaki akit, hem buğday için hem hurmaya mukabil hurma hakkında söz konusu olurken, hurmanın karşılığındaki pay, ancak kendi kıymeti mukabilinde olması itibariyle, buğdayda kendi kıymeti karşılığında kuru hurma da kuru hurma karşılığında olması itibariyle, yalnızca miktarı bilinen ve aynı ölçeklerde olması halinde caiz olur.

 

Müzabene ise, ölçeği bilinen bir yiyecek cinsini ölçeği bilinmeyen kendi misli bir cins ile satmasıdır. Çünkü Nebi (s.a.v.) misli misline olması dışında, bunu yasaklamıştır. Şayet miktarı bilinmiyorsa, bunda bir hayır yoktur ve bu ne misli mislinedir ne aynı ölçeklerde ne de aynı tartıdadır.

 

Sonraki için tıkla:

 

MEYVE'NİN SATILMA VAKTİ