MUHAYYERLİK ŞARTI İLE
ALIŞVERİŞ (BEY'U'L-HİYAR)
[1435] Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Bize Malik b. Enes, Nafi'den haber verdi. O Abdullah b. Ömer'den
rivayet ettiğine göre Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
''Alışveriş taraflarının
her birisi karşı tarafa göre birbirlerinden ayrılmadıkları sürece
muhayyerdirler. Muhayyerlik şartıyla yapılan alışıveriş müstesna."
[1436] Bize İbn
Cüreyc'den şöyle dediği haber verildi: İbn Ömer'in azatlısı Nafı'in bana
söyleyip yazdırdığına göre, Abdullah b. Ömer kendisine şunu haber vermiştir:
Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Alışveriş yapan taraflar alıp
sattıkları takdirde onların her biri birbirlerinden ayrılmadıkları sürece -ya
da alışverişleri muhayyerlik şartına bağlı olarak yapılmadığı takdirde-
muhayyerdir." Nafi dedi ki: Abdullah, bir alışveriş yapıp o alışverişin artık
vacip / bağlayıcı olmasını isterse, az bir şey yürür, sonra geri dönerdi.
[1437] Şafii (Allah
ondan razı olsun) dedi ki: Bize Süfyan b. Uyeyne, Abdullah b. Dinar'dan, o İbn
Ömer'den diye rivayet etti.
[1438] Şafii (Allah
ondan razı olsun) dedi ki: Bize sika (güvendiğimiz ravi) Hammad b. Seleme'den
haber verdi, o Katade'den, o Ebu'l- Halil'den, o Abdullah b. el- Haris'ten, o
Hakim b. Hizamdan şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (s.a.v.) şöyle
buyurdu: ''Alışverişin tarafları ayrılmadıkları sürece muhayyerdirler. Şayet
doğru konuşur (mallarının niteliklerini) açık açık söylerlerse, her ikisinin de
alışverişinde bereket vacip olur. Yalan söyler (mallarındaki kusurları)
gizlerlerse alışverişlerinden bereket yok olur, gider."
[1439] Bize sika
(güvendiğimiz ravi olan) Yahya b. Hasan, Hammad b.
Zeyd'den haber verdi. O
Cemi! b. Mürre'den, o Ebu'l- Vedi'den şöyle dediğini rivayet etti: Bir gazada
idik. Bizim bir arkadaşımız bir adamdan bir at satın aldı. Yola çıkmak
isteyince, onunla ilgili olarak Ebu Berze'ye dava etti. Ebu Berze ona dedi ki:
Rasulullah (s.a.v.)'ı şöyle buyururken dinledim: "Alışverişin tarafları
birbirlerinden ayrılmadıkları sürece muhayyerdirler."
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Yine hadis-i şerifte buna açıklık getiren malumat vardır. O
hadisi, hıfzından bana tah di s edeni şimdi hatırlayamadım. Aynı zamanda ben
bunu başkasından da dinlemiş idim. İki kişi bir gece geçirdikten sonra
sabahleyin ona (Ebu Berze'ye) gitmiş, o da: 'Ayrılmış olduğunuz kanaatinde
değilim' demiş ve alışverişten sonra her ikisi geceyi aynı yerde geçirmiş
olması şartıyla muhayyerliği onun bir hakkı olarak kabul etmiştir.
[1440] Dedi ki: Bize
Said b. Salim'in haber verdiğine göre, İbn Cüreyc, Ata 'nın şöyle dediğini rivayet
etmiştir: Alışveriş kesinleşip bağlayıcı olduktan sonra onu (müşteriyi)
bağlayıcılığından sonra muhayyer bırakır ve: Seçimini yap, istersen al,
istersen bırak, derdi. (İbn Cüreyc) dedi ki: Ben ona: Peki onu alışverişin
kesinleşmesinden sonra muhayyer bıraksa, o da (önce) satın almayı tercih etse
sonra da o alışveriş meclislerinden ayrılmadan pişman olsa zorunlu olarak onun
alışverişi red edişini kabul eder misin, dedim. O: Alışverişin kesinlik
kazanmasından sonra bunun söz konusu olacağını sanmıyorum, dedi.
[1441] Bize Abdulvehhab
b. Abdulmecid es-Sekafi, Eyyub b. Ebu Temime'den haber verdi. O Muhammed b.
Sirin'den, o Şureyh'ten şöyle dediğini rivayet etti: Bir alışverişe, karşılıklı
rızadan yahut da alışverişten sonra birinizin diğerini muhayyer bıraktıktan
sonra ayrıldığınıza dair, adaletli iki şahit getirmelisiniz.
Şafii dedi ki: Biz bunu
kabul ediyoruz. Bu, Hicaz alimlerinin çoğunluğu ile değişik bölgelerdeki
rivayet ilmi ile meşgulolanların çoğunluğunun kabul ettiği kanaattir.
Dedi ki: İster vadeli
bir selef (selem) ister borç, ister ayn (muayyen ve müşahhas olan şey), ister
sarf, ister başka türlü alışveriş yapan iki kişi, rıza ile alışveriş yaptıktan
sonra o alışverişlerini yaptıkları yerlerinden yahut meclislerinden
ayrılmadıkları sürece onların her birisi o alışverişi feshedebilir. Alışverişin
her birisi için bağlayıcı olması gerekir ki, muhayyerlik yahut muhayyerlik
şartı dışında onu geri çeviremesin. Ya da alışverişin tarafları mecliste
alışveriş yapıp razı olurlarsa, alışverişten sonra da alışverişi yaptıkları
yerden ayrılacak olurlarsa yahut alışveriş şarta bağlı yapılmışsa, şüphesiz
belirttiğim üzere alışveriş, ayrılmaları halinde ya da muhayyerlikle birlikte
bağlayıcı olur.
Dedi ki: Rasulullah
(s.a.v.)'ın: "Muhayyerlik alışverişi müstesna" buyruğunun iki anlama
gelme ihtimali vardır. Dil bilginlerine ve sünnetin manasına göre her ikisi ile
istidlale ve kıyasa göre en açık manası şudur: Rasulullah (s.a.v.) muhayyerlik
hakkım alışveriş taraflarına tamdığına göre, alışveriş akdini yapan taraflar
ayrılıncaya kadar (muhayyerdirler) bundan muhayyerlik alışverişi müstesnadır.
Çünkü muhayyerlik alışverişi; eğer sünnete göre, taraflar ayrılıncaya kadar
satış akdi kesintiye uğramıyorsa, ayrılmaları da onların alışverişi yaptıkları
yerden ayrılmaları demek olduğuna göre, o zaman alışverişin bağlayıcılığı
ayrılmak yahut muhayyer bırakmakla olur. Dilde ve kıyasta bilinene göre eğer
alışveriş, alışverişten sonra bir şeyle vacip / bağlayıcı oluyorsa; bu da
ayrılmadır ve alışverişten sonra ikincisi (muhayyerlik) ile bağlayıcı
olmasıdır. Buna göre, onlardan biri, alışverişten sonra diğerini muhayyer
bırakacak olursa, muhayyerlik onu gerektiren bir şeyi yenilemek olur. Nitekim
ayrılmak da onu gerektiren bir şeyin yenilenmesidir. Eğer bu hususta kabulolunan
gibi açık bir sünnet yoksa o zaman, bizim yaptığımız bu açıklama iki manadan
kabulü daha uygun olan bir husus olur. Buna sebep ise kıyasa dair yaptığım
açıklamadır. Bununla birlikte:
[1442] Süfyan b.
Uyeyne'nin bize Abdullah b. Tavus'tan haber verdiğine göre, o babasından şöyle
dediğini nakletmektedir: Rasulullah (s.a.v.) satıştan sonra bir adama
muhayyerlik hakkı tanıdı. Adam: Allah aşkına sen kimlerdensin, dedi. Rasulullah
(s.a.v.): "Kureyş'ten bir kişiyim." buyurdu. Adam: Benim babam da
şuna yemin ederdi: Muhayyerlik ancak satıştan sonra söz konusu olur.
Dedi ki: Biz de böyle
diyoruz. Bazı arkadaşlarımız da şöyle demektedir: Alışveriş akitten sonra
ayrılmakla vacip / bağlayıcı olduğu gibi, alışverişi muhayyerlik şartına göre
yapmakla da vacip olur. Bu da bir kimsenin karşı tarafa: Senin bu malı satman
ile birlikte sana bu kadar muhayyerlik veriyorum, der o da: Ben de alışverişi
seçtim, der.
Şafii dedi ki: Bizim
kabul ettiğimiz bu değildir. Bizim kabul ettiğimiz birincisidir: Alışveriş
ancak tarafların ayrılmasıyla vacip olur. Yahut da onlardan biri alışverişten
sonra diğerini muhayyer bırakır, o da onu seçerse alışveriş bağlayıcı kılar.
Dedi ki: Taraflar, bir
mal alışverişi yapar, her ikisi mallarının karşılığını ister kabzetsin (ele
geçirsin / alsın) ister etmesin, ayrılmadıkları sürece onların her biri
muhayyerdir. Ya da alışverişten sonra onlardan biri karşı tarafı muhayyer
bırakır. Onu muhayyer bıraktığı takdirde ayrılmaları halinde bağlayıcı olduğu
şekilde bağlayıcı olur. Şayet herkes malının karşılığını kabzettikten sonra
ayrılmalarından yahut muhayyer bırakmadan önce mal müşterinin elinde telef
olursa, o takdirde o miktarı neye ulaşırsa ulaşsın, onun kıymetinin tazminatını
öder. Bedelinden ister az ister çok olsun. Çünkü henüz o telef olan mal
hakkında alışveriş tamamlanmamıştır.
Şafii dedi ki: Müşteri
malı kabzetmeden önce yahut ayrılmadan önce ya da sonra, mal, satıcının elinde
telef olursa, aralarındaki alışveriş fesh olur. Müşteri onu kabzetmediği sürece
onun tazminat yükümlülüğü altında olmaz. Eğer onu kabzedip ondan sonra emanet
olmak üzere satıcıya geri verecek olursa, o da başkasının onu yanında emanet
bırakan kimse ile aynı durumda olur. Şayet ayrılmalarından sonra satılan mal
ölürse / telef olursa, o takdirde bu, müşterinin tazminatının altında olup onun
değerini karşılamakla yükümlüdür. O malı kabzettİkten sonra satıcıya, emanet
olarak geri verse, ayrılmalarından yahut muhayyerlikten önce ölürse / zayi
olursa, o ölen / zayi olan kıymeti karşılığında müşterinin tazminatı (güvencesi)
altındadır. Şayet satın alınan şey bir cariye olup müşteri ayrılıktan yahut
muhayyedikten önce ona hürriyetini verirse, satıcı da alışverişi bozmayı tercih
ederse, bu onun bir hakkıdır, müşterinin o cariyeyi hürriyetine kavuşturması
batıl olur. Çünkü henüz tam olarak mülkiyetini eline geçirmediği bir cariyeyi
hürriyete kavuşturmuş olur. Eğer satıcı ona hürriyetini verecek olursa, onun
azat etmesi caiz olur. Çünkü o, cariye üzerindeki birinci mülkiyeti sona
erdirecek yeni bir mülkiyet ile ona malik olunmuş değildir. Satıştan yahut
muhayyerlikten sonra ayrılma hali ise müstesnadır. Kısacası müşterinin
mülkiyetinin tamamlanmadığı her bir şeyi satıcı, dilediği takdirde daha çok hak
eder. Çünkü mülkün aslı ona ait idi.
Şafii (Allah'ın rahmeti
ona) dedi ki: Aynı şekilde müşteri elini çabuk tutup satıcının dalgınlığından
yararlanarak ayrılmadan önce cariye ile cima etse, satıcı da alışverişin
feshini tercih etse o alışverişi feshetmek hakkına sahiptir. Müşteri de onun
mehrinin mislini, satıcıya ödemekle yükümlü olur. Eğer onu gebe bırakır, satıcı
da alışverişin bozulmasını tercih ederse, bu onun hakkıdır, cariye ona ait
olur, onun mehrinin mislini hak eder ve şüpheli bir durum olduğundan ötürü
çocuğunu hür kabul ederiz. Müşterinin de doğduğu günde o çocuğunun kıymetini
ödemekle yükümlü tutarız. Eğer satıcı onunla cima ederse, bu onun cariyesidir.
Onunla cima etmesi ise onun tarafından alışverişin feshedilmesini tercih etmesi
gibidir.
Şafii dedi ki:
Taraflardan birisi ayrılmalarından önce ölürse, onun mirasçıları onun yerine
geçer. Onun sahip olduğu muhayyerlik hakkı onlar için de söz konusudur.
Ayrılmalarından önce konuşamaz hale gelir yahut aklı başından giderse, hakim
onun yerine ona nezaret edecek birisini tayin eder ve alışverişi ret ya da
kabul hususunda muhayyerliği / tercihi ona bırakır. Hangisini isterse onu
yapar. Sonradan diğeri ayıkırsa o da görevlinin yaptıklarını bozmak isterse, bu
hükmü onun hakkında geçerli kılma imkanı olmaz.
Şafii (Allah ondan razı
olsun) dedi ki: Satın alınan şey bir cariye olup ayrılmadan önce doğum yapsa
yahut bir hayvan olup yavrulasa, her ikisi de muhayyerdirler. Eğer alışverişi
geçerli kabul etmeyi tercih eder yahut ayrılırsa, o zaman satın alınanın
doğurduğu, müşteriye aittir. Çünkü satış akdi gebe iken gerçekleşmiştir. Akdin
aslı hakkındaki caiz her bir şart ile muhayyerlik de aynen böyledir.
Sonraki için tıkla:
SATIŞ'IN
BAĞLAYICILIĞI HUSUSUNDAKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARI