İBNÜ’L-ESİR

5. CİLT

HİCRİ 187.YIL       ANA SAYFA      Kur’an      Hadis      Sözlük      Biyografi

 

HİCRETİN YÜZ SEKSEN YEDİNCİ YILI OLAYLARI (M. 803)

 

HARUN er-REŞİD'İN BERMEKİLERİ CEZALANDIRMASI

 

Bu yıl Harun er-Reşid Bermekileri cezalandırma hareketine girişti ve Cafer b. Yahya'yı öldürdü. Harun'un Yahya'yı öldürmesinin birçok sebebi bulunduğu rivayet edilmektedir. Bunlardan birisi şu idi:

 

Harun, Cafer ile kendi kız kardeşi Abbase'yi yanından hiç ayırmaz, içki meclislerinde onları da hazır bulundururdu. Bir gün Cafer'e: "Birbirinize bakmanız hel al olması için seni Abbase ile nikatılayacağım, fakat Abbase'ye yaklaşmayacaksın; çünkü ben Abbase'yi görmeden edemem" dedi. Ca'fer Harun'un bu teklifini kabul etti, Harun da kız kardeşini O'na nikahladı. Ca'fer ve Abbase Harun ile beraber bulunurlar, Harun gittikten sonra baş başa kalırlardı. Beraber kalmalarının neticesi hiç de iyi olmadı. Abbase Ca'fer'den hamile kaldı ve bir oğlan çocuğu doğurdu. Harun'dan korkan Abbase, Ca'fer'i mürebbiyeleri ile beraber Mekke'ye gönderdi ve O'na kıymetli mücevherler ile birlikte bir hayli nafaka verdi.

 

Daha sonra Abbase ile cariyelerinin arası açıldı ve Ca'fer'den doğan oğlan çocuğu Harun'a duyuruldu. Harun bu sene hacca gitti ve durumu araştırdı. Ca'fer hakkında da bilgi edindi. Daha önceleri hac için yola çıktığı zaman. Ca'fer kendisi için Usfan'da yemek hazırlatırdı. Bu defa da yemek hazırlattı ve Harun'u davet etti, fakat Harun Ca'fer'in davetine gelmedi. İşte bu hadise onların aralarının açılmasının ilk sebebi oldu.

Bir rivayete göre Harun'un Ca'fer'i öldürmesinin sebebi ise şu idi:

 

Harun er-Reşid, Yahya b. Abdullah b. Hasan b. Hasan b. Ali'yi Ca'fer'e [eslim etti, Ca'fer de O'nu hapse koydu. Bir gece Ca'fer Yahya b. Abdullah'ı yanına çağırdı ve durumu ile ilgili bazı şeyler sordu. Bunun üzerine Yahya b. Abdullah şunları söyledi: "Benim hakkımda Allah'tan kork, yarın kıyamet gunu hasmın olması için Hz. Muhammed (-sav-)'e karşı kendini hedef seçme. Allah'a yemin ederim ki ne bir hadise çıkardım ve ne de hadise çıkaran birisini korudum." Bu sözleri duyan Ca'fer, Yahya'ya acıdı ve O'na: "Dilediğin yere çek. git." dedi. Yahya: "Nasıl gidebilirim? Çünkü yakalanmayacağımdan emin değilim." dedi. Bunun üzerine Ca'fer güvendiği yere kadar götürecek birisini O'nunla gönderdi. Fakat Yahya'nın serbest bırakıldığı haberi Ca'fer'in yakınları arasında bulunan ve Fadl b. Rebi' adına casusluk yapan birisi tarafından Rebi'e ulaştırıldı, Rebi' de durumu Harun'a bildirdi. Bunun üzerine Harun Rebi'a: "Ne demek istiyorsun? Ca'fer O'nu benim emrim üzerine serbest bıraktı." dedi. Bundan sonra Harun Cafer'i yemeğe çağırdı; bir yandan yemeğini yerken, bir taraftan da O'nunla konuşuyordu. Bir ara Ca'fer'e, Yahya'yı sordu. Ca'fer: "Yahya hapiste." diye karşılık verdi. Bunun üzerine Harun: "Hayatım hakkı için söyle, gerçekten Yahya hapiste midir?'' dedi. Ca'fer durumu sezdi ve Harun'a: "Hayatın hakkı için söylemek gerekirse, o hapiste değildir." dedi ve meselenin iç yüzünü olduğu gibi anlattı. Yahya'nın suçsuz olduğunu da sözlerine ekledi. Bunun üzerine Harun Ca'fer'e: "Ne güzel yapmışsın! Gönlümden geçenin dışına çıkmamışsın.'' dedi. Huzurundan ayrılan Ca'fer'e söylediklerine şunları da ekledi: "Eğer seni öldürmez isem Allah canımı alsın!" İşte Ca'fer'in başına gelenler bundan ileri geldi.

 

Ca'fer'in öldürülme sebeplerinden birisinin de şu olduğu rivayet edilir:

Ca'fer bir ev yaptırdı ve bu ev için yirmi milyon dirhem harcadı. Bunun üzerine birisi Harun'a şöyle dedi: "O'nun bir eve harcadığı bu kadardır, işte buna bakarak hediye ve diğer harcamalar için ne kadar dirhem sarfettiğini tahmin edebilirsin." Ca'fer'in bu harcamaları Harun'un gözünde büyüdü ve öldürülmesine sebep oldu.

 

Çoğu kimsenin sebep saymamasına rağmen, Ca'fer'in öldürülmesinin en kuvvetli sebebi Yahya b. Halid'den rivayet edilen ve hac esnasında Kabe'nin örtülerine sarılarak yapmış olduğu şu dua idi:

 

"Allah'ım! Eğer rızan bendeki nimetlerini almakla gerçekleşecekse, nimetlerini benden aL. Allah'ım! Eğer rızan benim malımı, ailemi ve çocuklarımı -Fadl hariç- benden almakla gerçekleşecekse bunları da benden al. "

 

Yahya b. Halid bu şekilde yalvardıktan sonra oradan ayrıldı; Mescid (Kabe)'in kapısına gelince geri döndü ve aynı şekilde duasını tekrarladıktan sonra şöyle yalvardı:

"Allah'ım! Benim gibi birisinin seni övmesi çirkin düşer. Allah'ım! Fadl'ımı koru!"

 

Bundan başka Yahya b. Halid'in Kabe'nin kapısında şu şekilde yalvardığı da duyuldu:

"Allah'ım! Şüphesiz günahlarını hem çok ve hem de büyüktür, bunların sayısını senden başkası bilemez. Allah'ım! Eğer beni bu günahlarını yüzünden cezalandıracaksan, kulaklarım, gözlerim, çocuklarını ve mallarını bahasına da olsa senin rızana ulaşmak için benim cezamı dünyada ver, ahirete bırakma."

 

Yahya b. Halid'in duası kabul edildi ki Ca'fer öldürüldü.

 

Nihayet hac dönüşü Enbar'a geldiler, Harun da Bermekileri cezalandırmak için Enbar civarında bulunan ''el-Umr'''e indi.

 

Bermekilerin durumlarının ilk bozulması şöyle olmuştu:

 

Ali b. İsa b. Mahan, Musa b. Yahya b. Halid'i jurnal etti ve Horasan işinde O'nu itham ederek Horasanlılar ile mektuplaştığını, kendisinin onların yanına gelmek istediğini ve onları halifenin itaatinden çıkarmak arzusunda olduğunu Harun'a bildirdi. Bunun üzerine Harun, Musa b. Yahya'yı hapsetti, fakat sonra serbest bıraktı.

 

Ayrıca Yahya b. Halid, Harun'un huzuruna izinsiz girerdi. Bir gün Yahya Harun'un huzuruna girdiğinde, yanında meşhur Hekim Cebrail b. Bahtiyeşu' (veya Bahtişu') bulunuyordu. Yahya selam verdi, fakat Harun selamına hafifçe karşılık verdikten sonra Cebrail'e döndü ve şöyle dedi: "Herhangi bir kimse senin evine böyle izinsiz girer mi?" Cebrail: "Hayır girmez." dedi. Harun: "Öyle ise neden yanımıza izinsiz giriliyor." dedi. Bunun üzerine Yahya şöyle dedi: "Ey Müminlerin Emiri! Beni yakınınızdan saydığınız için bu saatte yanınıza giriyorum. Bundan önce de yatmak üzere soyunduğunuzda yatak odanıza giriyordum. Sizin daha önce hoş gördüğünüz bu hareketimi, şimdi hoş karşılamayacağınlZı biliyorum. Ama şu anda durumu öğrendim, beni hangi hizmet kademesine yerleştirirseniz, buna rıza gösteririm." Yahya'nın bu sözlerinden Harun utandı ve Yahya'ya: "Bununla senin hoşlanmayacağın bir şeyi kastetmedim." dedi.

Yahya Harun'un yanına geldiği zaman genç uşaklar Yahya için ayağa kalkarlardı. Bunun üzerine Harun Mesrur'a şöyle dedi: "Genç uşaklara söyle, bir daha Yahya geldiği zaman ayağa kalkmasınlar." Bir müddet sonra Yahya, Harun'un yanına geldi, fakat genç uşaklar ayağa kalkmadılar. Bu durunı karşısında Yahya'nın rengi değişti. Bundan sonra genç uşaklar, Yahya'yı gördükleri zaman ondan yüz çevirmeğe başladılar.

 

Harun er-Reşid hac dönüşü 30 Muharrem 187 (30 Ocak 803)'de Enbar civarında bulunan ''el-Umr'''e indi ve Hadim Mesrur'u bir grup asker ile birlikte geceleyin Ca'fer'e gönderdi. O sırada Ca'fer'in yanında devrin meşhur hekimi Cebrail b. Bahtiyeşu' ile hanende Ebu ZekIdr bulunuyordu ve Ca'fer Ebu Zekkar'ın terennüm ettiği bir şiirin nağmeleri arasında eğlencesini sürdürüyordu.

 

Mesrur bu hadiseyi şöyle anlatıyor:

 

"Ben Ca'fer'e: ''Ey Ebü'l-Fadl! Harun seni bekliyor, O'nun buyruğuna uy.'' dedim. Ca'fer ayaklarıma kapandı ve: ''İçeri gireyim, vasiyetimi yapayım.'' dedi. Ben: ''İçeri girmene izin yok, vasiyetini dilediğin gibi yap.'' dedim. Ca'fer, vasiyetini yaptı ve kölelerini azat etti."

 

Mesrur diyor ki:

"Harun tarafından gönderilen elçiler bana geldiler ve Ca'fer'i götürmem için ısrarda bulundular. Bunun üzerine Ca'fer'i alarak Harun'a götürdüm ve kendisine getirdiğimi bildirdim. Harun benden Ca'fer'in başını getirmemi istedi. Ben de Cafer'in yanına geldim ve durumu kendisine bildirdim. Ca'fer: ''Olamaz böyle şey Allah'a yemin ederim ki Harun bu emri sarhoş iken vermiş olmalı.'' dedi ve benden kendisine sabaha kadar dokunmamamı veya kendisi hakkında tekrar Harun'a müracaatta bulunmamı istedi. Ben Harun'a tekırar müracaata giderken, Harun benim geldiğimi anlayınca şöyle dedi: ''Terbiyesiz, yaramaz adam! Bana Ca'fer'in başını getir.'' Ca'fer'e geldim ve durumu kendisine haber verdim. Ca'fer: ''Tekrar git ve Harun ile müşavere et.'' dedi. Bu defa Harun'a müracaat için döndüğümde elinde bulunan ağaç parçasını arkamdan attı ve şöyle dedi: ''Mehdi'nin oğlu olmayayım, eğer Ca'fer'in başını getirmezsen muhakkak seni öldüreceğim.'' Bu durum karşısında Ca'fer'i öldürdüm ve başını Harun'un yanına getirdim. Bundan sonra Harun, Yahya'yı, çocuklarını ve bütün yakınlarını kontrol altında tutacak birisinin gönderilmesini emretti. Gece getirilen Fadl b. Yahya, Harun'un evlerinden birine hapsedildi. Yahya da kendi evinde tutuklandı. Bermekilere ait ne kadar mal, mülk ve eşya varsa hepsini ellerinden alındı. Ayrıca o gece diğer memleketlere elçiler gönderildi ve onların mallarına, vekillerine, kölelerine ve yakınlarına, hatta onlar adına ne varsa hepsine el konuldu.

 

Harun, sabah olunca Ca'fer'in cesedini Bağdat'a gönderip başının köprünün baş kısmına asılmasını ve gövdesinin ikiye bölündükten sonra köprünün üzerinde bir yere takılarak teşhir edilmesini emretti. Muhammed b. Halid b. Bermek'e, çocuklarına ve yakınlarına dokunmadı, çünkü O'nun Bermekilerin bulaştığı hadiselerden uzak durduğunu biliyordu, Bir rivayete göre, Bermekileri kendisine jurnal etmesinden dolayı O'na dokunmadı. Bundan sonra, Yahya'yı ve oğulları Fadl, Muhammed ve Musa'yı hapse koydu, fakat onlara çok kolaylık gösterdi. Hatta onların cariye ve hizmetçilerinin ve diğer bazı kimselerin yanlarına girip çıkmalarına müsamaha etti. Onların bu müsamahalı durumu Harun'un Abdülmelik b. Salih'in yakasından tutmasına kadar sürdü. Harun'un Bermekilere ve Abdülmelik'e karşı ithamı artınca gazaba geldi ve onları sıkıştırmağa başladı. Böylece onlara hapishanede gösterilen müsamaha sona ermiş oldu.

 

Ca'fer öldürüldüğünde, babası Yahya'ya: ''Harun oğlunu öldürdü.'' dediler. Bunun üzerine Yahya: ''O'nun da oğlu böylece öldürülür.'' dedi. Bir rivayete göre: ''Harun senin ocağım söndürdü.'' dediler. Bunun üzerine Yahya: ''O'nun da ocağı böylece sönecek.'' dedi. Yahya'nın bu sözlerini duyan Harun: ''O'nun söylediklerinin çıkmasından korkuyorum, çünkü söylediği her şeyin çıktığım, gördüm.'' demiştir."

Sellam b. Ebreş anlatıyor:

 

"Yahya b. Halid yakalandığı zaman yanına girmiştim. Bütün perdeler inmiş, saklanacak hiç bir şey kalmamış ve bütün malları gözünün önünde toplanmıştı. Bu manzara karşısında Yahya: ''İşte kıyamet böyle kopacak.'' dedi. Ben Yahya'nın bu sözünü Harun'a anlattığım zaman başım eğdi ve düşünmeğe başladı. "

 

Ca'fer, Safer 187 (Ocak 803)'de bir cumartesi gecesi öldürüldü. Öldürüldüğünde otuz yedi yaşlarında bulunuyordu.

 

Bermekiler vezirlik makamım on yedi sene ellerinde tuttular. Onların felakete uğraması üzerine er-Rakkaşi, (bir rivayete göre Ebu Nuvas) mısralar yazarak bunu dile getirdi.

Felakete uğrayan Yahya b. Halid de şunları söyledi:

 

"Dünya bir devlettir (bugün bana, yarın sana), mal eğretidir. Bizim için bizden öncekiler birer numunedir; bizde, bizden sonrakilerin alacakları ibretler vardır. "

 

Ayrıca Yahya, bir mahbusun hikayesi üzerine şu cümleleri ile imzasını

atmıştır:

 

"Düşmanlık onu tehlikeye (hapse) attı; tövbe ise onu saldı." Ca'fer b. Yahya'nın söylediği bir hikmetli söz de şudur:

 

"Haz hikmetin ipidir, bununla hikmet incileri ayırt edilir ve dağınık olanları bununla dizilir. "

 

Sümame anlatıyor:

 

"Ben Ca'fer'e: ''Beyan nedir?'' diye sordum, şu cevabı verdi: ''Söylenen bir kelime meramım ihata etmeli, maksadım ifade etmeli, müşterek manaları bertaraf etmeli ve üzerinde düşünmeyi gerektirmemelidir.'' "

 

BİR SONRAKİ SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA

 

HARUN er-REŞİD'İN ABDÜLMELİK b. SALİH'İ TEVKİF ETMESİ

 

 

BU YILIN OLAYLARI

 

HARUN er-REŞİD'İN ABDÜLMELİK b. SALİH'İ TEVKİF ETMESİ

 

BİZANSLILAR İLE YAPILAN SAVAŞ

 

İBRAHİM b. OSMAN b. NEHİK'İN ÖLDÜRÜLMESİ

 

FRENKLERİN ENDÜLÜS'TEKİ TUTİLE ŞEHRİNİ ELE GEÇİRMELERİ

 

HAKEM'İN KURTUBA HALKINI CEZALANDIRMASI ve SİNDİRMESİ