|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
DEYRU'L-CEMACİM
VAK'ASI
Bu
yılın Şaban (M. Kasım 701) ayında Deyru'l-Cemacim Vak'ası olmuştur. Bu vak'anın
83 yılında olduğu da söylenmiştir.
Sebebi
şudur: Haccac Abdurrahman bin Muhammed ile çarpışmak üzere Basra'dan Küfe'ye
yürümüş ve ‘‘Deyr Kurra’‘ denilen yerde konaklamıştı. Abdurrahman ise
‘‘Deyru'l-Cemacim’‘de yerleşmişti. Haccac: "Abdurrahman
Deyru'l-Cemacim'de, ben de Deyr Kurra'da konakladık. Bakalım ne olacak?"
demişti.
Küfeliler,
Basralılar, ilim adamları, serhatlerde bulunanlar ve silahlı kişiler.
Deyru'l-Cemikim'e gelerek Abdurrahman'ın etrafında toplandılar ve Haccac'a olan
kızgınlıklarından dolayı O'na karşı savaşmağa karar verdiler. yalnız maaşlı
askerlerin sayısı yüz bin kişi idi. Diğerleri de bir o kadar vardı. Diğer
taraftan Haccac'a da Deyr Kurra'ya varmadan Şam'dan yardımcı kuvvetler gelmiş
ve her iki ordu etraflarında hendek çevirmişti. Her gün iki taraf çarpışıyor ve
gittikçe birbirlerine yanaşıyordu.
Daha
sonra Abdülmelik ile Şamlılar: "Eğer başlarından Haccac'ı almak onları
razı ediyor ise O'nu azletmek onlarla savaşmaktan daha kolaydır, böylelikle kan
dökülmesini de önlemiş oluruz." kararına vardılar ve bu maksatla
Abdülmelik, oğlu Abdullah ile Musul bölgesinde bulunan kardeşi Muhammed bin
Mervan'ı oldukça kalabalık bir ordu ile birlikte göndererek Iraklılara Haccac'
ın azledilmesini ve Şamlılara verildiği şekilde bunlara da maaşlarının
verilmesini, Abdurrahman bin Muhammed'in Irak'ta istediği yere gidip yerle
şmesini, yerleşeceği yerde kendisi hayatta, Abdülmelik de halife olarak kaldığı
sürece vali olarak kalmasını teklif etmelerini söyledi. Irak halkı bu teklifi
kabul edecek olursa Abdülmelik Haccac'ı Irak Valiliğinden azledecek, Muhammed
bin Mervan Irak emiri olacaktı. Şayet Irak halkı bu teklifi kabul etmeyecek
olursa Haccac kendileri de dahilolmak üzere hepsinin emiri ve savaşı idare
edecek komutan olacak, Muhammed bin Mervan ile Abdullah bin Abdül-melik O'nun
emri altında olacaklardı.
Haccac
kendisine bundan daha çok koyan ve ağır gelen hiç bir durumla karşılaşmamıştı,
çünkü Iraklıların kendisinin azledilmesini kabul edeceklerinden ve dolayısıyla
azledilmekten korkuyordu. Bu maksatla AbdÜımelik'e şöyle yazdı: "Allah'a
yemin ederim, eğer sen Irak halkına beni azletmek imkanını verecek olursan kısa
süre içinde sana da muhalefet edecekler ve üzerine yürüyeceklerdir. Ayrıca bu
onların sana karşı cesaretlerini artırmaktan başka
-
. hiç bir fayda sağlamayacaktır. Sen Iraklıların Eşter ile birlikte Osman bin
Affan üzerine giderek Said bin As'ın görevden alınmasını istediklerini görmedin
veya duymadın mı? Osman Said'i görevden alınca üzerinden sene geçmeden Osman'ın
üzerine yürüdüler ve O'nu öldürdüler. Gerçek şu ki, çivi çiviyi söker."
Ancak
Abdülmelik Irak halkına Haccac'ın görevden alınması teklifinin yapılmasından
başka bir çözüm kabul etmiyordu. Bu bakımdan Abdullah ve Muhammed Haccac ile
bir araya geldikten sonra Abdülmelik'in oğlu Abdullah ileri çıkıp şöyle dedi:
"Ey Irak halkı! Ben Müminlerin emirinin oğluyum. O sizlere şunu şunu
veriyor." Diğer taraftan Muhammed bin Mervan da ileriye çıkarak: "Ben
Müminlerin emirinin elçisiyim. O sizlere şunu şunu teklif ediyor." diyerek
Abdülmelik'in söylediklerini bir bir saydı. Iraklılar da: "Akşam dönüp
size haber vereceğiz." diyerek geri döndüler. Iraklılar İbnü'l-Eş'as'ın
huzurunda toplandılar. İbnü'l-Eş'as onlara şöyle dedi: "Size bir iş teklif
edilmiş bulunuyor. Onu değerlendirmeniz sizin için bir fırsattır. Bugün sizler
ve onlar birbirinize eşit bulunuyorsunuz, çünkü onlar Zaviye Günü size baskın
çıkmışlarsa siz de Tüster Günü onlara baskın çıktınız. Sizler üstün ve güçlü
olduğunuz bu durumda sizden çekinen kimselerin yaptıkları teklifi kabul ediniz,
çünkü şu anda sizle onlara zaten size yapılan kadarını yapmış bulunuyorsunuz.
Allah'a yemin ederim, bu teklifi kabul ettiğiniz takdirde onlara karşı
cesaretinizi ebedi olarak koruyacak ve üstün olmaya devam edeceksiniz."
Herkes dört bir yandan atılarak: "Gerçek şu ki, Allah onları helak etmiş
bulunuyor. Onlar şu anda sıkıntı, açlık, azlık ve zillet içerisinde
bulunuyorlar. Buna karşılık bizler sayıca fazlayız, malımız çoktur, malzememiz
ise bize yakındır. Hayır, Allah'a yemin ederiz, kabul etmiyoruz." dediler
ve Abdülmelik'e olan bey'atlerini tekrar bozdular.
Deyrul-Cemacim'de
AbdÜımelik'e olan bey'atini ilk bozan kişiler Süleymli Abdulah bin Zuab ile
Umeyr bin Tican oldu. Onların Cemacim'de Abdülmelik'e olan bey'atlerini bozmak
konusundaki görüş birliği Faris diyarında aynı konudaki görüş birliğinden daha
ileri noktadaydı ve daha kararlı idiler.
Öbür
tarafta ise, AbdÜımelik'in oğlu Abdullah ile Mervan'ın oğlu Muhammed Haccac'a
şöyle dediler: "Haydi, ordun ve askerinle baş başasın; neyi uygun
görüyorsan onu yap. Bizlere bundan sonra seni dinleyip itaat etmek düşer."
Bunun üzerine Haccac onlara: "Ben: ‘‘Bu işle hedeflenen sizden başkası
değildir.’‘ demiştim." dedi. Bundan sonra her ikisi de Haccac'a:
"Emir." diye selam veriyor, o da onlara Aynı şekilde mukabele
ediyordu.
Iraklılar
Cemacim'de AbdÜımelik'e olan bey'atlerini bozmak kararını verince Abdurrahman:
"Allah'a yemin ederim, Mervanoğulları Zerka ile ayıplamyorlar. And olsun,
onların bundan daha sahih bir nesepleri yoktur, ancak Ebu'ı-As oğulları Safuriyye
halkından kafir kimselerdir. Eğer bu iş Kureyş'e verilecek olursa Kureyş'in
gücü benden sonra kırılmış olacaktır, şayet Araplarda olacak olursa işte ben
Eş'as'ın oğluyum." deyip uzun uzun hearkesin duyabileceği bir şekilde
bağırdı ve her iki taraf çarpışmak üzere meydana çıktı.
Haccac
sağ kanadına Kelbli Abdurahman bin Süleym'i, sol kanadına Lahmli Umare bin
Temim'i, süvarilerin başına Kelbli Süfyan bin Ebred'i, piyadelerin başına ise
Hakemli Abdullah bin Hubeyb'i geçirirken Abdurrahman bin Muhammed ise sağ
kanadına Has'amlı Haccac bin Harise'yi, sol kanadına Temimli Ebred bin
Kurra'yı, süvarilerin başına Haşimi Abdurrahman bin Abbas bin Rabia'yı
piyadelerin başına Muhammed bin Sa'ad bin Ebi Vakkas'ı, yan destek
kuvvetlerinin başına Harisli Abdullah bin Rizam'ı, alimlerin başına Cebele bin
Zahr bin Kays el-Cu'fi'yi getirdi ki bu ilim adamları arasında Said bin Cübeyr,
Amir eş-Şa'bi, Taylı Ebu'l-Bahteri ve Abdurrahman bin Ebi Leyla gibileri de
vardı.
Her
iki taraf her gün karşılıklı olarak birbirlerinin üzerine yürüyor ve
çarpışıyorlardı. Iraklılara gerekli yiyecek maddeleri KUfe'den ve çevresinden
geldiğinden bolluk içerisinde bulunuyorlardı. Şamlılar ise darlık ve sıkıntı
içerisinde olup yiyecek maddelerinin fiyatları yükseliyor ve adeta bir kuşatma
altındaymışçasına et bile bulamıyorlardı. Bu durumda olmalarına rağmen sabah
akşam çarpışmalarına devam ediyorlardı. Cebele bin Zahr bin Kays'ın öldürüldüğü
gün de gelip çattı. O'nun birliği Kurra (Kur'an hafızlarına ve ilim adamlarına
verilen genel isim) Birliği olarak biliniyordu. Bu birlik Haccac'ın askerleri
üzerine sürekli hamleleriyle tanınmıştı. Aralarında metanetli bir adam olarak
bilinen KÜffieyi bin Ziyad da vardı. Bir gün, daha önce yaptıkları gibi bir
çıkış yaptılar. Haccac da, Abdurrahman da saflarını savaş düzeninde tabya
yapmıştı. Haccac Kurra Birliği için üç ayrı birlik hazırlayarak onların başına
Hakemli Cerrah bin Abdullah'ı komutan yapmıştı. Bu üç birlik Kurra Birliği'nin
üzerine ayrı ayrı üçer hamle yaptığı halde Kurra Birliği yerlerinden ayrılmayıp
direndi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
DEYRU'L-CEMACİM VAK'ASI'NIN DEVAMI