İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİCRET'İN
YETMİŞ ALTINCI YILI OLAYLARI (M. 695-696)
SALİH BİN MÜSERRİH'İN
AYAKLANMASI
Temimli
Salih bin Müserrih oldukça sofu bir adamdı. Yüzü sararmış ve ibadete düşkün bir
kişiydi. Kendisi Dara'da, Musul ve Çezire'de bulunurdu. Birlikte Kur'an-ı Kerim
ve fıkıh okuduğu, kendilerine kıssalar anlattığı arkadaşları vardı. Onları
ayaklanmağa, zulme karşı çıkmağa ve kendilerine muhalefet edenlere karşı cihat
etmeğe çağırınca onlar da bu çağrısını kabul ettiler. Arkadaşlarını o zamanın
yönetimine karşı kışkırttı. Bu konuda tanıdıklarıyla haberleşti. Tanıdıkları da
O'nun fikirlerini kabul ettiler. Onlar bu durumda iken Salih'e Şebib'in mektubu
geldi. Şöyle diyordu: "Sen çıkış yapmak istiyorsan; gerçekten bu, senin
işindir, çünkü sen Müslümanların pirisin ve bizler hiç bir kimseyi sana denk
tutmuyoruz. Baş kaldıracağın günü geciktirmek istiyorsan bana haber ver, çünkü
eceller gidip geliyor ve ben zalimlere karşı cihat etmeden ölümün beni alıp
götürmeyeceğinden emin değilim." Salih O'na şu cevabı yazdı: "Beni
harekete geçmekten seni beklememden başka hiç bir şey ahkoymuyor. Bu bakımdan
sen bir an önce bizim yanımıza gel, çünkü senin gibi birisinin görüşlerinden
müstağni kalınamaz ve sensiz işler kolaylıkla çözülemez." Şebib Salih'in
bu mektubunu okuyunca aralarında kardeşi Şeybanlı Musad bin Yezid bin Nuaym,
Yeşkurlu Muhallil bin Vail ve başkalarının da bulunduğu bir kaç arkadaşını
yanına çağırır, onlarla birlikte Dara'ya, Salih'in yanına giderler.
Karşılaştıklarında Şebib Salih'e şöyle dedi: "Haydi, bizi de yanına alarak
çıkışını yap. Allah sana rahmet buyursun. Allah'a yemin ederim, sünnet gittikçe
kayboluyor, mücrimler ise gün geçtikçe günahlarını artırıyor."
Bunun
üzerine Salih habercilerini etrafa gönderdi ve arkadaşlarına harekete
geçileceği gün olarak yetmiş altı yılının safer ayının ilk gününü (M. 21 Mayıs
695) bildirdi. Safer ayının ilk gecesi toplandılar. Bazıları O'na
karşılarındakilere davet yapıldıktan önce mi, yoksa sonra mı savaşılacağını
sordular.
Onlara
şöyle dedi: "Onları önce davet edeceğiz, çünkü bu onların ellerinde delil
bırakmamak açısından daha yerinde bir harekettir." Soruyu yöneIten kişi
bunun üzerine şöyle sordu: "Elimize geçirdiğimiz kimse hakkındaki görüşün
nedir? Onların kanları ve malları hakkında ne diyorsun?" Salih şöyle
karşılık verdi: "Bizler öldürüp ganimet alabiliriz, bununla birlikte
affetmemiz de müınkündür. Bu konuda bizim için genişlik vardır. "
Daha
sonra arkadaşlarına öğüt vermeğe başlayarak emirlerine itaat etmelerini söyledi
ve şunları ekledi: "çoğunuz piyade durumdasınız. İşte şurada Muhammed bin
Mervan'ın atları var. Onları ele geçirmekle işe başlayınız ve piyade
olanlarınız onlara binsinler. Böylece düşmanımıza karşı güçleniniz. "
Aynı
gece ayaklandılar ve atları alıp bindiler. Dara bölgesinde on üç gün kaldılar.
Dara, Nasibin ve Sincar halkı kendilerini kalelerinde savunmaya aldılar. Bu
ayaklanma yüz yirmi kişi ile birlikte olmuştu. Yüz on kişi ile birlikte
ayaklandığı da söylenmiştir.
Cezire
Emiri bulunan Muhammed onların nerede ayaklandıklarını haber aldı. Kindeli Adiy
bin Adiy'i bin atlı ile üzerlerine gönderdi. O da Harran'dan yola koyuldu,
Devgan denilen yere gelip konakladı. İşte bunlar Salih'in üzerine giden ilk
ordu oldular. Adiy ölüme gidiyormuş gibi yoluna devam etti. Salih'e haberci
göndererek bu ülkeden çıkmasını istedi ve O'na, kendisiyle savaşmak
istemediğini bildirdi. Adiy de sofu bir kişi idi. Salih şu cevabı verdi: -Eğer
sen de bizimle aynı görüşü paylaşıyorsan seni bırakır gideriz, aksi takdirde
biz görüşümüze göre hareket ederiz." Bu sefer Adiy şöyle haber gönderdi:
"Ben seninle aynı görüşü paylaşımyorum, fakat seninle veya senden
başkasıyla da savaşmaktan hoşlanmıyorum." Bunun üzerine Salih arkadaşlarına:
"Atlarınıza bininiz." dedi, onlar da atlarına bindiler. Elçiyi
yanında alıkoydu, arkadaşlarıyla birlikte yola koyuldular. Adiy'in yanına
vardıklarında kuşluk namazını kılıyordu. Aniden atların üzerlerine gelmekte
olduğunu gördüler "e birbirlerine seslendiler. Salih Şebib'i sağ tarafına,
Süveyd bin Süleym'i sol rarafına komutan yaparken, kendisi de merkezde durdu.
Yanlarına vardıklarında Adiy ve beraberindekiler savaş düzenini almamışlardı.
Her iki taraf birbirine girdi. Şebib ile Süveyd karşı tarafın üzerine hamle
yapınca bozguna uğrayıp kaçtılar. Adiy bin Adiy'e atı getirildi, o da atına
binip kaçtı. Salih O'nun karargahına indi ve orada ne varsa aldı. Adiy ile
birlikte bulunanlar Muhammed bin Mervan'ın yanına girdiler.
Adiy'e
oldukça kızan Muhammed bin Mervan daha sonra Süleymli Halid bin Ceze'yi çağırıp
bin beş yüz askerle birlikte Salih'in üzerine gönderdi. Ayrıca .\mirli Haris
bin Ca'vene'yi de çağırdı, O'nu da bin beş yüz kişi ile birlikte gönderip şöyle
dedi: "Haydi, ikiniz de şu isyan edip haktan çıkan topluluğa karşı
gidiniz. İkiniz de çabucak yol alınız. Kim daha erken varırsa, ötekine kumandan
olur."
Her
ikisi de birbirleriyle dayanışma halinde yola koyuldular ve Salih'in nerede
olduğunu sorup ilerlediler. Kendilerine: "Amid taraflarındadır." denilince
o tarafa doğru yola koyuldular. Salih arkadaşlarının yarısını Şebib'in komutası
altında Haris bin Ca'vene üzerine gönderirken kendisi de Halid'e doğru yola
koyuldu. İkindi vakti son derece şiddetli bir şekilde çarpışmaya tutuştular,
ancak Muhammed'in göndermiş olduğu atlılar Salih'in atlıları karşısında
duramadı. Muhammed'in gönderdiği orduların iki komutanı durumu bu şekilde
görünce atlarından indiler ve piyade olarak savaşmağa başladılar. Onlarla
birlikte bulunan askerlerinin büyük çoğunluğu da aynı şekilde piyade olarak
savaşmağa başladı. Bu durumda Salih'in askerleri onların hakkından gelemedi,
çünkü Salih ve adamları hamle yaptıklarında piyadeler onlara mızraklarıyla
karşı koyuyor, okçular ok atıyor, daha sonra da süvarileri onları kovalıyordu.
Akşama kadar onlarla çarpıştılar. Her iki tarafta da yaralıların sayısı çoktu.
Salih'in taraftarlarından yaklaşık otuz kişi öldürüldü. Muhammed'in gönderdiği
askerlerden ise öldürülenlerin sayısı yetmişten fazla idi.
Akşam
olunca her iki taraf da birbirlerini bırakıp döndüler. Salih arkadaşlarıyla
istişare edince, Şebib şöyle dedi: "Bunlar artık hendeklerinin gerisine
çekilerek kendilerini korumaya almış bulunuyorlar. Bu bakımdan ben burada
onları beklemek görüşünde değilim." Salih de: "Ben de aynı görüşteyim.
" deyince aynı gece oradan çıkıp yola koyuldular. Cezire arazisini ve
Musul bölgesini aşarak "Deskere" denilen yere kadar vardılar. Haccac
bunu haber alınca üzerlerine Haris bin Umeyre bin Zli Şifır'ı, Küfe halkından
üç bin kişi ile birlikte gönderdi. Haris Deskere yakınlarına gelinceye kadar
yoluna devam etti. Salih bin Müserrih ise Musul ile Cuha sınırında bulunan ve
‘‘Medbic’‘ adı verilen bir kasaba yakınlarına kadar geldi. Salih ile birlikte
yetmiş kişi bulunuyordu. Haris onlarla cemaziyülevvel ayının bitmesine on üç
gün kala karşılaştı. Birbirleriyle çarpıştılar. Salih'in sol kanadında bulunan
Süveyd bin Süleym bozguna uğradı, fakat Salih sebat etti, ancak daha sonra
öldürüldü. Şebib de atından düşünceye kadar çarpışmasına devam etti. Atından düştükten
sonra piyade olarak üzerlerine hamle yaptı ve etrafında bulunanları dağıttı.
Salih'in ölüp düştüğü yere kadar geldi ve: "Ey Müslümanlar, yanıma
geliniz!" diye seslenince etrafında toplandılar. Şebib arkadaşlarına şöyle
dedi: "Birbirinizle sırt sırta verin ve şu gördüğünüz siperin arkasına
girinceye kadar düşmana mızrak sallayın. Oraya girdikten sonra görüşümüzü
ortaya koyarız." Şebib'in dediğini yaptılar ve hepsi de siperin arkasına
girebildiler. Sayıları yetmiş kişi idi. Haris etraflarını kuşattı ve girdikleri
siperin çıkış yerini ateşe vererek: "Onlar buradan çıkamazlar." dedi.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
ŞEBİB'E BEY'AT
EDİLMESİ VE ......
BU YILIN OLAYLARI
ŞEBİB'E BEY'AT
EDİLMESİ VE ......
İSLAMİ DİRHEM VE
DİNARLARIN BASIMI