|
İBNÜ’L-ESİR |
4. CİLT |
HİCRETİN
YÜZÜNCÜ YILI OLAYLARI (M. 718-719)
ŞEVZEB HARİCİ'NİN BAŞ
KALDIRMASI
Bu
yılda Cuhi'de bulunan ve Yeşkuroğulları'ndan olup asıl ismi Bistam olan Şevzeb seksen
kişilik bir grupla baş kaldırmıştı. Ömer bin Abdülaziz Küfe'deki amili
Abdülhamid'e mektup yazarak onları tahrik edip yeryüzünde fesat çıkarmalarına,
kan dökmelerine meydan vermemesini, fakat yine de bunları yapacak olurlarsa göz
açtırmamasını, üzerlerine güçlü biri komutasında asker göndermesini emretti.
Abdülhamid,
Muhammed bin Cerir bin Abdullah Beceli'yi iki bin kişiyle birlikte ve Ömer'in
yazdıklarını söyleyerek gönderdi. Ömer ise Bistam'a yazmış ve niçin
başkaldırdığını sormuştu. Ömer'in bu mektubu geldiğinde Muhammed bin Cerir
gelmiş ve O'nun karşısına dikilmişti.
Ömer'in
mektubu şöyleydi: "Senin Allah ve ResUlü için ayaklandığını duydum. Sen bu
işe benden layık değilsin. Bana gel, tartışalım. Eğer hak bizim elimizdeyse sen
de diğer insanlar gibi itaat et. Eğer hak senin elindeyse o zaman senin
durumunu düşünelim. "
Bistam
Ömer'e: "Sen insaflı davrandın. Sana durumu müzakere edecek ve tartışacak
iki kişi gönderiyorum." diye yazdı ve Beni Şeyban'ın Habeşi mevlası Asım ile
Yeşkuroğulları'ndan birini gönderdi. Bunlar Hunasıra'da Ömer'in yanına geldiler
ve huzuruna çıktılar. Ömer: "Sizi bu isyana zorlayan nedir ve neyi
beğenmiyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "Biz senin tutumunu ve
gidişatını beğenmiyoruz. Sen adalet ve iyiliğe yöneliyorsun. Söyle bize, sen bu
işi herkesin rızasıyla mı yürütüyorsun, yoksa bunu zorla mı aldın?"
diyerek karşılık verdiler. Bunun üzerine Ömer şöyle konuştu: "Ben onlara
halifeniz olayım demedim, buna da zorlanmadım. Benden önceki kişi beni tayin
etti, ben de bu işi üzerimealdım. Sizden başka buna itiraz eden de olmadı. Beni
kendi halime bırakın. Eğer hakka muhalefet edip O'ndan yüz çevirirsem o zaman
bana itaat etmeniz gerekmez."
Daha
sonra aralarındaki konuşma şöyle devam etti: isyancılar:
-
Seninle bizim aramızda bir tek mesele var.
Ömer:
-
Nedir o?
isyancılar:
-
Sen ehl-i beytinin işlerine muhalefet ettin ve onları zalimler olarak
adlandırdın. Eğer sen hidayetteysen ve onlar dalaletteyseler onlara lanet et ve
onlardan beri ol.
Ömer:
-
Anladım ki siz dünyayı talep için isyan etmiyor, ahireti istiyorsunuz; fakat
yolunda hataya düşmüşsünüz. Allah (Azze ve Celle) Resul (S.A.V.)'ünü lanetçi
olarak göndermemiştir. ibrahim şöyle demiştir (ayet): ‘‘Bana tabi olan
bendendir. İsyan edenlere gelince, sen gafur ve rahimsin.’‘ (14/36), ‘‘İşte
bunlar Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler, sen onların hidayetine iktida
et.’‘ (6/50) Ben onların yaptıklarının zulüm olduğunu söyledim. Zemm ve
eksiklik olarak bu onlara yeter. Günahkarlara (ehl-i zümlb) lanet etmek farz
değildir. Eğer farzdır diyorsanız, söyleyin bakalım, Firavun'a ne zaman lanet
ettiniz?
isyancılardan
biri:
-
Ona lanet edip etmediğimi veya ne zaman lanet ettiğimi hatırlamıyorum.
Ömer:
-
Sen mahlukatın en habisi ve şerlisi olan Firavun'a lanet etmemişsin; ben namaz
kılan, oruç tutan ehl-i beytime nasıl lanet edeyim, elbette etmem.
isyancılar:
-
Peki, onlar zulümleri sebebiyle kafir olmadılar mı?
Ömer:
-
Hayır, çünkü Resulullah (S.A.V.) insanları imana davet etti. iman eden, imanın
gereklerini de ikrar edenler Mümin kabul edilirdi; aykırı davranışta
bulunanlaraysa had ikame edilirdi.
isyancı
harici:
-
Resulullah (S.A.V.) insanları Allah'ı birleşmeğe (tevhide) ve katmdan inenleri
kabule davet etmiştir.
Ömer:
-
Onlardan hiç biri: "Ben Resulullah'ın sünnetiyle amel etmem." demiyor
ki ... Fakat yaptıklarının haram olduğunu bilerek nefislerine zulmettiler.
isyancılardan
Asım:
-
Senin ameline ters düşen şeylerden beri ol ve onların hükümlerini reddet.
Ömer:
-
Bana Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'den haber verin, onlar hak üzere değilmiydiler?
isyancılar:
-
Tabii ki hak üzereydiler.
Ömer:
-
Hz. Ebu Bekir'in ehl-i riddet (dinden dönenler) ile savaştığı zaman onların
kanını döktüğünü; çoluk çocuklarım, kadınlarını esir aldığını ve mallarını ele
geçirdiğini biliyor musunuz?
isyancılar:
-
Evet, biliyoruz.
Ömer:
-
Peki, Hz. Ömer (Ömer bin Hattab)'in Hz. Ebu Bekir'den sonra esirleri
aşiretlerine fidye mukabilinde iade ettiğini de biliyor musunuz?
isyancılar:
-
Evet, biliyoruz.
Ömer:
-
Peki, siz onların her hangi birinden beri misiniz?
isyancılar:
-
Hayır.
Ömer:
-
Sizin selefteriniz olan Nehrevan ehlinden (hariciler) haber ver Küfelilerin
başkaldırdıkları zaman kan dökmediklerini ve hiçbir mal almadıklarım, fakat onlara
karşı başkaldıran Basra ehlinin Abdullah bin Habbab'ı hamile cariyesini
öldürdüklerini biliyor musunuz?
isyancılar:
- Evet.
Ömer:
-
Hiç kimseyi öldürmeyen, öldürenden ve hem de kim olduğuna önem vermeden
öldürenden beri midir?
isyancılar:
-
Hayır.
Ömer:
-
Peki, siz bu iki grubun dışında mısınız?
isyancılar:
-
Hayır.
Ömer:
-
Sizler amellerinin değişik olduğunu bildiğiniz halde yine de Hz. Ebu Bekir, Hz.
Ömer'le Kufe ve Basralıları seviyorsunuz da ben niçin dini bir olan ehl-i
beytimden beri olayım? Allah'tan korkun. Sizler insanlardan Resulullah'ın
reddettiği şeyleri kabul ediyor, kabul edip razı olduğunu reddediyorsunuz.
Resulullah'ın yanında korkan sizin yanınızda emniyette, O'nun yanında emniyette
olan sizin yanınızda korku içindedir. "Eşhedü en la ilahe illallah ve
eşhedü enne Muhammeden abduhu ve rasuluh." diyen sizden korkmaktadır. Bunu
Resulullah zamanında söyleyen canını ve malını korumuştu, siz O'nu
katlediyorsunuz; öbür dinlerin mensuplarıysa sizin yanınızda emniyette.
isyancı
Yeşkılri:
-
Peki, sen bir topluluğa vali olan, canları malları konusunda adil davranan,
sonra bunları kendinden sonra güvenilir olmayan birine bırakan adam hakkında ne
düşünüyorsun? Sence o Allah için sarıldığı hakkı eda etmiş ve sorumluluktan
kendini kurtarmış mıdır?
Ömer:
-
Hayır.
Yeşkılri:
-
Peki, sen bu işi hakça yürütemeyeceğini bildiğin Yezid'e nasıl, teslim
ediyorsun?
Ömer:
-
O'nu ben tayin etmedim, Müslümanlar bundan sonra bu konuda karar vermeğe daha
layıktırlar.
Yeşkılri:
-
Sen O'nu tayin eden kişinin doğru bir iş yaptığı kanaatinde misin?
Ömer
(ağlayarak):
-
Bana üç gün mühlet verin.
Böylece
iki isyancı Ömer'in yanından ayrıldılar, daha sonra tekrar huzura çıktılar.
Asım:
-
Şahadet ederim ki sen haklısın.
Ömer
(Yeşkuri'ye):
-
Sen ne diyorsun?
Yeşkuri:
-
Senin tavsif ettiğin şeyler çok güzel, fakat ben Müslümanlarla müşavere etmeden
karar veremem. Senin söylediklerini onlara arz edip onların delillerini
öğreneceğim(ı).
Asım
Ömer'in yanında kaldı, Ömer O'na bağışta bulundu; fakat Asım on beş gün sonra
öldü.
Ömer
bin Abdülaziz şöyle diyordu: "Yezid'in durumu beni helak etti. O konuda
münakaşa ettim. Allah'tan mağfıret diliyorum."
Ümeyyeoğulları
(Emeviler) ellerinde bulunan malların gitmesinden ve Yezid'in veliahtlıktan
azledilmesinden korkarak Ömer'i zehirlettiler. Ömer üç gün içinde hastalandı ve
öldü.
Muhammed
bin Cerir Haricilerin (isyancıların) karşısındayken onlara saldırmıyor, onlar
da ona saldırmıyorlardı. Her iki taraf da Ömer bin AbdÜlaziz'e giden elçilerin
dönmesini bekliyorlardı. Durum bu şekildeyken Ömer öldü.
BİR SONRAKİ
SAYFA İLE DEVAM ETMEK İÇİN AŞAĞIDAKİ İSME TIKLA
YEZİD BİN
MÜHELLEB'İN TUTUKLANMASI VE CERRAH'IN HORASAN'A TAYİNİ
BU YILIN OLAYLARI
YEZİD BİN
MÜHELLEB'İN TUTUKLANMASI VE CERRAH'IN HORASAN'A TAYİNİ
CERRAH'IN AZLİ,
ABDURRAHMAN BİN NUAYM KUŞEYRİ VE ABDURRAHMAN BİN ABDULLAH'IN GÖREVE
GETİRİLMELERİ
HİCRİ 100.
YIL'DAKİ DİĞER BAZI OLAYLAR VE BU YIL VEFAT EDEN BAZI KİMSELER